@aytengul
|
Merhaba uzun süredir bölüm yazmıyordum . Kusura bakmayınız ,
Laçin, emniyette işlerini sessizce hallederken kapı hafifçe tıklandı. Gelen, komiser yardımcılarından biriydi ve elinde zarif bir buket mavi gül tutuyordu. Yardımcı tereddütle yaklaştı, gülümseyerek çiçekleri ona uzattı.
Laçin şaşkın bir ifadeyle bukete baktı. Mavi güller, her zaman özel anlamlar taşırdı; güçlü, gizemli kadınlara verilen bir semboldü bu. Parmaklarıyla dikkatlice güllere dokunurken, aralarına sıkıştırılmış küçük bir not fark etti. Kağıdı titreyen elleriyle açtı ve gözleri satırlara kaydı:
“Gücünün ve zarafetinin farkındayım. Her adımın kararlılık, her bakışın bir fırtına gibi. Seninle aynı yolda yürümek bir onur.”
Laçin, notu okurken dudaklarında istemsizce bir tebessüm belirdi. İçinde yıllardır ördüğü sert duvarlar bir anlığına kırıldı. Gözleri tekrar mavi güllere kaydı, sanki onları yeni bir anlamla görüyordu. Laçin, elindeki mavi gülleri ve notu okuduğu anın sıcaklığı içinde kaybolmuşken, odaya aniden giren bir memurun telaşlı sesiyle irkildi. Memur hızlı adımlarla yaklaşıp Laçin’e döndü:
"Amirim, acil bir ihbar var. Beykoz ve Beylikdüzü arasında bir cinayet işlenmiş."
Laçin, bir an mavi güllere baktı, sonra ciddiyetini yeniden toparlayıp bakışlarını memura çevirdi. Olayın ciddiyetini anladığında yüzündeki yumuşak ifade yerini soğuk bir kararlılığa bıraktı. Elindeki gülleri masasına bırakarak hızla ayağa kalktı. Cinayet vakalarının her biri, çözülecek bir düğümdü ve bu düğümü çözecek olan yine kendisiydi.
"Detayları hemen öğrenelim," dedi keskin bir ses tonuyla. "Ekipleri toplayın. Yola çıkıyoruz."
Laçin, içindeki hislerle savaşırken, mesleğinin ona yüklediği sorumlulukla vakit kaybetmeden harekete geçti. Mavi güller ve gizemli not, cinayetle gölgelenmişti. Laçin, kararlı adımlarla polis araçlarından birine doğru ilerledi. Direksiyona geçtiğinde, aklındaki düşünceleri bir kenara bıraktı ve hızla olay mahalline doğru sürdü. Yirmi dakika sonra Beykoz’daki cinayet mahalline vardığında, polis şeritleri çoktan çekilmiş, olay yeri inceleme ekibi çalışmaya başlamıştı. Etrafta siren seslerinin yankısı devam ederken, Laçin araçtan inip hızla ekibin yanına gitti.
İncelemeyi yürüten başkomiser, Laçin’in geldiğini fark edince ona yaklaştı. "Amirim, maktul Emir Selen. 35 yaşında, bıçakla defalarca yaralanmış. İlk belirlemelere göre saldırı çok ani ve öfkeli bir şekilde gerçekleştirilmiş."
Laçin, olay yerini dikkatle gözleriyle taradı. Etrafındaki izleri inceledi, yerde kan izleri hala taze duruyordu. Saldırının şiddetini anlamak zor değildi. Birkaç metre ötede bıçağın bulunduğu alana doğru yöneldi, kırılmış bir cam parçası dikkatini çekti. "Bu parça nereye ait olabilir?" diye sordu, gözlerini kırık camda gezdirirken.
Başkomiser hafifçe başını salladı. "Henüz bir bağlantı kuramadık, ama camın üzerinde parmak izi bulduk. Ayrıca maktulün cebinden bir not çıktı."
Laçin kaşlarını çatarak notu inceledi. Küçük bir kağıt parçasına aceleyle yazılmış birkaç kelime vardı: "Beni buldu."
