Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
keyboard_arrow_right

Saint Tropez'de Aşk

@ayeozturk
Hikayemiz Saint Tropez hayranı genç kızın, hayat kadını olma serüvenini anlatır.

Hayden Arkansas'ın merkezinde dünyaya gelmiş, lise son sınıf öğrencisi genç bir kızdır. Arkansas şehri tam anlamıyla halkın alt tabakasından gelen, dolandırıcılıkla hayatını sürdüren insanların ikametgah ettikleri yerlerin başında geliyormuş. Hayden çevresinde ki pek çok kıza rağmen hayata şanssız başlamış. O zamanlar kimine göre Amerika bir ödül, kimine ise ceza oluyormuş. Annesi ve babası Saint Tropez' de, 17 yaşlarının başında birbirlerine görür görmez aşık olmuşlar. Ve bu tek gecelik ilişkinin meyvesi Hayden olmuş. Fakat babası annesine verdiği sözleri tutmayıp, oradan Paris'e kaçmış. Yıllardır annesi, babasının kendisine çok aşık olduğunu bir iş için onu terk ettiğini ve elbet bir gün geri geleceğini söylemiş. Annesi Emma her ne kadar böyle düşünse de Hayden bu hikayeye pek inanmıyormuş. Pazar günleri onun için mutluluğun tek sembolüymüş, annesi ile yalnız kalabileceği tek günmüş. Emma bir fabrikada kalite kontrol bölümünde çalışıyormuş, böylelikle temel ihtiyaçlarını karşılıyorlarmış. Hayden geç kalkan annesine güzel bir kahvaltı hazırlayıp, dertleşmeye başlamışlar. Emma" Eee Hayden okul nasıl gidiyor?." Hayden " Her Pazar bu soruyu soruyorsun bildiğin gibi işte, peki senin işin nasıl gidiyor?" Emma "Sorma, (Sigarasını yakarak) kalite bölümüne genç bir çocuk geldi, onunla bakışıyoruz. (Gözünü kırparak) organı da büyük görünüyor,ama açıp bakmak lazım. Asıl haberler sende, hayatında bir erkek var mı bakalım? Yoksa Daniel ile hala beraber misin?" Hayden " Amannn anne sende biliyorsun ki, (gülerek) aramıza kara ve yaşlı bir kedi girdi." Annesi " Haa şu mesele,ne yani barda baristalık yapan, babası dolandırıcılıktan hapse giren ve annesi keş olan bir erkek mi? Sana bunu mu layık görmeliyim? Ben seni ne zorluklarla büyüttüm. Eline bir çocuk verecek ve ortadan yok olacak, bak gör demedi deme. (Sigarasını söndürerek) Neyse hayatım ben kaçıyorum, kızlarla buluşacağım. Sende buraları toparla olur mu? Ha bu arada istediğin bir şey var mı?" Hayden " (Gülerek) Bir şey yok, sen eğlenmene bak." Masayı temizledikten sonra odasına çekilen Hayden, duvarında duran Sait Tropez fotoğrafına bakarak. "Ahh sevgili Tropez, günün birinde sana kavuşma umudum var. Ne olur bana kucak aç, aç da aşkı, huzuru sende bulayım." Diyerek iç çekerken aniden telefonu çalmış. Arayan 2 yıllık sevgilisi Daniel'mış " Aşkım nasılsın, çok özledim seni neredesin? " Hayden " Ne olsun, evdeyim. Biliyor musun annem bugün senden bahsetti. Neymiş efendim hala hayatında mı? Yok şöyle yok böyle, ondan sıkılmaya başladım. Çekti gitti yine arkadaşlarının yanına." Daniel "Ahaha deme öyle, annen o senin. Bu arada bu yaz ne yapalım? Nasılsa reşit oluyorsun, ( gülerek) ben yaşlanıyorum baksana, 27'ye merdiven dayadım. Hayden " Ahhah sen hala gençsin sevgilim. Bu arada bir fikrim var (duvarda ki fotoğrafa dokunarak) Saint Tropez'e gidelim mi? 3 ay orada kalalım, anneme orada iş buldum derim nasıl fikir?" Daniel " Haklısın hayatım ama orası uzak, onun dışında 3 ay nasıl kalacağız orada, çok paraya ihtiyacımız olacak. Kaldı ki sen çalışmıyorsun bile, benim çalıştığım da pek yetecek gibi değil." Hayden " Gerekirse çalışırım, tek hayalim biliyor musun. Bunu seninle yaşamak istiyorum, sevgilim." Daniel " Tamam aşkım, Pazartesi okul çıkışı alayım seni oradan da size geçelim konuşuruz." Hayden "Pekala sevgililm, seni okulda bekliyorum yarın."

