Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@busrauyanik

İyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeye unutmayın...

 

Devran ve Yağmur arabanın ön koltuğunda hala uyurlarken çalan telefon sesi ile irkilerek uyandılar. Yağmur kendisine yabancı gelen melodi ile telefonun sahibinin Devran olduğunu anladı. Sessizce onun cevap vermesini beklerken sabahın erken saatlerinde kimin aradığını da merak ediyordu.

Devran çalan telefona cevap verirken asistanının kendisini bu saatte neden aradığını merak ediyordu.

“ söyle Baran ”

“ Devran Bey bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim ancak işler ile ilgili bir sıkıntı var ”

Devran işler ile ilgili ne gibi bir sorun olduğunu merak ederek Baran’ın konuşmasını dinlemeye devam etti. Yağmur’da yüksek çıkan telefonun sesinden dolayı her şeye duyuyordu. Dikkatini Devran gibi konuşmanın devamına odaklandı.

“ Devran Bey tasarımlar için gelecek olan taşlar gümrüğe takılmış sorunu çözmeye çalışıyoruz sizi bilgilendirmek için aradım. Devran Bey haddim değil ama buraya gelseniz çok iyi olacak ”

Devran duydukları karşısında sıkıntılı bir nefes verdi. Yağmur, genç adamın kendisi yüzünden gidemediğini tahmin ediyordu. Onu daha fazla zor durumda bırakmak istemiyordu. Cebinden çıkardığı not defterine “ gitmelisin” yazarak hala konuşmaya devem eden Devran’a gösterdi. Devran yazıyı okuduğunda asistanına birazdan arayacağını söyleyerek kapattı.

“ Yağmur yardıma ihtiyacın var bu meselenin tek başına üstesinden gelemezsin ”

“ haklısın zor olacak ama ben hallederim merak etme, hem sen benim polis olduğumu unutuyorsun. Orada sana ihtiyaçları var önemli bir sorun olmasa aramayacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden benim için sıkıntı değil hatta işlerinde sorun yaşarsan kendimi suçlarım. Sen bugün geri dön sorunu çöz”

Devran, Yağmur’un söylediklerini dinlerken göz temasını hiç kesmedi. Onu yalnız bırakmayı hiç istemiyordu. Yağmur, Devran’ın ikilemde kaldığını gördüğünde konuşmaya devam etti.

“ Devran gerçekten sorun değil. Zaten bu durumu daha fazla gizli bir şekilde yürütemem en geç yarın ekip arkadaşlarıma durum hakkında bilgi vereceğim için senin dikkat çekmemen gerekiyor. Bu yüzden kameralara daha fazla takılmanı ve başının belaya girmesini istemiyorum. Dün için bir yakınını ziyarete geldiğini söylerim sorun olmaz ”

Devran onun söyledikleri karşısında haklı olduğuna karar vererek yenilgiyle omuzlarını düşürdü.

“ peki dediğin gibi olsun ama sorun çözülür çözülmez geri geleceğim ve sen bana neler olduğunu anlatacaksın”

“ söz geldiğinde her şeyi anlatacağım. Hatta ilk tanıştığımız yerde konuşalım biraz kafa dinlemek ikimize de iyi gelir ”

Devran onu memnuniyetle onaylarken arabadan beraber indiler. İkisi de birbirlerine sıkıca sarılarak vedalaştı.

“ Yağmur kendine çok dikkat ediyorsun tamam mı? ”

“ dikkat edeceğim sende dikkat et varınca beni ara ”

“ ararım en kısa zamanda görüşmek üzere ”

Devran hastaneden kiraladığı araba ile ayrılırken Yağmur hastaneye doğru yürümeye başladı.

İşe gitmek için sadece iki saati vardı. Bir an önce bir kanıt bularak Başhekimi tutuklamak istiyordu. Yağmur hastanedeki lavaboya giderek yüzünü yıkadığında daha da ayılarak kendisine geldi. Şimdi bir kanıt bulmak için işe koyulmaya hazır hissediyordu.

