Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left14.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@ayeozturk
Dram,Aksiyon

Hikayemiz 30’lu yaşlarında bir adamın doğumundan cezaevinde ki suikastine kadar olan yaşam serüvenini anlatmaktadır.

1987 yılının soğuk Şubat’ın da Kars’ın ilçesi olan Sarıkamış’ta henüz 19 yaşın da Bediha adında saf bir kızdır vardır. Gaddar ve bir o kadar da disiplinli, 7 kardeşli bir çiftçi ailenin çocuğudur. Hasat zamanı ailecek gittikleri Diyarbakır’da tarla sahibi bir aşiretin oğlu Hüseyin’e kapılmıştır. Bediha’dan 10 yaş büyük eğitimli ve İstanbul’da yetişmiş bir yetişkindir. Her göz göze geldiklerinde Bediha’nın içi kıpır kıpır olur oysaki Hüseyin’in tek isteği anlık bir zevktir. Hüseyin Bediha’nın eline bir kağıt sıkıştırır ve kağıtta ‘’Ahırda seni bekliyorum.’’ yazar. Uzun bir göz bakışması ardından Hüseyin Bediha’nın üzerinde ne var ne yoksa çıkarır ve ona sahip olur. Hayatın da ilk defa bir erkekle birliktelik yaşayan Bediha bir yandan sevinçli bir yandan da hüzünlüdür. Evlilik dışı bir ilişki onun ve ailesinin asla kabul edemeyeceği türden bir utançtır. Kars’a dönene kadar sürekli birlikte olurlar. Bu süreçte korunmayan Bediha hamile olacağını aklının ucuna bile getirmez ama klasik tepkimeler sonucunda bundan emin olur. Bediha‘nın aklı sürekli Hüseyin’dedir ne yapıp ne edip Diyarbakır’a gider sorar soruşturur yine de bulamaz Hüseyin’i. Dünyası başına yıkılan Bediha memleketine geri dönüp her şeyi ailesine izah eder. Bunu duyan aile Bediha’yı döverek sokağa atar ve Sarıkamış’tan gitmesini ister. Çaresiz ve bir o kadar da üzgün bir şekilde çözüm yolu aramaya çalışır aklına tek gelen Ankara’da ki arkadaşı Hasibe’dir. Arkadaşı da benzer sebeplerden dolayı kaçmıştır Ankara’ya fakat burada fahişelik yapmaya başlamıştır. Bu arkadaşlık ve bu kaçış Bediha’ya ve karnında ki çocuğuna ileride çok büyük bedeller ödetecektir.


Bediha’nın doğum günü gelmiş çatmıştır ve oğlu olmuştur oğluna Yiğit adını vermiştir ömrü boyunca delikanlıca bir yaşam sürmesi adına. 1 aylık kısa bir süreçten sonra arkadaşı ona çalışması gerektiğini söylemiştir. Hamallıktan başka bir iş bilmediğini söyler ve arkadaşı bunu fırsat bilip evini bir geneleve çevirir Bediha’yı ve kendini başka erkeklere pazarlayarak ömür geçirir. Bu sırada oğlu Yiğit iyice büyür ilkokul ve ortaokul yıllarında pek çok sıkıntı çektirmiştir çevresine ve annesine. Kızlara ve kadınlara saldırmış, hırsızlık yapmış, dükkan yağmalamıştır. Çocukluğundan beri eve girip çıkan adamların ne olduğunu hiç bilmezmiş annesine sorduğun da ise sürekli geciktirici cevaplar alırmış. 20’li yaşlarının başına kadar annesinin fahişelik yaparak para kazandığını ve hatta evlilik dışı bir çocuk olduğunu bilmiyormuş. Bunları öğrendikten sonra ilk yaptığı şey annesini ve Hasibe’yi terk etmek olmuş. Yiğit’in artık ne gidecek yeri ne de sığınacak bir limanı kalmamış çareyi mahallenin ünlü çeteleriyle arkadaşlık yapmakta bulmuştur. Onlarla beraber pek çok işe girmiştir. Gasp, adam yaralama, taciz, tecavüz. Durumu bu denli ilerletmiştir her seferin de zekasıyla kaçmayı ve saklanmayı başarmıştır.

