@aleynaasil_
|
Merhaba umut çiçeklerimm yeni bölüme hoş geldiniz🌸
Lütfen satır arası yorumlarınızı ve yıldıza basmayı unutmayın. Instegram hesabımı da takip edin lütfen oradan kitaplarımla ilgili sorular da sorabilirisniz🥹🩷
bolumu düzenlemeden atıyorum hatam varsa affola keyifli okumalar...
27.BÖLÜM
"AİLE"
"Emir ağaya bak sen ay ne kadar havalı olmuştur kız İmge ve Şahikanın yüzünü o an görmek vardı off off" üzüntüyle derin bir soluk veren Gül yengeme şaşkınlıkla bakıyordum. Asafla aşağı indiğimizde bir adamın onu çağırması üzerine gitmişti gitmeden önce de "ne zaman istersen seni alıp götürürüm buradan araman yeterli tamam mı güzelim? Ha bu arada kimsenin canını sıkmasına izin verme canımın canı sıkılınca benimde tepem atıyor." Dediklerine gülümsemiş ve onaylamıştım.
Salak salak sırıtıp ikizleri bulacakken Gül yengem beni köşeye çekmiş sorguya almıştı. Olanları anlatınca şaşkınlıla ve tabiri caizse abratılı tepkilerle karşılık vermişti bu hallarini çok özlemiştim.
"Neyse artık umrumda değiller beni görmeye gelirsiniz artık çünkü artık buraya kolay kolay geleceğimi sanmıyorum."
"Geliriz tabi. Dilşah... benim sana bir şey söylemem lazım ilk sana söylemek istiyorum." Gül yengemin kıvranarak son söylediği cümleyle tek kaşım usulca havalandı. Meraklanmıştım.
"Ne oldu yenge? Kötü bir şey yok inşallah"
Yüzünde bir sırıtış oldu tatlı tatlı utançla gülmesine baktım ne söyleyecekti?
"Yok kız, kötü bir şey yok" heycanla derin bir nefes verdi "ben...ben galiba hamileyim." Diye şakıyınca gözlerim kocaman açıldı şaşkın halimi üstümden atınca gülmeye başladım "yenge ciddi misin ay gerçekten mi!" Diye sesimin dozunu ayaralamadan cırladım. Gül yengem baş parmağını dudağına götürüp "sussana kız daha test yapmadım ama hissediyorum Dilşah bu defa olacak Serhata daha söylemedim umutlansın istemiyorum yarın test yapacağım." Kollarımı yengeme sarıp sıkıca sarıldım gözleri dolmuştu amcamla yaklaşık 4 senedir evliydi bazı sorunlar olduğu için çocuğu olmuyordu bir keresinde hamile kaldı ama bebek 3 aylıkken düşük yaptı.
O zamanlar psikolojik olarak zor dönemlerden geçmişti zor bir süreçten sonra kendine gelmişti. Her defasında yapılan kuma konuşmalarına kulak tıkadıysa da içten içe kendini yiyip bitiriyordu. Geceleri ağlayışlarına çok şahit olmuştum Serhat amcam olduğu zaman müdahale etmesem de amcamın olmadığı zamanlar hep yanında olmuştum. Serhat amcam kumadan bahsedildiği an sinirlenir bunun asla olmayacağını söylerdi. O da zor zamanlardan geçmişti.
Birbirimizden ayrılınca ikimizinde gözleri dolmuştu. Birbirimize bakıp gülümsedik "mutlu olmayı hak ediyorsun yengem Allah yüzünü her daim güldürsün."
Burnunu hafif çekip "Amin Dilşam, ay yeter bu kadar duygusallık makyajımız akacak." Kıkırdadım dediklerine.
"Hadi, ikizler merak eder beni gidelim" dedim sesimi ve kendimi biraz toparlayınca.
Yan yana düğün alayına doğru ilerledik.
●●●●
Nasip ne güzel şeydi bir yolda yürüyor yolun kime çıkacağını bilmiyordunuz. Yolun sonunda 'kısmetim odur' dediğiniz kişiden çok bağımsız biri çıkıyordu. Mevlam her insanın hayatını öyle güzel bir nizamda yaratmış yönleri öyle bir belirlemişti ki ne zaman ne olacağını hayatınızda kimin olacağını tahmin edemiyordunuz. Feyzullahla evleneceğime o kadar çok emindim ki o sabah İmge söylemese Zahirler hiç aklımda bile değildi Mardinde bilinen bir aşiretti Sevilen sayılan insanlardı.
Yolun sonunda Feyzullahı görüyordum, yolun sonuna geldiğimde Asaf vardı. İyi ki de vardı. Allah herkese layık olanı nasip ediyordu. İkimizden birini birine layık görmüştü.
