Yeni Üyelik
30.
Bölüm

🔥S.V.K 23 Kaynakana Elmas

@azamet_29_2

Finale bu bölüm hariç 3 bölüm kaldı canlar. Sonraki 4. Bölüm final. Keyifli okumalar dilerim.

*****
Pusat yeniden camdan içeriye baktı.
Gözlerini kapattı bu kez.

Düşmanların arttı. Diye düşünürken Karaca'nın,

" Sen ne güne duruyorsun. Sen değil miydin, hem bugün hem de bundan sonraki günler... Her zaman yanında olmaya niyetliyim diyen."

Sözlerini hatırladı.

Merak etme Karaca'm. Bugünden sonra adını anarken bile korkacaklar.

*****

Saatlerdir aynı yerde aynı camın ardındaki kızı izliyordu Pusat, hemen yanında Sadık ile. İkisininde sinirleri bozuk, Pusat yeterince dikkatli olmadığı için olanlardan kendini suçlarken Sadık hiç düşünmeden Pusat'ı suçluyordu.

Âlemin kralıken, bu kadar güçlüyken nasıl olupta kurulan tuzağı farkedemezdi. Nasıl olurda durum bu hâle gelirdi. Tek derdi buydu. Siniri ve öfkesi yüzünden çenesini ve yumruklarını sonuna kadar sıkmış yanında duran adamı yüzünü yumruklamak istiyordu. Bu yüzden gözleri bir kıza bir Pusat'a gidip geliyordu. Pusat'ta durumun farkındaydı. Ama umursamıyordu. Gözleri kızda yerinde durmaya devam ediyordu sadece.

" Pusat! "

Duyduğu sesle arkasına döndü.
Babası Derman gelmiş bir kaç adım ötesinde durmuş onu izliyordu. Başıyla koltuğu işaret etti.

Pusat otur dediğini anlasada yerinde durmaya devam etmek istedi ama ikinci kere adını duyunca ağrısının arttığını yeni fark ettiği bacağıyla geriye doğru dönüp aksayarak koltuğa yürüdü.

Kendini koltuğa bıraktığında camın önündeki yerine Cemre ve Savaş geçti. Şimdi onlar izliyordu içerde yatan kızı endişeli şekilde. Bir yandan da kendi aralarında konuşuyorlardı. Bu sırada bile kaçamak bakışlar atıyordu Sadık Pusat'a.

Derman bir kaç adımda oğlunun yanına gelip oturarak bacak bacak üstüne attı. Gözleri hâlâ camda olan Pusat'a çevirdi gözlerini. İnce bir gülümseme belirdi yüzünde. Daha iyi anlamıştı oğlunun kıza olan tutkusunu.

" Madem... "

Dedi kollarını birbirine bağlayarak.

" Bu kız da aileden biri artık. Biraz bahsetmek ister misin? "

Pusat'ı gözleri ve başı önüne düşerken gülümsedi. Sonra babasına doğru dönüp bir bakış attı.

" Hadi ama baba...
Saatlerdir buradayız.
Annem bile gelmek üzere.
Şimdiye kadar yedi sülalesinin seceresini çıkartmıştır adamların ve her kelimesini ezberlemişsindir. "

Derman yüzünde yine ince bir gülümseme ile oğlunun gözlerine baktı.

" Doğru.
Karaca Kandemir'in annesi ve babasının kim olduğunu, babasının işini nasıl elinden aldığını, gemilerini, taşıdığı yükleri, anlaşma yaptığı Haydar ve tayfasını, Bülent Kandemir'e kadar herşeyi öğrendim."

Pusat'a doğru eğilip kulağına fısıldadı.

" İgor ve Vilademir'e yaptığın baskında o çatışmanın ortasına minibüsle nasıl daldığını, elinde bazuka o itleri nasıl altlarına sıçırdığını, o gün İgor'u duvardan duvara nasıl çarptığını da biliyorum.

Hatta yıllar sonra annesinin kemiklerini nerede bulduğunu, ve nasıl çıkardığınıda... Yani herşeyi!

Bu arada bu kızın böyle bir gücü olması deliliğine delilik katmış."

Geriye yaslandı.