Kendisini yarına hazırlamak için ılık bir duşa giren Hayden, suyun altında hayallere dalmış. Gözlerinin önüne Daniel'ı alarak onunla Saint Tropez' de ki evlerinin banyosunda, duşta seks yaptığını hayal etmiş. Ellerini göğüs uçlarında gezdirerek, kendi kendini tatmin etmeye çalışmış. Kasıklarına doğru inleye inleye ilerlerken, banyonun kapısı aniden çalmış. Emma "Hey, ne oluyor orada, yoksa eve erkek mi attın?" Hayden "Ne saçmalıyorsun anne? (titreyen sesle) Ağda yapıyorum, canım acıdı ondan bağırdım." Emma "Ahhaha bilmez miyim, sen şuna erkeksiz kaldım desene." Duştan çıktıktan sonra odasında vücuduna krem sürerken pencereden bir adamın onu izlediğini görmüş ve aniden ürkerek perdeyi kapamış. Bulunduğu semtte ki tüm erkeklerin böyle olması Hayden'in buradan nefret etmesi için ayrı bir sebepmiş. Aynanın karşısına geçerek çıplak vücuduna bakmış. Kendi kendine "Aman Allahım şu güzelliğime bak, büyük göğüslerim, incecik belim, geniş kalçalarım, güzel bacaklarım diyerek dayanamamış ve her yerini öpmeye başlamış. Hayden genelde banyo yapmayı pek sevmeyen biri olmasına rağmen, o gün sırf erkek arkadaşı Daniel için hazırlanmış. Annesinin makyaj malzemelerini araklayıp yüzüne sürmeye başlayınca, gözlerinde ki buğulu bakışlara bakarak. "Bu gözler karşısında her erkek neyi var neyi yok verebilir." Diyerek gülümsemiş. Daniel uzun boyuyla ve dövmeleriyle uzaktan az da olsa fark ediliyormuş. Hayden dudaklarına ufak bir öpücük kondurarak "Nasılsın,aşkım." Daniel "(Saçlarını okşayarak) İyiyim güzelim, sana müthiş haberlerim var. Annen evde değilse size geçelim." Hayden "Bugün mesaisi var, (göz kırparak) istersen tüm gece kal bize, bu arada yoksa tahmin ettiğim şey mi?" Daniel " Ştt sessiz ol, biri duyacak şimdi, hadi size geçelim." Daniel Hayden'in koluna omuzunu atarak eve doğru yol almışlar. Eve girdikleri an Daniel Hayden'in belinden tutup dudaklarından öpmeye başlamış. Hayden "Dur sevgilim, odama geçelim." Odaya geçip öpüşmeye devam ederken Hayden aniden "Şu süprizden bahset bakalım, meraktan ölmek üzereyim." Daniel Hayden'in bacaklarını okşayarak "Aşkım, sana söyleyeceklerimi sakın yanlış anlama olur mu? Bak şimdi bizim bara genelde yaşlı ve zengin adamlar geliyor, hayattan bunalmış yeni heyecan arayan tipler. Bara genelde senin yaşında kızlar geliyor, adamlar en ufak bir sohbet için onlara 100 dolar veriyor. Sadece sohbet diyorum, yatmakdan bahsetmiyorum. Yani diyorum ki sende anlarsın ya hı?" Hayden "Daniel ne saçmalıyorsun sen? Ben o tür kızlardan mıyım? 