Yeni Üyelik
30.
Bölüm

İ.Y 28 Aynı oda

@azamet_29_2

" Neden çalışmak istiyorsun.
İhtiyacın yok ki. "

" İhtiyacım olduğu için değil zaten.
Ben ömrüm boyunca kolay, zor demeden hep çalıştım.
Çalışmaya alıştım.
Tamam.. Geceyi bitlikte geçirdik.
Senin karın oldum ama bu köşeye çekilip oturmam anlamına gelmez."

Demiştim ki.
Arkamdan gelen kırılan bardak sesiyle yerimde sıçrayarak arkama döndüm.
Eli havada şaşkın kala kalmış kişi
alık alık bakan Batuhan'dan başkası değildi. Yanında da Erol ve bir bana bir Baran'a bakıyorlardı.

" Sıçtın kızım Leyla. Al sana rezillik."

Leyla daha Batuhan ve Erol şokunu atlatamadan arkasında gördüğü,

" Ne oldu kötü birşey mi var? "

Diyen Salih ile kocaman gözlerle irkildi.

Araya Erol girdi.

" Yok birşey Batu'nun sakarlığı tuttu yine. "

" E- Evet arada böyle sakarlığım tutuyor."

Batuhan durumu bu şekilde toparlamaya çalışırken
Baran sakinliğini hiç bozmadan yerinden kalkarak,

" Hayırdır çocuklar sabahın körü burda ne işiniz var."

Diyince Erol:

" Abi konuşacaklarmız vardı. Ama musait değilsen."

" Salona geçin geliyoruz bizde."

Batuhan yerden aldığı kırık cam parçalarını alıp copr bırakarak Erol ve Salih ile salona geçerken Leyla başını masaya bıraktı.
Çıkan ses alnının masaya çarpma sesiydi.

Ellerini saçlarına geçirirken Baran yanına gelip oturdu.

" Kaldır başını."

Kız başını iki yana salladı.

" İstemiyorum."

" Başını önüne eğecek birşey yok ortada. Bundan sonra sen benim karımsın. Kimseye bir açıklama yapmak zorunda değiliz. Kimse de sana saygısızlık etmeyecek. Buna izin vermem."

Leyla yavaşça başını kaldırıp, yüzünü Baran'a dönerek koyu mavilere baktı.
Baran elini kızın çenesine koyarak dudağının üzerine küçük bir buğse bırakarak,

" Hadi gel." Dedi.

" Burası daha iyi."

" Saçmalama."

Derken kızı kolundan tutarak ayağa kaldırdıktan sonra elini elinin içine aldı. Yanında yürüterek salona geldiler.

Mutfaktan çıkan ikilinin yüzlerine baktı Batuhan, sonrada ellerine.

Baran'ın ciddi olan bakışları Erol'un ve Batuhan'ın gözlerinden geçtiğinde konu anlaşılmıştı.
An itibariyle kimsenin bir şey sormasını istemiyordu.

Baran yanında Leyla ile birlikte salona geldiğinde Nergiz, Keko ve Salih, Batuhan ve Erol la birlikte ayakta bekliyorlardı.

" Oturun. " Dedi Baran.

" Hoşgeldiniz."

Herkes koltuklara geçip oturduğunda
yanındaki Leyla'nın eli hâlâ elinde büyük koltuğa geçti Baran.

Leyla'yı yavaşça çekerek yanına oturacak şekilde yönlendirdi.
Kız da oturduktan sonra

" Hepiniz burda olduğunuza göre haberleriniz var sanırım."

Batu:

" Evet abi.
Salih arayıp konuşmamız gerekiyor diyince bende buraya gelin dedim. Ama.."

Batuhan az önceki durum yüzünden Salih'i eve çağırdığına pişman olmuştu.

" İyi yapmışsın. "

Dedi Baran rahatsız olmadıklarını belli etmek için.

" Anlatın bakalım neler buldunuz? "

Salih:

" Keko ile kaç gündür verdiğin telefondaki numaraların peşindeyiz."

