@busrauyanik
|
İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın....
3 Yıl sonra…. Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı yıllar geçip gitti. Genç kız geçen bunca zamanda kendisine ve ailesine verdiği sözü yerine getirerek polis memuru oldu. Bu süreçte Devran ile iletişimi hiç kesmediler. İkisi de tuttukları sırrı sadece birbirleri ile paylaşabildikleri için aralarında güçlü bir oluşmuştu. Yağmur göreve başlayalı sadece birkaç ay geçmişti. İlk görev yeri yaşadığı yerde olması büyük bir şanstı. Şuan çalıştığı karakoldaki insanlara alışmak ve hatta onların kendisine alışması pek kolay olmadı. Yağmur ekipteki arkadaşlarının kendisine birçok kez şüphe ile baktıklarını görmüştü. Hatta çok net bir şekilde ne düşündüklerini de biliyordu. Kendi döneminde mezun olan diğer arkadaşlarının aksine birçok konuda kendisini geliştirmiş olması ve bunu sadece verilen eğitimler ile değil akademiye başlamadan önce yapmış olması dikkatleri üzerine çekilmesini sağlıyordu. Aynı zamanda henüz öğrenci iken yaptığı belli ihbarlar kafa karışıklığına sebep olduğunu da biliyordu. Bir süredir yaptığı hareketlere daha dikkat eder olmuştu. Bir keresinde az daha birini kurtarırken yakalanıyordu. Neyse ki son anda bir bahane uydurarak olaydan kurtuldu. Ama bu karakolda kendisine güvenmeyen insanların içinde daha fazla kalabileceğini sanmıyordu. Mesai bittiğinde dahi bu konu hakkında düşünüyordu. Sıkıntılı bir nefes vererek oturduğu masadan yavaşça kalktı. Mesai saati bittiğine göre artık eve gidebilirim diye düşünüyordu. “ yarın görüşürüz ” Yanındaki meslektaşları onun bu şekilde kalkışıyla dikkatlerini ona verdi. Yağmura biraz daha ılımlı davranan Halil onun nesi olduğunu merak ediyordu. “ neyin var bugün fazla düşüncelisin” Yağmur kendisine yöneltilen soruyu cevaplamak için bile gücü olduğunu hissetmese de saygısızlık etmemek için konuştu. “ biraz yorgunum sadece dinlensem geçer, yarın görüşürüz” Yağmur kendisine bakan diğerlerini umursamadan çıkışa doğru yürürken bir anda yerin ayaklarının altından kaydığını hissetti. Dengesini sağlamaya çalışsa da bedenini kontrol edemediğinde gözleri kararak yere yığıldı. Onun bayılması ile diğerleri hızla ona doğru koşsa da genç kız bilincini çoktan kaybetmişti. “ Yağmur, kendine gel” Ekip arkadaşları etrafında toplanmış onu kendine getirmeye çalışırken bir yandan da ambulans çağırdı. Sağlık görevlileri karakola gelmesi yarım saate yakın sürmesine rağmen Yağmur hiçbir şekilde uyanmadı. Ekip arkadaşları onun başında neyi olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Ekip üyelerinin en büyüğü olan Tayfun aklındaki soruyu dile getirdi. “ bu kadar uzun süre baygın kalması normal mi?” Onun bu sorusunu hemen yanında duran Derya cevapladı. “ normal olduğunu sanmıyorum” Halil ise onun söylediğini destekleyerek “ bende” dedi. Onlar kendi aralarında tartışırken sağlık görevlileri gelerek Yağmur’u sedye ile taşıdı. Ne kadar süre bu şekilde baygın olduğunu sorduklarında aldıkları cevap sağlık görevlileri arasında bir bakışmaya sebep oldu. Yağmur’un yanındaki arkadaşları onların bu bakışmasını neye yoracaklarını bilemedi. “ bir sorun mu var” “ şimdilik bir şey söyleyemeyiz hastayı bir an önce hastaneye götürmeliyiz” dedikten sonra acele ile ambulansa binerek yola çıktı. Diğerleri de ambulansı başka bir araç ile takip etmeye başladı. Her ne kadar genç kıza yakın davranmasalar da ekipten biriydi. Onun için endişeliydiler. …… Yağmur yerin ayaklarının altından kaydığını