İçini bir ürperti kapladı. "Beni buldu…" diye mırıldandı. Bu iki kelimenin ardında saklanan büyük bir hikaye olmalıydı. Laçin, olay yerinde dikkatle adımlarını atarken etrafı gözleriyle tarıyordu. Gözlerinden hiçbir detay kaçmazdı, her şeyin olası bir ipucu olabileceğini bilirdi. Olay yeri inceleme ekibi işlerini yaparken, Laçin biraz daha kenara çekilip etrafı incelemeye koyuldu. Derken gözleri yere sıkışmış gibi duran bir kumaş parçasına takıldı. Hemen eğilip daha yakından baktı; üzerinde belli belirsiz kan lekeleri vardı. Bu küçük parça, belki de cinayetle bağlantılı en önemli ipucuydu. İçindeki şüpheci içgüdüler hemen devreye girdi, maktul ile bir alakası olabilir miydi? Ya da belki de bu cinayet sahnesine ait olmayan bir yabancıya ait izdi?
Derin bir nefes alıp cebinden eldivenlerini çıkardı, acele etmeden ellerine taktı. Ardından dikkatlice kumaş parçasını yerden aldı. Gözleriyle onu iyice inceledi, kan lekeleri taze gibiydi. Laçin'in zihninde onlarca olasılık bir araya gelmeye başlamıştı. Olay yerindeki her iz, her detay onu bir adım daha ileri götürebilirdi. Şüpheci bir yapıya sahip olmak, onu işinde başarılı kılan en önemli özelliklerden biriydi. Bu yüzden her ipucuna iki kat daha dikkat ederdi; gördüğü her şeyin gerisinde bir hikaye yatıyor olabilirdi.
Tam bu sırada arkasından bir hareketlenme oldu. Dönüp baktığında, olay yerine savcı Sezai Rahmi Alkoç’un geldiğini gördü. Uzun boyu ve heybetli duruşuyla dikkat çeken bir adamdı Sezai Rahmi. Etrafındaki polisler ona saygı ile selam veriyordu. Adeta bir anlık duraksama olmuş gibiydi, herkesin gözleri ona çevrilmişti. Laçin ise sessizce Sezai’nin yaklaşmasını izledi. Savcı, sert ama etkili adımlarla ona doğru gelirken, Laçin elindeki kumaş parçasını bırakıp doğruldu.
"Merhaba Komiser Hanım, nasılsınız?" diye sordu Sezai, derin ve güven veren bir ses tonuyla. Yüzündeki ciddiyet, olayın ağırlığını hemen hissettiriyordu.
Laçin sakin ve profesyonel bir şekilde başını eğerek, "Sağ olun Savcı Bey," dedi. Ardından elindeki delili ona göstererek, "Olayla siz ilgileniyorsunuz sanırım?"
Sezai, gözlerini kısa bir an kumaş parçasına kaydırdı, sonra tekrar Laçin’e dönüp başıyla onayladı. "Evet, bu vakayı ben üstleniyorum. Durum nedir?"
Laçin, olay yerini işaret ederek konuşmaya başladı. "Maktul Emir Selen, 35 yaşında. Cinayet bıçakla işlenmiş, saldırının şiddeti göz önüne alındığında oldukça öfkeli bir saldırganın işi olduğu düşünülüyor. Ayrıca, biraz önce bu kumaş parçasını buldum, üzerinde kan lekeleri var. Maktulle bağlantısı olabilir."
Savcı Sezai, ellerini cebine sokup, inceleyici gözlerle çevreyi süzdü. Gözleri detaycı ve soğukkanlıydı, adeta her şeyi zihninde yeniden canlandırıyordu. "Bu tür bir saldırının arkasında kişisel bir motivasyon olabilir," dedi düşünceli bir şekilde. "Saldırının bu kadar vahşi olması… Belli ki kurbanı tanıyan biri olabilir."
Laçin başını salladı. "Olası. Ayrıca kurbanın cebinden çıkan bir not var, üzerinde sadece 'Beni buldu' yazıyor. Bu, kişisel bir mesele olduğunu düşündürüyor. Ancak kim ya da neyi kastediyor, bunu henüz bilmiyoruz."
Savcı Sezai kaşlarını çatarak notu eline aldı. "Beni buldu... Bu kelimeler bir tehdit gibi kokuyor. Belki de kurban birinden kaçıyordu."
Laçin, gözlerini savcıdan ayırmadan devam etti. "Maktulün yakın çevresiyle konuşmak şart. Bu nottan yola çıkarak, geçmişte karıştığı bir olay, bir düşmanlık ya da kişisel bir mesele olmalı."
