@athena_biryazar
|
-3:tuvalet molası- Bölüm şarkısı: Yasemin Mori- Nolur Nolur Nolur
Yoldaki uzun süren sessizliği yine Fatih bozmuş ve, "Bir şey diyeceğim ama çok saçma." dedi. Ben ona doğru göz ucuyla baktım ve, "Saçmaysa söyleme." diye cevap verdim. "Tuvaletim geldi." deyince gözlerimi devirdim ve, "Tut azıcık kaç yaşında adamsın altına mı yapacaksın?" dedim ve yola odaklandım.
Fatih bana doğru yavru köpek bakışıyla bakarken tekrardan gözlerimi devirdim ve, "Yakında bir benzinlik görürsek inersin, bende kahve alırım o zaman." dedim ve, "Koca bebek." diye mırıldandım.
Umarım bunu duymamıştır...
"Ama niye öyle diyorsunuz alındım, gücendim." alayla dediği şöyle gözlerim irileşti. Duymuş... Ben bir şey demedim ve yoluma devam ettim. Aradan geçen yarım saatte bir tane bile benzinlik görememiştik. Fatih, "Bu nasıl yol ya bir tane bile benzinlik yok mu?" diye sızlandı.
Gözlüğümü burnuma doğru ittim ve, "İlla ki bir yerde benzinlik olucak." diye cevap verirken benzinliği görünce Fatih zaferle gülümsedi ve, "Aman Allah'ım gökten düşmüş bir melek misin sen?" deyince gözlerimi devirdim ve benzinliğe doğru sürdüm ve park ettim.
Fatih benden bile hızla inip tuvalete doğru koştu, ben ise gözlerimi devirip sakin adımlarla benzinliğin marketine girdim ve kahvelere doğru baktım. Kahvaltı yapmayı seven bir insan değildim bir kahve benim için yeterdi belki bazen bir tost ve ayran ama o da çok canım çekince.
Marketin rafları arasında kahve makinelerine doğru ilerlerken, içerisi sessizdi. Kahve makinesinin önünde durup seçeneklere baktım. Bir yandan hangi kahveyi alacağımı düşünürken Fatih’in tuvaletten hızla çıkıp markete dalacağını tahmin edebiliyordum. Gözlerimi devirdim ve içimden "Umarım tuvalet molasıyla bitmiştir şikayetleri" diye düşündüm.
Bir Americano seçip bardağı doldurdum, sonra market kasasında beklerken Fatih, nefes nefese yanıma geldi. "Beni beklemeden kahve mi aldın, harika!" dedi alaycı bir sesle. Onun bu şımarık tavrına sadece omuz silktim.
"Senin hızına yetişmek mümkün mü zaten?" dedim göz ucuyla ona bakarken. Fatih ise ellerini saçlarının arasından geçirip, "Ne yapayım, insan ihtiyaçları... Sen ne aldın bana?" diye sordu. Ona doğru sert bir bakış attım ve, "Kahveni kendin alabilirsin, koca adamsın sonuçta." dedim, alaycı bir gülümseme ile.
Fatih hemen arkasını dönüp kendine bir kahve aldı ve kasaya geldi. Kasiyerle birkaç esprili laf atıp kahvesini aldıktan sonra dışarı çıktık. Arabaya doğru yürürken, Fatih bir yudum kahvesini aldı ve "Yemin ederim bu yolculuğu keyifli hale getirmek zorundayım. Aksi takdirde seninle bu kadar sessiz bir beş saat geçirirsek kafayı yerim." dedi.
Kapıyı açıp arabama bindim, kahvemi dikkatlice yerleştirdim ve gözlüklerimi takıp motoru çalıştırdım. Fatih de yan koltuğa oturmuştu, yine o umursamaz tavrıyla kahvesini içerken bana bakıyordu. Gözlerimi ona çevirdim, "Eğer saçma sapan şakalar yaparsan seni yol kenarında bırakırım, haberin olsun." dedim ciddi bir tonla.
Fatih, kahvesinden bir yudum daha aldı ve şaka yollu, "Seninle bu kadar güzel vakit geçirmemek büyük kayıp olurdu ama olsun, ben bunu göze alırım." dedi.
Arabayı tekrar yola sürdüm. Sessizlik yine aramızda yerini aldı ama bu sefer, ikimiz de bu sessizliğin içinde garip bir rahatlık bulmuştuk. Yolculuğun henüz başındaydık, ama bu çekişmenin sonunda neler olacağını tahmin edemiyordum...
______________ Merhabaaaa! Bugün ki bölümü yayınlayıp ödev yapacağımm. |
0% |