100 dolar için mi, yaşlı adamlara boyun eğeyim?" Daniel yüzünü okşayarak "Sevgilim biliyorum bunu utanarak söyledim, ama inan bana bir umut. Belki oraya yerleşir kendimize orada sakin,güzel bir hayat kurarız." Hayden " Söz vermiyorum, düşünmem lazım." Daniel ellerini Hayden'in kasıklarına götürerek "Sende ki bu güzellik hiçbir kızda yok, her yerin güzel anlarsın ya." Tam sevişeceklerken aniden kapı çarpmasıyla irkilip Daniel " Bu kim şimdi?" "Bilmiyorum ama belki de annemdir,mesaisi vardı diye biliyordum. Sen yatağın altına saklan her ihtimale karşı, ben diyene kadar çıkma." Salona çıkan Hayden annesini Daniel ile yaşıt olan bir erkekle sevişirken görüp, bu görüntü karşısında yüzünü asarak. Geçmişi aklına getirir, annesi her ne kadar ona bir ev ve yiyecek sağlasa da, her zaman başına buyruk bir kadın olmuş. Yeri gelmiş annesini barlardan, kulüplerden toplamış. Bunları düşünerek odasına giderek "Aşkım kalk, teklifini kabul ediyorum." Daniel "Ne? Ciddi misin sen?" "Evet, sevgilim bizden başka hiçbir şeyi düşünemiyorum artık. Sen sadece bana yapmam gerekenleri söyle." Daniel " Şimdi önce kapıyı kilitle, sonra da dolabını aç bakalım." Hayden pek çok elbise denemiş. Daniel ona hayran hayran bakmış, denediği her elbise vücudunu sarmış dantelliler, kırmızılar, şortlar. Denediği kırmızı dekolteli elbiseyle aynanın karşısına gelmiş. Daniel göğüslerini havaya kaldırarak " Bu tatlış memelerin sayesinde bütün moruklar sana hayran kalacak sevgilim, sonra ver elini Saint Tropez." Aynanın karşısında birbirlerine hayranlıkla baka kalmışlar.

Pazar günü genellikle bu tür adamların uğrak yeri olan bara siyah mini elbisesiyle giden Hayden barista bölümüne giderek "Aşkım,nasılsın?" Daniel heyecanlanarak "Şştt kimse bilmesin sevgili olduğumuzu, bu arada çok seksi görünüyorsun." Hayden "Teşekkür ederim, peki şimdi ne yapacağım iyice anlat." Daniel " Öncelikle adamı gözüne kestireceksin, zengin olup olmadığını anlaman lazım. Rolex saati varsa bil ki zengindir, gözlerini kırp o senin yanına illaki gelir. Ondan bir içki ısmarlamasını iste, ben seninkine içki yerine elma suyu koyacağım. Ha bu arada kendini acındır bu sayede daha çok para verebilirler, birde eteğini biraz aç ki bacakların görünsün. Onun her derdini dinle, olurda işler kötüye giderse ben senin yanında olacağım. Tamam mı? Bak şurada bir tane var, ayakta hadi göreyim seni aşkım." Hayden" Tamam,bakalım başlıyalım" Bu şekilde 2 hafta da yaklaşık bin dolar toplayan ikili, diğer barlarda da şansını denemiş. Daniel diğer barlarda ki arkadaşlarından yardım da isteyerek ellerinde ki miktarı 3 katına çıkarmayı başarmışlar. Fakat bir gün genç bir adamla buluşan Hayden, bacaklarında bir sıcaklık hissedince ortalığı ayağa kaldırmış. Tam bu sırada Daniel yardım etmek istemiş, fakat işini düşünmüş. Bu olay karşısında şok olan Hayden artık bu işi yapmak istemediğine karar vermiş. Daniel "Sevgilim özür dilerim, işten çıkartılırdım. Az da olsa bir şeyler biriktirdik kabul, ama son maaşımla birlikte kasadan da biraz daha götürme hedefindeyim." Hayden "Sana inanamıyorum Daniel, ama ne yapalım az kaldı