@blackcatandcats
|
Yağmurlu bir sonbahar günü kahvesini yudumluyordu, Aytekin. Bir yandan da karşısındaki karısı Zenan'ı dinliyordu. "Eve kimse gelmez oldu, Aytekin. Onu buradan götür. Hem yakında bir çocuğumuz olacak. Komşular onun uğursuzluk getireceğini söylüyorlar. Çocuğumuzu düşünmeliyiz." Adam kahvesinden son bir yudum alıp eşine döndü. "Çatı katında ufak bir kutu olacaktı. Onu buraya getir." Zenan oturduğu koltuktan kalkıp çatı katına ilerledi. Kapının kilidini açıp odaya girdi. Güneş ışığı odada ki tozları açığa çıkarıyordu. Büyük kolilerin yanındaki ufak kutuyu alıp odadan çıktı. Kapıyı kilitleyip merdivenlere yöneldi. Salona girdiğinde adam pencerenin önünde dikiliyordu. Karısının getirdiği kutuyu yere koymasını işaret etti. Ardından yatağında uyuyan kara kedisini kucağına aldı. Sahibi onu dikkatlice kutuya koyunca meraklı ve korkulu bakışları ile etrafa baktı. Adam kedinin hava alabilmesi için ufak bir delik açıp kutunun ağzını kapadı. Aytekin kutuyu kucaklayarak kapıya doğru ilerledi. Dışarıya çıkınca kutuyu bisikletinin sepetine bıraktı. Kapıdan kendisine bakan karısına gülümseyerek bisikletine bindi.
Ormanlık alandan geçerken nereye bırakacağını düşünüyordu. Buradan eve dönebilir ihtimalini göz önünde bulundurarak ilerlemeye devam etti. Caddeye çıktığında dikkatini çeken bir ağaca doğru yaklaştı.Bisikletini durdurup kutuya yöneldi. Kutuyu kucaklayıp ağacın altına bıraktı. Ardından bisikletine döndü. "İyi şanslar." diyerek pedalları çevirmeye başladı. Birkaç saniye sonra gözden kayboldu.
Akşamın ilerleyen saatlerine doğru etraf iyice ıssızlaşmıştı. Kedinin sesini ise kimse duymamıştı. Delikten patisini dışarıya çıkarıyor, karanlık ve dar kutudan çıkmak istiyordu. Patilerine değen yağmur tanelerinden korkup saklanmaya çalışıyordu. Çıkamadığından oturup patilerini temizlemeye başladı. Altında durduğu ağacın yaprakları kutunun ıslanmamasını sağlıyordu. Yağmur şiddetini arttırınca kutu ıslanmaya başlamıştı. Kedinin yüzüne su damlaları düşüyor, bu onu daha da korkutuyordu. Sesini duyurmak için miyavlamaya başlamıştı. Dağılmak üzere olan kutunun kapağı açıldığında karşısında genç bir kız duruyordu.Sera, yorgun ve ürkmüş kediye elini uzatacağı sırada kedi aniden tıslamıştı. Kendisini sokağa bırakan sahibi yüzünden genç kıza güvenmemişti. Sera tekrar elini uzatırken bir şeyler fısıldıyordu.
"Sakin ol bakalım. Benden sana zarar gelmez."
Kedinin başını okşayabildiğinde onu alabileceğine emin olmuştu. Onu korkutmadan kucağına aldı. Islanmış kediyi montunun içine sokarak eve doğru yol aldı. Çalan telefonuna bile aldırış etmedi. Tamamen kediye odaklanmıştı. Evinin bahçesine girdiğinde bir elini cebine götürerek anahtarını çıkardı. Kapıyı açıp evine girdi. Ardından ışıkları yakarak salonuna geçti. Kediyi salonunun ortasına bıraktı. "Biraz burada bekle. Sisi ve uykucu ile tanış." Sera üzerini değiştirmek için odasına gitmişti. Kara kedi etrafa bakınırken koltuğun üzerine çıktı. Patilerini temizlerken birisinin geldiğini hissetmişti. Aniden koltuğa çıkan beyaz kediyi görünce patisini temizlemeyi bıraktı. "Eve yeni bir kedi gelmiş. Sen bu koltuğa çıkmak için kimden izin aldın?" Beyaz kedi üzerine gelince koltuktan aşağı indi. "Beni evine yardım etmek için aldı. Yakın zamanda barınağa bırakacağından şüphen olmasın."
