Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm-1

@_gokyel_

 

Selam, çok önceden yazdığım bir askeri kurgu ile geldim. İlk uzun soluklu kitabımdı, o yüzden göz bebeğim. İyi okumalar dilerim.

 

🐺🐺🐺

 

Ben ne kendimi acındıracağım, ne de derdimi anlatacağım. Benim amacım uğruna önce ölüp sonra üniformamı giydiğim, gökte dalgalanan bayrağına kurban olduğum, taşına toprağına ismimi gömdüğüm vatanım, yaşasın, var olsun.

Kanla çizdiğimiz sınırlarımızdaki düşmanların kellelerini koparmak amacım. Bu milletin askeri düşmanın alnındaki kara deliği görmek için yıllardır tetikte, o tetiği çekmek benim amacım.

Düşmanın kahpece sırtından vurduğu şehidimin bir damla kanı için gökyüzünü yakmak benim amacım. Ülkemin üzerine dikilen gözleri oymak benim amacım.

Gel düşman askeri gel, gel de gör ve duy bu ceddi. Bu duyduğun askeri Mustafa Kemal'in.

Gördüğün son bayrak Türk'ün bayrağı, duyduğun son marş İstiklal Marş'ı olacaktır.

Türk'ün gücünü göstermek benim amacım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yaklaşık sekiz saat önce yani sabah saatlerinde Kadıköy de bombalı bir saldırı gerçekleştirildi. İkinci bir eylem planı istihbaratı doğrultusunda bir diğer bombalı saldırı önlendi. Üç sivil vatandaş şehit edildi ve yedi sivil vatandaşta yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

Bense elimden bir şey gelmeyerek odamdaki camdan dışarı bakıyorum. İlk saldırıyı önleyememek Mahir Albay'ın, benim, boynunu büktü. Allah'a bin şükür diğer saldırı önlendi. Son anda elime ulaşan istihbarat başka insanların ölmelerine engel oldu. Ama yine de içim kan ağlıyor.

Camdan bakarken gözüm sivil kıyafetler içinde, elleri arkada, ayakları bir o yana bir bu yana çarpıp duran birine takıldı.

"Orhan."kapı açıldı ve Koruma Astsubayım Orhan içeri girip baş selamı verdi.

"Emredin komutanım."başımla dışarda ki adamı gösterdim.

"Kim bu adam ?"yanıma gelip gösterdiğim adama baktı.

"İkinci saldırının önlenmesinde ki istihbaratı alan kişi, bana o vatan evladını getir demiştiniz ya komutanım."yeniden cama baktım.

"Adı ne ?"oda cama baktı.

"Yüzbaşı Gökalp Mete Manasoğlu komutanım."yeniden Orhan'a döndüm.

"Daha önce duymadım."o hâlâ gözünü camdan ayırmadı.

"Bizim taburdan değil zaten, Selim Albayın taburundan, istihbarat subayı. Ama belki onu başka bir isimle duymuşsunuzdur."kim bu aslan parçası ?

"Ne mesela ?"gülümsedi.

"Kurtalp."işte şimdi tanıdım. Uzun zamandır adını çokça duyduğum ama tanışamadığım Kurtalp bu demek ki.

"Sen nereden tanıyorsun ?"aklı eskilere gitti galiba, yüzü mahurlandı.

"Doğudaki ilk yılımda bizim taburun en gözde askeriydi, tabi timi de öyleydi. Hangi timin başına geçse efsane yapar. Ama her ne kadar işinde oldukça başarılı olsa da kendi isminin böyle yerlerde geçmesini istemezdi. Komutanları da ona Kurtalp lakabını taktılar diye biliyorum, aslında lakap gibi değil onunkisi."işler iyice derine indi.

"Nasıl peki ?"biraz durdu.

"Gerçekten ismi gibi kullanıyor, zaten tam ona göre bir lakap. Önsezileri çok kuvvetli, aklı zehir gibi çalışıyor. Bir de kara kutu sanki, şu ânâ kadar kimse çözemedi onu. Askeriye dışında çok az ortalıkta görünür, nerede kalır, ailesi var mı bilen çok azdır herhalde."böyle insanların geçmişleri karanlıktır.

"Tam bir yalnız kurt diyorsun, adı gibi."güldü.

"Aynen öyle komutanım."gözlerimi kısıp bütün vücudumu cama çevirdim.

"Odama çağır bakalım, bizde görelim şu yiğidi."yerime yavaş adımlarla oturdum.