Gece bilgisayarındaki uygulamayı telefonuna da yüklediği için lavabodan çıkmadan önce telefona bağladığı bluetooth kulaklığı kulağına takarak saçları ile gizledi. Hazır olduğuna emin olduğunda lavabodan yeni doğan bebeklerin olduğu bölüme doğru yöneldi.

İşe gitmesi gerektiği için buradaki işini kısa sürede halletmesi gerektiğini biliyordu. Bebekleri camın arkasından içerideki kuvözlere bakarken görüsünde gördüğü bebeği bulması zor olmadı. Etrafı kontrol ettikten sonra telefonunu mesaj gelmiş gibi yaparak çıkardı. Bebeğin birkaç fotoğrafını çektikten sonra doğal hareketlerle tekrar telefonunu indirdi.

Etrafta çok fazla kamera vardı ve insanların dikkatini üzerine çekmek istemiyordu. Suçüstü yapmak için henüz kimsenin bir şey öğrenmemesi gerekiyordu. Biraz daha camdan içeriyi izleyerek bebekleri seyretti. Oradan ayrılırken telefonundan çektiği fotoğrafa baktı. Bebeğin ismi henüz belli olmasa da annesinin ismi hasta kartında açık bir şekilde yazıyordu.

Yağmur bebeğin annesinin olduğu odayı bulması uzun sürse de yarım saatin ardından odanın önündeydi. Fazla zamanı kalmadığı için kapıyı tıklatarak içeriye girdi. Hasta yatağında yatan kadını gördüğünde kısa bir şok geçirdi. Doğru odaya geldiğine emindi. Ama karşındaki kişi kesinlikle görüsündeki kişi değildi. En büyük fark ise bu kadın sarışındı. Görüsündeki kadın ise kahverengi saçlıydı.

“ siz kimsiniz”

Yağmur yöneltilen soru ile kendisine geldiğinde sesine biraz neşe ekleyerek konuştu.

“ ah kusura bakmayın sanırım yanlış odaya geldim. Ablam doğum yaptı heyecandan odaları karıştırdım size geçmiş olsun”

Odadaki adam ve kadını daha fazla rahatsız etmemek için hızlıca odadan ayrıldı. Bir terslik vardı. Bir şeyleri kesinlikle kaçırıyordu. Ama bunun ne olduğunu hala bulamıyordu. Diğer odalara da bakmaktan başka çaresi olmadığını biliyordu. Odaları dolaşmak çok zamanını alsa da aradığı kişiyi buldu.

Bir gün önce görüsünde gördüğü kadının kendisine şaşkınlık içinde baktığını gördüğünde ne yapması gerektiğini bilemedi. Karşısındaki kadın ve adam kadar kendisi de merak ve şaşkınlık içindeydi. Onlarla bir kez daha bu şekilde karşılaşacağını düşünmemişti. Görüsünde doğum yapacak olan kadına çok dikkatli bakmamış olduğunu anladı. Çok kısa bir süre gördüğü için tanıyamamıştı. Ama şimdi emindi karşısındaki gördüğü kişi kesinlikle görüsündeki kişi Leyla’dan başkası değildi.

Orhan ve Leyla karşısındaki gördüğü kişi ile o kadar şaşkındılar ki konuşmak için uzun bir süre beklediler.

“ Yağmur senin ne işin var burada? ”

Yağmur yaşadığı şaşkınlıktan Leyla’nın konuşması ile çıktığında aklına yapması gerekenler geldi. Leyla yeni doğum yaptığı için duyacaklarının onu kötü etkilemesini istemiyordu. Bu yüzden onlar için gelmiş gibi yaparak yüzüne bir gülümseme yerleşti. Aslında bu gülümseme samimi bir gülümsemeydi. Uzun zamandır karşılaşmamışlardı. Onlar için çok mutluydu.

“ bir arkadaşım için gelmiştim. Sizi görünce tebrik etmek istedim ”

Leyla ve Orhan onun içten tebrikini kabul ederken yüzlerinde gülümseme oluştu. Çok mutlulardı ve bu mutlulukları bozulsun istemiyorlardı. Yağmur bir süre onlar ile sohbet ettikten sonra ne kadar zamanı kaldığına bakmak için telefonunu çıkardı. İşe gitmek için yarım saati kaldığını gördüğünde oturduğu koltuktan kalkarak izin istedi.

