@_yildizcik_
|
Gözlerimi zorlukla araladığımda beyaz bir tavanla karşılaştım.Benim evimin tavanı değildi,anlaşılabiliyordu.
Kafamı çevirmek için hareketlendiğim sırada her yerinin uyuştuğunu ve daha yeni yeni bu uyuşukluğun geçtiğini fark ediyordum.
Doğrulacağım sırada bir o kadar tanıdık,bir o kadar da yabancı olan kollar tarafından durduruldum.Birisinin eli kasıklarıma değdiğinde inlemek zorunda kaldım.
"Ya bir dur!" dedi tanıdık kolların sahibi.Arel'di."Arel," yine zorlukla konuşsam da en azından konuşmuştum.Gözlerim zar zor açık duruyordu."Tamam sen git artık." dedi fısıltıyla.Fakat duymuştum.Birkaç dakika sonra bir kapı kapatma sesi duydum.
"Tansu," dedi Arel."Bana bak,hadi." Sesi hem endişeliydi hem de sakindi.Ona baktığımda ilk karşılaştığım şey kızaran gözleriydi.Ağlamış mıydı?
"Beni görüyor musun?" Kafamı zayıfça aşağı yukarı salladım."Tamam.Peki,bir yerin acıyor mu?" dediği şeyle daha önce hissetmediğim acıları hissetmeye başladım.Bunu fark etmiş olacak ki,"Tamam,sakin ol." Derin nefes alıp verdim.
En sonunda beklenen soruyu sordum,"Bana ne oldu?" Sesimin kısık çıkmasına rağmen beni duymuştu."Yeşilim," Sesi çaresiz geliyordu.Ne olmuştu?Kaşlarımı çattım."Samet diye bir adam.Yani ilaç katmış..." sustu.Söylemek istemiyor gibiydi."Uyuşturucu." dediği şeyle beraber donup kaldım.Daha önce kimse bunu yapmamıştı.Bu kadar mı çok istiyorlardı acı çekmemi?
Gözümden bir damla yaş düştüğünü hissettim.Arel hemen yatağa oturdu.Eli yanağımdan çeneme doğru giden gözyaşını sildi."Anlıyorum," kafasını salladı."Tansu,biliyorsun değil mi?Sevilmeyecek biri değilsin.Hatta sen direkt olarak sevilmelisin.Bende öyle yaptım zaten." gülümsedigini hissettim.Onun gülümsemesiyle bende güldüm.
"Hah,şöyle gül be Yeşilim."
"Güleyim mi?" sesimdeki çocuksu tınıyı ben bile beklemiyordum.
"Gül tabii." O da güldü.Bende.
"Ama biraz daha uyumalısın,hadi." dudak büktüm.Uyumak istemiyordum ki.Yüz ifademi görünce daha fazla güldü."Tamam,uyuma.Bari duş al." Kendimi duş alacak kadar güçlü hissetmiyordum.Yüz ifadem aynı kalmaya devam ettiğinde derin bir iç çekti."Ne yapayım şimdi ben sana?" benimle alay ediyordu resmen.
Aklıma gelen ani şeyle durdum."Arel!" sesim biraz yüksek çıkmış olacak ki şaşırdı."Ben...benim babam.O...o" Düğünden kaçtığımı düşünecekti.Sonuçları düşünmek bile istemiyordum.Başarılı olamadım.Aklıma iki sene önce asla unutamadığım o olay geldi.
Yıl 2021 31 Aralık,yılsonuydu.Komşularımızın hepsi kutlamalar yapıyordu.Babam hâlâ eve gelmemişti,saat ise 23.52'ydi.Kendi odamda dizlerimi kendime çekmiş otururken birden kapı çarpma sesi duydum.Korkuyla ayağa kalkıp kendi odamın kapısını kilitledim.
Babamdan sarhoş bir gülme sesi geldiğinde olduğum yerde kaskatı kesildim."Kapı kilitli." dedim kendimi rahatlatmak için.Odamın kapısı yumruklanmaya başladı.Öyle sert vuruyordu ki kapının arkasında ki mavi tavşanlı çantam yere düşmüştü.Abim almıştı bana onu,tek hediyemdi.
Hızla kalkıp çantayı yerden kaldırdım ve üstündeki tozları temizledim.Kendimi güvende sanıyordum ama kapı kırıldı.İşte o an anladım,tamamen bitmiştim.Sarhoştu,beni görebileceğini bile sanmıyordum.İlk hediyemi kucağıma alıp yatağımın altına girdim.
