Yeni Üyelik
4.
Bölüm

DÜŞÜŞÜN FERYADI

@berkhan

3. Bölüm: DÜŞÜŞ VE VESVESE

 

Azazil kaynayan çukurların ortasında, mızraklı alev uçlu olan sivri dikenlerden yapılmış bir tahtta oturuyordu. Hava kan kızılıydı, irin ve pişmiş lav kokuları alıyordu. Cinleri gözlüyordu ve zihni o ara uzaklara daldı. Azazil geçmişi hatırladı.

 

Cennet Bahçeleri

 

Eldon ve Grant cennetin sonsuz huzuru içinde, yaratılışlarının hikmetini hissettikleri bir diyarı keşfe dalmışlardı. Burada ne bir çatışma vardı ne de bir eksiklik. Bahçeler, hayatın her rengini yansıtan bir nur ile dolup taşıyor, rüzgarlar şefkatle esiyor ve her şey, Yaratıcı'nın isimlerinin bir tecellisi olarak var oluyordu. Ağaçlar, dallarında cennet meyvelerini taşırken, dallar arasından yayılan kuş cıvıltıları ilahi bir senfoni gibiydi.

 

Irmak,şelale, akarsu, yeşil ovalar, ağaçlarla kaplı tepeler ve onların arasında ki konaklar vardı. Eldon ve Grant inanılmaz bir manevi tat alarak süslü bahçelerin içinde gezip huzur dolu anlar yaşıyorlardı.

 

Bu huzur dolu ortamda yalnızca bir yasak vardı. Bahçenin merkezinde duran, diğer ağaçlardan daha görkemli bir ağaca dokunmaları yasaklanmıştı. Bu yasak, Eldon ve Grant'ın kalbinde meraktan çok itaat duygusu uyandırmıştı. Çünkü yaratıldıkları ilk andan beri içlerine işleyen gerçek, her şeyin Yaratıcı'nın hikmetine dayandığını bilmekti. Ancak, onları uzaktan izleyen bir gölge bu huzuru bozmayı bekliyordu.

 

Azazil'in Gözlemi

 

Karanlık vadiden koparak cennetin sınırlarına ulaşan Azazil, Eldon ve Grant'ı uzun bir sessizlik içinde izledi. Cennetin ışıkları onun ateşten yaratılmış bedenine çarptığında, içindeki derin boşluk bir kez daha alevlendi. Kendi yaratılışını, ilmini ve iradesini düşündü. Bir zamanlar bu nurun bir parçasıyken, şimdi onun dışında kalmanın acısı içinde yankılanıyordu.

 

"Beni bu halde bırakan adalet mi?" diye homurdandı kendi kendine. "Eldon'a verilen bu imtiyaz, benim ilmimin ve irademin hiçe sayılması demek değil de nedir?"

 

Fakat bu kez öfkesine bir amaç eklenmişti. Eldon ve Grant'ın bu huzurlu varoluşunu bozarak, kendi haklılığını kanıtlayabileceğini düşünüyordu. İçinde yankılanan ses, ona bir plan sundu: Onların merhamet ve sevgiyle yaratıldığını unutmalarını sağla. Onları kendin gibi yalnız bırak.

 

Yasağın Sırrı

 

Azazil, cennet bahçesine süzüldüğünde, Eldon ve Grant ağacın yakınında dolaşıyordu. İkisi de ağaca dikkatle bakıyor, ancak yaklaşmaya dahi cesaret edemiyordu. Bu an, Azazil'in aradığı fırsattı. Bir anda huzurla dolu havayı yararak sessizce Eldon'a yaklaştı. Bir yılan suretine bürünmüş, dallar arasından Eldon'a fısıldadı:

 

"Ey Eldon," dedi, sesi şefkatli ama sinsice bir melodi taşıyordu. "Bu ağacın neden yasak olduğunu hiç merak etmiyor musun? Yaratıcınız sizi her şeyle ödüllendirirken, bu ağacı neden size haram kıldı?"

 

Eldon,sakin ve kararlı bir sesle karşılık verdi:

"Bizden gizlenen bir şey yok. Bu yasak, bir sınavdır ve Yaratıcı'nın emirlerinde hikmet vardır. Şüphesiz ki o, bizi bize bırakmaz."

 

Azazil, Eldon'un bu güçlü iradesi karşısında bir an tereddüt etse de, Grant'ın merak dolu bakışlarına odaklandı. Yumuşak bir sesle konuşmaya devam etti:

 

"Belki de bu ağacın meyvesi size daha büyük bir bilgelik verecek. Belki de o yemişi tattığınızda ilahi sırra ortak olacak ve sonsuz bir saltanat sahibi olacaksınız."

 

Bu kelimeler Grant'ın kalbinde yankı buldu. Eldon'a baktı, bir şey söylemek ister gibi, ama suskun kaldı. Azazil bunu fark etmişti; insanın içinde ilk defa bir tereddüt tohumu ekilmişti.