hissettikten sonra neler olacağını bildiği için dikkatini toplamaya çalışsa da bu seferki görüsünün çok daha farklı olacağını yere yığılmadan önce fark etmişti. Daha önce hiç bu kadar ağır bir etkiye yol açan durum yaşamamıştı. Gözlerini yavaşça açarken içini görecekleri ile ilgili bir korku kapladı. Gözlerini açar açmaz parlak bir ışık gözlerini geldi. Birkaç kez duruma alışmak için kapatıp açtı. Dikkatini şuan ki görüye vermek istese de gerçeklikte de kendisine neler olduğunu merak etmeden duramıyordu. Yağmur düşüncelerini o ana toplamaya çalışırken etrafı çoktan şekillenmeye başladı. Kendisini bir hastane koridorunda bulduğunda neden orada olduğunu anlamak için etrafa bakınmaya başladı. Son zamanlarda güçleri daha da gelişmiş gördüğü görülerde kendi kendine hareket etmesi daha kolay hale gelmişti. Birkaç saniye sonra kendisine doğru gelen sedye ile orada olmasının sebebini anladı. Doğumhaneye sedye ile götürülen kadını takip etmeye başladı. Geçen gün karakola gelen bir kadının şikâyeti ile kendisi ilgilenmişti. Ama ne yazık ki mağdura yardımcı olamadı. Kadın sağlıklı bir şekilde doğum gerçekleştirdiğini eminken bebeğinin doğumdan esnasında hayatını kaybettiğini söylemeleri üzerine yapılan bir şikâyetti. Yağmur geçmişe yönelik bir araştırma yaptığında bu tür bir şikâyetin çok nadirde olsa birkaç kez yapıldığını fark etti. Herhangi bir sorun görünmüyor gibiydi. Ama bu şikâyetleri yapan kişilerin ifadeleri Yağmur’a kafa karıştırıcı bir şekilde mantıklı da gelmişti. Herhangi bir delil ve kesin kanıt bulamadığı için olayda her zamanki gibi kapanmıştı. Üstelik şikâyet eden kişilerin doktorları bile hiçbir zaman aynı değildi. Bununla beraber hemşireler bile aynı denk gelmediği için bir bağlantı kuramadı. Yağmur’da üstlerinin verdiği emirle araştırmayı bıraktığında bu konu sadece şikâyetle kaldı. Şimdi ise içgüdüleri onun bu görüyü görmesine yardımcı oluyordu. Bir yandan neler olacağını düşünürken seri adımlarla diğerleri ile beraber ameliyathanenin kapısına kadar ilerledi. Doğumhaneye girmeden önce odaya giren doktor, hemşire ve hastanın yüzlerine aklında tutmak için iyice baktı. Ardından göz açıp kapayana kadar mekân değişti kendisini yeni doğan bebeklerin bulunduğu oda da buldu. Bir önceki görünün sebebi yeni doğmuş olan o bebeğin olduğunu da böylece anladı. Odaya giren yeni doğan bebek ile ona doğru yaklaştı. Çok tattı bir kız bebekti. Onu kuvöze yerleştiren iki hemşireye dikkatli bakmaya başladı. Onlarında bu olayla bir ilgisi olmadığını anladığında sıkıntılı bir nefes verdi. Yağmur tam neden orada olduğunu artık emin olmadığını düşünmeye başlamıştı ki odanın koridor tarafındaki izleme camında bir hareketlilik fark etti. Hızla kapıya koşmaya çalışırken bulunduğu oda tekrar değiştiğinde kendisini hastane başhekiminin odasında bulmuştu. Bu seferki görünün neden bu kadar karmaşık olduğunu anlayamıyordu. Daha önceki tüm görülerin de ilk gittiği mekânda suçlu ile hemen karşılaşırdı. Ama bu sefer çok uzun sürmüş ve suçlunun hala kim olduğunu öğrenememişti. Odanın kapısı açıldığında içeriye giren kişinin başhekim olduğunu gördü. Onu masada fotoğraftan tanımıştı. Adamın koltuğuna otururken bir yandan da birini aradığını gördü. Kimi aradığını bilmese de artık suçlunun kim olduğunu biliyordu. Yağmur sadece bir görüde olsa bile Başhekimin etrafında ki karanlık enerji nefes almasını zorlaştırmaya yetmişti. Yavaş yavaş oda silikleşmeye başlarken Yağmur çoktan başhekimin telefon konuşmasına şahit oldu. “ merhaba