Yeni Üyelik
6.
Bölüm

4.Bölüm

@beren.1234

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey birbirlerinin üstüne binip boğazlamaya çalışan iki tane erkek ti .15 16 yaşlarındaydılar.Milletin ortasında birbirlerini boğazlıyorlardı.Ama erkek olduğu için yadırgamadım.

Ve etrafa bakmaya devam ettim.Sonra bir şey hatırladım.Kapı geçtiğimiz kapı lanet olsun.Hızlıca arkamı döndüm.Ama mavimsi yeşilimsi bulutlar yoktu. Bir duvar vardı.Üstünde aşk şiirleri yazan bir duvar.Eee.Burası duvarsa biz nerden çıktık.Yanımda duran Altay'a dönüp "Kapı"dedim."Kapı yok."Durdu ilk önce sonra "Ne?"diye sordu.

Bu erkekler tam bi beyinsiz.

Bu sefer tane tane konuşurak"Çıktığımız yer yok."dedim.Anlamış mıydı?Durdu.Arkasına baktı.Bir anda elini duvarın içine soktu.Elini duvarın içine soktu. Eli duvarın içine girdi.Sonra da çıkardı.Ben mal mal nası la diye bakarken omuz silkti."Ben de neden böyle bilmiyorum.Sorgulama daha çok garip şeyler göreceksin"dedi.Onu dinledim .Etrafa bakmaya devam ettim.

İleride bir kavşak vardı.Arabalar etarafımdan dönüp yoluna gidiyordu.Açıkcası biraz daha evrenimsi garip şeyler beklemiştim.İleride büyük bir restoran vardı.Büyük olmasına rağmen tıklım tıklımdı. Millet içeriyi doldurmamış gibi dışarıyada oturmuştu.Ne önemli yerse.Bir kaç butik vardı restoranın yanında ve birde...

Tellerle kaplı bir arena.

Kavşağın sol tarafında bir boks arenasına benzeyen yükselti yuvarlak bir alan vardı.Böyle bir yerin olması zaten garipken birde etrafı dikenli tellerle çevriliydi.Oldukça keskin görünen dikenli tellerle.Beni izleyen (şom suratlı neden izliyosa)Altay'a dönüp parmağınla orayı gösterip "Şurası tam olarak nedir?"diye sordum. Beni izlemeyi bırakıp gösterdiğim yere baktı.Sonra"Duello arenası"dedi.Biraz daha arenaya onaylandıktan sonra"Duello arenası mı?"dedim.Bana dönüp garip ama çok kahpece bakışlar atarak"Genelde düşman ve ya aralarında borç,olay veya intikam meseleleri olunca kullanıyorlar.İki kişi birbirini davet ediyor ve arena ya çıkıp milletin gözü önünde birbirlerini alaşa etmeye çalışıyorlar.Yenen taraf hem milletin gözünde önemli bir mertebeye ulaşıyor.Hem de düşmanını hem yenmiş hemde ağır hasar bırakmış oluyor."dedi.

İşte bu evrene uyan bir şeydi.

"Peki."dedim."O dikenli teller,onlar neden var?".Hiç hoş gözükmüyorlardı.Durdu.Gözlerini benden oraya çevirdi."En kötü yanıda orası kaçmak istesen kaçamazsın,yoruldum sırtını yaslamak istersen yaslayamazsın ,alacağın darbeden kaçmak için geriye çıksan ölümden beter olursun.Yani bu arena da ya kazanırsın ya da kazanırsın.Kaybetmek ölümdense beterdir çünkü."

