Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left7.
Bölüm
keyboard_arrow_right

İhanetin Affı Olmaz!

@ayseggul
O an osmanı öyle gördüğümde onun ölmüş olabileceğini düşünmek içimde bir bombanın infilak etmesine sebep olmuştu. Sanki o bombanın infilak etmesiyle bende ölmüştüm. Ne yaptığımı ne dediğimi bilmiyordum. Sağlık görevlilerine çemkirirken bir yandan da bunu kim yaptı diye etrafa saldırıyordum. Sonra birisi beni hızla çekti. Kim olduğuna baktığım da Esra'ydı. Onun da gözlerinden ne kadar telaşlı olduğu görünüyordu.

"Ceyda bende çok korktum da abartma bir sakin ol sadece bacağından bıçaklanmış. Bir yerinde dur da insanlar işini yapsın."

Esra böyle söyleyince beynime kan gitmeye başladı ve bende mantıklı düşünmeye başladım. Sağlık görevlileri Osman'ı alıp götürdüler. Okul müdürü gelip herkesi okula götürdü. Bizde mecbur tıpış tıpış okula girdik. Kafamızda ki en büyük soru bunu kimin neden yaptığıydı. Esra kesinlikle bir kız yüzünden olduğuna yüzde yüz emindi Feride ise erkek kavgası diyordu. Benim hiç bir tahminim yoktu. Ama eğer kız meselesiyse Osman'ı birde ben bıçaklayacaktım. Osman'ın arkadaşlarından iyi olduğunu öğrenmiştik büyük ihtimalle rapor yazacaklardı. Ama Osman arkadaşı Selim ile haber yollamış ve okula geleceğini söylemişti. Derslere giriyor çıkıyor bir yandan da sürekli Selim'i darlıyorduk. Teneffüs zili çalar çalmaz Selim'i alıp bahçeye kimsenin olmadığı bir yere götürdük. Ellerimi belime koyarak Selim'e baktım.

"Ben çileden çıkmadan anlatsan diyorum şu olayı. Ne dersin Selim?"

Ben sustuktan sonra kollarını çiçek şeklinde bağlayan Esra Selim'in üzerine yürüdü.

"Bak ben kuzenimin neden bıçaklandığını bilmek istiyorum eğer anlatmazsan hemen teyzemi arayıp bütün olanları anlatırım ve Osman buna çok kızar. O yüzden hemen anlat..."

Feride bıkmış bir şekilde bize bakıyordu.

"Eeee yeter kızlar Osman yarın gelecekmiş okula gelince ona sorarsınız. Selim'e anlatma demiş zan altında bırakmayın çocuğu."

Selim şaşkın şaşkın Feride'ye baktı. Feride'nin onu korumasına şaşırmıştı ama belli ki hoşuna da gitmişti. Yüz ifadesinden ve bakışlarından bunu anlayabiliyordum. Bunu fırsat bilerek Selim'in üzerine gitmeye karar verdim.

"Ne o lan Selim yüzün güldü."

"Ne alaka Ceyda! Sabahtan beri üzerime geliyorsunuz ilk defa birisinin ağzından mantıklı bir şey duyunca seviniyor insan."

"Hııı bana pek öyle gelmedi ama neyse."

Selim ve Feride bana beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Esra benim hin planlarımı anlamış ve olaya el atması gerektiğine kanaat getirerek bizi kolumuzdan tutup sınıfa götürdü.

"Ne oluyor Esra tuttun bizi getirdin sınıfa."

"Daha ne olsun Feride hanım Selim'e yazıyor. Selim desen gayet memnun. Sana gelince sende ateşe körükle gidiyorsun."

Feride dehşete düşmüş gibi Esra'ya baktı.

"Saçmalama Esra ben Selim'e falan yazmıyorum."

"Sen yazmıyorsun zaten bakışların yazıyor."

"Yok artık ya yok öyle bir şey Selim benim tipim değil bir kere."

Hemen söze girdim.

"Çüş Feride valla çüş Selim dediğimiz çocuk bildiğin esmer bomba nasıl tipim değil. Kenan İmirzalıoğlu gibi adam daha ne olsun."

Evet Selim yakışıklı çocuktu ama sadece erkeklere göre biraz kısaydı. Feride'de sırık değildi de allahtan aralarında fazla boy farkı yoktu. Hatta Feride Selim'den kısaydı. Kısaydı kısa olmasına rağmen ama çok güzel bir kızdı. Vücut hatları çok belirgin, kıp kıvırcık saçlı, hafif çekik koyu kahve gözlü bir afetti. Ben onların ne kadar çok yakışacağını söyleyip dururken Feride sinirlenip konuyu kapattı.