Karşımda bana uzak olan gelin ve damadın oturduğu yerde mutsuzca oturuyordu İmge,Yanında Akın yoktu boğa gibi kızarmış bir şekilde çıkıp gitmişti. Gelinin tek başına durmuş damadın ise ortalıkta gözükmemesini düğüne gelenler ayıplamış hemen konuşmaya başlamışlardı. Bilmiyorlardı ki ne olduğunu, ben de bilmiyordum eve gidince Asafa soracaktım.
"Ne zaman gidicez tahminen ben çok bunaldım." Mızmızlanarak konuşan Dilanla düşüncelerimden sıyrıldım Zilanla bakışlarımızı yüzüne çevirdik. Zilan elindeki çerezlerden bir tane ağzına atarak "Of ikiz gideriz birazdan dur hele arkamızdakiler öyle bir dedikoduya dalmış ki devamını merak ediyorum az bekle. Hem daha pasta yemedim!"Dilana verdiği cevapla güldüm.
Dilan kollarını önünde bağlayıp Zilana baktı "bize ne Zilan milletin hayatından"
"Sus Dilan ses gelmiyor" Zilanın sesiyle oflayıp yerine sindi Dilan.
Bu hallerine gülüp önüme döndüm. Şilan ananne ve Ceylan yenge gelmişti yanlarında da Berzanın kardeşi Adem ama onları tanıyan çok olduğu için sürekli birileriyle sohbet halindeydiler. Banu abla gelmemişti nedenini sorunca Ceylan yenge biraz kötü olduğunu söylemişti kendini iyi hissetmediği için gelmek istememiş.
"Merhaba kızım hoş geldin" diyen sesle bakışlarım sesin geldiği yöne döndü. Karşımda Feyzullahın eşini görünce ayağa kalktım gülümseyerek "hoş buldum" dedim.
Gülümsememe karşılık verip yanıma oturdu. İkizlerin bakışları anlık bana dönse de herhangi bir şey sezmiş olmayacaklar ki fazla takılmadılar.
"Görüyorsun ya kızım Allahtan ümit kesilmez seni o adamdan son anda kurtardı senin güzel ruhunu kirletecek diye çok korktum." Kısık sesle hüzünle söyledikleriyle yutkundum ellerini önümdeki ellerimin üstüne koydu "Emir ağa hızır gibi yetişti, inşallah mutlusundur kızım sayende bende kurtuldum. Son olayları oğlum Akından duyunca çok üzüldüm. Ben artık buralarda olmam herhal Akın beni almaya geldi oğlumla gidecegim helallik almaya geldim senden kızım"
Gülümsedim "Estağfurullah bende hakkın yok Leyla teyze varsa da helali hoş olsun,yolunuz açık olsun oğlun yaptığı hatanın farkında değildi zaten o da şirkete gidip Emirden özür dilemiş. İyi bir evlat yetiştirmişsin" umutsuz bakışlarım İmgeye döndü derin bir soluk verdikten sonra bakışlarım yine Leyla teyzeye döndü "umarım gelininden de memnun kalırsın" inşallah dedikten sonra yanımdan ayrılmıştı.
Bazı insanlar bazı insanları hak etmezdi. Kalbi güzel bazı kadınlar kalbi kararmış erkeklere mahküm edilirdi. Leyla teyze de Feyzullah denen adama mahküm edilmişti her insan farklı bir dünyaydı. Kim bilir onun dünyasında bu zamana kadar neler olup bitmişti.
Nelere katlanmış neler çekmişti... Bilinmezdi her hayat yaşayanı acıtıyor, kanatıyordu. Umarım bundan sonra hep mutlu olurdu.
Zilan gelen telefonla kalkmış gözden kaybolmuştu Dilan ise lavaboya kadar gidip geleceğini söylemişti.
Halay çekenleri dalmış bir şekilde izliyordum tabi karşıda erkekler vardı. Tüm ağalar bir yere toplanmış oturuyordu Asaf benim görüş açımdaydı ben onu görüyordum ama önümüzdek insanlardan dolayı o beni görmüyordu. Etraftaki bazı kızların Asafa bakıp fısıldaşarak kıkırdaması da dikkatimden kaçmamıştı. Hayır yani evli bir adamı neden yiyecekmiş gibi süzersin ki?
"Ooo Dilşah hanımlar da gelmiş" Seher yengemin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Hamileliği ilerlemişti Asafla evlendigimiz zaman üç aylıktı şimdilerde 8 aylık olması lazımdı. Yüzümdeki donuklukla yüzüne baktım arkasındaki bir kaç kadınla berbaber yanıma oturdu.