" Ee numaralar kimlere ait. "

" Ha-ha ha yalet- lere "

Dedi Keko kekeleyerek.

" Nasıl yani?
Anlamadım. Ne hayaleti? "

" Bazı numaralar kurumlar üzerine ve sahte. Bazı numaralar ise ölmüş insanların üzerine. Hatta bir numaranın sahibi alındıktan sonra doğmuş siz düşünün.
Dahası cihazlardan sinyal alamıyoruz artık. Enson Şile'de aldık sinyali."

Diye bitirdi cümleyi Salih.

" Yani denize atıp kurtuldular."

" Ö- Öyy- le o- olmalı. "

" Yani Gölge denen adam işini sağlam yapıyor. Adı gibi geride iz bırakmıyor."

" Ya Tekin?
Ondan bilgi alamadınız mı? "

" Bizzat ben konuştum kardeşimle.
Çok sıkıştırdım.
Her hangi bir bilgisi yok."

" Emin misin?"

" Eminim.
Ölümden döndü.
Bir şey bilse emin olun söylerdi."

" Temel her şeyi sadece kendi bilirdi.
O adi şerefsiz, orospu çocuğu kendinden başka kimseye güvenmezdi.
Bu yüzden çakaldı lakabı."

Dişlerinin arasından hırlayarak konuştu Leyla.
Başını önüne eğdi. Kucağındaki bir eli sıkı sıkı yumruk şeklindeydi.
Baran kızın değişen yüzüne bakarak avucundaki elini baş parmağı ile okşarken kendine dönen gözlere baktı.
Kız Baran'ın avucundaki elini diğer elinin yardımıyla cekerek ayağa kalkarken,

" Biraz hava alsam iyi olacak."

Dedi.
Bunu söylerken eli midesinin üzerindeydi. Temel'i yeniden hatırlamak yaşadığı her şeyi bir bir yeniden yaşatmıştı sanki bir kaç saniyede. En son da Temel'in cesedi ve annesinin mezarı...
Bedeninin sarsıldığını hissederken midesinde hissettiği bulantıya engel olamamıştı kız.

Eli midesinde hızlı adımlarla salondan çıkış kapısına giderken.
Baran biraz hava alıp yalnız kalsın diye arkasından gitmedi. Yaşadıklarına yakından şahit olmuştu.
Zor günler geçirmişti kız. Etkilenmemesinin mümkünü yoktu. Zamanla düzelecek diye geçirdi içinden. Ama dayanamayan Nergiz kalkıp peşinden dışarıya yöneldi.

Bu sırada Leyla dışarı çıkarak hızlı adımlarla ön bahçeye doğru ilerledi.
Bir kaç adımdan sonra yerinde durdu. Derin bir nefes çekerek başını gökyüzüne çevirdi önce.
Gri bulutlar rüzgarında etkisiyle hızlı yol alıyorlardı. Sanki yetişmek istedikleri bir yer var gibiydi halleri.

O an üşüdüğünü hissederek kollarını kendine sardı kız.
Bu üşümenin sebebi evden çıkarken üzerine almayı unuttuğu hırkadan mı, yoksa annesinin yokluğundan doğan boşluktaki soğuktanmıydı bilemedi.
Sadece iliklerine kadar işledigini hissetti.

" Leyla? "

Duydugu tanıdık sesle arkasına döndü. Arkadaşı Nergiz arkasında endişeli şekilde onu izliyordu.

" İyimisin? "

Önceki pozisyonuna dönerek başını önüne eğerek,

" Evet." Demekle yetindi kız.

Önündeki su birikintisinden yansımasına bakarken yansımasının üzerinden gökyüzünden geçen bulutların izledi bir süre daha.

Sonra yere çömelerek rüzgarla savrulup su birikintisinin kenarına düşen küçük dal parçasını eline aldı.
Sol koluyla dizlerini sararken çenesini dizlerinin üzerine koydu.

Elindeki dal parçasını suyun içinde gezdirirken Nergiz ağır adımlarla yanına kadar gelerek tıpkı Leyla gibi oda yere çömeldi ve sessizce bekledi yanında.