Osman'ın iyi olduğunu öğrendikten sonra içimiz rahatlamıştı. Gün yine hızlı bir şekilde bitmiş ve biz yurda gelmiştik. Kapıda bekleyen ve bize yurda giren düşman cematmişiz gibi bakan Merve Hoca'ya aldırış etmeden yukarı çıktık. Diğer kızlar da gelmiş herkes dolabının önünde üzerini değiştiriyordu. İkindi namazından sonra kur'an dersine girecektik. Okuldan gelir gelmez derse girmek hepimizi yoruyordu ve derste çoğu zaman uyukluyorduk. Gerçi alt tarafı bir buçuk saat sürüyordu ama bize bir buçuk gün gibi geliyordu. Bizde dolaplarımızın önüne geçip okul formamızı çıkardık ve yurtta giydiğimiz kıyafetleri giymeye başladık.

Düz aşağıya doğru hafif açılan siyah eteğimi ve siyah uzun kollu düz bluzumu giyip ince lila ceketimi üzerime geçirdim. Üzerine de siyah ama lila çiçekleri olan başörtümü taktığım sıra da yatakhanenin kapısı sertçe açıldı. O kim diye dolabın yanından eğilip baktığım da dört adet meraklı kızın bana doğru koştuğunu gördüm.

"Gız Osman bıçaklanmış gan gövdeyi götürmüş dorumu sana bir şey yaptılar mı? Ah geberesice ya sana da bir şey olsaydı."

"Kübra bir sakin olur musun bana niye bir şey olsun."

"Kız meselesi yüzünden bıçaklanmış seninlemi ilgili Ceyda."

"Aslı bir dur anlatıcam."

"Çocuğu camide bıçaklamışlar. Camide mi buluşuyonuz kız?"

"Ne camisi Gülçin saçmalama allah aşkına."

"Gökberk bıçaklamış Osman'ı."

Hepimizi susmuş ve donmuş bir şekilde Dudu'ya bakıyorduk.

Ağzını ilk açan ben oldum.

"Nereden biliyorsun Dudu sen bunu."

"Gökberk'in salak kuzeni benim sınıfımda ilk derse gelmedi. Sonra ki ders geldi. Tam da benim arkamda oturuyor. Yanında ki arkadaşına sessizce anlatırken duydum. Osman bıçaklanırken o da oradaymış, anlattığı her şeyi duyamadım ama Gökberk'in bıçakladığını duydum."

Bu Gökberk beni koruyup duruyor peşimde dolanıp duruyordu. Kesin Osman ile aramızda geçenleri öğrenmişti ve böylelikle kavga etmişlerdi. Gökberk de Osman'ı bıçaklamıştı. Kızlarla böyle tahminler de bulunurken nöbetçi hoca içeriye girdi.

"Haydi kardeşim namaza sonra da derse."

Zehra Hoca bize seslendikten sonra diğer yatakhaneleri dolaşmaya gitti. Bizde hemen kalkıp zemin kata inip abdestimizi alıp mescide çıktık. Bütün öğrenciler mescidi doldurduktan sonra namaz kıldık. Namaz bitince hocanın "derse kalkabilirsiniz kardeşim" çağrısıyla mescitte ki derse girdiğimiz alanlara yuvarlak oluşturduk. Ben hocamızın rahlesini yerine koyarken bizim kızlar da hocanın etrafına yuvarlak oluşturacak şekilde oturmuşlardı. Aslı kur'an-ı kerimlerimizi bize dağıttı ve o da oturdu. Hepimiz kur'an okumayı biliyorduk. O yüzden hocamız bize tecvitli okumayı öğretiyordu. Biz arada sırada uyukluyor hocanın uyarısıyla geri ayılıyorduk. Uyuya uyana dersi bitirmiş ve yemek yemek için yemek haneye inmeye başlamıştık. Yemek akşam namazı okulda ki derslere çalışma derken artık uyku vakti gelmişti. Bir an önce uyuyup sabah olsun ve okula gidelim istiyordum. Osman'ı merak ediyor ayrıca Gökberk ile aralarında neler geçtiğini daha çok merak ediyordum. Kızlarla birlikte hepimiz dolaplarımızın önündeydik. Hepimiz pijamalarımızı giydikten sonra yataklara geçtik. Hocalar biz uyuyana kadar sürekli kontrole geliyor hatta uyuduktan sonra bile her yeri kontrol ediyorlardı. Bazen cemat yurdu değilde askerde olduğumuzu düşünüyordum. Saat başı iştima falan alsalar artık şaşırmazdım. Bunları düşünürken zorda olsa uykuya daldım.

Hocanın yatakhaneye girmesiyle uyandım. Bu huyumu hiç sevmiyordum. Yatakhanede karınca yürüse kulaklarım radar gibi algılıyor ve beni uyandırıyordu. Hoca tek tek herkesi uyandırıyordu. Bize sıra gelmeden kalktım eteğimi ve baş örtümü takıp abdest almaya gittim. Abdestimi aldıktan sonra mescite çıktım. Kimse gelmeden en çok huzur bulduğum şeyi yapmaya başladım. Secdeye yatarak dua ettim.