Fakat bir gün yaşlı bir kadını gasp ederken kafasına taşla vurarak ölümüne sebebiyet vermiştir. Bu sefer izini kaybettirememiştir. Hayatın da ilk defa o gün yenilgiye uğramıştır 7 yıl hapsine karar verilmiştir bu kadar az ceza almasının sebebi de ortada ki delilleri yok etmesiyle olmuştur. Hapishane de ünlü mafya babasının yardımcısıyla çok yakınlık kurmuştur. Hayata dair pek çok şeyi bu adamdan öğrenmiş ve ikisi de birbirine kefil olmuştur. Tesadüftür ki yıllar sonra ikisi de aynı anda hapishaneden çıkmıştır. Mafyanın yardımcısı Yiğit’in zekasından ve cesaretinden çok etkilendiği için onu aralarına almak istemiştir. Gidecek yeri olmayan Yiğit çaresizce bu teklifi kabul etmiştir çünkü aklında bambaşka planlar yatmaktadır. Zaman geçtikçe kendisini iyice sevdirmiştir herkese ama asıl amacı baştaki adam olmaktır bunun için mafya babasını ölümle tehdit edip bir imzayla her şeyin üstüne konmak istemiştir. Ama hesap etmediği tek şey genç yaşı ve tecrübesizliği olmuş. 29.’cu yaş gününün gecesin de bu işi tamamlamak adına kendisine söz vermiştir.

O gece herkes uyurken gizlice mafya babasının odasına girmeye yeltenmiştir fakat kapıda ki badigartları görünce gerisin geri kaçmıştır. Şansını tuvaletin penceresinden girerek denemiştir ve başarılı olmuştur. Geriye kalan tek şey ise ihtiyara kağıdı imzalatıp her şeyin üstüne konmaktır. Aniden uyanan ihtiyar karşısın da çok güvendiği genci görürken irkilerek ‘’Oğlum senin burada ne işin var?’’ der. Elinde ki bıçağı ihtiyarın boynuna dayayarak ‘’Ya bu kağıdı imzalarsın ya da o sarkmış boynunu keser atarım’’ der. İhtiyar çaresizce kabul eder fakat Yiğit’in bilmediği şey bu insanların ne kadar güçlü olduğudur. Olayın ertesi günü sevinçle bankaya doğru yol alırken arkasında acı bir sızı ile yere yığılı verir Yiğit. Mafya babası ve adamları Yiğit’i sorguya çekerler Yiğit defalarca özür dileyerek buna mecbur olduğunu anlatmaya çalışır mafya babasının ise aklında bambaşka düşünceler vardır. ‘’Eğer seni affetmemizi istiyorsan Diyarbakır’ın ünlü aşireti Hüseyin’i öldüreceksin’’ der. Yiğit o adamın babası olduğunu bilmeden ve aynı zaman da kendi canını kurtarmak adına bu teklifi kabul eder. Suikast için Yiğit’i yanın da 5 mafya ile Diyarbakır’a gönderirler 1 hafta boyunca Hüseyin’i takip ederler. En nihayetin de o gün gelmiştir Yiğit her ne kadar istekli olmasa da elin de ki tabancayla öz babasına 5 kurşun sıkmıştır. Ortadan kaybolmak isterken arkasın da olan mafya adamlarının kaybolduğunu görür tam kaçacakken Hüseyin’in korumaları gelir ona ceza vermeye yeltenirken gelen polisleri görürler Yiğit birden kendini hakim karşısın da bulur görgü tanıklarının ve Hüseyin’in korumaları şahitliğin de tekrar parmaklıklar ardına düşer. O gün onu orada koruyacak kimsenin olmadığını görür ve tabiri caizse hayata küser. Hüseyin ise hastaneden belden aşağısı felç olarak taburcu olur bu utancı ona yaşatmış olan Yiğit’i öldürtmek ister. Yiğit’le aynı hapishanede yatan bir kiralık katille anlaşma yaparak öz oğlunu 25 yerinden şişlettirir. Yiğit vücudunda ki sızıya daha fazla dayanamayarak oracıkta can verir o ölüm anın da kısacık hayatı gözlerinin önünden geçer kimliği belirsiz bir baba, fahişe bir anne, açlık ve sefalet kısacası çöplüğe dönmüş bir ömür…


Bu hikayeden bir çıkarım yapmak istiyorsanız sadece her bir kelimeyi hafızanızda düşlemeniz yeter.
Kurgu : Ayşe Öztürk
modal aç
modal aç
modal aç