@aytengul
|
Merhaba arkadaşlar nasılsınız işi misiniz, Umarım beğenirsiniz lütfen okuyup oy ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
O olaydan iki gün geçmişti ve konakta tansiyon bir an olsun düşmemişti. Kenan'ın Semra'yı okula göndermek istemesi, evde büyük bir kargaşa yaratmıştı. Herkes bu kararı tartışıyor, itirazlarını yüksek sesle dile getiriyordu. Konakta sesler sürekli yükseliyor, tartışmalar hiç durmuyordu. Kenan, her itirazı kararlılıkla karşılayarak herkesi susturmaya çalışıyordu.
Kezban Hanım, sinirle Kenan'a döndü: - "Kenan, bu yaptığın kabul edilemez! Bir kadın okuyacak, çalışacak diye bir şey mi var bu topraklarda? Bizim adetlerimize, geleneklerimize aykırı bu!"
Kenan, gözlerinde sert bir kararlılıkla Kezban Hanım'a baktı: - "Kezban Hanım, bu karar benim ve Semra'nın geleceği için alındı. Adetlerimiz değişebilir, gelenekler zamanla dönüşebilir. Ama Semra'nın eğitim alması ve ayakları üzerinde durması en doğrusu."
Kezban Hanım öfkeyle yerinde duramıyordu: - "Senin bu inadın yüzünden herkesin diline düşeceğiz. Kızımızın, ailemizin itibarı ne olacak? Millet ne der?"
Kenan, sakin ama kararlı bir sesle cevap verdi: - "Kimin ne dediği umurumda değil. Bu karar bizim için alındı ve bu evde kimse buna engel olamayacak."
O sırada, diğer aile üyeleri de tartışmalara katıldı. Herkesin itirazları ve endişeleri vardı. Kenan, her birini tek tek dinleyip yanıt veriyordu: - "Kenan, sen bu kararla ailemizi küçük düşürüyorsun!" dedi amcası sert bir ifadeyle.
- "Amca, ailemizi küçük düşüren şey, kadınlarımızı eğitimsiz ve bağımlı bırakmaktır. Semra'nın eğitimiyle bu ailenin gururu olacağız," diye cevap verdi Kenan, gözlerinde ateşle.
- "Peki ya Semra'nın karşılaşacağı zorluklar? Toplum onu dışlayacak!" diye bağırdı kuzeni.
Kenan derin bir nefes alarak devam etti: - "Semra güçlü bir kadın. Bu zorlukların üstesinden gelecektir. Biz de onun yanında duracağız."
Bu tartışmalar sürerken Semra, köşede durup sessizce dinliyordu. İçinde hem korku hem de umut vardı. Ancak Kenan'ın kararlılığı ve desteği onu cesaretlendiriyordu. Kezban Hanım son bir kez daha sertçe konuştu: - "Kenan, bu inadın hepimizi mahvedecek. Bunu göreceksin."
Kenan, gözlerinde kararlılıkla ve içindeki ateşle Kezban Hanım'a baktı: - "Göreceksiniz ki, Semra okuyacak, başaracak ve bu aileyi gururlandıracak. Hiç kimse, ama hiç kimse, onun ve benim bu kararımdan döndürmeyi başaramaz."
Konaktaki sesler yavaş yavaş azalmaya başladı. Herkes Kenan'ın kararlılığını ve inancını görmüş, tartışmanın bir yere varmayacağını anlamıştı. Kenan, Semra'nın elini tutarak odadan çıkarken, içlerinde büyük bir umut ve kararlılıkla yeni bir geleceğe doğru adım atıyorlardı.
Kenan, Semra'yı odasına götürdü ve gözlerinin içine bakarak konuştu: - "Başını kaldır, Semra. Sakın başını eğme. Sen, baş eğilecek bir şey yapmadın. Bu evlilik yüzünden ikimizin de hayatı mahvoldu.
Sen daha 15 yaşında, oyuncaklarınla oynayacak yaşındayken evliliğe mecbur bırakıldın. Ben bu evlilikte sana zorluk çıkartmayacağım. Zaten gördüğüm kadarıyla, zaten acılarla yüzleşmişsin.