O kadar derin konuşmuştu ki.Sormadan duramadım"Yaşamış gibisin."dedim.Sözlerim üzerine gözlerini ayaklarına indirdi.Durdu.Derin nefesler aldı."Yaşadım çünkü."dedi.Dondum."Nasıl?"dedim ona.Yine durdu bir iki kez gözlerini kapatıp açtı."En ezeli rakibimle"dedi."Bundan 1,5 yıl kadar önce. Onu yenip herkesin gözü önünde küçük düşürebileceğimi düşünmüştüm.O kadar emindim ki. Hatta herkese bundan bahsettim.Onu alaşa edeceğimi.Lime lime doğruyacağımı.Parklardaki küçük çocuklara bile.Annelerine kaçıyorlardı sonra.En sonunda o gün geldi.O heyecanlı kendime sonuna kadar güvendiğim gün.Kılıcımı,bıçağını,zincirini ne varsa almıştım.Herkesin aramızdaki düşmanlıkyan haberi olduğu için arenanın etrafı mahşer yeri gibi kalabalıktı.Çoluk çocuk yaşlı demeden herkes toplanmıştı.Telleri araladılar.İkimiz de içine girdik.Ben bağırıp milleti coştururken o hiç bir şey yapmadı.Kılıcını çıkarıp parmağını üzerinde gezdirdi.Kimsenin ona tezahürat etmesini istemedi.Sakinliğini korudu.Ben ne yaptığımı bile hatırlamadığım hareketler yaparken parmağını kılıcının üstünde gezdirmeye devam etti.Ona dönüp"Duyuyorsun demi sesi ?Kimin ismini bağırıyorlar biliyor musun?Ah,tabi kide bilmiyorsun.En iyinin yani benim."diyip kahkalar içinde güldüğümü seyirlecelerin de benimle birlikte ona güldüğünü hatırlıyorum.Osa sakinliğini korumuş ,kılıcını bana doğru kaldırarak"En iyilerin sese ihtiyacı yoktur,bir kılıç yeter"demişti.Kahkalarla gülmüştük ona ama düello başladığında ne kadar yanılmış olduğumu anladım.O kadar seri hareketleri vardı ki.Zor savunma yapıyordum.Hücum etmeye çalıştığım an kılıcıyla karşılık veriyordu.Kılıç havada çakıştığında ben onun kılıcını ittirmeye çalışırken karnıma bir tane tekme attı.O güçlü tekmenin etkisiyle tellere sülük gibi yapıştım.Teller sırtıma girdi.Yoğun bir acı hissettim.Tüm sesler sustu.O önüme kadar yürüdü ve tam üstümde durdu.Bana acınası varlık bakışı attıktan sonra"Söz yaralar ama kılıç öldürür."dedi.Kılıcını kaldırdı.Beni öldüreceğini sandım.Ama sadece iz bırakmayı şeçti.Yüzümdeki yara izi orayı kesip"İz kalsın ki hatırlayıp hatırlayıp kendinden utan. "deyip areneden indi.Tabi utanç kaynağı oldum.Millet dalga geçti.Hem de ne kadar.Milletin dalga geçmediği zamansa ben kendi kendime dalga geçtim."dedi.

Acı acı güldü.

Gözlerini tekrar ayaklarına dikti.Dudağını ısırdığını görebiliyordum.Çok kötü bir yenilgiydi.Herkes seni tutarken,kazancağından eminken,zaferin geleceğini hissederken böyle kolayca yenilmek,insanlar tarafından her görüldüğü yerde dalga geçilmek.Kendi içinde kendini yiyip bitirmek...En istemeyeceğim şeydi.Sen de bir iz bırakması.O izin hiç geçmeyip her aynaya baktığında o günü hatırlamak.Çok kötüydü,çok kötü...

Ama öbür taraftan galip gelen olmak...

Muazzam bir şeydi.Ezeli rakibinizi herkesin önünde yenmek.Herkes onu tutarken,o kendinin kazanacağından o kadar eminken onu alaşa etmek.Yüzünde geçmeyecek hep bu zaferinizi hatırlatacak bir iz bırakmak.Asla unutamayacağım bir şeydi.Mükemmel bir şey.Fakat rehabete kapılmamak gerekiyordu.İntikam alabilirdi.Evet intikam.Ben bu şekil yenilsem her şeyimi ortaya konup intikamımı alırdım.Gönlüm rahat etmezdi çünkü.Altay a bakmadan"İntikam almayacak mısın?"dedim.Durdu bekledi."Ne?"dedi sonra."İntikam"diye tekrar ettim."İntikam almayacak mısın?Bu kadar ağır bir yenilgiden sonra aynı şeyi ona yaşatmıyacak mısın ha?Sende onda kendi izini bırakmıyacak mısın?İçine mi gömceksin her şeyi?Onu yerlerde süründürmeyecek misin ha?"

Yumruklarını sıktı.Dudağını sertçe ısırdığını gördüm.Gözlerinin irisi derinleşti.Arena' ya gözlerini dikti.Uzun süre baktı ve"Alacağım."dedi."İntikam. Onu bulduğumda onu yerle bir edeceğim .Benimle uğraşmanın ne demek olduğunu görecek!"

Ben gazı verdim.Başaramazsa günah benden gitti.

O yumruklarını sıkmaya devam ederken etrafı inceledim.Gene aynı şeyler.O restorandan garip sesler geliyordu.At kişnemesine benzeyen.Acaba ne haltlar dönüyordu.Elimi sallarken avucunda bir şey olduğunu fark ettim.Elime bakıp bunun küçük lacivert çantamın kayışı olduğunu gördüm.Allah'tan çantam kaybolmamıştı.İçimde telefonum vardı.Ve pata olduğunu umut ettiğim cüzdanım.Kaybolmamıştü iyi ki.