Bir süre ikiside ellerindeki küçük dal parçasıyla suyu karıştırıp durdular.
Elindeki parça suya her girişinde etkisi dalga dalga yüzeyde yayılıyordu kıyıya kadar.
Annesinin yokluğunun verdiği acıda böyle dalga dalga bütün hayatını etkileyecekti biliyordu.

Anne ve babasının yokluklarıyla bıraktıkları yaralar yaşamının bir çok noktasında tekrar tekrar sızlayacak kendilerini hatırlayacaklardı.

Yanında onunla birlikte sessizce bekleyen Nergiz sessiz bile olsa desteğini belli ediyordu arkadaşına.

" Nergiz."

" Efendim."

" Batu'nun teklifini kabul ettinmi? "

Dedi Leyla, biraz daha bu bunalımda kalırsa iyi olmayacak daha kötü hissedecekti. Sonunda ağlamaya başlamak istemiyordu. Bu kez susamazdı çünkü.

" Evet. Senindemi haberin vardı? "

Dedi kız.

" Bir ara konuşurlarken duymuştum."

" Bir işe ihtiyacım vardı.
Batuhan Bey ta evime kadar geldi.
Kapıda gördüğümde küçük bir şok yaşadım önce.
Bu grand tuvalet adamım burda ne işi olabilir. Sabah sabah neden kapımda.
Diye düşündüm. Kapıyı açmayacaktım ama kapı deliğine yapışıp evdesin biliyorum aç kapıyı. Dediğinde açmak zorunda kaldım."

Leyla sessiz gülerek,

" Yapmıştır.
Değişik bi tip Batu.

Eee sonra.."

" Kapıyı açtığımda bir süre o bana baktı ben ona.
İçeri davet etmeyecekmisin? Dedi.
Hayır dedim."

Leyla bu kez sesli güldü.

" Tam senlik."

Gülmesi Nergiz'e de bulaştı.

" Ne istediğini sordum.
İş teklif etmeye geldim. Dedi.
Kısa bir an düşürüp içeriye aldım.
Bir kahve yaptım ayıp olmasın diye."

" Sen mi?
Sen kahveden anlamasın ki."

Alaycı bir gülümseme ile konuştu kız.

" Yalandan uydurdum işte bişey.
Önce yüzü buruştu ama sonra içmeye devam etti. "

" Bunların hepsi manyak."

" Neden?"

" Baran'a yedirdiğim menemeni görsen senin kahven zemzem suyu sayılır. Ama oda yedi.
Nasıl ölmedi şaşıyorum."

" Acı patlıcan hikayesi galiba. Her neyse iyi atıcısın gel bizim acemilere eğitim ver dedi.
Teklif cazip geldi. Yapabileceğim bir işti. Parasıda iyi hem ev arkadaşım evleniyor, artık başka bir eve çıkmam lazım.
Bu yüzden kabul ettim bende."

Gülümsedi Leyla.

" İyi yapmışsın."

Kısa bir sessizlik oldu.

" Ya sen..."

" Ben ne? "

" Bu adamla. Yani..
Bana burda zorunlu kalıyorsun gibi geliyor bana."

" Ben iyiyim. İyiyiz yani."

Nergiz dayanamadı.

" Leyla."

Derken ayağa kalktı. Bu hareketle Leyla da ayağa kalktı.
Nergiz bir adımda tam dibine girerek kulağına doğru eğildi.

" Gerçekten Baran Karamanoğluyla birliktemisin. Yoksa bizimle gelmemen için mi uydurdu o kalas."

Duyduğu şeyle aniden Nergiz'in yüzüne baktı Leyla.
Yanaklarının yandığını hissederken yutkundu.
Dün akşam itibariyle yaşadığı şeyler sahne sahne gözlerimin önünden geçti.

" İnanamıyorum.
Gerçekten onunla..."

Devam edemedi Nergiz. Arkadan gelen seslerle ikiside arkasını döndü.
Arkadaşlarının arasında yürüyen Baran'a baktı kız.