"Emredersiniz komutanım."selam verip çıktı.

Yüzbaşı Gökalp Mete Manasoğlu'nun ağzından...

Böyle olmamalıydı, ben ilk saldırının istihbaratını alabilseydim bu insanlar vücudunda şarapnel parçaları görmeyecekti, üzerlerinde Türk bayrağı ile memleketlerine gönderilmeyecekti.

Biraz daha acele etseydim, daha çabuk olsaydım bunlar olmayacaktı.

Kendimi kaybedip önümdeki çöp kovasına bir tane tekme attım.

Zaten buraya neden çağırıldığımı da bilmiyorum, şu hâlime bak. Sözde bana soğukkanlı diyorlar, üç şehidim varken içimde kopan fırtınalara ne demeli.

Nasıl derim en azından ikinci saldırıyı önledik diye, şehidin var Türkiyem, ayaklan.

Ama ben de Kurtalp'sem o bombaları bunların biryerlerine sokup uçurumdan aşağı atmazsam adam değilim.

Ben kendimi yerken etraftaki askerlerde bana bakıyormuş. Köpeklere saydırıyorum ya, yeni gördüm.

Yanıma eski birliğimdeki Koruma Astsubayı Orhan geldi.

"Astsubay Orhan Atılgan, Muğla/Marmaris."eliyle selam durdu.

"Beni niye buraya çağırdın Orhan, tüm İstanbul ayakta sanki haberin yokmuş gibi."sinirlendim.

"Haklısınız komutanım ama Mahir Albay sizi görmek istiyor."şaşırdım.

"Ne alâka ? Sizin tabur komutanınız beni niye görmek istesin oğlum ?"yüzüme garip garip bakıyor.

"İsterseniz Mahir Albay size içerde anlatsın, ben de bilmiyorum komutanım."taburun kapısına doğru ilerlemeye başladık.

"Nerede komutanın odası ?"az ileriden sola döndük.

Orhan kapıyı çaldı, içerden gelen sesle girdik. İkimizde baş selamı verdik.

"Yüzbaşı Gökalp Mete Manasoğlu, Kastamonu. Emredin komutanım."yutkundum.

"Geç otur şöyle, Orhan sen de çıkabilirsin."Orhan selam verip çıktı. Bense komutanın gösterdiği koltuğun ucuna, arkaya yaslanmadan oturdum.

"Bir sorun mu var komutanım ? Biliyorsunuz Kadıköydeki patlama tüm İstanbul'u ayağa kaldırdı."bir süre sustu.

"Biliyorum, ikinci saldırıyı senin istihbaratın sayesinde benim askerlerim imha etti. Yani saldırıyı yakından takip edenlerdenim."ne istiyordu benden bu Albay ?

"Komutanım, saygısızlık gibi algılamayın ama ülkemin bir şehrinde olan bir patlamada üç insanımız şehid düştü, yedisi hatanede. Peki onların intikamını almak yerine neden ben şu an sizin karşınızda içimde kopan fırtınayla oturuyorum ?"sonuna doğru sesim hafif yükselmişti. Başımı biraz öne eğdim.

"Kaldır başını, şimdi onların intikamını almak için yanıp tutuşan bir sen değilsin. Binlerce vatan evladı var. Ama intikamlarını da alacak olanlarda biziz."yine bir şeyler oluyorduya neyse, şu an gözüm intikamdan başka bir şey görmüyor.

"Nasıl yani komutanım ?"yine sustu.

"Zamanı gelince anlayacaksın. Şimdi taburuna dön, Selim Albayına rapor ver. O beni arayacaktır."bir şey demek istemiyorum ama yani bu durumda bunun için mi çağırıldım ben buraya ? Ayağa kalkıp selam verdim.

"Emredersiniz komutanım."tam gitmek için arkamı dönecekken gelen sesle durdum.

"Yolun açık olsun Kurtalp."bu neydi şimdi ? Kendime hakim olup yeniden baş selamı verip çıktım. Kapının önünde durdum.

"Hiç bir şey anlamadım ben, yakında kıyamet kopacak gibi ya hadi bakalım."yanımda Orhan varmış. Yine gözüm bir şey görmemiş.

"Bir şey mi dediniz komutanım ?"ona baktım.

"Orhan ya, Mahir Albay bana Kurtalp dedi. Tamam benim kod adım o da, neydi bu yani ?"gülümsedi.

"Öyle dediyse aklında bir şeyler vardır komutanım."herkes kafayı sıyırmış.