Öyle boş boş dikiliyorduk. Ona dönüp"Şimdi ne yapacağız?"dedim.Gözlerini arenadan çevirerek etrafı inceledi.Restorana göz gezdirdi.Dudağında aptal bir maloz sırıtışı oluştu."Yemek yemeye ne dersin?"dedi.O kahpe sırıtışın altında bir şeyler vardı.Ama ben aç olduğum için "Parayı sen ödeyeceksen olur."dedim.Sırıtışı büyüdü."Öderim."dedi.

Onun bu yemeğe hangi amaçla gittiğini bilmiyorum ama ben karnım aç olduğu için gidiyordum.O yüzden de uzatmadan yürümeye başladık.Restoranın önüne geldiğimizde büyük olmasına rağmen mahşer yeri gibi olduğunu bir kez daha gördüm.Müzik açmışlardı.Kördüğümdü.Sevdiğim bir şarkıydı. Gerçi insanların(aslında insan olmayan varlıkların)sesinden hiç bir şey duyulmuyordu.Altay sesini bana duyurmaya çalışarak"Hadi içeri girelim. " dedi.Bağarmak zorunda kalmıştı.Anladığımı göstermek üzere başımı yukarı aşağı salladım.Giriş kapısından geçerken bir şey beni durdurdu.Gözüme çarpan bir şey.Tekrar bakmama sebep olan bir şey.Restoranın ismi...

PARASI OLANLAR RESTORAN&BAR

Neden bu kadar müşterisi olduğu belli oldu.Tam bir kazıklamaydı.Ama insanlar kendilerinin parası olduğunu kanıtlamak için geliyorlardı işte.Gülerek içeri girdim.Girmez olaydım.

İçeri girmemizle beraber herkesin bize bakması aynı anda oldu.Herkez 200 ,250 çift göz aynı anda size bakıyo. Gerçi tam olarak bana bakmıyorlardı.İlk önce Altay'a bakıp yanındaki lanet olası varlığın kulağına bir şey fısıldıyor ve sonra bana bakıyorlardı.Fısıldıyarak"Kahrolası varlıklar."dedim.Hafifçe kikirdedi. "Hem de ne kahrolası varlıklar."dedi.Elini sırtıma götürüp ön tarafa doğru baskı uygulayarak "Hadi üst kata çıkalım "dedi.Onu dinleyerek(hiç bir lanet olası varlığa bakmamaya çalışarak)merdivenlere yöneldim.Merdivenlerin girişinde 35'lerinde bir adam duruyordu.Orta seviye de bir yüzü vardı .Bizi gördüğünde bir anda önümüze atladı.Altay'a bakarak"Altay döndün ha?Nasıl oldu bu peki?Sen dünyada baya rahattın."dedi dalga geçermişcesine sonra bana dönüp baştan aşağı inceleyerek Altay'ın konuşmasına fırsat bırakmadan"Hem de bir kızla ha?Ama oldukça güzel bir kızla.Kızı ilk getirdiğin yerde burası mı?Güzel seçim,seçim.Bu arada yukarıda çok güzel bir süpriz seni bekliyo ."Hızlıca bana döndü.Altay"Süpriz derken ne demek istedin."dedi ama onu hiç takmadı bile .Elini koluma uzatıp "Adın ne senin güzellik?"dedi.Kolumu sert bir biçimde çekerek ondan kurtardım.Pis yavşak.Bu maloz kafayla uğraşmamak gerektiğine karar verdim ve merdivenlere doğru yöneldim.Arkamdan bir anda"Bari telefon numaranı verseydin."dedi.Yönümü değiştirerek ona doğru döndüm.Sağ elimi yumruk haline getirdim.Bir anda sert ve hızlıca çenesinin altına geçerdim.Çenesi yukarı doğru savrulurken dişleri damağına ve dudağına geçti.Kan akmaya başlarken bir bana bir de Altay'a bakıyordu.Ona bakarak"Bu yeni hattım ama eğer anlamadıysan iki kere daha tekrarlıyabilirim."dedim.

