@blackcatandcats
|
Gözlerini açmak ile açmamak arasında kararsızdı. Açarsa görmek istemediği, kötü şeyleri görmekten korkuyordu. Mavi bir ışığın içerisinden geçmişti. Her şey farklı olabilirdi.
Üzerindeki korkuyu henüz atamamıştı. Buraya onu merakı ve cesareti getirmişti. Daha fazla beklemenin anlamı yoktu. Buraya geldiği gibi içinden üçe kadar saydı. Gözlerini aralayıp etrafına baktı. Gece yarısıydı ve olduğu yer farklı bir yerdi. Oysa geldiği yer gündüzdü. Buna bir anlam veremiyordu. Taş duvarların olduğu bir yerdi. Herhangi bir kapı yoktu. Duvarıda pati şeklini andıran bir oyuk vardı. Patisini oraya dokundurursa buraya geldiği gibi geri dönebilir diye düşündü. Öyle olmadı. Patisini oyuntuya yerleştirdikten sonra ışıltının oluşmasını bekledi. Ne ışıltı vardı, ne de mavi ışık. Korkusu her dakika artıyordu. Önünde tek bir yol vardı. Merdivenleri çıkmaya başladı. Şimdi karşısında uzun bir yol gözüküyordu. Gri taşlarla döşenmiş bir yoldu. Her an önüne bir şey çıkabilir diye temkinli yürüyordu. Yolun sonunda alt sokağa inen bir merdiven daha vardı. Issız bir sokaktı. Merdivenlerden inerek iki yola baktı. Hangi tarafa gideceği konusunda ikilemde kaldı. "Ne diye o mavi ışığın içinden geçtim ki? Hata bende."diye söylendi. Sağ taraftan gitmeye karar verdi. Karşısına bir sokak tabelası çıktı. Üzerinde sokağın ismi yazmıyordu, pati işareti vardı. Oldukça ilgisini çekmişti. 'İlginç.'
Köşeyi döndüğünde hemen ileride birkaç kedi vardı. O yerde yalnız olmadığına sevinmişti. Gidip onlardan yardım istemeyi düşünüyordu. Ama onlara buraya nasıl geldiğini de anlatamazdı. İçini değişik bir his kapladı. Adım adım takip edildiğini hissediyordu. Bir cesaret ile arkasına baktı, kimsenin olmadığını görünce içi rahatladı. Etrafında ağaçlar ve birkaç kediden başka bir şey yoktu.
Tam gideceği sırada hissettiği acı ile ufak bir çığlık attı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Yerde duran kabuğu çatlamış cevize patisi ile dokundu. Karga seslerini işitince başını yukarıya kaldırdı. Ağacın dallarının üzerinde iki karga duruyordu. Anladığı üzere kargalar taşıdığı cevizi düşürmüş ya da bilerek Panter'in üzerine atmıştılar. Panter ciddi bir sesle konuştu.
" Umarım bilerek atmamışsınızdır!"
Kargalar öterek birbirine bakıyordu. Ardından uçup gittiler. Panter önüne döndüğünde karşısında köpek duruyordu. Sarı tüyleri olan genç bir erkek köpek. Panter onunda kaybolmuş olduğunu düşünerek"Sen kayıp mı oldun?"diye sordu. Genç köpek Panter'i incelemeye başladı. "Hayır." diye söyledi.
"Seni ilk kez görüyorum. Buradan değil misin?"
"Aslında ben kayboldum."
Genç köpek, Panter'in kaybolduğunu öğrenince ufak bir kahkaha attı.
"Az önce bana kaybolup kaybolmadığımı sordun ama kaybolan sensin. Anlaşılan yardıma ihtiyacın var."
"Burası neresi?" diye sordu, kara kedi.
Genç köpek patisinin üzerinde gezinen karıncayı diğer partisi ile kovup Panter'e döndü.
"Pati Şehrine hoş geldin."
Panter bu şehrin ismini ilk defa duyuyordu. Buraya ait değildi. Bir şekilde geri dönmeyi istiyordu. Sisi'nin lider olduğunu öğrendiği gün aklına geldi. Onların buraya geldiğinden emindi.
"Buranın liderini tanıyor musun?"
"Tabi ki tanıyorum. Buranın lideri Sisi. Yarın Pati Şehri halkına konuşma yapacakmış. İstersen sende gel, belki senin buradan gitmene yardımcı olabilir."
Panter düşünmeden yapılacak konuşmaya katılmayı kabul etti. Ertesi gün buluşmak için anlaştılar.
"Bu arada adım Panter."diye söyledi, kara kedi.
"Benim adım da Gold."
Köpek yanından ayrılınca sokakta tek başına kalmıştı. Gidebileceği bir yer yoktu. Gök gürlüyordu. Birkaç dakika sonra yağmur çiselemeye başlamıştı. Sığınacak bir yer bulamazsa ıslanacaktı. İleride büyük bir ağaç vardı. Yaprakları biraz kalın gibi gözüküyordu. Ağacın altına giderek uzandı. Biraz ıslanıyordu ama umurunda değildi. Üşüyordu ama uyumaya çalıştı.
***
Panter erkenden uyanmış, Gold'un gelmesini bekliyordu. Yağmur durulmuş etrafta huzur kokusu vardı. Ağacın yapraklarından su damlacıkları düşüyordu. Çukur gibi duran yerlerde su birikintisi oluşmuştu. Kuşlar, kargalar ötüyordu. Gold'un geldiğini görünce Panter'de yanına kadar gitti.