"Tamam Orhan, hadi görüşürüz."taburdan çıktım. Bahçede durup bir ara arkama baktım. Albay camda bana bakıyordu. Başımla selam verip oradan uzaklaştım. Ana yoldan bir taksi bulup bindim.

"Nereye abi ?"taksici sordu.

"Tuzla Piyade Okul Komutanlığı."adam gülümsedi.

"Asker misin abi ?"ona baktım.

"Öyle kardeşim, yalnız biraz acelem var."adam dikiz aynasından bir bana bir önüne bakıyordu.

"Bugün Kadıköy de patlama olmuş, üç ölü varmış."bir anda kafam attı.

"Ölü ne lan ? Sen hiç Kuran-ı Kerim okumuyor musun ? Bakara suresinde 'Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz, onlar diridirler fakat siz farketmiyorsunuz...' diyor."adamın sesi kesildi.

"Kusura bakma abi, bilemedim, affet."ona yeniden baktım.

"Benden değil, Allahtan af dile."sustuk. Biraz sonra telefonum çaldı. Selim Albaydı.

"Alo komutanım ?"ahizeden gelecek olan sesi bekledim.

"Neredesin Gökalp ?"tek gözümle şoföre baktım.

"Taksideyim komutanım. Geliyorum."öyle deyince adamda aynadan yeniden bana baktı.

"Gelme, evine git."nasıl ya ?

"Ne demek evime gideyim komutanım ?"sesim yükselince kendimi pişman hissetim ama o aldırmadı, biliyor beni çünkü.

"Evine git ve beni bekle, gelince anlatacağım."derin bir iç çektim.

"Emredersiniz komutanım."telefonu kapattım.

"Rota değiştiriyormuyuz abi ?"taksici duymuş da soruyor.

"Tarlabaşına geç."adam dediğimi anladığına dair başını salladı.

Evim öyle ağam şahım bir şey değil, hatta hiç değil. İzbe bir yerde, tek katlı, küçük bir bahçesi var o kadar. Dışarıdan bakanın burada birinin yaşamasına imkan verebileceği bir yer değil.

Operasyonlardan fırsat bulursam ara sıra uğruyorum evime.

Evin önüne geldiğimizde taksici evime öylece bakıyor.

"Kardeşim borcum ne kadar ?"cüzdanımdan para çıkarıyordum.

"Abi sen burada mı yaşıyorsun ?"az kaldı gelecekler şimdi.

"Bak kardeşim zaten zor bir gün geçiriyorum, hadi al paranı git."gözünü evimden alıp bana baktı.

"Yirmi beş lira abi."cüzdandan alıp verdim. Sonunda taksiden indim. Taksi giderken bahçe kapısa gittim. Bahçede bir kadın gördüm.

Kapının gıcırtısı kadının bana bakmasına sebep oldu.

"Buyrun hanım efendi, kime baktınız ?"ellerini birbirine dolamış karşımda dikiliyor.

"Gökalp Mete Manasoğlu'na bakmıştım."bu kim ya ?

"Niye bakmıştınız ?"kim olduğunu anlamadan kendimi açık etmek istemiyorum.

"Özel bir konu, kendisiyle konuşmam gerek."ya sabır.

"Bakın hanım efendi, buraya öyle çok kişi gelmez, hatta hiç kimse gelmez. Öyle komşuculuk oynayabilecek birisi değil bu evin sahibi. Siz bana söyleyin, ben ona iletirim."kadın kaşlarını çattı.

"Asıl siz bakın bey efendi, ben komşuculuk oynamaya gelmedim. Eğer siz beni Gökalp Mete Manasoğlu'na ulaştırmazsanız olacaklar hiç hoş olmayabilir."deli midir nedir ?

"Ne olabilir, çantandan biber gazı çıkarıp gözüme mi sıkarsın ? Ayrıca kimsin sen ?"güldü.

"Sensin."baş belası.

"Ne benim ?"yüzündeki ifade daha da gıcıklaştı.

"Gökalp Mete Manasoğlu sensin, beni kandıramazsın."sinirden biraz kıkırdadım.

"Çok zekisin ama ben sana kimsin diye sormuştum."göğsünde bağladığı ellerini çözdü.

"Önce sen söyle."harbiden çatlak.

"Bana bak kızım, işim gücüm var. Uğraştırma beni var git yoluna."artık yeter.