nasılsa. Dediğim gibi bu son, bende annemden alırım biraz." "Pekala sevgilim 1-2 haftaya yola çıkarız." Aradan 2 hafta geçmiş Hayden annesi ile vedalaşmak için son kez onunla konuşmuş "Annecim, arada sana para da yollarım, beni sakın merak etme olur mu?" Emma "Ahahah yahu ne için merak edeyim seni, sen yeter ki karnın dolu gelme o bana yeter." Hayden "Ahhh,tamam canım anneciğim, merak etme sen 3 aya kalmaz dönerim." Hayden gözlerinden bir damla yaş akmayan annesine uzaktan baka kalmış, havaalanında Daniel ile buluşarak güzel bir yolculuk geçirmiş ve artık hayali olan Fransa'nın biricik şehri Saint Tropez'e ayak basmış. Aylar boyunca ceplerinde ki parayla her gün, her gece eğlenmişler. Fakat bir gün Hayden Daniel'ın barista bir kızla sürekli bakıştığını görünce kısa süreli bir kıskançlık krizine girip evine dönmek istemiş. Daniel bu durumdan sıkılsa da pek çok kez özür dileyerek durumu kendi lehine çevirmiş, üstelik kiraladıkları evi satın almaya karar vermişler. Ellerinde kalan para buna müsaade etmeyince çareyi eski günlerde ki gibi yapmakta bulmuşlar. Daniel turistlerin yoğun bulunduğu bir barda tekrardan baristalık yapmaya başlamış. Hayden' de aynı şekilde sohbetlerine devam etmiş, fakat günün birinde konuştuğu yaşlı bir adama karşı çok sıcak duygular beslemiş, sanki bir baba sıcaklığı varmış bu adamda. Adamın anlattıklarından yola çıkarak, bu adamın babası olduğunu anlamış ve sorular sormaya başlamış. "Peki siz hiç burada 18 yıl önce bir kadınla tanıştınız mı?" " Sanırım hatırlıyorum, evet mavi gözlü ve bir o kadar da şımarık bir kızdı. Tek gecelik bir ilişki yaşamıştık, bana evlenelim dediğinde Paris'e kadar gitmiştim." Bunu duyan Hayden ağlamaklı bir şekilde orayı terk etmiş. Masadan kalkıp, peşinden koşan Daniel "Heyy ne oldu Hayden, adam kötü bir şey mi yaptı? Nereye gidiyorsun, (kolundan tutarak) gel buraya." Hayden ağlayarak "O adam babammış, anlıyor musun babam!" Daniel şaşkın bir yüz ifadesi ile sevgilisinin kolundan tutup eve doğru yol almış. Para biriktirdikleri kasaya bugün toparladıkları parayı koyarken Daniel aklından "Hayden nasılsa kafayı yemek üzere, en mantıklısı o barda ki çıtırla buralardan kaçmak." Sabah uyanırken Hayden'in salonda ki her şeyi dağıtıp, bir köşede sızıvermiş. Bunu gören Daniel artık bu yükü kaldıramayacağını düşünerek,kasada ki bütün parayı alıp barda ki kızla kaçmış. Bunu saatler sonra anlayan Hayden zinetlerini satarak annesinin evine geri dönmeye karar vermiş. Havaalanının kafesinde dinlenmek isterken kasa da babasını görmüş, adam yanına gelerek. "Az da olsa her şeyi hatırlıyorum. Her şey için özür dilerim, burada kalmanı çok isterim." Demiş bunun üzerine Hayden kabul etmek isterken aklına Daniel'ın çekip gitmesi gelmiş kafasını sağa sola sallayarak oradan uzaklaşmış. Annesinin evine gider