Savcı başını olumlu anlamda salladı ve ciddi bir yüz ifadesiyle, "Evet, derinlemesine bir soruşturma yapacağız. Ama şimdi bu kumaş parçasını ve kan örneklerini laboratuvara göndermemiz lazım. Bu küçük parçalar bize cinayetle ilgili daha fazla bilgi verebilir."
Laçin kumaş parçasını usulca paketleyip delil çantasına koydu. Gözleri hala sahnedeki her ayrıntıyı inceliyordu. İçinde beliren şüpheler, bu davanın hiç de basit olmayacağını söylüyordu ona. Savcı Sezai’nin de içgüdüleri aynı doğrultudaydı. Cinayet, sadece bir kişinin ölümü değildi; arkasında gizlenen bir hikaye vardı. Ve Laçin ile Sezai, bu düğümü çözmek için yola koyulmuşlardı.
Savcı, Laçin’e son bir kez bakarak, "Bu dava karmaşık olacak, Komiser Hanım. Dikkatli olmalıyız," dedi. Laçin, gözlerini bir an Sezai'ye dikti, ardından tekrar olay mahalline döndü. "Her zamanki gibi," diye cevap verdi, kararlılıkla. Laçin, olay yerindeki atmosferin soğukluğunu hissederken, çevresinde çalışan polislere dönüp kararlı bir ses tonuyla emirlerini vermeye başladı. "Arkadaşlar, bu civardaki MOBESE kameralarını ve varsa ev güvenlik kameralarını dikkatle araştırın. Mutlaka bir şeyler yakalamış olmalılar. Olayla ilgili daha fazla detay bulmalıyız."
Ekipler harekete geçerken Laçin, olay yerini bir kez daha gözleriyle taradı. Cinayetin işlendiği bölge sakin görünse de, buranın güvenlik kameralarının izlenebileceği bir yer olduğuna emindi. Zamanla yarıştıklarını biliyordu. Kan izleri hala tazeydi ve her saniye delillerin değeri artıyordu.
"Ve," diye devam etti, sesi daha otoriter çıkmaya başlamıştı, "otopsi için hemen hazırlıklara başlayın. Maktulün vücudundaki yaralar hakkında daha fazla bilgi almamız gerekiyor. Ölüm zamanı, kullanılan bıçağın türü, saldırının yönü...
Savcı Sezai Rahmi Alkoç da Laçin’in direktiflerini sessizce izliyordu, onun olay üzerindeki hakimiyeti göz ardı edilemeyecek kadar güçlüydü. Laçin, sözlerini tamamladıktan sonra ekibine güvenle bakarak, "Daha fazla zaman harcayamayız. Ne kadar hızlı hareket edersek, o kadar çok bilgi toplarız. Şimdi iş başına," dedi.
Ekipler hızla dağıldı, kimi kamera kayıtlarını araştırmak için harekete geçti, kimileri de maktulün cenazesini adli tıpa göndermek için hazırlıklara başladı. Laçin, bir an için derin bir nefes aldı, olayın karmaşıklığının farkındaydı. Her küçük ayrıntı, cinayetin arkasındaki büyük hikayeyi çözmeye yarayabilirdi. Laçin, savcı Sezai Rahmi Alkoç’un beklenmedik kutlaması karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. "Doğum gününüz kutlu olsun, Komiser Hanım," dedi Sezai, hafif bir gülümsemeyle. "Gönderdiğim gül buketini beğenmişsinizdir umarım. Mavi güller... Sizin karakterinizi yansıttığını düşündüm."
Bu jest, Laçin’i adeta dondurmuştu. Savcı Bey’in böyle bir düşünceliliği, onun beklediği son şeydi. Aralarındaki ilişki tamamen profesyoneldi ve bu türden bir yakınlık yaşanmamıştı. Laçin, kendisini toparlamaya çalışırken zihni hızla sorularla doluyordu. Neden böyle bir şey yapmıştı? Bunun anlamı neydi? Ama bu düşüncelerinin arasında kaybolurken, telefonu çalmaya başladı.
Telefonun ekranında Rıza Amir’in adı belirdi. Bir an derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı, ardından cevapsız bırakmamak için hızlıca açtı. "Efendim, amirim," dedi.