Üzerine giydiği siyah takım elbise siyah gömlek siyah has deri ayakkabıları, yapılı saçları ve bir kaç günlük sakalı ile çok çekici görünüyordu. Kalp atışlarının hızlanmasına engel olamazken
Baran adım adım yaklaşıp Leyla'nın hemen önünde durduğunda Nergiz Salih'in yanına doğru gitti.

Leyla karşısında ona bakan koyu mavileri gezerken kalbi dahada hızlanıyordu. Neydi şimdi bu.

Baran elinde getirdiği siyah şalı kızın arkasından geçirerek omuzlarının üzerinden kollarına sardıktan sonra kollarının arasına çekip arkasında onları izleyen gözlere aldırmadan dudaklarına yapmıştı.

Leyla'nın gözleri koca koca açıldı.
Saniyelik uçan aklı yerine geldiğinde arkada izleyenleri hatırlayıp kendini hızla geri çekerek,

" Delirdinmi ne yapıyorsun?
Herkes bize bakıyordu."

Diye tısladığında Salih abisinden utancından yer yarılsada içine girsem diye düşündü.

Baran geriye doğru kaçmaya çalışan Leyla'ya daha sıkı tutarak izin vermeden kulağına eğildi.

" Seni açıklama yapmaktan kurtarıyorum karıcım.
Herkes görsün ve bilsin sen benim karımsın. Nokta.
Hadi artık içeri gir, üşüyüp hasta olacaksın yoksa. Benim şirkete geçmem gerekiyor. Akşama evdeyim.
Bundan sonra her akşam eve gelmek için çok güzel bir sebebim var.
Bugün arkadaşında seninle kalsın.
Dedi kodu yapar kahve içersiniz."

Kız alık alık bakarken alnından öptü kızı. Sonrada arkasını dönüp diğerlerine,

" Gidebiliriz." Dedi.

Salih ve Keko Leyla'yı utandırmamak için çoktan önden gitmişlerdi.

Herkes gidip Leyla, Nergiz ile bahçede kalırken Leyla kendine gelip onu izleyen Nergiz'e baktı.

" Ne? "

" Hiç. Sana bir soru sormuştum ya cevabını kocacın verdi. "

" Kocam? "

" Adam sana karıcım dedi duyduk. Hatta nerdeyse dudaklarınıda alıp girecekti onuda gördük."

Leyla ellerini saçlarına geçirdi.

" Adamın ar damarı yırtılmış anam ben ne deyim. "
Diye hırladı.
Sonrada hızlı adımlarla eve doğru yöneldi.

" Bi kahve istiyorum. Aklım başına gelsin. İçeceksen gel."

" Geliyorum tabiki."

" Yapamasamda içmeyi seviyorum."

İki kız birlikte içeri girerek mutfağa geçtiler. Masa hâlâ bıraktıkları gibi duruyordu. Leyla omuzundaki şalı eline alıp sandalyeye bıraktıktan sonra,

" Yardım ette önce şu masayı toplayım."

" Sizin yardımcınız yokmu? "

Leyla olduğu yerde durup düşündü.
Gece ve sabah yaşananlar aklına gelince,

" Seni çakaaalll...
Herkesi bilerek yolladın değilmi? "

Nergiz Leyla'nın yumruk şeklindeki eline ve çatık kaşlarını görünce,

" Ne oldu birden? "

Kız kendine gelip,

" A yok birşey.
Yardımcı kadınlar izinli galiba. "

" Anladım. Sen kahveleri yap ben masayı toplarım."

" İyi madem."

Nergiz masayı toplamaya başlarken
Leyla da hem kendi kendine konuşuyor hemde etrafta kahve makinesini arıyordu.

Büyük tezgahın köşesindeki kahve makinesini görünce evet burda. Diyerek üzerindeki dolaba yöneldi. Kapağı açıp kahve kavanozunuda alarak kahveyi hazırlamaya başladı.

Makine ağır ağır kahveleri yaparken Leyla diğer kapakları aça, kapaya fincanları bulup tezgahın üzerine indirirken Nergiz kahvaltılıkları kaldırırken buzdolabında koca bir kutu çikolatayı görünce,

" Bak burda ne buldum."

