@athena_biryazar
|
-5:aradaki buzdağı- Bölüm şarkısı:Mor ve Ötesi-Deli
Yolculuğa devam ederken Fatih, "Ee... Ne öğretmenliği yapıyorsunuz öğretmenim?" diye sordu. Gözlüğümü burnuna doğru ittim ve, "Edebiyat." diye cevap verdim. Fatih kıkırdadı ve, "Gözlüklerinle ve ciddiyetinle belliydi zaten." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Gözlüklerimin neyi var acaba?" dedim ve arabayı sürmeye devam ettim.
Fatih, gülümseyerek “Yani, edebiyat öğretmenisin. O yüzden bu kadar ciddisin, değil mi?” dedi. Kaşlarım çatıldı. “Ciddi olmak zorundayım, yoksa öğrencilerim beni hiç ciddiye almaz,” dedim, hafif bir gülümseme takınarak.
Fatih, “Ama bazen biraz eğlenmek de gerek,” dedi, gözleri parlayarak. “Edebiyat dersinde şairlerden bahsettiğinizi hayal ediyorum. Nasıl eğlenceli hale getiriyorsun?”
“Eğlenceli hale getirmek, biraz yaratıcılık gerektiriyor,” diye yanıtladım. “Hikayelerle örnekler vermeye çalışıyorum. Duygularını ifade etmeyi öğrenmeleri önemli.”
Fatih, “Yani sınıfta edebiyat sohbetleri yapıyorsun. Keşke ben de senin öğrencin olsaydım,” dedi alaycı bir sesle. Gözlerimi devirdim, “Senin gibi bir öğrenciyle başa çıkmak zor olurdu,” dedim.
“Ben harika bir öğrenciyim,” dedi Fatih, kendinden emin bir şekilde. “Sınıfta en çok şaka yapan ben olurdum.” dediğinde iç çektim. "Senin gibi öğrencilerim tutanak tutarım hep." dedim ve arabayı sürmeye devam ettim.
Fatih yine güldü ve, "Öğrencilerin senden korkuyordur artık." dediğinde başımı onaylarcasına salladım. "Tabii, beni görünce yollarını değiştiriyorlar!" dedim ve odağımı yola verdim.
Bir süre sonra, Fatih’in şakalarıyla sohbetimiz daha da eğlenceli hale geldi. Ancak bir anda, Fatih’in bir sorusu beni sinirlendirdi.
“Peki, ciddiyetini bu kadar sürdüreceğine, neden bir roman yazmıyorsun? Belki de senin içindeki yaratıcılığı ortaya çıkarmanın zamanı gelmiştir,” dedi.
Bu sözler beni rahatsız etti. “Ne demek istiyorsun?” dedim, sesimde bir sertlik belirdi. “Ben ciddiyetimle işimi yapmaya çalışıyorum, senin gibi boş boş konuşarak değil.”
Fatih, “Boş konuşmak mı? Ben sadece senin potansiyelini değerlendiriyorum!” diye yanıtladı, ama yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. “Kendine bir şans vermelisin. Sürekli bu kadar ciddi olmanın anlamı yok.”
“Ciddiyetin anlamı var, Fatih! Sen bu hayatı ne kadar hafife alıyorsun? Öğrencilerim bana güveniyor, ben de onlara örnek olmalıyım!” dedim, artık sinirlenmiştim.
Fatih, “Ama bu ciddiyetle hayatın tadını kaçırıyorsun! Bazen biraz eğlenmek gerek!” diye bağırdı.
“Senin için her şey eğlence olabilir ama ben sorumluluklarımı yerine getirmek zorundayım!” dedim, artık kendimi tutamıyordum.
Fatih, “Yani benimle eğlenemeyecek kadar ciddisin öyle mi?” diye sordu, alaycı bir tonla. “Buna hayır diyemeyecek kadar sıradan biri olamazsın!”
Artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştik. “Sıradan mı?" dedim, sesim yükseldi. “Seninle yolculuk yaparken bir şeyler öğrenmeyi bekliyordum, ama sen sadece eğlence peşindesin!”
Fatih, “Sadece eğlenmek istiyorum, bu kadar abartmamalısın!” dedi, gözleri ateşle parlıyordu.
“Bilmiyorsun ki, eğlencenin de bir sınırı var!” dedim. “Sorumluluklarımızı unutmamalıyız!”