Anlamıştı.Arkasını dönerek koşarak uzaklaştı.Restoranın tamamen sessizleştiğini o zaman farkettim.Üst kattan ses geliyordu sadece. Müzik sesi daha belirginleşmişti şimdi Sersefil çalıyordu.Gene sevdiğim bir şarkıydı.Ama konumuz bu değildi.Herkes Altay'a bakmayı bırakmış.Bana odaklanmıştı.Bu daha da kötü bir şeydi.İçimden bir küfür savurdum.Uzaktaki masalardan biri ayağa kalktı ve yanımıza doğru ilerlemeye başladı.Altay önüme geçti ve sırtını dikleştirdi.Aşırı sokak serserisi görünümlü ama sarışın bir çocuktu.Yeşilimsi gözleri vardı.Sarışın olarak bakıldığında yakışıklı bir çocuktu.Ama Altay teklerdi.Yanıma doğru gelip yukarıdan bakmaya çalıştı.Ama Altay engel oluyordu.Altay'dan bir veya iki cm kısaydı.Bir sapık gibi sırıtırak"Altay geri gelmene sebep olan kadın bu ha?"Aptal sapık yavşak!Lanet olası hayvan herif!Buradaki erkeklerin hepsi böyleyse ben dünya ya geri dönebilirdim.Hepsi bir çuval beyinsizdiler. Tam ileri doğru bir adım adacak tık ki.Altay elini uzatıp beni durdurdu."Gene olay istiyorsun Gökay ha?En son denediğinde ne olduğunu hatırlatırım."dedi.Demek adı Gökay'dı ve Altay'la daha önce 'dende sorunları vardı.Bu Altay"ın niye herkes le sorunu vardı ya.Gökay ellerini yumruk yaptı.Sonra bir anda sırıttı.Ben neden olduğunu anlamaya çalışırken bir ses duyuldu.Merdivenlerden inen bir kaç çift ayak sesi.Gökay kafasıyla merdivenleri işaret etti .Yüzündeki o pis sırıtışla"Sen de en son denediğinde ne olduğunu hatırlıyorsundur."dedi.

Herkes sessizleşti.Az önce çenesine çaktığım adam bile sindiği köşesinden çıkıp inecek kişiyi veya kişileri izlemeye başladı.Ben bile yutkundum.Ne olucak tı merak ediyordum.O kişi kimse sanki kaderimi değiştirecek gibi bir his almıştım.Derin bir his.

Ve en sonunda merdivenlerin ağzında o göründü.Arkasında peşinde sürünen crop ve mini etekli bir kız.Sarışın.Güzel ama varoş.Arkasında iki tane 25,26 larında erkek var.Yakışıklılar ama sanki hayat umurlarında değil.Ve o...

En önde.Tüm bedeniyle sanki rakibim yok diyor.Herkes hayran hayran ona bakıyor.Ben dahil buradaki erkeklerin çoğu Altay'ı sevmediği için (O gelince erkekler Altay'a bakıp şimdi sıçtın sen bakışı atıyorlardı.)Kendinden emin bir şekilde yürürken durdu.Bizim daha doğrusu herkesin ona baktığını görünce durup herkese tek tek baktı.Bakışları Altay'a gelince ikisi de birbirine nefretle bakmaya başladı.Altay'ın yumruklarını sıktığını dudağını ısırdığını gördüm.Korktuğunu hissettim.Nasıl bilmiyorum ama Altay korkuyordu ve bunu hissedebiliyordum.Yumruk yaptığı sağ eli hafifçe titriyordu.Bu adamdan korkuyordu.Gerçi çoğu kişi korkuyordu.Az önce çenesine geçirdiğim adam yanıma titreyerek geldi.Korkarak eliyle kolumu tuttu.Ona garip bir bakış fırlattım. "Lanet olsun."dedi.Tekrarladı kendini."Lanet olsun.Savaş.Hayır lanet olsun Savaş ve Altay'ın karşılaşmaması gerekiyordu. Kellemi kopartacak benim kellemi.Saçma olay istemiyorum demişti.Lanet olsun.Altay buraya mı geleceğin tuttu hem senin hem benim kellem gidecek.Lanet olsun.Gökay'ınkide gidebilir.Altay geçen sefer sen de bıraktığı izi görmüyor musun?Bu sefer nasıl bir iz bırakır Allah bilir."Ağlayarak koluma sürtündü. Onu bu kadar korkutan neydi?Bu adam gerçekten heybetli ve oldukça güçlüydü ama herkesi bu kadar korkutan bu muydu?Gerçi korkmayanlarda vardı. Gökay gibi.Gözlerini ona doğru döndürüp öyle bir baktı ki bakışla kelle alabileceğini sandım.Umarım anlamıyordur.Sert bakışları devam etti.Herkesin üzerinden geçti ama bama uğramadı.Arkasındaki sarışın kız bir anda gelip kolundan tuttu.Sırıtıyordu.Ama bir anda kolunu çekti.Sarışın kızın yüzündeki o ifade görülmeye değerdi.Gerçi onunda onu neden istediği belli oluyordu.Çünkü çok yakışıklıydı.