"Hoş geldin Dilşah" dedi igneleyici bir sesle "hoş buldum" dedim kısaca yanında tanımadığım kadın sırıttı "kız kaptın gül gibi Emir ağayı nası bari rahat ediyor musun?"
Anlamsız sorusuna anlamsızca baktım "Çok şükür iyi biri." Dedim kısaca. "İyi dersin tabi anam Zahirlere gelin gittin Arnaslarla yakınsın kötü diyecek halin yok ya" bir şey demedim yine insanlarla muhattap olmak istemedigim bir andaydık. Seher yengem cevap vermeyeceğimi anlayınca yine konuştu "Kilo almışsın, hamile olmayasın Dilşah" sorduğu soru ile kaşlarım çatıldı hamile değildim. Gerekli önlemleri fazlasıyla alıyorduk. "Hayır hamile değilim. Henüz çocuk düşünmüyoruz." Verdiğim cevaba diğer kadın gizli bir şey söyler gibi sesini kısarak "Sen bilmez misin buraların adetini ağa karısısın 6 aydır evlisiniz valla yarın öbür gün kuma konuşmaları yayılır. Zinnet üstüne kumayı getirir ruhun bile duymaz." Dedikleri sabrımı taşırdı sahte bir gülümsemeyle yüzüne baktım "Yok teyzecim merak etme Emir ağa üstüme kuma getirecek bir adam değil. Nasip olursa istediğimiz bir vakit çocuğu da yaparız bu kimseyi ilgilendirmez." Seher yengeme döndü bakışlarım "Seher yengem de uzun süre hamile kalmadı ama bak kuma falan gelmedi üstüne. Bizim hayatımız kimseyi ilgilendirmez insanlar susacak ve kendi hayatına bakacak."
Üçü de şaşkınlıkla bakmaya başladı onları öylece bırakıp ayaklandım içimde anlamlandıramadığım bir hüzün meydana geldi Asaf üstüme kuma getirmezdi öyle bir adam değildi. Çocuk istemiyoruz şu an isteseydik nasipse olurdu.
Lavaboya girecekken konuşmalarla durup kapıyı dinlemeye başladım bir kızın "adam taş yemin ederim Emir ağa ile evli olacaktım var ya" sert bir soluk verdim. Farklı bir ses "Bu gidişle olacaksın gibi baksana 5 aydır evliler çocuk yok ortada." Ne yani her şey çocuk yok diye mi!? Allahım sen bana sabır ver. Bu defa da başka bir ses geldi üç tane kız olmalıydılar "Eşini gördün mü? Güzel bir kadındı Emir ağanın karısını bırakıpta sizi isteyeceğini hiç sanmıyorum."
"Kızım erkek milleti bu her an her şeyi yapabilirler sabahtan beri karısıyla bir halay bile çekmedi insan dans falan eder bari karısı güzel diye onu önemsediğini söyleyemeyiz ki." Önemsemek mi üzerimi titriyor be üzerime!
"Yalnız adam sadece düğününde oynadı başka da hiç bir düğünde oynadığını görmedim. Bu gayet normal." Artık daha fazla dayanamayıp içeri girdim girmemle üçünün de bakışları bana döndü. Tedirginlik ve şaşkınlık emareleri dolaştı bakışlarında.
Sakince lavabonun önüne geçip elimi yıkadım makyajımı tazeledim o sırada kızlar izliyorlardı aralarında yaptıkları kaş göz işaretini görmediğimi mi sanıyorlardı? İçimde bir yanardağın patladığını hissediyordum sanki. Lavabonun üzerine bıraktığım telefonun titremesiyle telefona baktım çaktırmadan kızlar da bakıyordu.
Asaf'ım arıyor...
Şakasız kalbim tekledi sanki hissetmiş gibi beni araması tarifsiz hislerle dolmama sebep oldu. Üçü de arayanın Asaf olduğunu biliyordu. Gülümseyerek telefonu açtım şu an ortam sessiz oldugu için ses kızlara gidiyordu aramayı açınca Asafın sesi kulaklarıma doldu rahatladığımı hissettim.
"Yavrum neredesin göremedim seni?" Gülümsedim aynanın yansımasından mavi gözlü kız hasetle bakıyordu. Yanındakinde 'ben demiştim' bakışları vardı.
"Lavabodayım birazdan gelirim ne oldu ki?" Dedim sesim bıcır bıcır çıkmıştı. "Özledim karımı, napsam kaçırssam mı seni şu düğünden" yüzümde eksilmeyen gülüşle "kaçır bakalım zaten sıkılmıştım." Dedim. "Tamam güzelim bekliyorum seni" tamam diye karşılık verdikten sonra kapattım aramayı.