Fakat kör olana kadar içmemişti."Allah Kahretsin!" dedim fısıltıyla."Sürtük!" diye bağırdı.Normal bir bağırma değil,binayı inletecek kadar güçlü bir bağırmaydı.
Olduğum yerde titrerken kucağımdaki çantayı daha fazla sıktım.
Bir cam kırılma sesi duyduğumda elinde bir çekiç olduğunu anladım.Hiç düşünmeden,duraksamadan o çekici sertçe yatağın tam ortasına vurdu.Bazanın demirlerinden bir tanesi belime saplandığında acıyla bağırdım.O ise güldü.
saat 00.00.Tarih,2022 1 Ocak.Bugün benim ölduğum gündü.
Sonrası büyük bir karanlık,büyük yalanlar,dışlanma,krizler,panik ataklar,eve kapanmalar,kimseyle konuşmamalar,güven problemleri...
Hani gülüşler insanları mutlu ediyordu.Ben o gülüşleri duyduğumda hayatımın bittiğini düşünüyordum.
"Tansu!" dedi Arel endişeyle.Düşüncelerimden koptuktan sonra Arel'e baktım.Dehşetle bana bakıyordu."İyiyim,iyiyim." dedim.Buna inanmış gibi gözükmüyordu.Derin nefes alıp verdim.En azından birazcık sakinleşmiştim.
"Gel bakalım," bir anda beni belinden tutup kendi dizinin üstüne oturttu.Yaptığı hareket yüzünden şaşkınlıkla ona bakıyordum.O ise kafamın arkasından bastırıp beni omzuna yatırdı."Are-" diyecekken beni susturup,"Tansu,uyu tamam mı?N'olur." Anlamıyordum.Neden benim uyumamı istiyordu.
Saçlarımı okşadı,sırtımı ovaladı.Bu beni garip olarak rahatlatıyordu.Her okşadığında kalbimdeki yaşama isteği artıyordu.
Gözlerim kapanmadan önce sordum,"Arel,".Kendisini onaylayan bir mırıltı çıkarttı."Nerelisin?Çok merak ettim." Bu soruyu beklemiyor olmalıydı ki durdu."Ordu." dedi sessizce.Duymuştum.Gözlerim kapanırken gülümsediğini hissettim ve uykunun kollarına kendimi bıraktım.
😿
Arel'den önce uyanmıştım.Onun evinde ondan izinsiz dolaşmak istemiyordum ama minik bir süpriz hoşuna giderdi.Sessizce ayağa kalktım.Üstümdeki elbise her ne kadar rahatsız edici olsa da mecburdum.
Mutfağa doğru ilerledim.Bunu yaparken birazcık da evini incelemiş olabilirdim.Çok düzenli ve temizdi.
Hızlı yürümeye çalıştığımda durdum.Daha yeni ameliyat olmuştum ve bu hâlâ benim canımı yakıyordu.Hızlı yürüme fikrini çabucak aklımdan sildim.Benim için en iyisi yavaş yavaş yürümekti.
Mutfağa geldiğimde buzdolabını açtım.Üç tane yumurta,bir domates,bir salatalık,biraz peynir,bir paket salam,bir portakal.Portakalla portakal suyu yapsam sever miydi?Bence severdi.
Önce domates ve salatalığı bir kâseye doğradım.Paket salamı da bir tabağa dizdim.Peyniri...Peyniri ne yapmalıydım?Dolaplara baktıktan sonra,tam aradığım gibi bir tabak buldum.Gülerek peyniri de o tabağa koydum.
Bunların hepsini teker teker yemek masasına götürdüm.Yeniden mutfağa döndüğümde bir adet portakal,üç tane yumurta ile başbaşa kaldım.
Önce yumurtayı yapmaya karar verdim.Tezgahın altındaki dolaptan bir tane tava aldım.Üstüne biraz margarin,biraz da sıvıyağ ekledim.Ocağın altını açtıktan sonra yumurtaların hepsini kırdım.
Onun pişmesini beklerken,tezgahın kenarında bulduğum sıkacakla portakalın suyunu çıkarttım.Bir tane portakal yetmediği için buzdolabından bir tane daha aldım.Onu da sıktıktan sonra hepsini bir bardağa koydum.Biraz da şeker kattım.
Geçen beş dakikanın ardından yumurtayı ve portakal suyunu da masaya götürdüm.Her şeyin hazır olduğunu hissettikten sonra evden çıktım.
