Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Bölüm 22 "BODRUM KATI"

@a_lotus_1

Kapıyı açınca içerideki küf kokusu burnuma gelmişti. Kadın bir köşede yere çömelmiş oturuyordu. Nicolas kadının yanına gidip tepsiyi önüne koymuştu. Kadın korku dolu gözlerini ondan bana çevirmişti. "Bu son yemeğin afiyetle ye." deyip sırıttım. Kadının gözleri korkuyla açılmıştı. "Lü- lüt- fen bana zarar vermeyin." demişti. "Hadi yemeğini ye." diyen Nicolas ardından bana bakıp "Hadi bizde yukarı çıkalım." demiş ve yanıma gelmişti. Nicolas ile oradan çıkıp kapıyı arkamızdan kapattık.

 

 

Nicolas önde ben arkada merdivenleri çıkmaya başladık. "Kadını ne yapacağız?" diye sordum. "Bu gece onun icabına bakacağım." dedi ve yürümeye devam etti. Salona girince onu kolundan tutup durdurdum. "Ona bir şey yapmayacaksın değil mi?" diye sordum. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Ne gibi?" diye sordu. "Onunla da ilişkiye girmeyeceksin değil mi?" diye sordum. Yüzünde ukala bir sırıtış oluşmuştu.

 

Gözlerimdeki ciddiyetle ona baktım. "Öyle bir düşüncen yok değil mi?" dedim. Beni kollarının arasına alıp dudaklarıyla dudaklarımı kapattı. Soğuk dudakları dudaklarımın üzerinde hareket etmeye başladı. Onun öpücüğüyle resmen eriyordum. Elleri saçlarımı, omuzlarımı ve sırtımı okşuyordu. Bende ellerimi onun ensesine koyup parmaklarımla saçlarını okşamaya başladım. Nefes almadan öpüşüyorduk. Nefes almaya ihtiyaç duyunca dudaklarımız ayrıldı. "Bundan sonra sen hariç kimseyle yatmayacağım." diyen Nicolas dudağıma kısa bir öpücük kondurup geri çekildi. Yüzümdeki gülümsemeyle ona bakıp "Benden başka kimseye de ihtiyacın olmasın." deyip sırıttım. "Tatlı meleğim." deyip parmaklarıyla çenemi okşadı.

 

Kapı zili aramızdaki sessizliği bıçak gibi kesmişti. Kalbim nedense küt küt atmaya başlamıştı. Nicolas gözlerini kapıya çevirmişti. "Şimdi ne yapacağız?" diye fısıldadım. Kapı zili bir kez daha çalmıştı. Nicolas eliyle sus işareti yapıp yavaş adımlarla kapıya doğru gitmeye başladı. "Christina, Leonard. Benim kapı komşunuz Helena." diyen bir kadın sesi duyuldu. Kapıya bu sefer vurmaya başlamıştı. "Evde misiniz?" diyen sesi bir kez daha duyulmuştu.

 

 

Nicolas kapıyı açıp kapıdaki kadını kolundan tutup içeriye çekmişti. Kadın böyle bir şey beklemediği için yere düşmüştü. Kadın kendini toparlamış ve kapıyı kapatan Nicolas'a bakmış "Sende kimsin? Burada ne arıyorsun?" diye sormuştu. Nicolas kapıyı kapatıp "Kapa çeneni." deyip kadını kolundan tutup bodrum katına doğru sürüklemeye başladı.

 

"Bırak beni! Ne yapıyorsun?" diye sitem eden kadını bırakıp bir eliyle saçından tutup diğer eliyle ağzını kapatıp "Seni burada öldürmemi istemiyorsan. O çeneni kapat!" diye sitem etti. Kadın korkuyla ona bakıp başını salladı. Sonunda kadın benim varlığımı fark edip bana bakmıştı. Ona sırıtıp "Hoş geldin." dedim. Nicolas ve kadının arkasından bodrum kata inmeye başladım. Nicolas bana kısa bir bakış atıp "Yukarıdaki çantayı getir." dedi ve kadını açtığı kapıdan içeri soktu.