“ ben kalkayım artık tekrar çok tebrik ederim. Sizi görmek için tekrar geleceğim hem bebeğinizi de görürüm”

Leyla’da Yağmur’u gördüğü için çok mutlu oldu. Uzun zamandır görmediği genç kızın neler yaptığını merak ediyordu. Bir daha ki karşılaşmalarında bol bol konuşmayı planlıyordu. Kısa bir vedalaşmanın ardından Yağmur odadan ayrılmak için kapıya yöneldi. Bir an önce Orhan ile konuşmak için bir şey yapması gerektiğini biliyordu. Neyse ki kendisini kapıya kadar geçirmek için peşinden gelen Orhan ile biraz olsun içine su serpildi.

Onunla ilk tanıştıkları zamandan sonra birkaç kez daha karşılaşmışlar biraz sohbet etmişlerdi. Orhan daha çok bu sohbetlerde genç kızın ve Leyla’nın konuşmalarını dinlemiş olsa da güzel zaman geçirdiklerini düşünüyordu. Yaklaşık üç yıldır onu görmediklerini hatırlıyordu. Orhan bu daldığı düşüncelerinden karşısında hala ciddi bir ifade ile kendisine bakan Yağmur’un sesi ile çıkabildi. Orhan karşısında kardeşi gibi gördüğü Yağmur’un ilk defa bu kadar ciddi bir ifade ile baktığını gördü.

Kapıya çıktıklarında Yağmur alçak bir ses ile Orhan’a bakarak “ seninle konuşmam gereken bazı şeyler var ” dedi. Yüz ifadesi hala Ciddeliğini koruyordu. Artık çok sevdiği bu insanlar karşısında bir polis memuru olarak duruyordu.

Orhan konunun ne olduğunu anlamasa da Leyla’nın yanında konuşmak istememesinin bir sebebi olduğunu düşünerek açık olan kapıya uzanarak kapattı.

“ seni dinliyorum Yağmur, bu arada bizim burada olduğumuzu nereden öğrendin”

“ aslında kapıyı açtığımda sizi karşımda görmeyi beklemiyordum. Bende sizin kadar şaşırdım”

“ nasıl yani yalan mı söyledin ”

Yağmur gelen soruya cevap verirken bir yandan da çantasından kimliğini çıkarıyordu. Polis kimliğini Orhan’a gösterdikten sonra söyleyeceklerini aklında toparlamaya çalıştı. Orhan genç kızın gösterdiği kimliği eline alarak baktığında kaşları şaşkınlıkla havalandı. Yaptıkları sohbetlerde öğretmen olmak istediğini hatırlıyordu. Polis olmasına hem şaşırdı hem de gurur duydu.

“ üzgünüm yalan söylemek istemezdim ama Leyla ablayı bu durumda üzmek istemedim. Biraz dışarıda konuşalım mı? Orhan abi, çok fazla zamanım yok işe geç kalmamam gerek ve durum çok acil ”

Orhan genç kızı tebrik etme işini sonraya bırakarak asansöre doğru yöneldi. Hastaneden çıktıklarında Yağmur hızlı adımlarla öne geçerek arabasının yanına gidene kadar sessizce yürüdü. Arabaya bindiklerinde Yağmur yapılan şikâyetleri anlattı ve ne kadar suç işlemiş olsa da ses kaydını dinletti. Orhan genç kızın anlattıkları ile sinirlenirken insanların bu kadar acımasız olmasına karşı içinden küfürler sıraladı.

“ Orhan abi bu söylediklerime ne kadar inanıyorsun bilmiyorum ama ben bu adamın sizin bebeğinize de bir şey yapmasından korkuyorum”

Orhan daha ne kadar şaşırabilirim derken Yağmur’un söyledikleri ile hızla kafasını ona çevirdi.

“ ne demek istiyorsun”

Yağmur sıkıntılı bir nefes vererek anlatmaya başladı.