Çantamı elime aldım kapıdan tam çıkacakken mavi gözlü kıza döndüm "bir daha lavabo köşelerinde insanların kocasını ayartmaktan bahsetme bu çok acizce. Kimsenin ne hayatı ne de evliliği sizi ilgilendrimiyor. " yandan yüzüne bakarak "bir erkeğin eşiyle dans etmemesi onu sevmediği anlamına da gelmez." sözlerimi söyledikten sonra çıktım. Fazlasıyla sinirimi bozmuşlardı. Başkların hayatı hakkında karar verip yönlendirmeye bayılıyolardı, kendi hayatlarını o esnada kaçırıyorlardı da haberleri yoktu.
Üstelik evli bir adam hakkında bu şekilde konuşmak...
Allahım sabır ver bol bol sabır.
●●●●
Elindeki tuttuğu telefon ve ayağını belli bir ritimle sallayarak sevdiğini bekliyordu Zilan. Ama sıkılmıştı gizli saklı buluşmalardan. Abisine karşı da vicdan azabı çekiyordu kaç senedir bu durumu yaşamaktan bıkmıştı.
"Zilan'ım" Ademin sesiyle bakışları gelen Ademe döndü ona kollarını sıkıca dolayıp sarılan Ademe karşılık vermedi bu onun için çok zordu ama artık tepkisini ciddi bir şekilde göstermeliydi. Adem Zilanın ona karşılık vermediğini fark edince anlamaz bakışlarla Zilandan ayrılıp yüzüne baktı. Sevdiği gülmüyor ciddi bir suratla yüzüne bakıyordu. Halbuki Zilan her daim güler cıvıl cıvıl bir enerji saçardı etrafına.
"Zilanım ne oldu güzelim bir sorun mu var?"
Zilan kollarını önünde bağlayıp Ademe baktı "Var Adem çok büyük bir sorun var."
Adem tek kaşını kaldırıp nedir dercesine sordu.
"Sıkıldım artık Adem böyle gizli saklı buluşmalardan abimden saklamkatan resmen gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorum ama yeter artık abime ya gider adam gibi beni sevdiğini söylersin ya da bu iş burada biter. Aşk cesaret ister Adem ama sende o cesareti göremiyorum. Yeterince sabrettim artık buna daha fazla müsamaha gösteremem." Kollarını çözdü Ademele arasındaki bir adımlık mesafeyi de kapattı tam karşısında durup gözlerini, gözlerine sabitledi "Elini çabuk tut Adem efendi. Talip çok biliyorsun" Adem "Benden başka çıkışın yok Zilan Zahir. Zilan Berwan olmaya hazır ol. " Zilan ters bir bakış attıktan sonra arkasını dönüp gitti.
Arkasında bırkatığı Adem sırıtarak bakıyordu bir insan sinirlenince bile bu kadar güzel olur mu demeden duramadı.
"Çok seviyorum lan" diye mırıldandı. Başını sallayarak "evet aynen böyle diyeceğim Çok seviyorum, çok dayak yiyeceksin oğlum Adem" düşünceler içinde o da buluşma yerinden ayrıldı.
Bu iş hiç kolay olmayacaktı ama günün sonunda sevgi galip gelecekti.
●●●●●
Aşağı indiğimde Asaf merdivenlerin başına durmuş beni bekliyordu. Her ne kadar kafaya takmak istemesem de bu gün konuşulanlar canımı çok sıkmıştı. Asaf yapmazdı. İlerde çocuğum olsa da olmasa da kuma gibi bir saçmalığa göz yummaz yapmazdı.
Beni fark edince gülümsedi elini bana doğru uzatınca elini tuttum elimi dudaklarına doğru götürüp naifçe öptü. "Sıkıldım gidelim mi evimize?" Sorduğu soruya başımı salladım. "Gidelim sıkıldım." Elini belime sardı onun adımlarına ayak uydurup yürümeye başladım. Tekrar insanlara karşı taktığı maskeyi kuşanmış boş bakışları karalarında yer edinmişti. Üstümde varlığını sürdüren durgunluğa engel olamıyordum.
Canımı sıkmışlardı.
İnsanların bakışları altında düğün alayından çıktık. Arabada ön koktukta ki yerimi aldım Asafta yanımdaki sürücü koltuğuna yerleşti. Arabayı çalıştırınca yola çıktık cama başımı yaslayıp geçtiğimiz yerleri izlemeye başladım. Önümde birleştirdiğim ellerime Asafın elleri sarınca bakışlarım ona döndü elimi tutarak üst kısımını baş parmağıyla okşamaya başladı gözü yoldaydı "Neyin var Dilşa'm, çok durgunsun biri bir şey mi dedi?"