Amir, ciddi ve doğrudan bir tonda konuşmaya başladı. "Komiser, cinayetle ilgili hiçbir detayı göz ardı etmemeniz gerekiyor. Bu iş fazla ciddi. Seni uyarıyorum çünkü bu vakada en küçük bir hata, çok büyük sonuçlar doğurabilir."
Laçin, amirinin endişesini anlıyordu, fakat bu kadar baskı yapması biraz kaba gelmişti. Yine de sakinliğini korudu. "Anladım amirim. Tüm ekip titizlikle çalışıyor, merak etmeyin."
Rıza Amir’in sesi biraz daha yumuşadı ama hala sert bir ciddiyet taşıyordu. "Bu meseleyi daha sonra emniyette daha ayrıntılı olarak konuşacağız. Şimdi işine devam et. Bu konuda fazla zamanımız yok."
Laçin, "Baş üstüne müdürüm," diyerek telefonu kapattı. Zihni yeniden savcı Sezai'nin yaptığı jest ile amirinin sert uyarıları arasında gidip geliyordu. Kafası karışmıştı ama profesyonelliğini kaybetmemeliydi. Zaman kaybetmeden işine odaklanmalıydı.
Bir süre sonra emniyete döndüğünde, Laçin’in ilk işi Rıza Amir’in odasına gitmek oldu. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde, Rıza Amir ciddi bir ifadeyle onu karşıladı. Masanın arkasında oturmuş, elindeki dosyaları inceliyordu. Amir, bakışlarını Laçin’e çevirip konuşmaya başladı.
"Komiser," dedi derin bir sesle, "bu cinayetin ardında düşündüğümüzden çok daha büyük bir şey var. Sadece Beykoz'daki cinayet değil, dün gece de iki benzer vaka daha yaşandı. Hepsi aynı yöntemle öldürülmüş; bıçak darbeleri, saldırganın öfkesi, her şey aynı. Ama dikkat çekici olan şu: Ölen kişilerin kimliklerinde isimler farklı, ama ölüm şekilleri neredeyse tıpa tıp aynı."
Laçin, amirinin söylediklerini sindirmeye çalışırken kaşlarını çattı. "Bu üç kişi arasında bir bağlantı var mı?" diye sordu.
Amir, elindeki dosyalardan birini kapatıp masanın üzerine bıraktı. "Şu ana kadar kesin bir bağlantı bulamadık, ama bu cinayetler arasında bir tesadüf olduğunu sanmıyorum. Bir şeyler dönüyor, ama ne olduğunu henüz tam olarak çözemiyoruz."
Laçin, olayların büyüklüğünü kavradıkça içindeki şüpheler daha da derinleşti. "Bu kadar benzer cinayetlerin rastgele olması imkânsız," dedi. "Bu kişileri bir araya getiren bir şey olmalı, belki bir örgüt, belki geçmişteki bir olay."
Rıza Amir, ciddi bakışlarını Laçin’in gözlerine dikti. "Bu işin ardında ne olduğunu çözmek senin ve ekibinin görevi, Komiser. Sana güveniyorum, ama unutma, bu dava sıradan bir cinayet değil. Daha büyük bir şeyin parçası olduğumuzu düşünüyorum. Her adımınızı dikkatle atın."
Laçin, derin bir nefes aldı. Olayın ağırlığı omuzlarına çökmeye başlamıştı ama bu sorumluluğu taşıyacak kadar güçlüydü. "Ekip olarak bu işi çözeceğiz, amirim," dedi kararlı bir ses tonuyla. "Bize güvenebilirsiniz."
Rıza Amir, ona son bir kez bakarak başını onaylarcasına salladı. "Güzel. Ama güvenimi kaybetme, Komiser. Bu işin ne kadar karmaşık olduğunu tahmin edemeyiz, ama senin ve ekibinin bu davayı çözme yeteneğine inanıyorum. Dikkatli ol."
Laçin, amirinin odasından çıkarken içindeki gerilim arttı. Artık bu davanın sıradan bir cinayet olmadığını biliyordu. Bu işin ardında kim ya da ne varsa, planları çok daha büyük olabilirdi. Tüm dikkatini toplamalı, her ayrıntıyı titizlikle incelemeliydi. Çünkü küçük bir hata, çok büyük sonuçlar doğurabilirdi.
Ne bölümdü ama lütfen oy ve yoeum yapınız. Grip oldum ve geberiyorum. Sizi bolumsuz bırakmamaya çalışacağım
|
0% |