efendim, tüm ayarlamalar tamamlandı. Yarın çıkış işlemini başlatabilirsiniz” …… Ambulans hastaneye son sürat giderken Yağmur ve ona müdahale eden iki sağlık görevlisi aracın arkasındaydı. Genç kızın kendisine gelmeye başladığını gördüklerinde rahatladılar. Uzun süre baygın olması onları endişelendirmişti. Yağmur gözlerini açtığında kendisine bakan sağlık görevlileri ile bu seferki görüsünün diğerlerinden çok farklı olduğuna kesinlikle emindi. Serumu kontrol eden sağlık görevlisi kendisine gelen Yağmur’un durumu hakkında bilgi almak için ona baktı. “ kendinizi nasıl hissediyorsunuz” Yağmur sağlık görevlisini çok bekletmeden cevap verdi. “ iyiyim ” “ birazdan hastane de oluruz” Aradan geçen birkaç dakikanın ardından ambulans hastanenin acil girişinde durdu. Yağmur araçtan indirilerek hastaneye alındı. Yanına gelen doktor muayene etmeye başladığında Yağmur sadece sorulan sorulara cevap veriyordu. “ herhangi bir sorunun yok gibi görünüyor. Ama bazı testler yaptırman gerekli. Bu gibi durumlar çok sık oluyor mu?” Yağmur ne demesi gerektiğini bilemedi. Çoğu zaman bir şeyler görmeden önce gözleri kararırdı ama bir süre sonra görü bitince kendine gelirdi. Bu durumu kimse fark etmezdi. Çok kısa sürerdi. Daha fazla sessiz kalırsa doktorun şüpheleneceğini bildiği için konuşmaya başladı. “ daha önce bu durum başıma hiç gelmedi. Bugün yemek yemeye fırsat bulamadım. İşimden dolayı öğünlerime dikkat edemiyorum. Büyük ihtimalle bitkin düştüm.” Doktor anladığını belirtir şekilde başını salladığında gerekli testler için hemşireye talimat verdi. “ serum bitince gidebilirsiniz. Yarın sonuçlarınız çıkmış olur. O zaman daha ayrıntılı şekilde durumunuz hakkında konuşuruz ” Doktor yanından ayrıldığında odaya mesai arkadaşların gelmesi ile onların kendisi için ne kadar endişeli olduklarını gördü. “ merak etmeyin sadece yorgunluktan bayılmışım. Bugün yemek yemeye fırsatım olmamıştı. Sanırım bayılmamın en büyük nedeni de bu oldu. Siz gidip dinlenin bende serum çıkınca eve geçerim” “ olsun biz yine de sen çıkana kadar bekleriz ” Hep beraber oda bulunan refakatçi koltuğuna oturdu. Yağmur serumun bitmesini beklerken zaman geçsin diye telefonla uğraşmak istediğinde yanında olmadığını fark etti. “ telefonum karakolda mı kaldı.” Tayfun onun sorusu ile hala cebinde duran telefonu hatırladığında çıkararak uzattı. “ görevliler bana vermişti. Birkaç kez çaldı açmadım ” “ teşekkürler Tayfun Abi ” Tayfun onun teşekkürünü sade bir baş sallamasıyla kabul ederek katlığı yere oturdu. Yağmur telefona baktığında arayan kişinin Devran olduğunu gördü. Aramasının üzerinden neredeyse bir saat geçmişti ve onu endişelendirmeden hemen geri araması gerektiğini biliyordu. Arama tuşuna basarken odada ekip arkadaşları olduğu için tedirgindi. Ağzından yanlış bir cümle kaçırmak istemiyordu. Onları odadan çıkmalarını söylemekte içinden gelmiyordu saatlerce başında beklemiş olan insanları telefonda konuşacağım diye kovamazdı. “ Yağmur ” ‘ Devran ’ “ şükür sesini duyabildim. Saatlerdir içimde bir sıkıntı vardı sana ulaşamayınca çok korktum” Yağmur üzerinde hissettiği bakışlara rağmen yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Ekip arkadaşlarının kendisini dinlediklerini biliyordu. Onların yanında hiç bu kadar içten bir şekilde gülmediğini kendiside bildiği için bu durum onları çok şaşırtmış olmalıydı. ‘ sadece kısa süreli bir baygınlık geçirdim ’ “ ne demek baygınlık geçirdim hangi hastanedesin hemen oraya geliyorum ” ‘ Devran gelmene gerek yok