Diyerek getirip tezgaha bıraktı.
İster istemez kızların yüzü güldü. Çikolata sevmeyen kadını tarih yazmazdı.

" Sen bunu masaya koy bende kahveleri alıp geliyorum."

Nergiz çikolataları masaya bırakıp sandalyeye oturup çikolatalara girişirken kahvelerle geldi Leyla.
Birini kızın önüne birini kendi önüne bırakarak oturdu.
Nergiz kahveden bir yudum aldı,

" Kahveyi güzel yapıyorsun."

" Afiyet olsun."

" Leyla, sence şimdi ne olacak.
Bu Baran'ın peşindeki adam kim hâlâ bulamadık. "

Leyla'nın yüzü asıldı.

" Gölge her kimse Temel ve benim üzerimden yaptığı plânları fiyasko oldu.

Ben olsam bundan sonra bizzat kendim yakalamak isterim ve bunu ben düşünebiliyorsam oda düşünebilir.

Bundan sonra bizi daha zor günler bekliyor bence."

" Gölge neden Baran Karamanoğlu'nu istiyor anlamıyorum."

Baran çok zorlu yollardan geçerek gelmiş bulunduğu yere. Hızlı ve başarılı yükselişi bir çok kişiye dert olmuş.
Dostları olduğu gibi ki zaten sayılı, düşmanlarıda olmuştur. "

Leyla ve Nergiz kahvelerini içerken 50 yaşlarında daha önce görmediği bir kadın ve genç bir kız içeri girdi.

" Pardon rahatsız etmedik umarım. "

Leyla elindeki çikolatanın ucu ağzında kadına ve kıza baktı bir süre.

" Bizi Baran oğlum çağırdı.
Bugünden sonra evin temizliği ve mutfak işleri için. "

" Aa öylemi kusura bakmayın.
Benim haberim yoktu.
Tamam biz salona geçelim siz işlerinize bakın."

Dedi kız.
Nergiz ve Leyla fincanlarla mutfaktan çıkarken Leyla geriye döndü.

" Pardon adınız neydi?"

" Şeker..
Herkes bana Şeker teyze der."

Dedi kadın gülümseyerek.

" Ay çok güzel bir isim."

" Buda kardeşimin kızı Figen."

" Memnun oldum." Dedi kız.

" Bende, size kolay gelsin."

*****

Bu sırada Baran yanında Erol ve Batuhan'la şirkete gelmişlerdi. Gelmeden öncede yolda Salih'e gözlerini açmasını ve araştırmaya devam etmelerini söylemişti.

Odasına geldiğinde masasının üzerindeki kağıtları ve dosyaları gördüğünde Batuhan'a dönüp baktı.

" Hiç bana bakma benim işlerim değiller.
Kaç gündür yoksun.
Bizzat bakıp imzalaman gereken dosyalar ve belgeler onlar."

Haklıydı. Çoğu zaman şirkette olmamış, olduğu zamanlardada çok duramamıştı. Bir çok işi ve toplantıları ertelemek zorunda kalmış bazı anlaşmalar bozulmuştu.

Ceketini çıkarıp masaya yürüdü. Elindeki ceketini koltuğun arkasına takarken kapıdan giren sekreteri elinde iki kahveyle geliyordu.

Birini Baran'ın birinide Batuhan'ın masasına bıraktı.

İki adam ellerindeki işlere odaklandılar. Bu işlerin bir an önce bitmesi gerekiyordu.

" Abi."

" Hımm. "

" Ne yapmayı planlıyorsun. "

" Gece 10 a kadar çıkmazsam burayı temizlerim diye düşünüyorum."

" Ondan bahsetmiyorum.
O gölge denen herife yaklaşamadık bile. Boş durmayacaktır. Yine birşeyler yapmaya kalkacaktır. "

" Orası belli birşey."

Dedi Baran bir yandanda önündeki anlaşma metinlerinin okuyordu.