Beyaz kedi yeni gelen kediyi inceliyor, etrafında turatıyordu. Dişi kedi tam önünde durduğunda iki adım geriledi. Karşısındaki kediden korkmuştu. Bu ev ona yabancıydı. "Umarım seni geç olmadan buradan gönderir. Umalım ki sadece yardım etmek için seni buraya getirmiştir." Yaklaşan adım seslerini duyunca kedinin yanından ayrıldı. Sera getirdiği elektrikli ısıtıcıyı fişe takıyordu. Kedi yatağını ısıtıcıya fazla yakın olmayacak şekilde önüne koydu. Kediyi yatağına bırakıp yanından ayrıldı. Birkaç dakika sonra elinde mama ve su kabı ile döndü. Kapları önüne bırakıp karşısında bağdaş kurup oturdu. Kedi tedirgin bir şekilde önündekileri yerken Sera onunla konuşuyordu. "Benimle ve diğer kedilerim ile yaşayabilirsin. Sana bir isim lazım güzel kız." Genç kız bir şeyler düşünüyor gibiydi. Yüzünde bir gülümseme beliriverdi. "Kara kedi olduğun için sana Panter ismi uygun. Evime hoş geldin, Panter." Panter yemeğini yedikten sonra patilerini temizlemeye başladı. Yanlarına yaklaşan Sisi sahibine tripler atıyordu. Sahibi onu kucakladığında trip atmayı bırakıp kendini sevdirmeye başlamıştı. Sera etrafına bakınıyordu. Sleeper'ın neden hala yanına gelmediğini düşünüyordu. Ne zaman eve gelse kapıda karşılardı. İçinden Sleeper'ın bir yerde uyuya kaldığını düşünüyordu. Yine de onu merak ediyordu. Sisi'yi kucağından indirip ayağa kalktı. Tek tek odaları dolaşıyordu. Panter de Sisi ile yalnız kalmamak için genç kızın peşinden ilerledi. Sera'nın bakmadığı yer kalmamıştı. En son yatak odasına doğru ilerledi. Odaya girdiğinde çekmecenin açık olduğunu farketti. Eve hırsız girdiğini düşünmeye başlamıştı. Çekmecesinden bir şeylerin alınıp alınmadığına bakmak için yaklaştı. Gördüğü manzara karşısında gözlerini devirdi. Deminden beri aradığı kedisi çekmecede uyuyordu. Sera, Sleeper'ı kucağına aldı. Sleeper ise sahibinden sevgi istiyordu. Patileri ile ona dokunuyordu. Sera bıkkınlıkla bir nefes verdi. Kedisinin bu haline gülümsüyordu. "Ne yapacağım seninle uykucu?" Kediyi Panter'in yanına bırakınca Sleeper ağır çekimdeymiş gibi ona yaklaşıyordu. İçinden 'Yeni bir kedi demek.' diye geçirdi. Sera ışıkları kapatıp salona inerken Panter de peşinden ilerliyordu. Bu kediler ile yalnız kalmak istemiyordu. Sisi ve Sleeper'ın onu bırakmaya niyeti yoktu. Yeni gelen kediyi tanıma amaçlı ikiside salona geçti. Sera koltuğa uzanarak bir süre tavanı inceledi. Yorgun görünüyordu. Bugün olanları düşünüyordu. Ufak bir esnemenin ardından uyuya kaldı. Sleeper ısıtıcının önüne serilirken Panter'e döndü. "Anlat." Bakışlarını Sleeper'a çevirdi, Panter. "Sokağa terkedildim. Karşıma bu kız çıktı."diyerek Sera'ya baktı. Birkaç kez Sisi ile göz göze gelmişti. Sisi karşısındaki kedi ile uğraşmaya devam ediyordu. "Sende tamamen burada kalabil-" "Bırak anlatsın, Sisi. Her lafın ortasına atlama alışkanlığını bırak." Sisi alayla Sleeper'a baktı. "Bunu bana her saatini uyuyarak geçiren koca popolu sen mi söylüyorsun?" "En azından uyurken senin o şapşal suratını görmüyorum." Sleeper, Panter'e dönerek"Peki seni neden terkettiler?"diye sordu. Sisi lafın ortasına girmişti. "Seni terketmeleri için bir bahaneleri vardır." Panter kendisinin sevilmediğini düşünmeye başlamıştı. Evin iki kedisi sahibinin yanına çıkmış, ayak ucunda uyumuşlardı. Kara kedi ise Sera'nın yanına çıkması için bir neden olmadığını düşündü. Bu ev ona çok yabancıydı. Isıtıcının yanında mayışırken uyumaya çalıştı.
**
İşittiği tıkırtılar üzerine uyanan kara kedi etrafına göz gezdirdi. Koltuğun üzerine baktığında Sisi ve Sleeper'ın olmadığını gördü. Kendisini ilgilendirmediğini düşündüğü için ısıtıcının karşısında biraz daha uyumaya karar verdi. Hava açmamış gecenin yarısıydı. Tıkırtı sesleri yükselince bu kez meraklanmıştı. Sesin geldiği yönü bulmaya çalışıyordu. Bir patisi havada etrafa bakınıyordu. Ses gittikçe yaklaşınca ağır adımlarla odanın aralık kapısına yaklaştı. Pencere açık ve rüzgar perdeyi savuruyordu. Sokağın lambası odayı aydınlatıyordu. "Orada dur." Sleeper'ın sessiz yaklaşımı onu korkutmuştu. Panter korktuğunu belli etmemeye çalışarak Sleeper'a döndü. "Ben sadece sese bakıyordum." Odadan çıkan Sisi, Panter'in sırtına patisi ile dokundu. "Bu aralar ne yaptığına dikkat etmelisin, Sisi. Sonuçta evde bir yabancı var. Kendisi süper dinleyici." "Bunu tamamen unutmuşum." Bunu alaycı bir tavırla söylemişti. Panter kendisini istemediklerinden emindi. Yine de onlara karşı sessiz kalamazdı. "Umurumda bile değilsiniz. Sizi şapsallar."diyerek yanlarından geçip gitti. İki kedi birbirine bakıyordu. Aldıkları cevap karşısında şaşkındılar. Odaya girdiklerinde Panter genç kızın yanında uyumaya çalışıyordu.
|
0% |