" Evet...
Herşeyi biliyorum.
Ama ben oğlumu böyle Mecnun bakışlı eden kızı oğlumdan duymak istiyorum sadece.
Benden sonra bir kaç tur da annene anlatacağınıda hatırlatmak isteri."

Gözleri yeniden cama kaydı Pusat'ın.

" Elmas Kurtoğlu, Derman Kurtoğlu için ne ise Karaca da Pusat için o baba. Dünyayı yakar kül ederim onun için."

Kısa ve öz cevap vermişti Pusat. Kısa süre bakıştı baba oğul. Anlamıştı Derman. Pusat'ın kaderinde kesinlikle Karaca vardı.

Camın önündeki adamlara çevirdi gözlerini.

" Ya adamları? "

" Adamları arasında bu üçü en sadık olanları. Diğerleri de sadık görünüyorlar ama bu üçü en az Karaca kadar deliler.

Özelikle Sadık.! Gördün...
Benden hesap soracak kadar bağlı Raca dediği kıza. "

" Bir nedeni olmalı."

" Var! Karaca'ya hayatını borçlu. Ve hiç düşünmeden ödeyebilir.

Bir de Cemre var. Sadık'ın sokaklardan arkadaşı. O da Sadık kadar pervasız ve çok iyi silah kullanıyor.

Karaca ve bu üçü yer altında bir kök gibiler baba. Tanıdığım herkese elleri yetişebilir. Bu sayede bu kadar çok güçlenmiş.

Lakin gücü ile birlikte düşmanları da arttı. Son saldırı kimin işi henüz belli değil. Fakat benim tahminim ya Vilademir ve İgor meselesi yada Bülent Kandemir."

" Yada ikisi birden."

Gözleri Derman'a döndü Pusat'ın.

" Ne demek istiyorsun?"

" Adamlarımız dört bir yandan meselenin peşine düştü. İlk duyduklarım ilginç.

Bülent Kandemir'in sevgilisi Daria... İgor'un ailesinin üyelerinden birinin kızı.

Bülent çapulcunun teki. Ama Daria'nın eli uzun. Bir gece de İlker'e ulaşacak ve satın alacak kadar hemde."

Pusat bir anda ayağa kalkarken Derman'ın sakin bakan gözleri Pusat'taydı.

" Bu bilgiler doğru mu?
Emin misiniz?"

" Henüz emin değilim. Sefa'nın dönmesini bekliyorum."

Elleri saçlarına dolandı Pusat'ın. Sessizlik anlaşması vardı. Bir süre uslu durur yanaşmazlar diyordum. Ama anlaşılan kendi içlerinde de kendi kendine iş çevirenler var.
Ailenin reisini dinlemeyen biri el altından iş çeviriyor."

" Şuan herkes senin ölüp ölmediğini benim neden sessiz kaldığımı düşünüyor."

" Önce bilgiyi doğrulayacağız."

Yavaşça yerinden kalkan Derman ellerini ceplerine soktu.

" Sonra Karaca'yı ve annemi İstanbul'a götürerek emniyetli bir yere alacağız."

Dedi Pusat. Devamını babası getirdi.

" Ardından da gece avına çıkacağız. Hiç kimse benim aileme el uzatamaz. Bu iş bittiğinde cümle alem bu iki kurt bir daha bir araya gelmesin diye dua edecekler."

" Pusat! "

Duyulan ince ama sinirli sesle koridora döndü iki adam. Arkasında Batur ve Tarık ile birlikte hızlı adımlarla gelen kişi Elmas'tı.

" Karaelmas'ım."

" Hiç öyle şekillere girme Derman Kurtoğlu. Seninle sonra hesaplaşacağız.
Bana hiç bir şey söylemeden haber bile vermeden Türkiye'ye gelmenin bir hesabı olacak elbet."

Derman'ın Elmas'tan azar yemesi komiğine giden Batur'un kıs kıs gülüşünü duyan Elmas anında durdu.
Hızla arkasına döndü.

" Yediğin tekme yetmedi galiba."

Kaval kemiğindeki acıyı hatırlayan Batur,

" Pardon yenge."

Elmas önüne dönüp yürümeye devam ederken kendisine doğru gelen Pusat'a koşup sıkıca sarıldı. Aylardır göremediği oğlunun kokusunu içine çekti.

" Şükürler olsun iyisin."