" Beni neden bu kadar istiyor bilmiyorum ama madem bu kadar istiyor, yeni bir hamle yapmak zorunda. Önce şu işleri bi halledeyim sonrada bir toplantı yapacağız."

" Anladım."

" Birde..."

" Anlaşılan bugün çenen düşmüş.
Söylede rahatla.

Yada dur! "

Dedi Baran geriye yaslanarak.

" Seni zahmetten kurtarayım.
Evet.
Leyla benim karım oldu.
Geceyi onunla geçirdim.
En kısa sürede de resmî nikâhı basıp karımla balayına çıkmak istiyorum."

Batuhan kocaman açtığı gözleriyle adama bakarken,

" Anladım.
Artık yenge diyeceğiz diyorsun."

" Aynen koçum."

" Ee o halde, hayırlı olsun abicim. Bizede mutluluklar dilemek düşer.
Ama Dicle bundan hoşlanmayacak. "

" Dicle'nin ne düşündüğü umrumda bile değil. Beni düşündüğünü bile sanmıyorum. 6 aydır bir kere bile aramadıysa çoktan başka birini bulmuş demektir zaten.

Kaldı ki Dicle dahil hepsi geçmişte kaldı. An itibariyle tek eşli bir erkeğim. Yakında herkes duyacak bunu.
Her neyse sinirlerimi bozmada bitirelim şu işi."

" Tamam tamam."

Tam önündeki kağıtlara dönmüşken kapı tıkladı yeniden.
Baran sinirle elini alnına bastırarak gelen kişiye baktı.

" Baran bey bu sizin için geldi."

Diyerek bir kağıt getirip bıraktı sekreteri. Kız çıkarken Baran kağıdı eline alıp baktı.

Batuhan:

" Neymiş o."

" Davetiye.
Mollabey iş dünyasına veda ediyor.
Her şeyi torununa bırakıp elini eteğini çekiyor. Bunu yaparken bu davetle torununu iş dünyasına tanıtacak. Davet Büyük otelde ve 2 gün sonra.
Bütün iş adamları, iş kadınları herkesi davet etmiş."

" Gidecek misin."

" Gideceğiz tabi. Ülkenin en güçlü ve zengin iş adamı olmazsa eksik olur davet."

" Çok mütevazi demeyi unuttun."

*****

Aradan saatler geçerek nihayet akşam olmuş Baran ve Batuhan'ın işi bekledikleri zamandan daha önce bitmişti.

Birlikte çıktılar şirketten. Erol'un çalıştırdığı arabaya bindiklerinde,

Baran, " Direk eve." Dedi.

" An itibariyla abimiz aile reisi Erol."

Erol aynadan Baran'a bakarak gerçekliğini sorgularken Baran,

" Batu sana bir tane çarparım feleğin şaşar. O kadar kıskandıysan sende bul bi deli evlen oğlum. "

" Buldum abicim merak etme.
Ama daha zamanı var."

" Ne? Ciddimisin lan? "

" Evet Baran bey.
Ciddiyim ne var.
Aslında iyi yaptın valla.
Ne o öyle.
Kızlardan kızlara gezene kadar bir tane olsun benim olsun.
Oh mis gibi. Kur yuvanı otur aşağı."

Baran hâlâ Batuhan'a bakıyordu, beklemiyordu çünkü.

" Kim miş bu kız tanıyormuyuz."

Erol önden atladı lafa.

" Nergiz'dir abi.
Kıza bakarken yüzünü bir gör."

" Ne varmış lan yüzümde. "

" Aşık aşık bakıyorsunya onu diyorum."

" Güzel, hoş bir kız. Benimde hoşuma gitti. Şu işleri bir rayına sokalım gidip konuşacağım. "

" Yani gerçekten Nergiz."

" Evet."

" Imm... Şöyle bir düşününce, yakışıyorsunuz da ha!
Hem iki elti iyi anlaşırlar.

Güzel güzel. Hadi hayırlısı. "

Evin bahçesine girdi araç.
Baran inerken Batu ve Erol otelin yolunu tuttular.
Kapının dışında bekleyen Azad ve Fatih'in önünde durdu Baran.