En sevdiklerinden en kötü darbeyi almışsın. Sana bu konuda destek olacağım, merak etme. Ben senin yanındayım Semra ve senin okuman için elimden geleni yapacağım."
Semra, Kenan'ın bu sözleri karşısında gözyaşlarına hakim olamıyordu. İçinde bir umut filizlenmişti.
Kenan'ın desteğiyle kendine olan güveni artmıştı. Artık yalnız olmadığını ve kendini savunabileceğini biliyordu. Bu destekle, karşılaşacağı zorlukların üstesinden gelebilecekti.
- "Teşekkür ederim, Kenan. Senin desteğin benim için çok önemli. Bu yol zor olacak ama seninle birlikte her şeyi başarabilirim."
Kenan, Semra'nın elini sıkarak ona güven verdi: - "Evet, her şeyi başaracağız. Bu zorlukları birlikte aşacağız. Artık yeni bir başlangıç yapıyoruz ve bu yolda kimse bizi durduramaz."
Kenan, kimseyi umursamadan tüm zorlukların üstesinden gelmişti ve okul müdürüyle konuşmuştu. Uzun süren tartışmalar ve ikna çabaları sonucunda, okul sonunda Semra’yı kabul etmeye razı gelmişti. Kenan'ın içi içine sığmıyordu; nihayet, evdeki tüm sorunların çözüm yolu olan Semra, okuyabilecekti.
Ancak bu zafer kolay elde edilmemişti. Müdür, Semra'nın kabul edilmesi konusunda başlangıçta oldukça tereddütlüydü. Kenan, müdürün odasına ilk girdiğinde, ağır bir sessizlik hakimdi. Masanın arkasında oturan müdür, kaşlarını çatmış, dikkatlice Kenan’ı süzüyordu. Kenan, her kelimesini dikkatle seçerek Semra’nın neden bu okula kabul edilmesi gerektiğini anlatmaya başladı. Her itirazda daha güçlü bir argümanla geri döndü, her kuşkuda daha güçlü bir şekilde inancını ortaya koydu.
Müdür, bir süre direndi. Ancak Kenan’ın kararlılığı ve Semra’nın durumu hakkındaki ısrarcı anlatımı, sonunda müdürü ikna etti. "Peki," dedi müdür, derin bir nefes alarak, "Semra’yı okula kabul edeceğiz."
Bu sözleri duyan Kenan, zaferin tatlı acısını iliklerinde hissetti. Fakat asıl mücadele yeni başlıyordu. Semra'nın okula kabul edilmesi, sadece bir adımdı. Kenan, bu süreçte karşılarına çıkacak tüm engellerle başa çıkmaya kararlıydı. Evdeki sorunlar ve dışarıdaki zorluklarla dolu yolculuk, Temra'nın eğitimiyle birlikte yeni bir boyut kazanacaktı.
Kenan, okulun kapısından çıkarken, derin bir nefes aldı ve gökyüzüne baktı. Artık her şey, Semra'nın geleceği için daha parlak görünüyordu. Ama bu, fırtınanın sadece öncesiydi. Zamanla, bu karanlık bulutların arasından sıyrılıp, güneşin doğuşunu görebilecekler miydi? İşte, en büyük soru buydu.
Kenan, okul müdürüyle her şeyi konuşmuştu. Müdür, Semra'yı okula alacaklarını garanti etmişti. Semra, arabanın içinde heyecanla beklerken Kenan sevinçle yanına geldi. Yüzündeki gülümsemeyle eğilerek Semra'ya şöyle dedi: "Tebrik ederim Semra, okul seni kabul etti! Artık burada okuyacaksın."
Semra'nın kalbi hızla atmaya başladı. Bu yeni başlangıç, onun için çok değerliydi. Heyecan ve mutlulukla dolup taştı. Kenan, Semra'ya duygu dolu gözlerle baktı, ardından arabanın kapısını açarak ona yardımcı oldu. "Hadi, yeni hayatına ilk adımı at," dedi.
Semra, okul binasına doğru yürümeye başladı. İçeri adımını attığında, derin bir nefes aldı. Burada yeni sınıfına gidecekti. Bu an, hayatının en önemli dönüm noktalarından biriydi. Kenan'ın desteğiyle Semra, yeni okulunda kendine güvenle ilerlemeye başladı.