Koyu kahve ikiye ayrılmış saçları muazzam bir görüntü sunuyordu.Kahverengi siyah karışımı gözleri o sert bakışlarını açıklıyordu.Kavisli çenesi ona bariz bir hava veriyordu.Tek kelimeyle muazzam dı.Kol ve karın kasları ü üzerindeki cekete rağmen baya belliydi..Boyu 1.90 üzeri bir şeydi.O sert bakışları yine herkesin üzerinde gezdi ve en son bana geldi.İçimden lanet olsun dedim.Çünkü çekmedi bakışlarını.Sertçe yutkundum.Gözlerinin irisinde kayboldum.Milletin neden korktuğunu anlayabiliyordum.O bakışlarla karşılaşınca korkmamak elde değildi.Ama nedense o kadar büyük bir korku oluşmadı içimde.Sanki daha önce de o bakışı görmüş,yaşamış gibiydim.Onu görmüş gibiydim.Ama nerde, ne zaman?O da hissetmiş gibiydi uzun süre bakışlarını üzerimden çekmedi.Uzun uzun baktı.Lanet olası o bakışları bir kez daha görmüş olduğuma emindim.İçimden bir küfür savurdum. Bu kadar bakması normal değildi.Ayırmadı gözlerini benden.O yüzden ben ayırdım.Sanki ona değilde arkada ki iki elemana bakıyormuş gibi yaptım.O da benim arkamdaki sümüklü böceğe baktı.Lanet olası adam hala kolumu bırakmamıştı.Bir anda merdivenleri indi.Direkmen önümde belirdi.Ben ne kadar gözlerimi kaçırmak istesem de o baktı.O bakınca ona bakmamak elde değildi.Bu sefer o kadar sert bakmıyordu ama.Sanki kim olduğumu anlamaya çalışıyordu.Benim gibi.Gözlerini üzerimde gezdirdi.Gözleri ilerledi ve kolumu tutan o elde durdu.Gözlerini o elden ayırmadı.Sonra arkama saklanmış korkak herife baktı.Beni aşmaya çalışarak"Ben sana olay istemiyorum demedim mi!"diye hiddetle bağırdı.Sesi gerçekten korkutucuydu.Eli çaktırmamaya çalışarak kolumdan ayırmaya çalıştığını fark etmiştim.Gerçi kimse ne benim koluma nede onu tutan ele dikkat ediyordu.Kimse bi şey anlamadı.

Sonra ben yapmamam gereken bir şey yaptım.Dememem gereken şeyler dedim.Bu yüzden kellemi koparabilirdi.Elimle arkamdaki sümüklü böceğe siper olmaya çalışarak"Olay istemiyorsan,çıkıp gitsen iyi olur.Çünkü buarada olay çıkaran tek kahrolası varlık sensin!"

Etraf tamamen sustu.Arkamdaki sümüklı böceğin"Sen ne yaptın,sen ne yaptın."diye sayıkladığını duydum.Bu beni korkuttu.Ama sanki korkamamış gibi gözlerinin içine baktım.Gözlerinde yine aynı derinliği gördüm.Onu tanıyordum buna emindim.Ama bunu düşünmeye vaktim yoktu.Çünkü sanırım kellem gidecekti.

Bir anda sert ve hiddetli bir şekilde kolumdan yakaladı.Kolumdaki sümüklü böceğin elini diğer eliyle sertçe attı.Hay lanet olsun.Kolumu kangren yapacak derece de sıkarak "Öyle ha?Bunlar bir kız için fazla ağır sözler değil mi?Sanırım burada olay olacak şey sensin. " dedi.Gözleri yine o derinlikle bakıyordu. Ama sesi farklıydı.Sesi korkutucuydu.Bana değil ama şöyle düşündüm maksimum ölebilirdim korkmamı gerektirecek bir şey yoktu yani.Öyle değil mi?Allah ne verdiyse kolumu kendime çekip kurtardım.Bence büyük başarı.Bu herifyen kolunuzu kurtarmak.Kolumun zonkladığını hissedebiliyordum.Ama ben zırdeli olduğum için dikbaşlılığımı kullanarak"Ben olay olmam"dedim."Olay oldurturum."diye ekledim.Herkes gene sustu.Konuşmuyorlardı ama sustular. Gözlerinde belli bir şaşkınlık vardı.Bu kadarına cesaret edebileceğimi tahmin etmemişti.Ben de etmemiştim.