"Böyle olmayacak."çantasında bir şey aramaya başladı. Bende mesleki deformasyon olarak biraz geri çekildim.

En sonunda çıkardığı şey kimliğe benziyordu.

"Sakin ol biber gazı falan değil."kendini beğenmiş.

"Çok komiksin."elindeki kimliği gösterdi.

"Üsteğmen Almila Bolat, şimdi anladın mı kimmişim."belli zaten, deli bozuğun teki.

Hiç aldırmadan evimin kapısına ilerledim. Cebimden anahtarı çıkarıp kapımı açtım, o da arkamdan bakıyordu. Bir şeyler söyledi oradan.

"Selim Albay demişti değişik biridir diye. Pekte haksız sayılmazmış."Selim Albay nereden çıktı ?

Arkamı dönüp ona garip garip baktım.

"Selim Albay derken ?"güldü.

"Beni buraya o gönderdi, kendisinin de sonradan geleceğini söyledi."arkamdan eve girdi. Karşıdaki koltuğa geçip kuruldu.

"Rahat mı bari ?"güldü.

"Hem de nasıl."hâlâ sırıtıyordu. Kapıyı kapatıp sobamın yanına geçtim. Kapağını açıp içine odun attım, ardından ateşle tutuşturdum. Yeniden kadına döndüm.

"Selim Albay seni buraya göndermiş, peki neden gönderdiğini ya da benim kim olduğumu da söyledi mi ?"sustu.

"O gelmeden sana bir açıklama yapamam, sadece şunu söyleyebilirim, senin kim olduğundan bahsetmedi, ama ben kendimce senin eski bir subay ya da muhbir falan olabileceğini düşünüyorum."gülümsedim.

"İyiymiş."bana baktı.

"Nasıl ?"ayağa kalkıp sobanın ağzını araladım ve çaydanlığı doldurup üzerine koydum.

Benim kafa hâlâ eski, sobam var benim be.

"Çok konuşuyorsun."halbuki başka birine karşı oldukça az olsada benim kafam kaldırmıyor.

"Niye, sen konuşmuyor musun ?"en sonunda koltuğa bende oturdum.

"Az ve öz."o sırada kapı çaldı. Ayağa kalkıp açtım. Selim Albay gelmişti.

"Hoşgeldiniz komutanım."içeri geçti.

"Hoşbuldum Gökalp."çıkardığı paltosunu alıp askıya astım. O kızda ayağa kalkmıştı.

"Komutanım, burada buluşmamızın nedeni ne ?"ikimize de baktı.

"Öncelikle sizi tanıştırayım, Üsteğmen Almila Bolat, çok değerli bir subaydır. Ve Yüzbaşı Gökalp Mete Manasoğlu, namıdiğer Kurtalp."kızın gözleri fal taşı gibi açıldı. Kiminle dans etiğinin farkında değildi.

"Biz tanıştık kendisiyle, ama o beni yeni tanıyor."güldüm.

"Ben, şey, özür dilerim, komutanım."böbürlenmeyi sevmem ama bu kız benim sınırlarımı zorladı.

"Neyse, konumuza gelelim. Rıza Tümgeneral'in emriyle özel bir ekip kuruyoruz. Gökalp senden bu ekibin lideri, Almila senden de Gökalp'in yardımcısı olmanı istiyorum. Mahir Albay ve ben bu ekibin kurucularıyız. Emirleri bizden alıp, raporları bize vereceksiniz."kafam iyice karışmıştı.

"Komutanım bu ekibin kurulma amacı ne ?"iş ciddiye binmişti.

"İlk başta şehid düşen vatandaşlarımızın intikamı için, daha sonra sınırlarımıza kurmaya çalıştıkları Kürdistan'ı kurdurmamak için. Bu ekip dünyanın en iyi ekibi olmalı, adam seçimlerini sana bırakıyorum. Bir hafta sonra her şey hazır olmalı. Bu çok önemli."anladım.

"Emredersiniz komutanım."yine, yeniden ve her zaman hazırım.

Yalnız şu kız olmasa iyiydi. Farkettim de Albay bana Kurtalp dediğinden beri yüzü sapsarı, konuşmadı da.

*************************

İsim:Gökalp Mete Manasoğlu

Rütbe:Yüzbaşı

Kod ad:Kurtalp

Yaş:30

Memleket:Kastamonu

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

İsim:Almila Bolat

Rütbe:Üsteğmen

Kod ad:Bala

Yaş:29

Memleket:Bursa

 

Loading...
0%