@benrapu
|
Koca bir haftayı hastanede geçirdikten sonra nihayet hastaneden çıkıyordum. Tabi bana bir hafta gibi gelen hastane maceram meğerse 2 yılmış. Annem uyandığımda her şeyi anlatmamıştı. Uyandıktan kısa bir süre sonra kendim hatırlamıştım ne olduğunu. İş çıkışı eve dönerken girdiğim sokakta iki silahlı adamın ortasında kalmıştım ve bir tanesinin ateşlediği silahtan çıkan kurşun karnıma isabet etmişti. O acıyı dün gibi hatırlıyordum. Tabi ben buraya kadar hatırlıyorum, sonrasında bayılmışım. Kurşunun etkisiyle arkama düşüp, kafamı kaldırımın kenarına çarpmışım. Bu çarpma ile de beynim 2 yıl tatile çıkma kararı almış sanki çok gerekliymiş gibi. Bunları da sağ olsun ziyaretime gelen amcamın kızı Açelya anlatmıştı. “Çok şükür rabbime sonunda” dedim hastanenin kapısından çıkar çıkmaz. Vücudum hala acıyordu. Bazen o kadar şiddetleniyordu ki, keşke başka sokaktan geçseydim dedirtiyordu insana. Ama olan olmuştu, iki yılım benim için bir kaç günde geçip gitmişti. Olmuşla ölmüşe çare yoktu. “Beren Hanım,” dedi Niyazi, arabanın kapısını açmış benim binmemi bekleyen gözlerle bana bakıyordu. Niyazi bizim ailenin yardımcılarından biriydi. Ailemin durumu dedemin sayesinde gayet iyi durumdaydı. Şu dakika çalışmayı bıraksalar üç nesile kadar yetecek kadar iyiydi. Dedemin genç yaşlarda inşaatlarda amele olarak başlayan hikayesi, inşaat şirketi kurması ile taçlanmıştı. Şu anki zenginliğini ve saygınlığını kazanması kolay olmamıştı ama tüm yaşadıklarına değmişti. Dalgınlığım Niyazi’nin sesi ile bölünmüştü. “İyi misiniz efendim?” “Evet evet, iyiyim” dedim hızlıca sonra da annemin yardımıyla arka koltuğa oturdum. Annem de yanıma oturdu. Yol boyunca dışarıyı izledim. İki yıl kısa bir süre diye düşündüm. “Kısacık zamanda neler olmuş olabilir ki” dedim usulca. Mutlu mutlu yanımda oturan annem mırıldanmamı duymuş olacak ki, “Bir şey mi dedin kuzum?” dedi. “Yok anneciğim, sesli düşündüm sadece” dedim. Biz konuşurken çoktan eve gelmiştik. “Kuzum en azından bir hafta bizde kalsaydın, tek başına ne yapacaksın burada?” diye söylendi. “Tek değilim, Ayşen var biliyorsun” dedim. Ayşen benim kendi yardımcımdı. Dedemden bağımsız sadece bana çalışan biriydi. Diğer tüm yardımcılarımız dedeme bağlıydı, attığımız her adımı dedeme bildirirlerdi ama Ayşen tüm Yavuz ailesinden bağımsız sadece benim olandı. Annem söylenirken ben çoktan arabadan inmeyi başarmış evimin kapısına yönelmiştim. Annem hızlı adımlarla arkamdan geldi. “Unutma bir kaç gün içinde savcılığa gitmen gerekiyor,” dedi annem. “Ben Alev’le konuştum, o da gelecek sen giderken haber ver yeter.” Kendime geldikten kısa bir süre sonra polisler gelmiş olay günüyle ilgili ifademi almışlardı ama hastaneden çıktıktan sonra savcılığa da gidip ifade vermem gerekiyormuş. Annem de her duruma karşı aile avukatımız Alev’i aramış olmalı. “Unutmadım, aklımda sen merak etme,” dedim sakin ama bıkkın sesimle. Sonunda kapıya ulaşmıştım. Ben zili çalmadan kapı açıldı. “Hoş geldiniz Beren Hanım,” dedi Ayşen sevinçli sesiyle. “Çok şükür iyisiniz.” “Kapının önünde biraz daha dikilirsem pek iyi olmayacağım,” dedim alaycı bir sesle. Ayşen’i seviyordum, çok iyi biriydi ayrıca hamarattı ama heyecanlanınca dünyayı unutuyordu. Ayşen içeri girebilmem için hemen kapının önünden çekildi. “Yoruldum ya, yatsam mı ben hemen?” dedim. “Sende dinlen, yoruldun anneciğim,” sesimi olabildiğince kibar tutmaya çalışarak insanları başımdan savmaya çalıştım. Bir süre kendi başıma kalıp iki yılı sindirmem ve neler olup bittiğini öğrenmem gerekiyordu. Annem hemen tavrımdan anlamış olmalı ki, “Hastaneye geri dönmek istemiyorsan annene karşı saygılı ol,” dedi hafif bir sinirlilik hali vardı