" İyiyim sultanım.
Merak etme."

Geri çekildi Elmas. Babası gibi uzun ve kalıplı duran oğlana bakarak konuştu.

" Babası kılıklı diye diye baban gibi oldun. Nasıl oluyorda doğurduğum çocuk benden daha uzun, benden kalın oluyor yah! "

Pusat duyduğu söylerle keyifle gülümserken bir anda Elmas'ın çimdiğini karnında hissetti.

" Bir daha bana yalan söylersen karışmam babası kılıklı."

" Ne yapıyorsun sultanım? "

Dedi Pusat yalandan kıvranarak.

" İyiyim diyorsun ama zor yürüyorsun. Ne oldu bacağına?
Neden aksıyorsun ha? Çabuk dökülün ne işler dönüyor burada? "

Elini çekerken gözleri Derman'ı buldu.

" Neden İstanbul yerine buraya geldim? "

" Abi kurban olayım ."

Dedi araya giren Batur.

" Bir daha yengenin yanına başka birini ver. Yolculuk sırasında rota Rize dedim diye beni sakatlayacaktı."

Elmas hâlâ belli olan siniriyle Batur'a bir bakış atıp önündekilere dönerken Derman,

" Tamam Batur siz Sefa'nın yanına geçin ve haber bekleyin."

Dedi. İki adam Sefa'nın yanına gitmek üzere geri dönerken Elmas,

" Neden hastanedesiniz?
Neden ordu gibi adam var hem dışarda hem içeride.
Neden ikinizde sağlam olduğunuz halde hâlâ buradasınız? "

Demişti ki Derman karısını kolundan tutup yanına çekti. Sırtını göğsüne yaslayıp kollarını beline dolayarak kokusunu ciğerlerine çekerek boynuna bir öpücük kondurdu.

" Sakin ol dövüş horozum."

" Sakin mi? Nasıl sakin olayım? "

Dedi Elmas Derman'ın kolları arasından sıyrılarak.

" İkiniz varken mi?
Her an bir şey oldu olacak korkusuyla geçen yıllardan sonra mı? Bu güne kadar nasıl dayandım ona şaşıyorum ben."

Pusat annesinin kolundan tuttu.
Elmas bir koluna bir oğlunun gözlerine baktı ne oluyor derecesine.

" Gel Sultan'ım. "

Pusat'ın kolundaki el beline dolandı.

" Neden buradayız sende öğren."

Elmas'ı sardığı koluyla saatlerini geçirdiği camın yanına doğru yönlendirirken cam önünde bekleyen üçlü iki yana doğru hareket ettiler.

Anne oğul cam önüne gelip durduğunda Elmas içerde yatan kıza çevirdi gözlerini. Bir kaç saniye inceleyerek baktı.

" Kim bu kız? "

Dedi durgun. Orada öylece yatışına ister istemez üzülmüştü. Pusat babasının yaptığı gibi annesinin arkasına geçip kollarını annesinin beline dolayarak kulağına doğru eğildi.

" Anne."

Elmas'ın başı anında yana doğru dönerken gözleri oğlunun gözlerini buldu. Çünkü nadiren duyduğu kelimeyi yeniden duymuştu. Pusat her zaman sultanım dediği için anne kelimesini nadiren ve çok önemli anlarda kullanırdı.

Neler oluyor diye düşünürken Pusat'ın gözleri odadaki kıza kayınca bakışları da değişti. Elmas o anda anladı bu kız her hangi biri değildi.

" Anne bu kız buradan çıkınca benim karım seninde gelinin olacak. "

Elmas'ın gözleri büyürken yan taraftakilerle birlikte aynı anda kocaman bir neeee? Koptu dudaklarından.

Hem Sadık, hem Cemre, hem Savaş duydukları cümle ile en az Elmas kadar şok olmuşlardı.

" Ge-gelin? Mi ? "

Elmas Pusat'ın kolları arasından çıkıp yana geçti.

" Ne dediğinin farkında mısın sen Pusat? "

Daha şaşkınlığını üzerinden atamadan, Derman yanına gelip kolunun altına çekti karısını.

" Kaynana oluyorsun Karam."

Dedi kıkırdayarak. Komiğine gidiyordu Elmas'ı kaynana olarak düşünmek.