 

Meleklerin Hikmeti

 

Cennetin yukarısında, melekler bu olayı izliyordu. Azazil'in çabaları karşısında derin bir hüzün hissetmişlerdi. Ancak bu hüznün içinde Yaratıcı'nın hikmetine olan mutlak güven yatıyordu. Meleklerden biri, Azazil'in bu planlarının neden durdurulmadığını sormak cesaretini buldu:

 

"Ey Rabbimiz," dedi, sesi cennet meltemleri kadar yumuşaktı. "Neden insanı bu sınava tabi tutuyorsun? Onlar masum; Azazil ise karanlıkla dolu. İnsan bu vesveseyle zayıflığa düşmez mi?"

Yaratıcı'nın cevabı bir ilham gibi her tarafa yayıldı:

"Ben onları özgür irade ile yarattım. İrade, onları meleklerden ayırır. Kendi seçimleri, onların değerini belirleyecek. Her seçimleriyle ya bana yaklaşacaklar ya da kendilerinden uzaklaşacaklar. Azazil'in tuzakları, onların hakikate giden yollarını tıkayamaz."

 

Bu sözler, meleklerin gönlünü huzurla doldurdu. İnsan, sınanacak ve düşecek; ama her düşüşte yeni bir arınma ile yücelecekti. Azazil'in vesveseleri ise onun kendi çöküşünün adımları olacaktı.

 

Vesvese ve İlk Düşüş

 

Grant'ın içinde büyüyen merak, onu ağaca yaklaştırdı. Eldon, "Sakın!" diye uyardıysa da, Grant'ın aklındaki fısıltılar çoktan bir yankıya dönüşmüştü. Azazil'in sesi ona tekrar ulaştı:

"Bunda bir yanlış yok. Yasak, sizin sınırlarınızı görmek içindir. Eğer bu yemişi yerseniz, asıl gücü bulacaksınız."

 

Grant, meyveye uzandı. Yasak meyveyi tattığında, cennetin tüm ışıkları bir anlığına sönmüş gibi oldu. Ardından Eldon da Grant'ı takip ederek aynı hataya düştü. Yasak ağacın meyvesi onların masumiyetini bulandırmış, cennetteki sonsuz huzurdan ayrılmalarına neden olmuştu.

 

Azazil bir kenarda sessizce gülümsedi. Zafer benim, diye düşündü. Ancak içindeki boşluk daha da büyümüştü. Çünkü bu zafer, onu haklı çıkarmamış, sadece kendi içindeki karanlığı daha da derinleştirmişti.

 

Karanlığa Karşı Eldon ve Grant , dünyaya gönderildiklerinde pişmanlık gözyaşları döktüler. Yaratıcı'ya yönelip tövbe ettiler. Allah sordu "Sizi uyardığım halde neden bu hataya düştünüz.? Hangi nimetlerimi beğenmediniz? "

Eldon ve Grant büyüleyici güzellikte olan yedi cennet bahçelerinden hikmet gereği kovulup Dünya'ya yollandılar.Gördükleri yerler Cennet'in güzelliğinin onda biri bile değildi. Bu yüzden çok vicdan azabı çektiler ve bu azab yıllar sürdü. Başıboş olarak Dünya da dolaşıp tatsız bir hayat sürdüler. Hikmet gereği akıllanma ve doğru yolu bulma süresi bitince Allah Eldon'a seslendi ;

"Ey Eldon Azazil'in seni ne çeşit bir yola sürüklediğini gördün mü? Sana o düşmanındır dememiş miydim ? Söz gerçek ve hakikattır ve hiçbir şey boşuna söylenmez. Pişmanlığını zaten hissediyorum. Şimdi tövbe et ve huzura kavuş ve doğru yoldan sapma.

 

Eldon sevinç çığlıkları, samimi bir mutluluk, keyif ve heyecandan sonra tövbesini etti. Eldon tövbe ettikçe içlerindeki karanlık yerini bir nura bıraktı. Onlar için bu düşüş, yeni bir başlangıçtı.

Azazil ise, Eldon'un tövbesini izlerken, içindeki boşluğu daha da derin hissetti. Onun vesveseleri, insanın tövbesi karşısında anlamını kaybediyordu. Yaratıcı'nın bir kez daha merhametiyle üstün geldiğini fark etti. Ancak kibri, bunu kabul etmesine engeldi.

 

"Ben mi haksızım?" diye bağırdı karanlığa. "Eldon'un gücü, tövbesinde mi saklı? Onu tekrar düşüreceğim. Sonsuza dek yalnız bırakacağım."

 

Cennetin yukarısından gelen bir ses Azazil'e cevap verdi bu Cibrildi. Cibril;

 

"Eldon ve onun soyu, her düşüşlerinde yeniden doğrulacak. Senin vesveselerin, onların Yaratıcı'ya olan bağını koparamayacak. Çünkü onlar tövbe etmeyi bilirler; sen ise kibirle körleşmişsin."

 

Bu ses Azazil'in içine bir ateş daha düşürdü. Ama bu ateş, onu arındırmak yerine daha da yaktı. Böylece Azazil, kendi sonsuz yalnızlığına bir adım daha attı.

Loading...
0%