sesinde. Konuyu uzatmak istese de halime acımış olmalı ki uzatmadan durumu kabullendi. “Şimdi gidiyorum ama yarın kapındayım.” “Yarın savcılığa gideceğim, ne kadar erken o kadar iyi,” dedim. “Sabah erken gidersin” dedi annem Ayşen’e kısa bir bakış atıp arkasını dönüp gitti. O gece neredeyse sabaha kadar dünyada ve ülkede olanlara baktım. İki yıl içinde ne çok şey olmuş diye düşünürken bir yandan da hazırlanıyordum. Sportif parçalar tercih etmeyi düşünmüştüm ama koca savcılığa da eşofmanla gidecek değildim. Rahat ama klasik parçalarla hazırlandım. Yüzümü gözümü toplamam gerekiyordu resmen ruh gibiydim. Yüzümdeki hastane izlerini kapattıktan sonra son kez kendime bakarak “Hazırım,” deyip evden çıktım. Adliyenin önüne geldiğimde Alev’in beni beklediğini fark ettim. Beni görüp hemen yanıma geldi. “Nasıl hissediyorsun?” dedi ciddi avukat sesiyle. “Gayet iyiyim,” dedim ben de aynı ciddi tonda. “Bu kadar acele etmene gerek yoktu keşke biraz dinlenseydin,” dedi. “Bir an önce bu kargaşadan kurtulmak istiyorum,” dedim. Biz bunları konuşurken çoktan savcı beyin odasının kapısına gelmiştik. Alev bir adamın yanına gidip bir şeyler söyledi. Ben de o sırada kapının önündeki banklardan birine oturdum. Kapıda yazan isme göz ucuyla baktım: ‘Cumhuriyet Savcısı Engin Kara’. Alev de işini bitirip yanıma gelip “Savcı bey birazdan çağırır bizi” dedi. 15 dakika sonra çağırıldık. Alev’le aynı anda oturduğumuz yerden kalkıp savcının odasına girdik. Biz içeri girince Alev “Sayın savcım,” dedi ama savcının umrunda bile değildi. Adam gözleri fal taşı gibi açılmış doğrudan benim suratıma bakıyordu. İçeri girer girmez yanlış bir şey mi yaptım ki diye düşündüm ama daha odaya yeni adım atmıştım, ne yapmış olabilirim ki? “Beren,” dedi savcı tok ama şaşkın bir sesle “Savcı bey ile tanıştığınızı bilmiyordum,” dedi Alev. Tanışmıyorduk zaten, niye bana böyle baktığını bilmiyordum. “Tanışmıyoruz zaten” dedim. “Adınızı dosyadan biliyorum,” dedi savcı hızlıca. “Siz gelmeden dosyanızı inceledim.” Alev anladım dermiş gibi kafasını salladı. “O yüzden mi bu kadar şaşırdınız?” dedi. “Avukat hanım, Beren hanımın dosyasında 2 yıldır koma halinde olduğu yazıyor,” dedi savcı ciddi bir tavır takınarak. “Kimse bir anda komadan uyanıp karşıma ifade vermeye gelmiyor.” Duraksadı, sanki söyleyeceğinden vazgeçmiş gibi sonra boğazını temizleyip devam etti. “Buraya şaşkınlığımı konuşmaya gelmedinize göre, asıl konuya geçelim.” Alev’e baktım, tek kaşını kaldırmış şekilde savcıya bakıyordu. Sanki bir şey söyleyecek gibi oldu, hemen araya girdim. Vücudumda yeteri kadar gerginlik vardı, bir de savcı-avukat kavgası ile uğraşamazdım. “İzninizle savcım,” dedim elimle savcının masasının önünde bulunan sandalyeleri işaret ederek. Başıyla onayladıktan sonra sandalyeye oturdum, Alev de hemen karşımda bulunan sandalyeye oturdu. “Evet başlayalım,” dedi savcı. Oda da bulunan katibe dönüp başıyla işaret verdikten sonra, “Olay gününe dair hatırladıklarınızı paylaşır mısınız lütfen?” Önce Alev’e kısa bir bakış attım, gözleriyle onay verdikten sonra hatırladıklarımı anlatmaya başladım. “Ben işten çıkmıştım ve eve gidiyordum. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir anda silah sesleri duydum. Bir anda silahların arasında kaldım.” Derin bir nefes aldım, istemsizce elim kurşunun isabet ettiği yere, karnıma gitti. “Sonra bir acı hissettim karın bölgemde, sonra gözlerimi hastanede açtım,” dedim. "Saat ve tarihi hatırlıyor musunuz?" dedi savcı, ciddi bir tonla. "İş çıkışı saat 17.30 civarı olması gerekiyor, tarihte 17 Haziran 2022" dedim. "İşten sonra herhangi bir yere uğradınız mı?" diye sordu savcı. "Hayır," dedim, "işten sonra doğruca eve giderim." “Hepsi bu kadar mı?” diye sordu savcı. “Evet” dedim Alev’e kısa bir bakış atarak. Poşet dosyanın içinden iki fotoğraf çıkarıp önüme koydu. “Bu kişileri daha önce gördünüz mü?” diye sordu. Fotoğrafları elime aldım. İki tane adam bana bakıyordu. Fotoğraflara dikkatlice baktıktan sonra, "Hayır efendim, daha önce görmedim," dedim. Fotoğrafları geri masaya bırakırken, savcı fotoğrafları önümden alıp kendi önünde bulunan dosyanın içine bıraktı. Daha sonra başka bir dosya alarak bana döndü. "Beren hanım, hastane raporlarında olay anında kafanıza aldığınız darbe ve koma halinden kaynaklı amnezi yani hafıza sorunu yaşayabileceğiniz bilgisi yazıyor -" "Tanıkların ifadesi müvekkilimin ifadesi ile uyuşuyor Engin savcım," dedi Alev bir anda araya girerek. "Müvekkilimin yaşadığı olumsuz durumlardan dolayı hafıza sorunu kendine geldikten birkaç gün sonra düzelmiştir." O sırada savcıya doğru bir dosya uzattı. Savcı dosyayı alıp biraz inceledikten sonra, "Bu durum elimizdeki dosyalarda da mevcut avukat hanım ama sorun şu ki Beren hanımın doktoru Ertuğrul bey hafıza sorununun birkaç ay ve yıla yayılabileceğine dair not düşmüş," dedi. "Bize gönderdiği sağlık raporlarında doktor notu mevcut." "Benim hafıza sorunum yok," dedim bir anda. "Kafamın içinde her şey yolunda." Benden böyle bir çıkış beklememişlerdi ki sesimle ikisi de irkildi. Daha sonra savcı boğazını temizleyerek bana doğru döndü. "Dosyaya beyanınızı ekleyeceğim," dedi. "Başka bir şey yoksa görüşmeyi sonlandıralım." Alev, "Hayır yok savcım," dedi ayağa kalkarken. Ben de ona uyarak ayağa kalktım. "Kolay gelsin" diyerek savcının odasından çıktık. Adliyenin koridorlarından geçerek çıkışa yöneldik. Kapıdan çıktıktan hemen sonra Alev bana dönerek, "Bir gelişme olursa haber ederim," dedi. "Eve gidip dinlen biraz." Ona kafa sallayıp arkamı dönüp beni bekleyen araca binip eve geçtim. Eve gelir gelmez duş alıp yatağıma girdim. Daha gün ortası bile olmamıştı ama ben çok yorgundum. Biraz uyursam yorgunluğum geçer diye düşündüm ama bir anda aklıma beyaz bir oda ve huzur dolu bir sesin bana söyledikleri geldi. Bu komadayken gördüğüm bir rüyaydı sanırım. "Kitabın sonunu merak etmiyor musun?" diye kafamın içinde yankılandı ses. "Gözlerin, ışıkları söndürüp pencereden dışarıyı izlemek gibi sevgilim." "Gözlerin, her baktığımda farklı bir aleme geçmeme izin veren bir kapı gibi" dedim usulca. Durmadan kafamın içinde ve dilimde bu sözler dönüyordu. Cümleler çok tanıdık ama bir o kadar da anlaşılmazdı benim için. Bu sözlerin bir kitabın içinde geçtiği aşikardı ama hangi kitap. Bir anda irkilerek kendime geldim. Ayşen tepeden bana bakıyordu. Ne ara tepeme kadar gelmişti bu kız, hiç fark etmemiştim. "Beren hanım uyuyakalmışsınız," dedi. "Saat 18.30 oldu. Yiyecek bir şeyler hazırladım, kalkın hadi." Ben yatağa girdiğimde saat daha öğlen bile değildi. Nasıl bir anda akşam olmuştu hem ben ne ara uyumuştum? Daha az önce bir kitabı düşünüyordum, bir anda uyuyacak kadar yorgun da değildim aslında. "Tamam Ayşen, geliyorum," dedim mayhoş çıkan sesimle. "Masayı bahçeye hazırlıyorum," dedi odadan çıkarken. "Temiz hava iyi gelir." Ertesi sabah doktor kontrolüm olduğu için hazırlanıp hastaneye gittim. Doktorun kapısında sıranın bana gelmesini beklerken rüyamdaki beyaz odayı ve huzurlu sesi düşünüyordum ki bir anda bana seslenilmesiyle ve koluma dokunulmasıyla irkildim. Doktorun odasından çağrıldığımı sanıp bir anda ayağa fırladım. O kadar dalmışım ki karşımdaki adamı fark edemedim. Aniden yerimden kalkınca karşımdaki adam da geriye doğru sendeledi. Kendime geldiğimde kafamı kaldırıp baktığımda tanıdık bir yüz ile karşılaştım. Cumhuriyet Savcı Engin Kara. |
0% |