Bu saçma meseleyi açmak istemedigim için "bir şey yok yorgunum sadece biraz" dedim kısık sesle. "Yorgunsun o yüzden suratın beş karış yani"
"Hı hım yorgunum" dedim. Yalan söylemeyi beceremiyordum umarım anlamazdı.
"Peki öyle olsun bakalım Dilşah hanım." Bir şey demedim. Konağa giden sokağı geçince meraklı bakışlarım Asafa döndü "nereye gidiyoruz konağın olduğu sokağı geçtik."
"Gidince görürsün." Verdiği cevaba bir şey demedim.
Arabayı bir sokağın köşesine park edip inince bende ardından indim. Işıklarla süslenmiş çok güzel bir mahalleye gelmistik güzel bir havası vardı. Yanında durduğumda ellerimi tuttu hemen.
Temas bağımlısı mı bu her dakika elimize sarılıyor.
Galiba öyle.
"Yürüyelim biraz istedim hem temiz hava güzel gelir ne dersin?"
"Olur yürüyelim"
Gülümsedi çıkan gamzesine kaydı bakışlarım. Yürümeye başladık Mardinin güzel sokaklarında onunla olmak güzeldi. Topuklular canımı yakıyordu. Duraksadığımda Asaf bana döndü yüzümü buruşturmuş ayaklarıma baktığımı görünce onun da bakışları oraya kaydı bir şey demeden önümde eğildi şaşkınlıkla önümde eğilen Asafa bakıyordum önümde eğilmişti benim önümde!
Bana bir şeyler oluyor...
Bantlı ayakkabımın bileğimdeki kayışını açtı her iki ayağaımdaki topukluların kayışını çıkarınca topukluları ayağımdan çıkardım. Dünya varmış cidden sabahtan beri süründüm cidden ayaklarım yere deģince rahatladığımı hissettim.
Ayakkabıları eline alan Asaf elimi tutarak yürümeye devam etti. Bir elinde tuttuğu ayakkabılarım bir elinde elim vardı. Ben bir adım arkasındaydım.
Topuklular da eline pek yakıştı.
İç sesimin dedikleriyle gülmemek için zor tuttum kendimi şuradan hatrı sayılır bir ağa çıksa Asafın bu halini görse karizma yerle bie olurdu.
"Az bir yolumuz kaldı. Ayakların acıyor mu?"
"Hayır acımıyor sadece topuklular zorluyordu."
Yürümeye devam ettik onunla yürümek bile çok eşsiz bir andı.
"İşte geldik" diyince geldiğimiz yere baktım. Parka gelmiştik parkın etrafına çeşit çeşit çiçek ekilmişti salıncakların olduğu direkler renkli ledlerle süslenmişti. Bu da etrafa güzel bir ışık saçıyordu etrafta çocuklar yoktu. Zaten ıssız ve sessiz bir yerdi.
Parkı görmemle kıkırdamaya başladım. Heyecanlanmıştım. Küçükken beni parka götürmezlerdi evde tek başıma otururdum. Ne zaman gelsem İmge ve arkadaşları zorbalardı daha fazla dayanmaz ağlaya ağlaya eve giderdim. Heycanla salıncağın olduğu yere gittim. Çocuk salıncaklarına oranla farklıydı oturmak için bir aparat vardı. Oturuyor ve sallanıyordunuz.
Söylemesen bilmeyecektik.
Heycandan Asafı geride bırakmıştım. Arkamı döndüğümde ellerini cebine koymuş gülümseyen gözlerle beni izliyordu.
Yanıma gelince "Asaf çok güzel yapmamışlar mı baksana etrafa çok güzel."
Gözlerimin derinliklerine baktı "evet çok güzel" dedi ama bahsettiği güzellik park değildi sanki.
Üzerimdeki elbiseyi umursamadan salıncağa oturdum. Heycanla Asfa bakarak "Asaf beni sallar mısın?"
Arkama geçince cevabımı almıştım beni sallamaya başlayınca "daha hızlı Asaf!" Diye bağırdım gülerek. İçimdeki çocuk mutlulukla ellerini çırpıyordu.
"Yıldızlara kadar salla Asaf!"
Kahkaha atmaya başladım. Arkamda Asafın da gülme sesi gelince kalbim hızlanmaya başladı. Salıncakta olmam ona bakmama engel oluyordu. Bu anı kaçırdığım için kendime kızmadan edemedim.