" Kaa. Kay... Ka! NE?!

Lan kelimeyi bile söyleyemiyorum ben ne kay-na- kası! "

Derken bir camın diğer tarafındaki kıza bir oğluna gidip geldi bakışları.
Bir anda Pusat'ın kolundan tuttu.

" Bana bak babası kılıklı.
Benimle dalga geçiyorsan valla karışmam..."

" Bu işin dalgası mı olur anne.? "

Elmas'ın bakışları bir süre yine oğlunun gözlerine takıldı.

" Sen gerçekten ciddisin? "

" Evet. Gayet ciddiyim anne.
Babama da söyledim."

Bu sırada şaşkınlığı tavan yapmış olan ve,

" Hassiktir."

Diye fısıldayan Sadık hâlâ Kurtoğlu ailesinin konuşmalarını dinlerken Elmas Sadık'a döndü. Duymuştu o fısıltıyı.

" Size ne oluyor lan!?
Kay-na Ka.na...
Hay anasının..A..
Ne haltsa işte, sen mi olacan! "

Sadık yediği lafla neye uğradığını şaşırırken Pusat gülmemek için zor tutuyordu kendini. Annesinin kimseden çekmediği sivri sözleri hoşuna gidiyordu. Elmas yeniden Pusat'a dönüp,

" Siz gelsenize bir dakika benimle."

Diyerek Pusat ve Derman'ın koluna girdi aynı anda.

İkisini birden çeke çeke götürürken Cemre Elmas'ın bu iki adamı nasıl kontrol ettiğini izliyordu. Sadık'ın yanına doğru yürüdü gözleri hâlâ Elmas'ta.

" Bu kadına resmen hayran kaldım. Yerin altını üstünü dize getiren bu iki adamı nasılda kontrol ediyor baksanıza."

Sırıtırken Savaş girdi araya.

" Ne bekliyordunuz?
Birinin karısı diğerinin annesi. Bu iki adam kralsa bu kadın da kraliçe."

Sadık girdi bu kez araya. Gözleri hararetli şekilde konuşan ailede,

" Kurtoğlu'nun ne dediğini duymadınız galiba."

" Duyduk! " dedi Cemre kollarını göğsünde birleştirip.

" Sende böyle bir şey bekliyordun zaten. Neden bu kadar tepki gösteriyorsun ki? "

" Bekliyordum ama adam flört, nişan kız arkadaş falan demiyor duymadın mı? Direk karım diyor."

" Kara için en iyi olan buydu.
Zaten uzun zamandır aralarında birşeylerin olduğuda belliydi. Bundan sonra Kurtoğlu ailesinden biri olacak ve bu şekilde gücüne güç katacak. Sadece Kara değil Kurtoğlu ailesi de gücüne güç katacak. Çok uygun bir çift oldular bence."

Gözleri camın arkasındaki kıza döndü.

" Karaca şuradan bir çıksın daha güçlü bir Kara dönemi başlayacak."

Derken koridorda beliren Sefa'nın gözleri Derman'ı Derman'ın gözleri Sefa'yı buldu.

Aynı anda Elmas'ın gözleri ise ikisini bulurken Derman ayağa kalktı. Tabi Pusat da ardından. Sinirle bacak bacak üstüne attı Elmas.

" Geldi felâket tellalı.
Can çıkarmış da huy çıkmazmış."

Gözleri oğlu ve kocası arasında gidip geldi. İki adam Sefa'nın yanına doğru giderken Elmas yerinden kalkıp sakin adımlarla camın önünde duran Sadık ve Cemre'nin yanına geldi. İşaret parmağının tek tek üzerlerine tutarak,

" Sen Sadık, sen Cemre."

Dedi. Az önce kendi aralarında yaptıkları kısa ama verimli konuşma sırasında öğrenmişti bu isimleride.

" Evet."

Dedi ikisi birden. Odadaki kıza çevrildi, sonra kızın yüzünde gezdi gözleri Elmas'ın.

İçinden kendi kendine güldü. Bak sen şu Allah'ın işine. Bizim Pusat aşık olmuş. Hemde garip bir güce sahip, güzel ve deli bir kıza.

Bir anda kendi kendine gülmeye başladı.