Aşağı kata doğru yürüdüm.İçimdeki heyecan nabzımı hızlandırıyordu.Ses çıkarmamaya çalışarak içeri girdim ve kapıyı hızla kapattım.Hem korkuyordum hem de heyecanlıydım.
Ya beğenmezse?Ya kızarsa?Telefonum neredeydi?Ah,lütfen Arel'in evinde kalmış olmasın.Gerçi çantamda orada kalmıştı.Of,ne yapacağım ben?
Ani bir kararla duş almaya karar verdim.Belki rahatlatırdı.Banyoya doğru yavaşça yürüdüm.
Banyoya girdiğim gibi üstümdeki her şeyden kurtuldum.Aynadan kendi vücuduma bakarken gördüğüm morluklar,yaralar,hissettiğim utanç moralimi bozsa da umursamadan duşa girdim.Suyun ısınmasını bile beklemeden soğuk suyun altına girdim.
Ruhumu canlandırmıştı.
Üşümeye başladığımda duştan çıktım ve odama doğru yürüdüm.Kıyafetlerimi dolaba yerleştirmediğim için yatağın üstünde duran siyah çantadan beyaz bir kazak,beyaz bir eşofman aldım.Birde kendime siyah iç çamaşırı aldım.Sütyen giymeye gerek bile duymadan kazağımı giydim.Havalar soğumaya başlamıştı.İç çamaşırımı giydikten sonra hemen altıma eşofmanımı geçirdim.Çantanın en dibinden bir çorap aldım ve giydim.
Şimdi ne yapacaktım?Arel'in yanına mı gitmeliydim?
Belki de telefonumu alma bahanesiyle gidip,tepkisine bakabilirdim.Evet,bu gayet mantıklı bir hareketti.Bana göre.
Ayağa kalkıp ayakkabılarımı giydim ve daha demin girdiğim kapıdan çıktım.Koşarak üst kata çıkarken acımı unutmuş gibiydim.Kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.Kendime olan güven kotamın dolduğunu hissettiğimde zile bastım.Ayaklarım yere vurarak ritim yapıyordum.Kapı açıldığında karşımda Arel'i gördüm.Kalp atışlarım heyecandan artarken o gülümsüyordu,bu beni daha fazla heyecanlandırıyordu.
"Bir sorun mu var?" Bunu sorarken bile gülüyordu,çünkü biliyordu.Kahvaltıyı benim hazırladığımı biliyordu.Kafamı iki yana salladım."Ben sadece..." Neden konuşamıyordum?Bu hâlime güldü."Sen sadece?" Resmen benimle alay ediyordu.
"Telefonum," diye atıldım."Telefonum burada mı?" Kafasını aşağı yukarı salladı.Birkaç saniye sonra içeri girip,telefonumu getirdi."Sen iyi misin?" dedi gülümseyerek.
"İyiyim,Sadece başım dönüyor." Gülümsedim fakat o gülümsemiyordu.Aksine yüzü endişeliydi.
"Tansu,madem başın dönüyor neden bana söylemiyorsun?" sinirli gibiydi.Kaşlarımı çattım.
Beni belimden tutup havaya kaldırdı ve ayaklarımın yerden kesilmesine sebep oldu."Hey!" diyerek sırtına vurdum ama,benim yumruklarım onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Beni salondaki koltuğa bıraktığında,gerektiğinden fazla sinirlenmiştim."Arel,bir şey soracağım.Ben kendi başımın çaresine bakamam mı?Hayır yani benim başımın dönmesi seni ilgilendirmiyor.Ayrıca benden izin almadan bana dokunamazsın.Hem de ben akılsız değilim.Bebekte değilim.Bana böyle davranmana gerek yok.Zaten bana ne zaman dokunsan değişik bir şeyler oluyor kalbimde." Konu ne ara hislerime gelmişti."Sen bana dokununca benim kalbime bir şeyler oluyor,midem kasılıyor,kimsenin yanında ağlayamasam da senin yanında ağlayasım geliyor.Sen bağcığını bağlarsan benim hoşuma gidiyor.Bana dokunsan hoşuma gidiyor ama ben normalde temastan nefret ediyorum." Derin bir nefes alıp devam ettim,"Bak şimdi de sana anlattım her şeyi yine."