gerçekten iyiyim ’ “ Yağmur söylemesen de bunun bir görü yüzünden olduğunu biliyorum normal bir durum olsaydı senin kötü olduğunu hissetmezdim. Her zaman unutuyorsun ama sendeki güçler benim bir parçam ters bir durum olduğunda hissederim. Hatta içimdeki sıkıntıyı hisseder hissetmez yola çıktım. Uçaktan az önce indim. Hemen bana hastanenin adını söylüyorsun” Yağmur onu endişelendirdiği için üzgün olsa da yanında olmasına mutluda ediyordu. Hayatında olan her şeyi bir tek ona açıkça anlatabiliyor dertleşebiliyordu. ‘ aslında benimde sana çok ihtiyacım vardı. Bu seferki olay çok büyük Devran ve büyük sıkıntılar çıkacak ayrıntıları gelince konuşalım. ….. hastanesindeyiz bekliyorum ’ Yağmur ve Devran vedalaşarak telefonu kapattıklarında aralarındaki güven bağına bir köprü daha atıldığını ikisi de hissediyordu. İki gencin kaderleri iç içe geçmiş düğümleri kördüğümdü. Her düğümde aralarındaki güven, samimiyet, umut, güç sağlamlaşıyordu. Her ikisi de bunun farkındaydı. Yağmur bakışlarını üzerindeki açık mavi hastanene battaniyesinde çekerek karşısında refakatçi koltuğunda oturan ekip arkadaşlarına çevirdi. Onların kendisine baktığını konuşma boyunca hissediyordu. “ çok yakın bir arkadaşım bana ulaşamayınca çok endişelenmiş ” Derya diğerlerinin aklındaki soruyu daha fazla dayanamayarak kedisi dile getirdi. “ büyük olay falan dedin merak ettim doğrusu iş ile alakalı mı? Öyleyse bizimde bilmemiz gerekir ” Yağmur onların yanında bu konuyu açtığı için pişman oldu. Ama yaptığı hatayı onlara belli etmeden telafi etmeye çalışacaktı. Zaten güçlerini kazandığında beri insanlara yalan söyleme konusunda daha iyi olmaya başladığını hissediyordu. “ aslında işle alakalı bir konu değil. Az önce söylediğim gibi çok yakın arkadaşım o yüzden ailevi konularda ona danışıyorum o da akıl veriyor, yardım ediyor ” Derya anladığını söyleyerek arkasına tekrar yaslandı. Yağmur onların yaptığı açıklamaya tam olarak inanmadığını gördüğünde içindeki korkuyu belli etmeden daha yarısı bile bitmemiş olan seruma odaklandı. Devranın gelmesi nereden baksan yirmi dakika süreceğini biliyordu. Üzerindeki bakışları yok saymak isteyerek biraz dinlenmek için gözlerini kapattı. …. Devran bindiği takside yolun bir an önce bitmesini beklerken sıkıntı ile nefes alıp veriyordu. Sabahtan beri içinde olan o sıkıntı geçmezken içi rahat etmemiş Yağmur’a ulaşamayınca hemen uçak bileti alarak yola çıkmıştı. Uçaktan indiğinde duydukları Antalya’ya gelmekle ne kadar doğru bir karar verdiğinin kanıtıydı. Yağmur’la ilk tanışmalarından sonra sürekli konuşuyor birbirlerine her konuda yardımcı oluyorlardı. Devran artık ikisinin arasındaki bağın güçlerinden kaynaklanmaktan çok daha fazlası olduğunu biliyordu. Taksi hastanenin önünde durduğunda hemen ücreti ödeyerek indi. Odayı öğrenmek için danışmaya yöneldi. “ Merhaba Yağmur Karakaya’nın hangi oda da kaldığını öğrenebilir miyim? ” “ ikinci kat 301 numaralı oda” Devran öğrendiği oda numarası ile asansörü beklemeden merdivenlerden çıkarak ikinci kata ulaştığında sol çaprazdaki kalan odanın kapısındaki numarayı görerek adımlarını hızlandırdı. Kapıyı bir kez tıklatarak açtı. İçeri girdiğinde tek odak noktası hasta yatağı olduğu için kapı çaldığında ayağa kalkan üçlüyü bile görmedi. Yağmur ise hafif olan uykusundan kapı çaldığı anda uyandığında karşısında Devran’ı görmek onu mutlu etti. Yağmur yerinde doğrulurken Devran’da çoktan onun yanına ulaşarak kollarının arasına aldı. İki birbirine sarılarak hasret giderirken