O an aramızda bir gerilim oluştu. Birbirimize sert bakarken, sessizlikte boğulmaya başladık. Arabada ki atmosfer gerginleşmişti.
“Belki de seninle bu yolculukta çalışmak benim için bir hata,” dedi Fatih, yavaşça gözlerini yola çevirdi.
“Bunu demek istemezsen! Bunu neden söylüyorsun?” dedim, yüreğimde bir sarsıntıyla.
Fatih, “Bazen birbirimizi anlamamız zor. Bu şekilde devam edemeyiz,” dedi, yüzünde bir kararlılık belirdi.
“Belki de biraz nefes almak iyi olur,” dedim. Sinirle direksiyonu sıkı sıkıya tutarken, Fatih’in yanındaki sessizliği hissettim. Kırgınlığımız ve gerginliğimiz bir buzuldağının tepesinde duruyordu, ama bir çığ düşmesi an meselesiydi.
Sinirle direksiyonu sıkıca tutarken, arabayı sürmeye devam ettim. Fatih ise telefonuna bakıyordu bazen bakışlarını üzerimde hissediyordum ama onu umursamadım.
Yolculuğumuzun sessizliği boğucu bir hale gelmişti. Fatih’in gözleri yola odaklanmış, ben de düşüncelerimin derinliklerinde kaybolmuştum. Kafamda dönen sorular ve içsel çatışmalar, bu anı daha da zorlaştırıyordu.
Bir süre sonra, Fatih birden mırıldandı. “Belki de ciddiyetin sana zarar veriyor. Bunu görmekte zorlanıyor olabilirsin.”
Bu sözler beni öfkelendirdi. “Zarar mı veriyor? Seninle çalışmak, bana öğrenmekten çok eğlence gibi geliyor!” dedim, sesim titreyerek.
Fatih, “Eğlenceyi bu kadar küçümsememelisin. Hayat sadece sorumluluklardan ibaret değil,” dedi, yüzünde bir hüzün belirdi. “Benim amacım seni yargılamak değil, daha iyi bir şeyler görmeni sağlamak.”
“Belki de senin için hayatın tadını çıkarmak önemli, ama benim için sorumluluklarım her şeyden önce geliyor!” dedim, artık dayanamayarak. “Senin eğlencen, benim işime mal olabilir.”
Sinirle iç çektim ve, "Ben bu yolculuğa arkadaşımı bulmak ve geri getirmek için çıktım!" dedim. "Oyalanmak ve boş boş araba sürmek için değil!" dedi ve direksiyonu sıkıca tuttum.
Fatih’in yüzünde bir anlık şaşkınlık belirdi. “Arkadaşını bulmak için çıktığın bu yolculuğu bir işkenceye dönüştürmek zorunda değilsin!” diye yanıtladı, sesinde bir kırgınlık vardı. “Bu kadar gergin olma, sonuçta bir yolculuk yapıyoruz.”
“Seninle yolculuk yaparken eğlenmeyi beklemiyorum!” dedim, duygularımın coşmasına engel olamıyordum. “Benim için bu bir görev, senin içinse sadece bir oyun gibi.”
Fatih, derin bir nefes alarak, “Ben de arkadaşını bulmana yardım etmek istiyorum. Ama senin bu katı tutumun her şeyi zorlaştırıyor,” dedi. “Hayatın tadını çıkarmak yerine, sürekli bir yük taşıyor gibisin.”
“O yük, benim sorumluluğum,” dedim, sesim sertleşerek. “Sorumluluklarımla yüzleşmek zorundayım. Eğlenceyi bir kenara bırakmayı öğrenmen lazım.”
Bunları derken gideceğim yolu karıştırdım ve sağa doğru gittim, ilerlemeye devam ederken Fatih sessiz kaldı.
Tanıdık olmayan bir yol olduğunu görünce kaşlarım çatıldı, "Doğru yolda değil miyiz ya?" dedim içimden.
_________________ Merhabaaaa! Bugünlük bölüm bu kadardı, yarın diğer bölümü atacağım hafta içi o kadar bölüm atamayacağım hafta sonu daha aktif olacağım.
Bide soru sormuştum ben. Sizce karakterlerin modelleri olsun mu aklınızda canlanan ünlü gibi bir şey var mı? |
0% |