Yavaşça yanıma yaklaşıp,oturdu."Yeşilim?" sesinden anlaşılabiliyordu alay ettiği."Ben senin..." Yüzü yüzüme yaklaştı."Hoşuna mı gidiyorum,hım?" bilerek bu ses tonunu kullanıyordu.Ayrıca gözleri ne ara bu kadar güzelleşmişti.Eğer ölürsem mezarımın toprağını onun gözleri yapsınlar, diyesim vardı.
Bunu söylemek gibi bir yanlış yapmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.Benden bir cevap alamadığında tekrardan fısıldadı,"Yeşilim," nefesi burnuma değdiğinde ürperdiğimi hissettim."Cevap yok mu?" hâlâ aynı ses tonunu kullanıyordu ve bu beni deli ediyordu.
Kafamı iki yana salladım.Cevap yoktu.Yalan söyleyemezdim ayrıca şu an hipnoz olmuş gibiydim.Toprak gözlerinin içinde kaybolmuştum resmen.Gözlerimi kaçırdığımda çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı."Ha,Yeşilim?" dediğinde sustum.Diyecek bir şeyim yoktu ki.
"Arel," Heyecandan ya da olduğum ameliyattan dolayı kasıklarım acımaya başlamıştı."Elini çek." dedim sessizce.Fakat beni duymamazlıktan gelip alaycı ses tonuyla konuşmaya devam etti,"Temasımdan hoşlanıyorsun,öyle böyle değil hem de.Deli gibi hoşlanıyorsun." Doğru söze ne denir ki?
Gülerek çenemi bıraktı ama kasıklarımdaki acı geçmemişti.Demek ki heyecandan değilmiş.Keşke heyecandan olsaydı.
"Burada bildiğin bir eczane var mı?" dedim daha önce olan tüm konuşmaları unutarak."Neden?Hangi ilaç lazım,gidip alırım." Teklifiyle hafifçe gülümsedim,"Ben alabilirim."
"Tansu,seni dışarıya tek bırakacak değilim." Haklıydı,endişeleniyordu."Doğum kontrol hapım bitmiş." dedim sessizce.Bunu söylemek beni utandırıyordu.Nedenini bilmiyordum,ama rezil olmuş gibi hissediyordum.
"Tamam,Yusuf'a söyleyeyim alsın." Yusuf'un bilmesini istemezdim.Fakat evde yalnız kalmak daha kötü geliyordu.
Telefonunu çıkartıp,Yusuf'a mesaj attığında hayranlıkla onu izliyordum.O söyleyene kadar ona olan hayranlığımı fark etmemiştim.Yüzü bana döndüğünde hızlıca kafamı diğer tarafa çevirdim ve sanki evi inceliyormuş gibi yaptım.Gözlerim duvarda duran Arel'in fotoğrafına takıldığında ona döndüm.
Hayır,hayır tam şu an Arel benim burnumun dibindeydi.Geriye çekilmeye çalıştım fakat koltuğun tam kenarında olduğum için hiçbir şey yapamadım.Eli,yaslandığım koltuğun başına gittiğinde bedeniyle koltuğun arasında kalmıştım.
Bedeninin altından çıkmaya çalışırken diğer eli belimi tuttu ve beni koltuğa yasladı.Yaptığı haraketle dudak büktüm.Bakışları,gözlerimden dudağıma kaydı.Birkaç saniye orada takılı kaldıktan sonra gözlerimin en derin yeşiline baktı.
"Yapma şöyle." dedi tahammülsüzce.Anlam vermediğim için kaşlarımı çattım,"Neden ki?"
"Bir şeylere dayanmayı zorlaştırıyor." Bakışları dudaklarımda daha fazla oyalandığında gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım.
O sırada kapı zilinin çalmasıyla,birbirimizden uzaklaştık.Hafifçe boğazımı temizlediğimde,aynı zamanda koltuktaki oturuşumu düzeltiyordum.O ise kapıyı açmıştı.Yusuf gelmişti."Hoşgeldin Yusuf!" dedim gülerek.
"Hoşbuldum Yenge!" dedi "yenge" kelimesinin üstüne basarak."Yenge mi?" Kafasıyla beni onayladı.Artık sorgulamalakla uğraşmıyordum.Tüm Zifra Timi bana "yenge" diye sesleniyordu.
Elindeki eczane poşetini bana vardı.İçine baktığımda doğum kontrol hapı vardı."Teşekkürler," diye mırıldandım.Aklımdaki soruya engel olamadan sordum,"Reçetesiz nasıl verdiler?"
"Eczacı tanıdıktı.Durumu anlattım,o da verdi." bunu söylerken gözlerinin içi parlıyordu.Neden?Bunu sormadım çünkü birazcık özel hayata giriyordu.