"Hadi gidelim." diye söze girdi, Panter.
"Gidelim."
Birlikte yürüdüler. Birkaç sokak ileride durak vardı. Durağın yanından geçerken Gold durakta beklemeye başladı. Panter ise yanında Gold'u göremeyince yanına ve sonra arkasına baktı. Durağa yaklaşarak"Neden burada bekliyorsun? Bak sen istediğin kadar bekleyebilirsin ama ben buradan gitmek istiyorum"diye çıkıştı. Gold ise duraktaki tuşlara patisi ile basıyordu.
"Buradan gideceğimiz yere biraz mesafe var. Benimle kal ve oraya hızlıca gidelim."
Panter onun tuşlara bastığını görünce sormadan edemedi.
"O tuşlar ne işe yarıyor? Hem ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Birazdan görürsün." diye söyledi.
İkiside durakta bekliyorlardı. Ama Panter ne beklediklerini bilmiyordu. Gold ile gitmeye çalışmanın vakit kaybı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ama ona onunla gidemeyeceğini söyleyip kırmak istemiyordu. Düşünürken diğer yandan sokağın başına, karşı yoluna bakıyordu. Karşı sokaktan kendisine bir şeyin yaklaştığını gördü. Yaklaştıkça daha belli oldu. Bu bir araçtı. Panter şaşkınlıkla kendilerine doğru yaklaşan aracı izliyordu. Araç önlerinde durunca Gold içine atladı. Araç camla kaplı, yanları açıktı. Tuhaf olan ise aracı kullanan kimse yoktu. Gold, Panter'e sesleniyordu.
"Binsene hadi!"
"Ben buna binmem. Hem nasıl çalışıyor bu?"
"Sen bin. Yolda sana anlatırım."
Panter tereddüt etsede araca bindi. Gold karşısındaki tabletin üzerindeki yazılardan birine patisi ile dokundu. Ardından araç hareket etmeye başladı. Panter araçta giderken yolları izliyordu.
"Bu arabanın adı Patibüs. Genellikle üç kişiliktir. Duraklarda çağrı sistemi var. Bulunduğun bölgenin durağına araç çağırabiliyorsun. Araçlar kullanıcısız ve önümüzde bulunan tabletlerde inmek istediğimiz yerlerin adı var."
Panter'in buradan gitmek istiyordu, bir yandan da karşılaştığı tuhaflıklara ilgisi artıyordu. Etrafı izlemeye devam etti. Yollarda kedi ve köpekler vardı. Birkaç Patibüs aracı karşılaştılar. Yol boyunca bahçeler vardı ama evler terkedilmiş gibi görünüyordu. Aklına yine Sera gelmişti. İçinden'Kim bilir ne kadar merak etmiştir.'diye geçirdi. Araç duraklayınca Gold'un dürtmesiyle aşağıya indi. Burası daha kalabalıktı.
"Konuşma başlayana kadar kadar seni buradakiler ile tanıştırayım mı?"diye sordu, Gold. Panter kimse ile tanışmak istemiyordu. Tek istediği geri dönmekti.
"Şu an lider ile görüşmekten başka istediğim hiçbir şey yok."
Genç köpeğin morali bozulmuş gibiydi. Moralden çok Panter'i diğer hayvanlar ile tanıştırma hevesi gitmişti. Panter onun üzülmesini istememişti. Diğerleri ile tanışmaya karar verdi.
"Öyle olsun bakalım. Tanıştır beni."
Gold birkaç dakika öncesi gibi mutlu görünüyordu. Heyecanla ileride duran bir kedi ile köpeğin yanına ilerledi. Panter de arkasından ilerliyordu. Yanlarına vardıklarında kedi Gold'u döndü.
"Merhaba nasılsın Gold?"
"İyiyim. Sizi Panter ile tanıştırmak istiyorum."diye söyledi.
"O bura-" Panter'in buradan olmadığını söyleyeceği sırada kara kedi patisi ile Gold'u dürttü ve söze girdi. Gold ise Panter'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Az daha ağzından kaçırıyordu.
"Aslında buraya hepimiz lideri dinlemek için geldik ama konuşma başlayana kadar tanışabiliriz. Ben Panter."
Gri kedi ve labrador köpek birbirine baktı. Kedi Panter'e döndü.
"Daha önce seni burada gördüğümü sanmıyorum." Gri kedi bunu söylerken kara kediyi inceliyordu. Gold, Panter'in ne cevap vereceğini bilmiyordu. Bir yalan uydurmalıydı. Aniden ortaya bir laf attı ve Panter'i kurtarmış oldu.
"Aslında lider onu yanında getirmiş. Birkaç gün burada misafir olacak. Lider ile birlikte dönecek."
Labrador cinsi köpek liderin misafiri olduğunu duyunca Panter'i en iyi şekilde ağırlamak istedi.
"Benim adım Pongo. Madem liderin tanıdığısın. Seni şehrimizde güzel karşılamak isteriz. Öyle değil mi Çiko?"
Gülümseyerek"Elbette."diye söyledi, Çiko.
Panter kurtulduğu için rahat bir nefes almıştı. Eğer onlara buraya nereden ve nasıl geldiğini anlatırsa hoş karşılamamalarından korkuyordu. Belki Sisi'nin buraya nasıl gelebileceğini, gizli geçitleri biliyor olabilirlerdi. Yine de kendini riske atmadı. |
0% |