Dakikalarca sallandım boş ve ıssız sokakta Asafla kahkahlarımız birbirine karıştı. Yorulunca Asafa artık durmasını söyledim dediğime uyup salıncağı durdurdu. Önüme gelip oturmasıyla yüzüne baktım. Bu kadar çok kahkaha attığına ilk defa şahit oluyordum.
Önümde oturup ellerimi yine ellerinin arasına aldı nefes nefese kalmıştım ama yüzümdeki gülümseme yerli yerindeydi.
"Teşekkür ederim Asaf bu çok güzeldi."
"Seni bu kadar çok mutlu edeceğini bilseydim çok önceden getirirdim. Çocuk ruhundan öperim senin kadın." Bu sözlere karşı utanmadan edemedim yanaklarımın hafiften kızardığına emindim.
"Şimdi de bakalım ne oldu? Yorgunum ayaklarıyla beni kandıramazsın güzelim" kurduğu cümleyle yüzüne bakakaldım.
"Hadi Dilşa'm anlat bana ne olursa olsun benden bir şey saklama canını sıkan neyse söyle biz karı kocayız ikimizin de sıkıntıları birbirimizi ilgilendirir." Söylediklerine hak verdim. Ne olursa olsun birbirimize her daim sıkıntılarımızı anlatmamız lazımdı.
Derin bir soluk verdim. "Duğünde çocuk meselesi açıldı. İnsanlar kaç aydır evlisiniz hâlâ Emir ağanın kucağına çocuk veremedin deyip durdu. Onlara gereken cevabı verdim ama ağızları torba değil ki kapatayım. Lavaboya gittiğimde de bir kaç kız vardı orada şey dediler..." Asaf tek kaşını kaldırıp "ne dediler?" Yutkunduktan sonra "Çocuğumuz olmazsa üstüme kuma geleceğini konuşuyorlardı. Hatta o kızlardan biri sana göz koymuştu!" Sona doğru sinirle söylenmiştim.
Sert bir soluk verdi ellerimi okşayarak konuşmaya başladı "Dilşah şunu kafandan asla çıkarma ne olursa olsun o eve senin üzerine kuma falan gelmeyecek buna asla izin vermem. Ne olursa olsun kim ne derse desin bunu asla aklından çıkarma."
Gözlerim dolmuştu neden bilmiyorum ama duygusal bir boşlukta hissediyordum. Merak ettiğim soruyu dillendirmeden duramadım. "Asaf çocuk istiyor musun?"
Birden sorduğum soruyla Yutkundu bakışları yüzümün her zerresinde gezindi yüzünde ufak bir tebessüm oluştu "ikimizden bir parça tabbi ki istiyorum Dilşa'm ama daha erken burada en önemli kararı sen vereceksin asıl sen istiyor musun? Bir çocuğun sorumluluğunu almak çünkü üniveriste hayallerin de var hem kariyer hem de çocuk yaparım diyorsan buyur yol senin güzelim. Emrine amadeyim." İkimizden olacak bir bebek düşüncesi benimde çok hoşuma gidiyordu. İstiyor muyum diye kendime sorunca evet istiyordum. Asafın baba olmasına ki bence çok güzel bir baba olurdu anne olmayı isterdim. Ünüversite hayallerim için de çalışacaktım Asafın her daim arkamda olup beni destekleyeceğine emindim.
"Bu süreçte senin de desteğine ihtiyacım var ama yanımda olacak mısın?" Ellerimi öptü "ben her daim yanındayım verdiğin her karara saygım sonsuz." Salıncaktan inip kollarımı boynuna doladım. "İyi ki varsın iyi ki benimsin Asaf"
Kollarını sıkıca etrafıma doladı.
Bazen hayatınıza giren insanlar size hediyeydi Asaf benim hayatıma giren en güzel hediyeydi.
Bizden bir parça olacak bir hediye daha ise beni oldukça heycanlandırıyordu.
🌸🌸🌸
Konağa geldiğimizde ciddi bir sessizlik vardı. Merdivenlerden Boran koşarak yanımıza geldi nefes nefese kalmış bir halde tam önümüzde durdu "Abi...Abi Berzan abi kız getirmiş kendine hatta imam nikahı bile kıymış." Boranın söyledikleriyle şok oldum Berzan kız mı getirmişti iyi de ne ara?
Asafa döndüğümde hiç şaşırmamıştı olanları biliyordu değil mi zaten.
Şaşırdık mı?
Hayır.
"Herkes nerede peki?" Diye sordum.