 

 

Bende geri merdivenlerden yukarıya çıkıp odadaki çantayı aldım ve tekrar bodruma indim. Nicolas kapının yanında duruyordu. Kadınlarda birbirine sarılmış, korkuyla Nicolas'a bakıyordu. Nicolas elimdeki çantayı alıp yere koymuştu. Ne yapacağını anlayınca kapıyı kilitleyip yanına gittim. Çantadaki malzemeleri tek tek çıkarıp soğuk taş zemine koyuyordu. Helena koşup kapıyı açmaya çalışınca ayağa kalkıp onu tuttum. "Bırak beni!" diye çığlık atmaya başladı. Elimi kaldırıp ona tokat attım. Helena yere düştü ve ıslak gözleriyle gözlerime baktı. "Kes o sesini!" diye bağırdım.

 

Nicolas'ta gelip kadının elini ve ayağını plastik kelepçeyle bağlamıştı. Elindeki beyaz eldivenleri bana uzatıp "Erken başlıyoruz." deyip kadınlara dönmüştü. Eldivenleri giyip elime neşteri almıştım. Kadınların ikisi de ellerini ve ayaklarını kurtarmaya çalışıyordu. Çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Ama kimse onları duyamazdı. Çünkü bodrum katı ses geçirmezdi. "Hangisini istersin?" diye soran Nicolas'a bakıp "Evin sahibini alayım." deyip kadına doğru yürümeye başladım.

 

 

Christina'nın üzerine eğilip "Seni de kocanın yanına göndereceğim." deyip sırıttım. Christina'nın göz yaşlarıyla dolan gözlerinde korku kırıntıları vardı. Saçını tuttum ve o bağırıp elimden kurtulmaya çalışırken neşterle boğazını kesmeye başladım. Diğer kadında çığlık çığlığa bağırıyordu. Christina'nın boğazından fışkıran kanlar yüzüme ve boynuma sıçramıştı.

 

Gözlerimdeki kanı kolumla silip kadının saçını bıraktım. Elime bıçağımı alıp kadının üstüne çıkıp bıçağımı bedenine saplamaya başladım. Christina'nın acıdan çığlık atması beni daha çok heyecanlandırmıştı. Göğsüne ve karnına giren bıçak darbeleri bu sefer onu susturmuştu. "Geberin pis sürtükler." diyen ve kahkaha atan Nicolas'a bakıp ayağa kalkmıştım.

 

 

Helena'nın yerdeki ölü bedenine bakışlarımı çevirdim. Gözleri kocaman açılmış bir şekilde tavana bakıyordu. Onunda bedeni delik deşikti. Üstündeki kıyafetleri yırtılmış ve açıkta kalan yerleri kandan kırmızı olmuştu. Elimizdeki bıçakları ve neşterleri temizleyip çantaya koymuştuk. Nicolas çantayı alıp "Hadi buradan gidelim." deyip kapıdan çıkmıştı. Kadınların yerdeki bedenlerine son bir bakış atıp oradan çıkmıştım. Nicolas eline benzin bidonunu almış ve her yere dökmeye başlamıştı. "Evi ateşe mi vereceğiz?" diye sordum.

 

Bakışlarını bana çevirip "Evet." deyip benzini yerlere dökmeye devam etti. Bende çantayı alıp dışarı çıktım. İçeriden duman kokusu geliyordu. Pencereden baktığımda ateşin kıvılcımlarını görmüştüm. Nicolas yanıma gelip "Hadi burada işimiz bitti." deyip kolumdan tuttup beni oradan uzaklaştırmıştı. Alevler evi kısa sürede sarmıştı. Beyaz ev ateşten turuncuya dönmüştü. Akşamın karanlığına ateşin ışıltısı eklenince etraf parlamıştı. Evi arkamızda bırakıp oradan uzaklaşmıştık. Evden aldığımız paralar da bizi bir süre idare ederdi.