Üzerime doğru yürüdü."Ben de o olayın içinden geçerim."dedi.Tam kellemi alcak şimdi dediğim sırada Altay biranda bileğimden tuttu ve önüme geçti.Sırtını dik tutmaya çalışarak"Sorununu benle çöz Savaş!Onu bu işe karıştırma."dedi.

Tebrik ediyorum büyük cesaret. Savaş'ın(ismiyle hitap da edersem kellemi alabilir o yüzden sadece içimden konuşurken ismini söyleyeceğim.)gözleri Altay'ın sıkıca kavramış olduğu bileğinde durdu.Gözlerini uzun bir süre bileğimden (ve onu tutan elden)ayırmadan baktı.Sonra Altay'a bakarak"Olur."dedi."Madem bu kada istekliysen yüzünün öbür tarafına da bir iz bırakırım."

Jeton geç düştü.

Yani Altay'ın yüzünde iz bırakan onu rezil eden Savaş mıydı?O zaman Altay'ın yenilmesi gayet doğal bir şey.Buradaki tek şey Altay bunu tekrar göze alıyordu.Benim için...

Enayi.

Tam bir enayilikti.Yüzünde ikinci iz oluşacaktı.O kararlıydı ama.Savaş ikimizin arasından geçerek Altay'ın bileğimi tutan elini ayırdı.Arkasına dönüp "15 dakika ya düello arenasında ol Altay!"diye bağırdı.Altay'ın sertçe yutkunduğunu işittim. O cesaretini toplarken ben de aklımı toplamak için insanların arasından geçerek wc yazan tabelaya karşı yol aldım.Duello'yu izleyecektim.Daha 15 dakikam vardı.Aklımı tekrar başıma toplamam gerekiyordu ama.

...

Lavaboya hızlıca girdim.Ve ilk iş aynaya baktım.Yorulmuş suratıma.Suyu açtım ve ellerimi yıkadım.Ellerimi yıkarken lacivert çantamın sol elinde olduğunu fark ettim .Askılıklara astım.İyi ki bu kadar hengâme de kaybolmuyordu.

Bir kaç kere daha yüzümü yıkadım.Sonra Savaş'ı düşündüm.O gözleri...Ya da kendisi tanıdık ya.Benim üstüme yürüdüğünde aslında bana zarar vermeyeceğini anlamıştım.Içimden bir his öyle diyordu. Biraz daha aynaya bakıp kendimi ve hayatı sorgularken yüksek bir topuklu ayakkabı daha (daha doğrusu ayakkabılar)sesi duyuldu.Garip garip gülen bir sesler çoğunlukla kelimeleri;erkek,yakışıklı ve kaslı idi.Sonra lavabo kapısında görüldüler.

Dört adet tahminimce 20 21 yaşlarında varlıklar.Biraz bakıştık.Onları inceledim.Hepsinde göğüslerini ortaya çıkarmak için uğraşılmış.Dar ve kısacık elbiseler.Yüzleri zaten filli boya.Onlarda beni incelediler. Aralarından biri"Sen şu Savaşa karşı laf yapan Altay"ın koruduğu kız değil misin ya?"dedi.Sesindeki o cartlıktan neadar gıcık olduğu anlaşılıyordu.Başımı kaldırarak"Siz de erkek manyağı varoşlar değil misiniz?"dedim.

Hepsi bembeyaz kesti.Sonra başka bir varlık "Savaş keşke o gereksiz canını alsaydı."dedi.Hafifçe sırıttım."Ama almadı.Bunu yapabilecekken yapmadı değil mi?"

+1.Hepsi mal mal bana bakmaya başladı.Sonra boyu kısa olan,esmer,saçlarını kısa olmalarına rağmen arkaya atmaya çalışan bir kız.Saçları kısaydı ve sanki havalı oluyormuşcasına davranıyordu.."Bence Altay kazanacak."dedi.Ona mal mısın edasında baktım.Sonra"Senin beynin yerinde mi?diye sordum.Baktıktan sonra "Niye ki?"diye sordu.Harbi maldı."Sence Altay'ın kazanma ihtimali var mı?"