Ayağa kalkıp mutfağa soğru yürüdüm.İkisininde bakışlarını üzerimde hissediyordum.Tezgahın üstünden bir su bardağı alıp sürahiden su doldurdum.İlaç kutusundan bir tane hap alıp ağzıma attım.Üstüne bir bardak suyu içip hapın boğazımdan aşağıya kaymasına izin verdim.
Arel yanıma geldiğinde kaşları çatıktı.Önce üstümdeki kazağı aşağı doğru çekiştirdi sonra,"Belindeki yara..." O yaradan bahsediyordu.Nereden görmüştı ki?Kafamı iki yana sallayıp bu yaradan bahsetmemesini söylemeye çalıştım.
O ise tabii ki,her zaman olduğu gibi beni anladı.
İkimizde aynı anda salona yürüdük.Daha demin aşırı yakın bir pozisyonda olduğumuz koltuğa oturdum.Arel inadı varmış gibi geldi,yanıma,tam dibime oturdu."Eziceksin kızı." dedi Yusuf.
"Ne alaka lan?"
"Galiba gerçekten sevgili oldunuz." diye mırıldandığını işittim.
Arel buna gülerken,ben kaşlarımı çatmış,Yusuf'a bakıyordum.Benim ona olarak bakışlarımı görünce,eliyle ağzındaki hayali tekrarı çekti.
"Komutanla konuştum." dedi Yusuf ciddi sesiyle.Bir anda nasıl bu kadar ciddi olabiliyordu?"Ne dedi?" sesi endişeli geliyordu Arel'in."Hatay'a çıkmış bizim tayin." Tayin mi?Ne tayini?
Arel de benimle aynı şaşkınlığı yaşadı ama ikimizin ki farklı sebeplerdendi,"Hatay mı?" Yusuf kafasını onaylar biçimde salladı.
"Tayin mi?" diye lafa atlama ihtiyacı hissettim.İkisi aynı anda kafasını salladı."Nasıl yani?" Yusuf sözü Arel'e vererek konuşmasını bekledi,"Bak şimdi Tansu,askerlerin bir tayin zamanı oluyor.Bizde iki ay önceden istemiştik tayini ama şimdi sonuç geldi.Yani biz,tüm tim olarak Hatay'a gidiyoruz."
Kaşlarımı çattım.Hatay mı?İyi de neden?"Neden tayin istediniz ki?" dedim merakıma yenik düşerek."Değişiklik olsun diye." Yusuf cevapladı beni.
Arel içimdeki endişeyi anlamış olacak ki sakin bir ses tonuyla konuştu,"Yeşilim,biliyorsun değil mi?Biz seni yalnız bırakmayız.Ha,diyorsan ki 'Arel ben burada kalacağım.' bizlik bir şey yok.Ama eğer diyorsan ki,'Arel ben sensiz yapamıyorum.Bana da Hatay için bilet alın,bende geleceğim.' baş üstüne." dediği şeyle hafiften kıkırdadım.Benim gülmemi umursamadan devam etti,"Peki benim Yeşilim'in cevabı ne?"
Gülerek cevap verdim,"Arel sensiz yapamıyorum.Bana da Hatay için bilet alın bende geleceğim." sesimi hafif değiştirerek onu taklit etmeye çalıştım.O ise buna güldü.
Bende hafifçe gülümseyerek ona karşılık verdim.Bir yandan da içimdeki korkuyu yok etmeye çalışıyordum.
Arel ve Yusuf derin bir sohbetin içine dalmışlardı.Derin nefes alıp verdim.İçimden bu korkulu hâlimi fark etmesinler istedim.Çoktan tırnak etlerimle oynamaya başlamıştım.
İşaret parmağımın kenarındaki tırnak etlerini yolarken,biraz fazla sert davranmış olacağım ki acıyla inledim.Bu hareketimden dolayı ikiside aynı şaşkın gözlerle bana döndüler.Otuz iki dişimi göstererek gülümsediğimde kaşları çatıldı."Tansu," dedi Arel.
"Arel?"
Bakışları yüzüm ile kanattığım parmaklarımın arasında dönüp durdu.Elimi eline aldı ve daha dikkatli inceledi.Her dakika kaşları daha fazla çatılıyordu."Tansu," bu sefer cevap vermedim."Parmaklarına ne oldu?Açıklar mısın?" İçindeki öfkeyi sesine yansıtmamaya çalışıyordu.