Kenan, arkasına dönük duran Semra'ya içtenlikle seslendi. "Semra, ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, seni her zaman bilgilendireceğim. Merak etme, sen okuyacaksın. Yoluna çıkacak hiçbir zorluk seni bu yoldan alıkoyamayacak. Sakın kimsenin ne dediğini önemseme. Boş insanların boş laflarının seni üzmesine ya da kalbini kırmasına izin verme. Senin için her zaman burada olacağım."
Semra, Kenan'ın sözlerini dinlerken derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı. Onun güven verici sesi, içindeki tüm korkuları silip süpürüyordu. Kenan devam etti: "Sen güçlü birisin Semra. Önünde parlak bir gelecek var. Bu yolculukta karşına çıkacak her engeli aşacaksın. Kendine inan ve her zaman ileriye bak."
Kenan, Semra'nın omzuna hafifçe dokundu ve ona destekleyici bir gülümseme ile baktı. "Hadi, artık yeni okuluna adım atma zamanı. Seni bekleyen harika şeyler var. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendir ve kimsenin seni durdurmasına izin verme."
Semra, Kenan'ın bu sözlerinden güç alarak okul binasına doğru ilerledi. Artık önünde hiçbir engel kalmamıştı ve bu yeni başlangıcın heyecanıyla doluydu. Kenan'ın desteğiyle, yeni okulunda başarılı olacağına inanıyordu.
Semra'nın yanına genç bir kadın öğretmen geldi. Semra, Kenan'a el sallayıp yeni hayatının ilk adımlarını atmaya başladı. Öğretmen, onu 9. A sınıfına götürdüğünde Semra'nın kalbi küt küt atıyordu. Daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamıştı.
Kadın öğretmen, Semra'ya boş bir masada oturmasını söyledi. Semra yerine otururken sınıfta fısıldaşmalar başladı. Arkasını yeni çevirmişken kulağına şu sözler çalındı:
"Kos koca aile evlendi, mal gelip sınıfa geliyor."
"Salak," diye ekledi bir başkası.
Semra'nın kalbi kırıldı. Daha ilk günden, daha ilk anda bu kadar sert bir tepki beklemiyordu. İnsanların onunla ilgili böyle konuşmasını istemiyordu. Derin bir nefes alarak, kendini toparlamaya çalıştı.
Öğretmen sınıfa dönerek, "Sınıf, sessiz olun lütfen. Yeni öğrencimiz Semra'ya hoş geldin demek yok mu?" dedi.
Semra, öğretmeninin bu sözleri üzerine biraz rahatladı ama gözleri yine de sınıftaki diğer öğrencilerdeydi. Onların bakışları, söylediklerinden daha çok şey anlatıyordu.
"Hoş geldin Semra," dedi bir öğrenci, ancak yüzündeki alaycı gülümseme gözden kaçmadı.
"Evet, hoş geldin," dedi bir diğeri, ancak gözlerinde aynı soğuk ifade vardı.
Semra, bu yeni başlangıcın hiç de kolay olmayacağını anladı. Ama içindeki güç, ona direnmesi gerektiğini fısıldıyordu. Kenan'ın dediklerini hatırlayarak duruşunu dikleştirdi ve kararlı bir sesle konuşmaya başladı.
"Teşekkür ederim," dedi Semra. "Ben okumak çok istiyorum. Benim adım Semra. Ben okumayı çok istiyorum. Benim için okumak çok önemli. Kimileri okumayı ucuz görebilir. Bu benim problemim değil. Benim için okumak bu dünyadaki en güzel şey. Ve okumak bence bir kadının elde edeceği en iyi şey. 15 yaşında bu hayalimi gerçekleştiriyorum. Ve çok mutluyum. Umarım iyi bir sene ve iyi bir dostluklar olur."
Sınıf bir an sessiz kaldı, sonra bazı öğrencilerin bakışları biraz daha yumuşadı. Semra, söylediklerinin etkisini görmek için etrafa bakarken, içinden bu yeni başlangıcın onun için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladı. Mücadele edecekti, çünkü bu onun hayaliydi.