Bir anda "Tabiki de var."dedi."Savaş kadar salak bir adam görmedim.Herkesi reddediyor. Ona kaç kere teklifte bulundum reddetti.Benim gibi bir güzelliği kaçıracak kadar gerizekalı.Ama Altay öyle mi?Hep arkamda durur.Bana bir kaç kere çıkma teklif etti hatta .Reddetmeme rağmen vazgeçmedi peşimden koştu."Sanki yanında Altay varmışcasına hayal kuruyordu.Altay'ın da bu varoşların peşinden koşacak kadar gerizekalı olduğunu bilmiyordum.Başımı kaldırıp dikleşerek"Kesinlikle Savaş kazanacak."dedim.Hepsi bana baktı.Gene aynı kız"Neden?"diye sordu cırtlak sesiyle.Sesi kulak kanatıyordu. Buna bakan da ne biliyim tam gerizekalıydı."Çünkü."dedim."Savaş sizin gibi varoşlara bakacak kadar gerizekalı değil."Hepsi durdu.Söylediğim laf ağır gelmiş olacak ki.Bu sefer başka sarışın bir kız"Ya gidelim de izliyelim duello 'yu başlar birazdan."

Ve çıkıp gittiler.Tekrar aynaya döndüm.Saçlarımı ellerimle düzelttim.Savaş'ın sıkıp kangren yaptığı kolumu yıkadım ve lacivert küçük çantamı alıp lavobo dan çıktım.Restoranın çıkış kapısına doğru ilerlerken restoranın tamemen boş olduğunu fark ettim.Ve düello arenasının mahşer yeri gibi olduğunu.

Hızlı adımlarla arenaya doğru yürüdüm.Önlere geçmem gerekiyordu.Bu baya kolay oldu çünkü beni restoranda görmüş olan bana yol açıyordu. En son sıyrıla sıyrıla ikisinide görebileceğim mesafeye geldim.Altay'ın elinde baya uzun ve kalın bir kılıç vardı.Ve göz alacak bir şekilde parlıyordu.Korkmuyormuş gibi gözükmeye çalışıyordu.Ama korkuyordu.Diğer varlıklar anlamaya bilirdi.Ben anlıyordum ama.Eli çok hafifçe titriyor.Dudakları kendi kendine hareket ediyordu.Belki de dua okuyordu.

Ama öbür tarafta Savaş.İki tane orta boyutlu parlayan kılıcı vardı.Sıfır korku sıfır mimik. Ceketini hızlıca çıkardı ve arenanın dışına fırlattı.Fırlattığı taraftan bir kız tuttu.Sonra da bayıldı.Yanımda olan bir iki kızın"Kanka kasa bak."diyerek birbirlerini salladıklarını duyabiliyordum.Haklılardı.

Gerçekten çok kaslıydı. Ve muazzamlığama muazzamdık katıyordu.Şu ana kadar bu hayatta gördüğüm tüm erkekler tekleridi.Yanımdaki kızlar hipnoz olmuştu.

Ben etkilenmedim ama sanki daha önce de görmüştüm bu halini.Zaten daha önce etkisinde kalmış bir daha kalmama gerek yok gibiydi.Yine de inceledim.Kolunda ne şeklinde olduğunu göremediğim bir iki dövme vardı.Kılıçlarını ellerinde iki tur çevirdi.Altay'a gözdağı vermeye çalışıyordu sanırım.İşe de yarıyordu.Altay sertçe dudağını ısırdı.Korkak herif.

Onların başlamasını beklerken arkamdan bir ses duydum."Hanfendi."diyordu.Arkamı döndüm.İki tane 23,24 yaşlarında erkek.Heyecanlı gibilerdi.Tipleri iyiydi.Yakışlılıktan daha çok tatlı tiplerdi.İkiside kumraldı. Aralarından biri"Hanfendi kusura bakmayın ama deminden beri sizi izliyoruz çok güzelsiniz."dedi.

İlk önce ters bir cevap verecektim.Sonra bu süzme peynirler belki işime yarayabilir diye "Teşekkür ederim."dedim.Bu onları daha da heyecanlandırdı.Sağ da duran"Adım Emir hanfendi arkadaşımda Miraç."dedi ve elini uzattı.Öbür çocukta elini uzattı."Sizin gibi güzel bir hanfendiyle tanıştığıma memnun oldum."dedi.Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek"Adım Alev bende memnun oldum."diyip ellerini sıktım.Çocuk bir anda"Alev ne kadar da güzel bir isim."dedi.Cevap vermek için ağzımı açmışken öbürü"Siz de düelloyu izlemeye geldiniz değil mi?Bence kesinlikle Savaş kazanacak."dedi.En azından o varoşlar gibi Altay kazanacak denemişlerdi."Kesinlikle Savaş kazanacak."dedim.Sahte bir şekilde sırıtarak.Süzme salaklar işime yarayacak gibilerdi.Yine bir şey demek için ağzımı açmıştı ki keskin bir gong sesi duyuldu."Şimdi düello başlıyacak."dedi heyecanla.Tüm dikkatimi arenaya verdim.Altay ve Savaş arenanın ortasına doğru yürüdüler.Ne Altay tezarat istedi bu sefer ne de Savaş imalı imalı sözler söyledi.Varlıklar gene destekliyorlardı ama ikisininde umurunda değildi.Altay kılıcını kaldırdı.Savaş elinde iki tur döndürdü.