"Sehpanın kenarına vurdum." Yalanına tüküreyim Tansu.
"Hepsi mi?" kaşları sorgularcasına havaya kalktı.Kafamı oldukça ciddi bir ifadeyle salladım.Fakat o inanmış gözükmüyordu.
Arel'in arkasında ise Yusuf duruyordu.O da aynı şekilde parmaklarımı inceliyordu."İlk defa parmak görmüyorsunuz değil mi?" Gülerek ortamdaki gerginliği azaltmaya çalıştım.
Gerginlik azalmadı.
Arel ayağa kalktı,"Of Tansu,of!" lavaboya gitti ve elinde bir ilk yardım çantasıyla geri geldi.Yere,tam bacaklarımın arasına oturdu.
"Elini ver." diye emretti."Kibarca söyle." Bana emir verilmesini sevmiyordum.Bunu bilmesine rağmen emir veriyordu.Derin bir iç çekti,"Elini verir misin?" Zafer gülümsemesiyle elimi uzattım.
Arel'in suratına bakamıyordum.Yusuf'a bakıyordum ama.Arel'in farkı neydi ki?
Parmağıma bir şey sürmesiyle yerimde zıpladım.Arel bana gülerek baktı,"Acır demiştim sana." sesi keyifliydi.Ne zaman demişti?
Göz ucuyla Arel'e bakarken Yusuf'un ayaklandığını hissettim."Gidiyor musun?" diye sordum.Cevap verme gereği bile duymadan çıkıp gitti.
"Endişelenmene gerek yok." dedi sessizce.Benim endişelendiğimi nereden anlamıştı.Yani tamam belki biraz fazla belli ediyorum ama anlamaması gerekiyordu.
Sustum.Konuştuğum zaman tüm duygularımı anlatacak gibi hissediyordum.Cevap vermediğimi anlayınca o da sustu.Acaba aynı şeyleri mi hissediyordu?
Arel'in ayağa kalkmasıyla bakışlarım tamamen onu süzmeye başladı.Bunu fark etmiş olacak ki bıyık altından güldü.Yani bıyığı yoktu.Maşaallah bebek poposu gibi cildi vardı.
"Uyuyalım mı?"
Ne?Burada uyuyacağımı mı sanıyordu?Hayır ya,belki de yanlışlıkla öyle söyledi."Ben gideyim artık." dedikten sonra ayağa kalktım.
Kapıya doğru yürüdüğüm sırada üstümdeki kazağın eteğini tuttu ve beni geriye çekti."Ben sana git demedim,Yeşilim.Uyuyalım dedim."
Ne yapacağımı bilemeyerek Arel'e baktım.Fakat o sırıtıyordu.Benim bakışlarımı görünce boğazını temizleyip,ciddileşti."Yani başın falan dönerse..." Yanlış bir şey söylemekten çekiniyordu.
Normalde olsa bunu kesinlikle reddederdim ama Arel'di.O her ne derse desin,ben yapmak istiyordum.
Kafamı aşağı yukarı sallayarak kabul ettim.Neden kabul ettiğimi de bilmiyordum?
Arel'e mahçup bir şekilde bakarak,"Ben koltukta yatabilirim.Sen hiç rahatsız olma." dedim.Önce itiraz etmek ister gibi oldu ama sustu."Tamam,battaniye getireyim ben." Kendi odasına gidip elinde büyük,yün,nine battaniyesiyle geldi.Bu biraz da gülümseme sebebim oldu.
Battaniyeyi koltuğun üstüne bıraktıktan sonra bana döndü,"Bir şeye ihtiyacın olursa,kapıyı çalmadan girebilirsin." gülümsedi ve gitti.
Salonda ben,battaniye ve koltuk başbaşa kalmıştık.Sessizce koltuğun üstüne kıvrıldım.Bunu yapınca aklıma eski evim gelmişti.Koltukta uyuya kalmıştım.
Üstüme Arel'in getirdiği battaniyeyi örttüm ve gözlerimi kapattım.Bir kaç dakika sonra uyku beni çok tatlı bir şekilde buldu.
B Ö L Ü M S O N U
Rekor rekor rekorrrr!!!! 2000 kelime olduuuu Ayrıca toplam okunmamız neredeyse 500 Çok mutluyummm Çok teşekkür ederimmmm
Birde sizden bir şey isteyeceğim.Kitaba -eğer sosyal medya hesabınız varsa- edit yapar mısınız??
|
0% |