" Buna inanamıyorum.
Kaynakana oluyorum. "

Söylediği saçma kelime karşısında dayanamayan Cemre,

" Pardon efendim.
Kaynana olacak o."

Diyince Cemre'ye baktı Elmas. Aniden eliyle arkadan bir şaplak attı omuzuna.

" Ne fark eder.
Ha kaynakana!
Ha kaykanaka! "

Cemre şaşkın bakakaldı. Yine yanlış söylemişti. Bu kadar zor bir kelime değildiki. Ama Elmas'ın filtreden geçmemişti bir kere. Geçecek gibide durmuyordu. Katletmişti kelimeyi.

Daha da yaklaştı. Dirseklerini camın önüne dayadı. İnceleyerek bakıyordu gözleri. İçindeki Elmas,

Bir oğlun vardı şimdi bir de kızın oldu Elmas Kurtoğlu.

Derken,

Bu kız her hangi bir kız değil ama. Bu kız oğlumun hayatını kurtardı. Ve kadın bir mafya gibi hâli. Dahası! Güçlü, karakterli biri. Tam Kurtoğlu ailesine ve Pusat'a uygun bir kız.

Diye karşılık verdi içindeki sese.

Artık yaşlanıyorsun Elmas.

Diye ekleyen iç sesiyle bu kez yüzünde bir hüzün belirdi Elmas'ın. Gözlerini kapattı. Pusat'ı dünyaya getirdiği güne kadar gitti zihni. Doktoru Emine ile bağır çağır didişerek girmişti doğumhaneye. Sancılar içinde kıvranırken bir yandan kadına laf sokmakla meşguldü.

Derman'ın nasıl endişeli olduğunu hatırladı sonra. Zor bir doğumdan sonra oğlunu kollarına aldığını ânı hatırladı. Nasılda dinmişti bütün ağrısı sancısı. Derman'a senden daha yakışıklı diyerek nispet yapmıştı.

Bu düşünceler arasında geriye döndü. Bir dağ gibi ve ilk günkü kadar aşık olduğu Derman Kurtoğlu'nun yanındaki yine bir dağ gibi duran oğluna baktı. Babasının gölgesinde büyümüş ve yetişmiş olan oğlu artık büyümüş ve evleneceğini söylemişti.

Zaman ne kadarda hızlı geçiyor Elmas.

Diye düşünürken,

" Uyanıyor! "

Diyen Sadık'ın sesiyle bir anda bütün gözler Karaca'ya çevrilirken Pusat duyduğu kelimeyle koşarak geldi. Annesinin yanında durup kıza bakarken Sadık,

" Doktoru çağırıyorum. "

Diyerek uzaklaştı.

Bir iki dakika sonra Doktor ve bir hemşire koşarak gelip odaya girerken bütün gözler camda Karaca ve doktoru izliyordu. Doktorun kızla konuşmalarının ardından Karaca'nın gözleri cama doğru kaydı.

Pusat orada ve endişeli gözleriyle ona bakıyordu. Bunun dışında hiç kimseyi görmüyordu gözü. Yanı başında duran Elmas'ı bile fark edememişti.
Hemşire kız Karaca'yı çıkarmak için hazırlarken doktor odanın dışına çıktı. Anında kolundan tuttu Pusat.

" Nasıl? "

" Atlattı. Daha iyi artık..
Özel odaya alacağız birazdan."

Pusat rahat bir nefes verirken Sadık, Cemre ve Savaş da aynı şekilde bir nefesle rahatlamıştı.

*****

BİR SAAT SONRA

Karaca servise çıkarılmış özel odaya gelmişti. Hemen dışarda hem Karaca'nın adamları olan Cemre ve Sadık, hemde Pusat'ın adamları Boran ve Kıraç bekliyor, diğerleri katlarda kontrolü sağlıyordu.

İlacların etkisinde olan Karaca hâlâ tam olarak kendine gelememiş ara ara uyansada Pusat'ın konuşmasına fırsat vermeden geri dalıyordu uykuya.

O uyumaya devam ederken yatağın tam karşısındaki koltukta Pusat ve Elmas oturuyordu yan yana.

Kızın uyanmasını beklerken bir yandan da kaçıncı kere sorgu sual yapıyordu Elmas oğluna. Sonunda yorulan Pusat,

" Yeter sultanım.