“ sizin odanıza girmeden önce birçok odaya girdim bunlardan biriside dün gece Leyla abla ile aynı zamanda doğum yapan bir hastaydı. Bebekleri görmek için önce kuvözlerin bulunduğu odanın oraya gittim. Sizin bebeğinizin anne adı kısmında o kadının adı vardı. Orhan abi ne kadar bunu söylemek istemesem de size verilen bebeğe DNA testi yaptırmanız en kolay çözüm gibi duruyor. Sence de hala bebeğinizi görmemeniz tuhaf değil mi? ”

Orhan her ne kadar Yağmur’a inanmak istemese de son söylediklerinde haklı olduğunu biliyordu.

“ solunumunda küçük bir sorun olduğunu ve birkaç gün gözetim altında tutacaklarını söylediler”

Yağmur bu sözlerden sonra daha fazla ısrar etmemeyi seçti.

“ peki abi sen öyle diyorsan yine de çok dikkat etmenizi istiyorum ben araştırmayı bırakmayacağım elbette, senden bu konunun aramızda kalmasını istiyorum. Leyla ablaya da söylemeni istemiyorum üzülmesin o da yeni doğum yaptı zaten kötü etkilensin istemiyorum. Belki ben yanılıyorumdur.”

Orhan kafasından onlarca soru ile onu onayladı. Arabadan inmek için hareketlendiğinde aklına gelen şey ile tekrar Yağmur’a dönerek konuştu.

“ telefon numaran hala aynı mı? ”

Yağmur kafasını iki yana sallayarak onu yanıtlarken hemen telefonunu çıkardı. Orhan’ın söylediği numarayı yazdıktan sonra onu arayarak numarasını kaydetmesini bekledi.

“ abi çok dikkat edin olur mu? İçim hiç rahat değil”

Orhan kardeşi gibi gördüğü genç kızı kendisine çekerek sarılarak merak etmemesini söyledikten sonra ayrıldı. Arabadan inerek hastaneye yöneldi. Yağmur içi hiç rahat olmasa da daha fazla oyalanmadan karakola doğru yola çıktı. Yolda dikkatlice sürerek çalıştığı karakola geldiğinde sadece beş dakika geç kaldığını gördü. Bunun sorun olmayacağını bilse de adımlarını hızlandırarak giriş kattaki lavaboya ilerledi.

İçeri girerek arabadan inmeden önce yanına aldığı poşetten kıyafetlerini çıkararak acele ile giyindi. Çıkardıklarını da aynı poşete koyarak hızlıca çıktı. Kendine gelmek için birkaç kez yüzüne su çarpmayı ihmal etmedi. Lavabodan çıkarak acele ile masasına ilerledi. Elindeki poşeti masasının çekmecesine koyduktan sonra kendisini sandalyesine bıraktığında kafasını arkaya doğru atarak birkaç kişinin dikkatini çekecek kadar sesli ofladı.

Gece boyu doğru düzgün uyuyamamış olmasına rağmen elinde olan koca bir sıfırdı. Ses kaydı tamamen geçersizdi. Bir kere kanun dışı kayıttan kendisi de ceza alabilirdi. Sevdiği insanların canından bir parçanın hayatı tehlikedeydi. Canı bu duruma o kadar sıkılıyordu ki gözleri dolarak kapalı gözlerinden bir damla yaş firar etti. Kendisini düşüncelere o kadar kaptırmıştı ki yanına gelen ekip arkadaşlarını fark etmedi. Omzunda hissettiği temas ile yeninde sıçrarken gözlerini hızla açtı.

“ iyi misin korkutmak istemedim seslendik ama duymadın”

Yağmur kendisi ile konuşan Derya ile durumunu anca idrak edebildi. Yine duygularına hâkim olamadı.

“ iyiyim merak etmeyim kişisel bir sorun sadece işe yansıttığım için özür dilerim ben yüzümü yıkayım kendime gelirim”

Onların yanından hızlıca ayrılarak daha birkaç dakika önce çıktığı lavaboya tekrar girdi. Aynanın karşısına geçerek kızarmış gözlerine baktıktan sonra yüzüne birkaç kez su çarparak gözlerinin kızarıklığının azalmasını diledi. Biraz olsun kendine geldiğinde yine her zamanki gibi gülümsemesini yüzüne yerleştirerek lavabodan ayrıldı.

 

Loading...
0%