Ve birbirlerine doğru harekete geçtiler.

İlk önce basit hareketlerle birbirlerinin hamlelerini engellediler.Sonra nasıl oldu bilmiyorum.Altay kılıçı Savaş bileğini hafifçe kesti.Etkilendmedi ama.Kılıçlarını yukarı doğru kaldırdı.Altay hamlesini engellemek için yukarı kaldırdı.Kılıçlar havada çakışıp birbirine sürterken ikisi de etraflarında dönerek yer değiştirdi.

Onlar yer değiştirirken Savaşla göz göze geldik.Bu kalbimi teklemesine neden oldu.O baktı önce o da bir şeyler fark etmiş gibiydi.Aramızda olmaması(belki de olması gereken emin değilim.)bir bağ vardı.Onun dikkati dağılmıştı bana bakmaması gerekiyordu.Ama bakıyordu lanet olası herif!Dudak okuyabildiğini düşünerek"Bana bakma" diye dudaklarımı hareket ettirdim. Anladı önüne döndü.Ama hala aklı bende olmalı kı Altay'dan sert bir tekme yedi.Ve...

O dikenli tellere sol kolunun üstüne yapıştı.Teller koluna girerken mimik bile oynamadı.Baya derine batmış gibiydiler.Ama o sanki koluna toplu iğne batmış gibi kolunu sertçe tellerden çekti.Nasıl hiç mimik oynatmadan kolunu çekebilmişti bilmiyorum.Kolunun 9,10 yerinden kan süzülmeye başladı.Kolundaki kana da bakmadı.Kan öylece süzülüp arenaya aktı.Onu izleyen ve ne yapacağını bekleyen varlıklara göz gezdirdi.En son gözü bana iliştı.Bu sefer farklı bir şekilde bana odaklandı.Sanki az önce bana yaptığı şeyin intikamını Altay'dan nası alıyorum izle de gör gibiydi.Ben de ona baktım.Dudaklarımı oynatarak"İzliyorum."dedim.

Ve harekete geçti.Kılıçlarını Altay'ın hamle yapmasına fırsat bulamadan indirdi.Altay'ın göğsünde kandan bir çarpı işareti oluştu.Altay onun acısını daha yeni yeni hissetmeye başlarken karnına sert bir tekme indirdi.Altay teknenin etkisiyle resmen uçarak tellere sırt üstü yapıştı.Şu an Altay'ın yerinde olduğumu hayal ettim.Ne çok acımıştır.İlk önce göğsüne iki derin kılıç darbesi almıştı.Şimdi de 25,30 tel sırtına girmişti.Kazığa otutturulsa belki de bu kadar acımazdı.Yüz ifadesinden o acıyı görebiliyordum.İyi ki benim önüme geçmişti de.Beni bu düello dan kurtarmıştı.Allah razı olsun Altay.

Altay orada can çekişirken Savaş onu izledi.Kolundaki kan akmaya ve arena ya birikmeye devam ediyordu.Herkes susmuş.Bazıları bayılmış,bazıları dilini yutmuştu.Herkese baktı.Bir şey demedi.Benle göz göze geldiği an elindeki kılıçları attı ve tellere doğru yürüyüp onları açamaya çalıştı. İçimden bir küfür savurdum. Ve insanların arasından sıyrılarak bu mahşer yerinden çıkmayı çalıştım.Lanet olsun peşimden gelecekti!Yok olmam gerekiyordu.O telleri açana kadar vaktim vardı.Çünkü ona buradan çıkması için yol açacaklardı.İnsanlara çarpa çarpa,sürte sürte yol aldım.En sonunda kalabalığın içinden sıyrıldım.

Ve koşmaya başladım.Varımı yoğumu vererek koştum. İzimi kaybettirmem gerekiyordu.Yolları ortasından geçtim.Bir sürü kumarhane gördüm.Sarhoşlar ,alkolikler çıktı karşıma ama bir kere bile arkama bakmadım.Koştum sadece nereye gittiğimi bilmeden.

En sonunda tamamen kayboldum.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%