oda da bulunan üçlü çıkıp çıkmamak arasında kaldı. Yağmur onların varlığını hatırladığında güvende hissettiği kolların arasından çıkarak dikkatleri üzerine çekmek için boğazını temizledi. ‘ Devran seni ekip arkadaşlarım ile tanıştırayım. Tayfun Abi, Derya ve Halil ’ “ tanıştığıma memnun oldum ” Diğerleri de Devran el sıkışarak aynı düşünce de olduklarını dile getirdikten sonra tekrar kalktıkları yere oturdu. Devran onların varlığından dolayı açık konuşamayacak olsa da birkaç soru sorarak içini rahatlatmadan rahat bir nefes alabileceğini sanmıyordu. “ ne kadar sürdü ” Yağmur’un bu soru karşısında kaşları çatılsa da ekip arkadaşlarına kaçamak bir bakış atarak cevapladı. ‘ baygın kaldığım süre boyunca yani yarım saat sürdü ’ Devran aldığı yanıt ile kaşları derince çatılırken Yağmur’a daha yakın olabilmek için yatağın boş kısmına oturdu. Yan dönerek sadece Yağmur’a odaklandığında artık etraflarındaki enerji dalgalarını daha net görebiliyordu. “ daha önce en fazla ne kadar sürüyordu ” Yağmur bir süre ellerine odaklanarak düşündü. Pek süre tuttuğu söylenemezdi. Ama uzun olduğunu düşündüğü nadir zamanlar olmuştu. ‘ sanrım iki veya üç dakika ’ Devran duyduğu süre farkı ile sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu. Bir şeyler kafasında oturmaya başlamıştı. “ bu kadar erken olacağını hiç düşünmemiştim” Yağmur ve diğerlerinin bakışlarını üzerinde hissettiğinde odadaki tek muhatabı olan Yağmur’a tekrar baktı. İki elini de onun yüzüne yerleştirerek gözlerine odaklandı. “ evde her şeyi konuşacağız senin bana anlatacağın benim sana anlatacağım çok şey var. Şimdi serum bitene kadar sadece dinlenmeni istiyorum” Yağmur onu başını sallayarak onayladığın kayarak yatağa uzandı. Serumu en az yarım saat daha bitmeyeceği için gözlerini kapadı. Devran yanında olduğu sürece hep güvende ve huzurluydu. Devran ise serum bitene kadar oturduğu yerden Yağmur’un elini tutarak oturdu. Güçleri ile yavaş yavaş onu iyileştirmeyi ihmal etmiyordu. …. Hastanede işleri bittiğinde Yağmur kendi arabasını almak için Devran ile beraber diğerleriyle karakolda geçti. Kısa bir süre sonra karakolun önünde vedalaşarak ayrıldılar. Yağmur onların düşüncelerini okumak istemedi. Bu yüzden ne düşündüklerini bilmiyordu. En azından biraz olsun kendisini onlara yakın hissediyordu. Devran ile beraber arabasına bindiğinde hava kararmaya başlamıştı. Devran arabayı çalıştırırken Yağmur’da annesine bugün kendi evine gideceğini söylemek için aradı. “ alo anne” “ alo kızım nasılsın” “ iyiyim anne sen nasılsın evde misin?” “şirketteyiz kızım babanla sen eve gitmedin mi hala” “ biraz işim uzadı anne, bugün kendi evime kalacağım. Beni beklemeyin diye aradım” Semra Hanım kızının sesinden bir tuhaflık olduğunu anladığında işleri ile ilgili bir durum olduğunu düşünerek sormak istemedi. Kızı yeterince büyümüştü bir şeyleri istediği zaman kendisinin anlatacağını biliyordu. “ tamam, ama yarın bekliyorum” Yağmur yüzünde oluşan gülümseme ile annesini onaylayarak telefonu kapattı. Kısa sürede karakola yakın olan evine ulaştıklarında önce yemek yediler. Konuşacakları konuyu daha dinç bir kafayla konuşmak için anlaştıktan sonra Yağmur, Devran’a misafir odasını hazırladı. Ardından kendiside dinlenmek için odasına çekildi. Yatağının yanındaki bilgisayarını alarak görüsünde gördüğü başhekimi biraz araştırmak istese kendisini hala çok yorgun hissediyordu. Başını yastığa koyar koymaz uyudu. Devran’da en az Yağmur kadar yorgun olduğu için hemen uykuya daldı. |
0% |