 

 

Nicolas elindeki araba anahtarıyla evin önüne park edilmiş arabanın kapılarını açmıştı. "Sen bitanesin." deyip ona göz kırptım ve arabaya bindim. Nicolas'ta sürücü tarafına geçip arabayı çalıştırmıştı. Araba yola çıkmadan son kez alevler arasındaki eve baktım. Araba hareket edince ev arkamızda kalmıştı. "Bir süre ortalıkta görünmeyelim." diyen Nicolas'a baktım. Bana kısa bir bakış atıp "Bir süre arabada yaşarız." deyip nefesini vermişti. Torpido gözünü açtım ve orada bulunan ıslak mendille yüzümdeki kanı temizlemeye başladım.

 

"Önce bir markete gidip bir şeyler alalım." dedim. Nicolas bana bakmadan "Tamam." demişti. Kısa süre içinde bir marketin önüne arabayı park etmişti. Nicolas arabadan inmeden bana bakıp "Sen istersen arabada kal. Ben bir şeyler alıp hemen geliyorum." deyip arabadan inmişti. Bende müzik açıp arkama yaslanmıştım. Bir kaç gündür kapalı olan telefonumu elime alıp açtım. Mesajlar ve aramaların bildirimleri ekrana düşmeye başlamıştı. Hepsi de Adrian'dan geliyordu. Elimdeki telefon çalmaya başlamıştı. Adrian arıyordu. Nefesimi alıp verdim ve telefonu açtım. "Alo Angela neredesin? Ne zamandır seni arıyorum ama telefonun kapalı." demişti. Boğazımı temizleyip "Ben Nicolas'ın yanındayım." dedim.

 

 

Telefonun diğer ucunda bir sessizlik olmuştu. "Alo Adrian orada mısın?" diye sordum. "Beni hiç mi sevmedin?" diye sormuştu. "Ben sadece Nicolas'ı seviyorum." deyip gözlerimdeki akmak için bekleyen göz yaşlarını parmaklarımla sildim. "Beni sevmediğini biliyorum. Ama ben seni çok seviyorum ve seni özledim." demişti. Arabaya doğru gelen Nicolas'ı görünce "Benim şimdi kapatmam lazım görüşürüz." deyip telefonu kapatmıştım. Nicolas elindeki poşetleri arka koltuğa koyup direksiyonun başına geçmişti. Ardından başını çevirip bana bakmıştı. "Kiminle konuşuyordun?" diye sormuştu. "Önemli biri değil." dedim. Gözleri yüzümün her zerresini taramıştı. "Önemli biri değilse gözlerindeki yaşlar neden?" diye ifadesiz bir sesle sormuştu.

 

 

Bakışlarımı başka tarafa çevirdim. "Adrian ile konuştum." dedim. Sesli bir şekilde nefesini vermişti. Arabayı çalıştırıp gaza bastı ve yola çıktık. Bakışlarımı tekrar ona çevirmiştim. "Lütfen kızma. Ona karşı bir şey hissetmiyorum." dedim. Nefesini verip yutkunmuştu. "Belli oluyor." deyip yola bakarak konuşmuştu. Elimi vitesin üstündeki elinin üstüne koydum. "Ben sadece seni seviyorum." deyip elimin altındaki elini sıktım. Bana kısa bir bakış atıp "Sen beni de sevmiyorsun ki." demişti. Tam ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada beni susturmuştu. "Sen yakında beni de bırakıp gidersin." demişti. Duyduklarımla kısa süreli bir şok yaşamıştım. "Sen benim kalbime değil. Benim tipime aşık oldun." demişti. Nefesimi verip yutkundum. "Yanılıyorsun ben seni seviyorum." dedim. Yüzündeki sırıtışla bana bakıp "Evet tipimi seviyorsun." deyip bakışlarını yola çevirmişti.

Loading...
0%