gitmez zili çalmış, kapıyı açan genç ve oldukça yakışıklı bir adam görmüş. "Merhaba,annem içeri de mi?" Demiş "Burada tabii ki gel içeri." Hayden bağırarak "Anne bu kim?" Emma "Kim olacak kızım, kocam işte. Hayırdır ne o, gözün mü kaldı yoksa?" "Saçmalama anne, gencecik çocuk ile ne işin var senin önce onun cevabını ver." Emma "Sen onu boş ver de hiç para göndermedin.? Okulu da aksattın, neler yaptın oralarda." "Ne olsun anne, okul işini bırakıyorum artık. İş kadını olmaya karar verdim, bar açmayı düşünüyorum." Emma "Ahahah hangi parayla? Yoksa orada mı biriktirdin?" "Boşver sen, o iş bende. Para biriktiremedim,hepsini orada harcadım kız arkadaşlarımla." Emma "Eee iyi bakalım,yapabiliyorsan ne güzel."

Hayden 3 haftaya yakın çeşitli barlarda hayat kadınlığı yapmaya başlamış, fakat evine arada yattığı sapıkların dadanması, annesinin genç eşinin tacizleri, babasına duyduğu özlem ve Daniel'ın onu terk etmesi artık kafasına dank etmiş. Kendisini alkole verse de,sonunun kötü olabilme ihtimalini düşünüp. Tekrardan buradan gitmeye karar vermiş. Ve evde ne bulduysa satıp Saint Tropez'e geri dönmüş. Babasının havaalanında işlettiği o kafeye tekrar gitmiş. Gazetesini almış okurken, babası yanına gelmiş. "Yine mi buradasın, annen demi o mu gönderdi seni, yoksa evden mi kovdu?" Hayden " Hayır,kendim geldim ama senin için değil. Yepyeni bir hayata başlamak için. Bir daha görüşmeyelim olur mu? Sağlıcakla kal." Diyerek omuzlarında ki yüklerden, hayal kırıklarından kurtulmuş. 30'lu yaşların başına kadar buluştuğu erkeklerin evlerinde kalmaya başlamış. Bu süreçte arada da olsa alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar edinse de onları da sağlığını tehdit etmeden bırakmış. Yıllar sonra para biriktirerek kendine deniz manzaralı bir ev satın almış. Bu evin önünde güzel bir park varmış, karnına dokunarak "Benim öylesine güzel, öylesine şanslı bir çocuğum olacak ki, herkes ona imrenen gözlerle bakacak." Diyerek gözlerinden bir damla damla yaşlar düşürmüş. Çalıştığı barların birinde baristacılık yapan, kendisinden 8 yaş küçük olan Edward'a aşık olmuş. Fakat onun da Daniel gibi biri olmasından çok korkmuş. Edward'ı araştırıp soruştururken annesi ile babasını büyük bir depremde kaybeden biri olduğunu, bu işi zorla yaptığını öğrenmiş. Edward ile evlenip mutlu bir yuva kuracağını düşünürken, 3 kere hamile kalmış fakat hepsi düşükle sonuçlanmış. Arada annesi Emma'yı ziyaret ederek durumu anlatsa da annesi onu yine ciddiye almamış. En çok üzüldüğü şey istediği gibi yetiştiremeyeceği bir çocuk sahibi olamamak olmuş. Geçmişte ki işini bırakıp, annesi gibi fabrikada işçi olarak çalışmaya başlamış. Yaşadıklarına her ne kadar üzülse de, Edward'ın omuzlarında yeni bir hayat çizmenin verdiği mutluluğu tatmış...


Kurgu: Ayşe Öztürk
modal aç
modal aç
modal aç