Sende dört gözle Pusat evlenecek bir kız bulsada sorguya çeksem diye bekliyormuşsun valla."

" Babası kılıklıya bak!
Ne olmuş soruyorsam?
Gelinin olacak dediğin kızı tanımak istemem suç mu?! "

Derin bir nefes bıraktı adam.

" Hemen kızma sultanım.
Valla babam haklı.
Dövüş horozu gibisin. En ufak şeyde tüylerini dikiyorsun. "

" Pusaat.."

Pusat el mecbur geri adım attı.

" Değil sultanım değil de!
Aynı şeyleri soruyorsun hep."

" Tamam başka bir şey sorayım o zaman."

Elini çenesine koyup kıza çevirdi gözlerini.

" Bu kız gerçekten telekinezi mi yapıyor? Yani bir şeyleri havaya falan kaldırıyor uçuruyor.
Ve bu gücü bir silah olarak da kullanabiliyor. Öyle mi? "

" Evet" Dedi Pusat kısaca.

" Bu inanılmaz ama süper bir şey. Kendini korumak için özel bir silah gibi. Sen onu o seni koruyacak. Ve benim gözüm geride kalmayacak. "

Pusat Elmas'ın sözleriyle ne diyeceğini bilemedi. Gözü geride mi kalıyordu.

" Anne."

" Hmm."

Dedi Elmas oğluna dönerek.

" Sen benim için.."

Elmas getirdi devamını.

" Adın Pusat olsada.
Derman Kurtoğlu'nun oğlu olsanda. Ben annenim. Aklımın sende kalması normal değil mi?
Nedenini söylememe gerek yok zaten.
Ama an itibariyle bir karar aldım."

Dedi Elmas hevesle. Geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştirip devam etti.

" Geri dönmeyeceğim."

" Neh!? "

" Evet bundan sonraki yıllarımı İstanbul'da geçirmek istiyorum. Zaten bi halta benzemiyor oralar. Var mı insanın kendi memleketinden daha güzel bir yer?

Hem madem Kamyanaka olacağım en kısa zamanda bir torun isterim."

" Neh!"

Pusat annesinin çok basit bir kelimeye takılmasına mı yoksa Karaca'yı kabullenmekle kalmayıp torun sipariş etmesine mi şaşırsa bilemedi.

" Ne torunu sultanım.
Torun için erken değil mi? Hem ne o öyle sipariş mi bu? "

" Neh? Ne torunu? "

Cızırtılı sese döndü ikisi birden. Karaca uyanır uyanmaz duyduğu torun konulu cümle ile verdiği tepkiye engel olamamıştı.

" Karaca!"

Diyen Pusat yerinden kalktığı gibi bir kaç adımda kızın yanına gelip avuçlarının arasına aldı yüzünü. Dudaklarına bir buğse bırakırken hem Karaca hem annesi afalladı.

Başını önüne eğerken elini alnına dayadı Elmas.

" Babası kılıklı diyince kızıyorlar bir de. Arsızlığı bile aynı."

Diye hayıflandı. Pusat,

" Nasılsın?
Ağrın falan var mı?
Bizi çok korkuttun. "

Derken kızın gözleri en son yıllar önce görmüş olsada anında tanıdığı Elmas'a kaydı. İster istemez utandı Pusat'ın yaptığı şey yüzünden.

" Ne yapıyorsun?"

Diye tısladı zor çıkan sesiyle.

"Derdin beni rezil etmek galiba."

Pusat yerinde doğrulurken Elmas ağır adımlarla yaklaştı. Yatağın kenarına gelip durarak kıza bakarken Pusat,

" Karaca...
Sultanım...
Bu şekilde olmasını hiç istemezdim. Ama şartlar yüzünde böyle oldu mecburen.

Tanıştırayım.

Karaca. Bu hanım annem Elmas Kurtoğlu.

Sultanım...
Karaca."

Elmas sessiz daha da yaklaştı Karaca'ya.

" Geçmiş olsun.
Karaca Kurtoğlu. "

Duyulan cümle önce Karaca'yı şaşırttı sonra Pusat'ı.

*****************************

Evet canlarım bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 🤗 🌹 ♥️ ♥️

 

Loading...
0%