"Hepsi anannemlere gitti bende sizi bekledim"
Başımı salladım "hadi Asaf biz de gidelim" dedim. Bir şey demeden arabaya doğru ilerledi üçümüz de arabaya binip Arnas konağına doğru yol aldık.
Konağın önüne gelince arabadan inip içeri girdik. Bizi sessizlik karşıladı. Asaf adımlayınca peşinden gittim alt kattaki büyük salona girince herkesle göz göze geldik herkes buradaydı Zinnet hanımlar hariç. Berzanın yanında oturan kıza kaydı bakışlarım kestane rengi saçları omzuna dökülüyordu başını yere eğdiği için göremedim. Sadece anlık olarak bize bakkmış başını tekrar eğmişti.
Şilan ananne yoktu muhtemelen herkes onu bekliyordu. "Gel Emirim oturuverin şuraya" diyen Ceylan yengeyle Berzanın yanındaki boş yere oturduk.
Ardımızdan Şilan ananne içeri girdi saygıdan dolayı ayağa kalkacakken eliyle durdurdu. Adını henüz bilmediğim kızın yanına oturdu.
"Kızım kaldırasın hele başını" dedi şevkatli bir sesle. Kız başını kaldırıp Şilan ananneye baktı. Gülümseyerek kıza bakıyordu "Maşallah pek güzelsin nedir senin adın de bakalım" kız boğazını temizleyerek "Hazan" dedi güçlü çıkarmaya çalıştığı bir sesle.
"Ailemize hoş geldin Hazan." Bakışları Berzana kaydı daha sonra tekrar Hazana "Berzana güvenim sonsuzdur eğer bir şey yapıyorsa ne yaptığını iyi biliyordur. İmam nikahı kıymışsınız. Berzan bana ailenle olan meseleri de anlattı dert etmeyesin kızım ben seni telli duvaklı alacağım. Üstünde gelinliğinle bu eve gireceksin." Dedi.
"E o zaman biz kız tarafıyız" diye coşkuyla konuştu Zilan. Bu hali herkesin yüzünde gülümseme oluşmasına neden oldu.
Asaf başını sallayarak "Hazan bizim konakta kalsın haber yarın yayılır Mardine zaten, her şey usulünce olsun." Şilan ananne onayladı.
"Ama her şeyden önce sana bir soru sormak istiyorum Hazan."
Hazan dolmuş gözleriyle başını salladı Asaf, "Okuluna devam et. Berzanın bu konuda bir şey diyeceğini sanmıyorum. Yarın ilk iş açıkögretime kaydını alırız. Olur mu?"
Hazanın gözleri an be an parladı heycanla başını sallayıp onayladı. Asafa doğru eğilerek "kaç yaşında ki?" Fısıldayarak sorduğum soruya Asaf "17" diye cevap verdi. Şaşırmadan duramadım. 17 yaşındaki bir kızı Berzan neden istemişti aklım almıyordu.
Daha küçüktü.
Yeşil gözleri ve buğday teni ile çok güzel bir kızdı ama yine de her şey çok anlamsız geliyordu Berzanın böyle bir adam olduğunu sanmıyorum. 17 yaşındaki bir kızla evlenmesi garipti.
"Yorulmuşsundur istersen bizim konağa geçelim dinlen" bu sefer konuşan Dilandı. Hazan bakışlarını Berzana çevirdi Berzan onaylayınca Dilanla beraber çıktılar. Arkalarından da Zilan çıktı. Ortamda yine can sıkıcı bir sessizlik oldu.
Şilan ananne Berzana dönüp "şimdi tüm gerçeği anlat bakalım Berzan efendi aksi halde yıllardır benim yanımda büyüyen çocuğun 17 yaşında bir kızı istediğine kimse beni inandıramaz." Adem abisine dönerek "Ne oluyor abi Allah aşkına anlat kafayı yiyeceğim"
Berzan derin bir nefes verdi bakışları hepimizin üzerinde gezdi "Burada şimdi söyleyeceklerim burada kalıcak bu odadan çıktıktan sonra hepsini unutackasınız. Dışarıdan tek bir kişiden dahi duysam benim için bitersiniz." Herkes ciddiyet ve merakla Berzana bakmaya başladı.
Ceylan yengenin eşi "Anlatasın oğlum ne oluyor?" Dedi babacan bir tavırla.
"Hazan, Celal amcam tarafından" burnundan sert bir soluk verdi "tecavüze uğradı." Söyledikleri herkesi dumura uğrattı şaşırmayan tek kişi Asafı.
Duyduklarımla adeta beynimden vurulmuşa döndüm.