"Hocalarımızın bana anlattığına göre sevgili yapmam, okumam, işte bir erkekle bile bakışmam günahmış ama valla benim içimden kötü şeyler geçmiyor allahım sadece seviyorum. Tamam iki gündür tanıdığım bir insanı sevmem çok saçma ama sevmek istiyorum. Günah mı allahım günah değildir demi? Babama göre de günah o na göre zaten her şey günah burada ki hocalara göre de her şey günah. Eee biz napalım allahım!"

Ne yapıyorum ya dedim ben kendi kendime duamı ediyorsun Allah ile konuşuyormusun. Bu nasıl dua etmek çapsız. Kafamı kaldırdığımda herkes gelmiş namazını kılıyordu. Bende kalktım sabah namazımı kıldım ve etüt odasına gittim. Sabah namazından sonra bir türlü uyuyamıyordum. O yüzden bende boş durmaktansa kitap okuyordum. Ders çalışıyordum. Kur'an okuyordum. Bazen de pencereden boş boş dışarıyı seyrediyordum. Okul saati gelene kadar kitap okudum. Vakit gelince aşağı inip zorda olsa kızları uyandırdım.

Okul formalarımızı giydikten sonra önce kahvaltı yaptık sonra da okula doğru gitmek için çıkışa yöneldik. Bizim zebani yine kapıda bizi bekliyordu. Bugün Merve Hoca ile uğraşasım vardı. Birazcık uğraşsam ne olurdu.

"Sayın Merve hocam her gün bizi elleme ritüeliniz ne zaman son bulacak acaba.

Merve Hoca bu lafıma baya kızmış görünüyordu. Yüzü kırmızıdan mora doğru çalarken hiç bir şey demeden çıkıp gitti. Ben kızmasını bana azar atmasını falan bekliyordum. Niye böyle yapmıştı ki şimdi? Neyse deyip ayakkabılarımı giyerken yerden siyah terlikli birinin bana doğru geldiğini gördüm. Kafamı kaldırdığımda baş hoca yani Sümeyye hoca tepemde dikiliyordu.

"Kalk bakalım Ceyda birde ben elleyeyim seni ne var ne yokmuş bir bakayım."

Baş Hoca bütün hocalardan yurttan sorumlu olan kişiydi. Yani ona yurt müdüresi de diyebilirdik. Dışarıdaki abi dediğimiz kişilerle o konuşur yurdun düzenini sağlar kuralları koyardı. Cezaları da baş hoca verirdi. Belliki şuan Merve Hoca'nın şikayetiyle ağzıma sıçmaya gelmişti.

"Arayın hocam üzerimi ben sadece şaka yaptım Merve Hocamıza."

Sümeyye Hoca beni hiç incitmeden üzerimi ve çantamı aradı.

"Hocalarına gereksiz ve yersiz şakalar yapma kardeşim tamam mı?"

"Tamam hocam bir daha yapmam."

Dışarı çıktığımızda bok yapmam bakın ben size neler yapıcam diye kendi kendime söyleniyordum. Feride ve Esra ise bana gülüp duruyorlardı.

"Şaka sana girdi Ceyda."

"Uzatma istersen Esra derdim onlar değil şimdi Osman ne halde? Gökberk manyağı onu niye bıçakladı? Bunları düşünüyorum."

"Aslında abime ulaşabilsem ya da konuşabilsem öğreniriz işin aslını da telefon yok bir şey yok ulaşamayız ki."

"Abine ulaşsak bile belki de o da ne olduğunu anlatamayacak. En iyisi Osman'dan öğrenmek."

Bu bıçaklanma olayını tartışa tartışa okula gelmiştik. Herkes sabah sırasına geçmişti. Biz bir tık geç kalmıştık. Hemen hızla okul bahçesine girip başörtülerimizi çıkarıp çantalarımıza koyduk. Sıraya girdiğimizde müdür yardımcısı yan yan bir bakış attı bize, bakışlarıyla bird aha geç kalırsanız sıçarım ağzınıza diyordu. Çok sert bir hocaydı kızları dövmezdi ama erkek öğrencileri eşşek sudan gelesiye döverdi. Dövdüğü erkek öğrencilerde okul kurallarına uymayan, serserilik peşinde koşan öğrencelerdi. Bizi de bakışlarıyla dövdükten sonra sırayla herkesi içeri almaya başladı. Sıra bizim sınıfa geldiğinde bizde içeri girdik. Osman sırada yoktu. Sınıftan içeriye girdiğimizde benim sıramda oturan Osman'ı görünce gözlerim ışıldadı. Koşarak yanına gittim.
modal aç
modal aç
modal aç