Semra, eğer güçsüz görünürse ezileceğinin farkındaydı. Güçlü durursa kimse onu ezemezdi. Şunu da biliyordu ki, şimdiye kadar hep ezilmişti, hep hor görülmüştü. Artık buna bir son vermek istiyordu. Kararlıydı; bundan sonra ezilmeyi asla kabul etmeyecekti. Ona okumak şansı verildiğinde, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirecekti.
Gözleri doldu, yaşadığı tüm zorlukları bir film şeridi gibi zihninden geçirdi. Her hakareti, her aşağılanmayı, her gözyaşını hatırladı. Kalbi sıkıştı, ama aynı zamanda içindeki ateş daha da harlandı. Bu sefer farklı olacaktı. Bu sefer kendine olan inancıyla, kararlılığıyla ve azmiyle herkese meydan okuyacaktı. Semra, güçsüz bir kız olmadığını göstermek için her şeyi yapacaktı.
Okulun ilk günü yaklaştıkça içinde büyüyen heyecan ve korku birbiriyle çarpışıyordu. Ama o korkuyu bastırdı, yerini kararlılık aldı. "Ben başaracağım," diye fısıldadı kendi kendine. "Bu kez başaracağım."
Semra, okula adım attığında, bakışlarıyla bile kimseye pabuç bırakmayacağını haykırıyordu. Artık o, geçmişte ezilen o kırılgan kız değildi. Herkesin onun içindeki gücü ve kararlılığı görmesini sağlayacaktı.
Her zorlukta, her engelde, ona verilen bu fırsatı hatırlayacak ve asla pes etmeyecekti. İçindeki ateşle, kararlılığıyla ve inancıyla yeni bir Semra doğuyordu. Bu, onun kendi hikayesiydi ve bu hikayeyi kendi elleriyle yazacaktı.
Semra kendini tanıttıktan sonra dersler işlemeye başlamıştı. Her bir konuyu anlamaya ve daha iyi kavramaya çalışıyordu. Özel öğretmenleri sayesinde çoğu konunun aslında ne kadar basit olduğunu ve nasıl kolay yollarla sonuçlara ulaşılacağını çok iyi anladı. Semra'nın kapasitesini gören öğretmenleri, onu ilk günden ağızları açık bir şekilde izlemeye başlamıştı. Üçüncü matematik dersinde, öğretmen öğrencilerden birinin gelip problemi çözmesini istedi. Kimse cesaret edemezken Semra elini kaldırdı ve tahtaya gelip problemi çözmeye başladı. Öğretmenin, Semra'nın bu becerisine hayran bakışları, onun ne kadar yetenekli bir çocuk olduğunu gösteriyordu. Semra 15 yaşındaydı ve evlendirilmişti. Ancak şimdiye kadar bilmediği talih bundan sonra yanında olacaktı. Şimdiden birçok kişi onu kıskanmaya başlamıştı.
Bir grup kız teneffüslerde Kenan'ın yakışıklılığını ve Semra'nın ona yakışmadığını söylüyorlardı. Semra bunu duymamıştı ve kimseyle pek samimi olmamıştı. Ancak zamanla belki arkadaşlık kurabileceğini düşünüyordu. Onun için en önemlisi derslerdi. Derslerinin iyi olması yeterliydi. Ancak dersler çok yorucuydu. Sonuncu ders zilinin ardından.Okuldan çıkıp arabaya vardığında Araba onu eve götürdüğünde artık bitkin düşmüştü. Verilen sorular ve ödevler onu oldukça zorlayacak gibi duruyordu. Ancak inancın gücüyle her şeyi başarabileceğine inanıyordu. Semra da inançlı bir kızdı ve inancın gücünü hiçbir şey yıkamazdı.
Semra eve geldikten sonra elini yüzünü yıkayıp odasına çıktı. Kezban Hanım onu görmemişti ve Semra da onu görmek istemiyordu, çünkü ilk günü güzel geçmişti ve bunu bozmamak istiyordu. Bu yüzden odasına çekilip yemeğini de odasında yedi. Akşam Kenan odaya girdiğinde biraz sohbet edip yemeklerini yedikten sonra uyudular.
|
0% |