Bu nasıl bir kansızlıktı, bu iğrençlik karşısında midem bulandı. Nasıl kıymıştı gencecik kızın ruhuna. Genç yaştaki bir kızın ruhunu mahvetmişti resmen.
Berzanın ağzından çıkan bir diğer cümleyse kanımızı dondurdu "Hazan hamile."
"Ne" diyebilen Banu ablaydı. Gözünden bir yaş usulca aktı. Ben şaşkınca Berzana bakıyordum bir de hamile mi kalmıştı.
Bu çok zordu...
Sana zorla sahip olan birinden hamile kalmak. Dayanılmazdı.
Söyleyecekleri bitmeyen Berzan "ailesinin haberi yok. Zaten ailesi de aile değil değer namına bir şey yok kızı resmen bana sattılar. Bende yalnız bırakamadım ablası gelip yalvardı. Hazanı kürtaj masasından aldım. Evlendireceklerdi ayyaş Poyrazı biliyorsunuz, Kızı ona verecketi hamile olduğu öğrenilseydi bu sonu olurdu. Dayanamadım onu o canilerin elinden aldım." Derinbir soluk verdi acıyla karışık "çok çaresizdi onu bırakamazdım. Bundan sonra karnındaki bebek de benim tüm sorumluluğunu üstleneceğim."
Ceylan yenge "karnı çıkınca anlamazlar mı?" Dedi. Kızaran gözleri ağladığının habercisiydi.
"Bir ay sonra hamile olduğunu söyliycez diğer insanlara bebek doğunca da erken doğum olduğunu söyleriz." Mantıklıydı bu şekilde Hazana da zarar gelmeyecekti, ama yaşadıkları buradaki herkesi üzmüştü.
Şilan ananne "Sakın kızı üzeyim demeyesin Berzan o artık sana emanet, emanete gözün gibi bak kızı üzdüğünü görürsem senden alırım." Ciddiyetle Berzana baktı "Bundan sonra Hazan da bu evin bir kızıdır. Hazırlıklara başlansın, iki güne kalmadan düğün hazırlıklarını bitirelim." Ademe döndü "düğün davetiyelerini hallet yarın dağıtmaya başlayın." Adem başını olumlu anlamda sallayıp "tamam Şilan ana" dedi.
Berzan, Şilan anannenin önüne gelip eline uzandı öpüp alnına koydu "sağol Şilan ana hakkın nasıl ödenir bilmiyorum." Şilan ananne kalkıp Berzana sarıldı. "Asıl sen sağol evladım. Rabbime şükürler olsun iki tane erkek evlattan sonra" Asafa baktı daha sonra ise Ademe, bakışlarını yine Berzana çevirdi "3 evlat daha verdi. Hepinizin yüreği yüzünüz kadar güzel olsun Allah bahtınızı açık etsin." Gözleri dolmuştu odadaki herkesin. Gerçekten de Şilan anannenin onlara bakışı bile sıcacıktı. Berzan abi ve Ademin geçmişte ne yaşayıpta bu aileye üye olduklarını bilmiyorum. Bu konakta aile sıcaklığı sonuna kadar hissediliyordu.
Ve bunun sebebi kessinlikle Şilan Arnastı.
Herkese gülümseyerek baktım. İyi ki dediğim anlardan bir tanesindeydim yine Asafın elini omzuma atıp kendine çekmesiyle başımı omzuna yasladım.
Önümdeki aile sıcaklığına gülen gözlerle baktım.
Yıllar sonra aile gibi hissetmek bambaşkaydı.
Donmuş ruhum bu sıcaklık karşısında eriyordu. Her şey için mutluydum.
Daha önümde ne var bilmiyorum lakin her zorluğun yanında bir kolaylık da vardı.
Onca zorluktan sonra Asafla karşılaşacağımı söyleseler. Katlanırdım her şeye.
🌸🌸🌸
Berzan ve Hazanın kurgusu HAZAN VAKTİ adlı kitapta Hewidardan sonra yazacağım
Kaos yazacaktım ama bu bölüme nasip olmadı ya neyse ilerleyen bölümlerde yazarım olay çooook işe başladığım için bu bölümü biraz apar topar yazdım pek hoşuma gitmedi ya çok aceleye geldi kusura bakmayın lütfen
Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir.
hayalet okuyucular yıldıza basmadan geçmeyin lütfenn
YILDIZA BASMAYI UNUTMAAAĞ☆
Bikdirimlerden haberdar olmak için ınstegram ve kitappad hesabımı takibe alırsınız artıkın çünkü yeni bölümleri anca öyle görebilirsiniz neysem seviyorum sizi🩷
ÖPTÜWMM💋
Bölüm : 12.12.2024 00:15 tarihinde eklendi |