@__liss__
|
---
**Bölüm 1: *Aetherion*’un Görevi**
Yıl 2137. İnsanlık, evrenin derinliklerine uzanan bir yolculuğun eşiğinde. Yüzyıllardır sadece hayal edilen bir başarı nihayet gerçekleşmişti: ışık hızını aşabilen ilk uzay gemisi, *Aetherion*. Bu gemi, insanlığın bilimsel birikiminin ve teknolojik gelişiminin en yüksek noktasını temsil ediyordu. Ancak bu geminin görevleri arasında sadece yıldızlararası keşif yoktu; daha büyük, daha gizemli bir amaç için yola çıkıyordu.
*Nullus Abyss* olarak bilinen galaksinin en karanlık bölgelerinden birinde, zamanda kaybolmuş bir medeniyetin izleri vardı: Chronoslar. Bu kadim ve bir o kadar da gizemli uygarlık, zamanın akışını kontrol edebilme yetisine sahipti. Ancak bir gün, hiçbir iz bırakmadan kaybolmuşlardı. Şimdi, *Aetherion*’un görevi bu kayıp medeniyeti bulmak ve insanlık tarihinin en büyük gizemlerinden birini çözmekti.
Geminin kaptanı Amara, uzay görevlerinde yılların deneyimine sahip, kararlı ve zeki bir liderdi. Geminin mürettebatı, her biri kendi alanında uzmanlaşmış kişilerden oluşuyordu: Dr. Elias, zaman teorisi üzerine dünyanın en saygın bilim insanlarından biriydi; astrobiyolog Kael ise evrende yaşamın izlerini araştırma konusunda rakipsizdi. Ancak her biri, bu görevin sıradan bir keşif gezisinden çok daha fazlası olduğunu biliyordu.
*Nullus Abyss*’e yaklaşırken, gemide tuhaf olaylar baş göstermeye başladı. Önce ufak tefek sistem arızaları meydana geldi. Kontrol panelleri anlık olarak çalışmayı durduruyor, iletişim kanalları bozuluyordu. Ancak en garip olanı, mürettebatın neredeyse tamamının aynı rüyayı görmesiydi: bir saat, ama akrebi ve yelkovanı birbirine dolanmış, hareketsiz bir şekilde duruyordu. Dr. Elias bu sembolü tanıyordu; bu, zamanın bozulduğu bir durumu temsil ediyordu. Fakat bu sadece bir rüya mıydı, yoksa Chronosların bıraktığı bir uyarı mı?
Gemi *Nullus Abyss*’e tam anlamıyla girdiğinde, zamanın akışı tuhaflaşmaya başladı. Mürettebat, sanki aynı anları tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordu. Gemide zamanın döngüsel bir yapıya büründüğünü fark ettiler. Bir an, bir odada toplanıp durumu tartışırken, bir sonraki anda kendilerini yine aynı noktada, aynı konuşmayı yaparken buluyorlardı. Ancak her döngüde bir şeyler değişiyordu: küçük detaylar, hatta bazen bir mürettebat üyesi eksik oluyordu.
Kaptan Amara, mürettebatını bu akıl almaz durumdan korumak için elinden geleni yapıyordu. Ancak Dr. Elias, zamanın bükülmesine neden olan bir şeyin peşindeydi. Bir gün, geminin kargo bölümünde garip bir enerji izi tespit etti. Oraya vardıklarında, eski bir teknolojik cihaz buldular: bir zaman kristali. Bu kristalin, Chronoslar tarafından yaratıldığına dair güçlü belirtiler vardı.
Kristalin etrafındaki enerji, zamanda bir yırtık oluşturmuş ve mürettebatı bu sonsuz döngüye hapsolmuş gibi görünüyordu. Dr. Elias, bu yırtığı kapatmanın tek yolunun kristali stabilize etmek olduğunu düşündü. Ancak bunu yapmak için geminin enerjisini kullanmak gerekiyordu ve bu, gemiyi ciddi bir tehlikeye sokabilirdi.
Zaman daralırken, mürettebat kendilerini bu döngüden nasıl kurtaracaklarını bulmak zorundaydı. Her geçen döngü, onların umutlarını biraz daha tüketiyordu. Ancak Amara pes etmeyecek, Chronosların bıraktığı bu sırrı çözmek için tüm cesaretini toplayacaktı.
--- Merhaba buradaki ilk kitabıma hoşgeldiniz.Umarım ki yakında diğer bölümlerde de birlikte olacağız. İlk bölümü yayınladığım için biraz heyecanlıyım.Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve lütfen yorum yapmayı unutmayın olur mu ? İlk bölüm kısa ama ilerleyen bölümlerde daha uzun yazmaya başlayacağım... 2. bölümde görüşmek üzere 🫶💖 |
0% |