" Sıkıntı varmı? "

Azad:

" Yok abi.
Şeker Hanım ve yigeni geldiler.
Müştemilata yerleştirdik.

Nergiz akşam gitti. Bizim çocuklar bıraktı.

Leyla Hanım Nergiz'i yolcu ettikten sonra hiç çıkmadı."

" Bundan sonra Leyla Hanım yok.
Yenge diyeceksiniz."

" Peki abi."

Baran direk girişe doğru yürüdü. Kapıyı açarak içeri girdiğinde saat 22:00 olmuştu. Salon boştu.

" Bu saatte oturacak hali yok ya sıkılıp erkenden yatmıştır. "

Dedi kendi kendine.
Hızlı adımlarla üst kata yöneldi.

Direk kendi odasına çıkarak içeri girdi. Ama oda karanlık ve boştu.
Şaşırdı oysa burda olmasını bekliyordu. Odasından çıkıp Leyla'nın kendi odasına giderek yavaşça içeri girdi. Kız kendi yatağında kıvrılmış uyuyordu.

Baran odadan çıkıp kendi odasına geçerek üzerini değiştirip sadece eşofman altını giyip geri geldi.

Leyla'nın yanına gelip eğilerek,

" Leyla." Dedi kısık sesle.

Kız kıpırdanarak,

" Iımm." Dedi gözleri kapalı.

" Neden burdasın? "

" Uyuyorum."

" Onu görüyorum."

" O zaman niye soruyorsun? "

Baran gözlerini devirerek,

" Neden bu odadasın? "

" Burası benim odam o yüzden."

Derken iyice yayıldı yatağa.

Baran aniden yerinde doğrularak kızı tuttuğu gibi sırt üstü çevirerek tek hamlede kucağına aldı.

Leyla daha ne olduğunu anlamadan attığı tiz çığlıkla Baran'ın kucağındaydı.

" Na-Napıyorsun.? "

" Odamıza gidiyoruz."

" Ne? "

" Karı koca aynı odada uyur. Bunu bilmiyor olamazsın.
Sende benim odamda benim yatağında uyuyacaksın yani."

Derken kızı getirdiği odasındaki yatağına bıraktı.
Kız şaşkın bakarken,

" Kay. " Dedikten sonra kızı ittirerek arkasına yatıp kendine, örtüyü de üzerine çekerek sıkıca sarıldı.

Leyla apar topar kendini Baran'ın yatağında bulmanın şaşkınlığını yaşasada hoşuna gitmişti.
Baran hâlâ sözündeydi.

Arkasındaki adamın nefesi saçlarında dolaşırken kolu belinde sarılıydı. Arkasındaki iri bedeni, atan kalbi ve sıcaklığını duymak iyi hissettiriyordu. Hatta fazla iyi. Bu adam ve bedeni artık Leyla'ya mı aitti gerçekten.

Yavaşça arkasındaki adama doğru döndü. Gördüğü şey gözlerine bakan koyu maviler ve heybetli görünen bir vucuttu. Utansada gözlerini çekmedi.

Düşündü bu adam bu beden ona aitse keşfetmesindede sakınca yoktu.

" Baran."

Dedi elini yavaşça kaldırırken.

" Efendim."

" Dokunabilirmiyim? "

Adam kızın havadaki eline bakıp bir kahkaha attı.

" Cidden mi soruyorsun? "

" Sen bana sormuştun."

Adam baktı kız ciddi. Elini eliyle tutarak kaslı göğsüne koydu.

" Bu beden sadece sana ait artık. İstediğin gibi dokunabilirsin. Hatta her dakika dokunman beni memnun eder. "

Dedi gülümseyerek.

Kızın eli adamın göğsünde ve kaslarında gezmeye başlarken gözleri adamın gözleriyle buluştu.
Yavaşça yükselerek adamın dudaklarına dokundu.

" Baran..."

" Emret güzelim."

Derken her ikisininde nefesleri hızlandı.
Kız adamın kulağına doğru kavis aldı.

" Seni keşfetmek istiyorum."

Loading...
0%