Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@cerkul

6. Bölüm


Dört bloklu olan Özel Ay Lisesi Maslak sahili yakınlardaydı. Okulun duvarları gri, kapıları ise turuncu rengteydi. Uzun koridorları ve koridorlarında da öğrenci dolapları vardı.


Sami bey, okulun ortağı olduğu için nakil işlemlerim hemen halloldu. Yarın okula başlayabilirdim.


“Kızım hâlâ inanamıyorum ya.” Buket beni okulun bahçesinde bekliyordu. “Şimdi sen bu okulda mı okuyacaksın.” Benden daha heyecanlıydı.


“Ayrılıyoruz diye üzülürsün sanmıştım.”


“Ne üzüleceğim kızım ya, ayağına öyle bir fırsat gelmiş kalkıp üzüleyim mi yani.”


Okulun karşısındaki mağazanın tabelasında *Ay Liseleri* kıyafetleri bulunur yazısını görünce “Kıyafet.” Diyerek durdum. “Okul kıyafetlerini unuttum ben.”


Buket’te tabelayı görünce “İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelirmiş...” Dedi. “Hadi gidip kıyafetlerini alalım.”


Beraber mağazaya girdik.


“Kolay gelsin, biz Ay lisesinin okul kıyafetlerine bakıyorduk da-“


“Tabi buyurun.” Dedi görevli kadın.


Üç parçadan oluşan okul kıyafetlerinin gömleği beyaz, uzun ceket ve pileli eteği de koyu turkuaz rengindeydi.


“Ne kadar bunlar?” diye sordu Buket.


“25 bin TL.” Dedi.


“25 bin TL mi?” Dedim şaşırarak.


“Abla ne satıyorsun sen ya.” Dedi Buket. “Altın falan mı? Alt tarafı üç parça kıyafet.”


“İsterseniz başka mağazalara da bakın, eğer daha uygun fiyatta bulamazsanız buraya gelin yardımcı olmaya çalışalım.”


“Teşekkür ederiz, kolay gelsin.” Diyerek çıkış kapısına döndüm. “Hadi gidelim Buket.”


Okulun biraz aşağısında ikinci el okul kıyafetleri satan bir yer bulduk.


“Umduğumuzu burada bulacağız gibi heh.” Dedi Buket.


“Bakalım.” Dedim ve önden mağazaya girdim.


“ 8 bin TL” dedi Kasiyer.


“8 bin çok değil mi ya, ikinci el sonuçta.” Dedi Buket.


“Kıyafetlerin hepsi geçen seneden kalma.” Dedi kasiyer. “Hepsi yeni gibi.”


“Taksit yapabiliyor musunuz peki?” Diye sordum.


“Maalesef.” Diye yanıtladı kadın. “Peşin çalışıyoruz ama isterseniz kredi kartından çekim yapabiliriz.”


“Kredi kartım yok.”


“Maalesef, size daha fazla yardımcı olamam.”


“Aa! Sizde hiç yardımcı olmuyorsunuz ama!” Diye sitem etti Buket. “Bu ne böyle canım, hani müşteri memnuniyeti?”


Koluna dokunup onu susturdum. “Gidelim hadi.”


“Bizde biliyoruz bu işleri, onu yapamam bunu yapamam, neden diktiler sizi buraya o zaman.”


“Buket hadi dedim.” Kasiyer kadına mahcup bir şekilde baktım. “Gidelim.”


“Gidelim, gidelim tabi, buradan daha güzel bir yere gidelim.” Peşimden çekiştirerek onu mağazadan çıkardım.


Buket’le eve dönüp bahçede oturarak ne yapacağımızı düşündük.


“Kredi.” Dedi Buket. “Kredi çekelim.”


“Onu bende düşündüm, hatta otobüsle gelirken başvuru da yaptım ama onaylanacağını sanmıyorum.”


“Neden onaylanmasın canım.”


“Sigortalılığım bitti diye.”


“Dert ettiğin şeye bak seninki onaylanmazsa ben başvururum-“ dediği sırada halam bahçe kapısından içeri girdi.


Ayağa kalktım.


“Hala, sen evde değil miydin? Keşke çıkmadan haber verseydin, babam yalnız kalmasaydı.” Diyerek kapıya doğru yürümeye başladım. “Ben bir babama bakayım.”


“Baban evde değil.” Dedi.


Durup ona doğru döndüm.


“Nasıl evde değil. Nerede pekii?” Telaşlanmaya başladım. “Bir şey mi oldu babama.” Halamın yanına gittim. “Hastanede mi şimdi.”


“Baban iyi merak etme.” Dedi.


“Hala ne diyorsun anlamıyorum. Babam nerede?”


“Babanı bakım evine verdim.” Dedi.


Babanı bakım evine verdim.


Zemin ayaklarımın altından kayıp gitti.


“Sultan abla sen ne dediğinin farkında mısın?” Dedi Buket.


Gözlerim buğulaştı.


“Benim için kolay mı oldu sanıyorsun.” Dedi, ağlayacak gibiydi. “Senin babansa benim de abim, kardeşim, canım kanım. Ama yapmak zorundaydım. Devletin verdiği bakıcı maaşı artık yetmiyordu. İlaçları, tedavisi, ona bakarak harcadığım zamanım, gençliğim... Hem ona orada bizden daha iyi bakacaklar. Eminim.”


“Hala sen ne yaptın.” Dedim göz yaşlarım akarken. “Hala sen bizi mahvettin.” Buket destek çıkmak için koluma dokununca ona doğru döndüm.


“Buket benim babam bensiz yapamaz. Onu bırakamam.” Ağlamaya başladım.


“Merak etme geri getireceğiz onu.” Dedi Buket. Hemen halama döndüm.


“Hangi bakım evine bıraktın babamı. Söyle hemen gidip geri getireceğim onu.”


“Kafan basmıyor mu kızım senin?”


“Bana kızım demeyi kes!” Diye bağırdım hiddetle. “Bana babamı nereye bıraktığını söyle!”


“Belli ki laftan anlamayacaksın, şimdilik yerini bilmemen en iyisi.” Dedi ve önümden geçip giderek eve girdi.


“Hala!” Diye bağırarak peşinden gidince Buket beni tuttu.


“Sakin ol.” Dedi. “Önce bir sakin ol çünkü bu şekilde babanın yerini öğrenemeyiz. Oturup konuşalım. İkimiz.”


“Buket ben ne yapacağım?” Dedim ağlayarak. “Babam olmadan na’parım.”


“Bulacağız Ali amcayı, sen hiç merak etme.” Dedi.


Biraz sakinleştikten sonra eve girdik.


Halamla daha sakin konuşmaya çalıştım. Yarın yeni okula yeni işe başlayacağımı ve sabrederse her şeyin daha güzel olacağını söyledim fakat babamın yerini söylemesi için onu ikna edemedim.


“Pekii.” Dedim oturduğum koltuktan ayağa kalkarak. “Madem artık babam yok, bende bu evden gidiyorum.”


Buket’te ayağa kalktı.


“Nereye gideceksin. Buradan başka bir evin mi var sanki.” Dedi halam.


“Burası ev mi sanıyorsun sen? Babam olmasa bir dakika durmazdım bu cehennemde.”


“İyi git.” Dedi. “Kapı orada. Gitte sokakta kalınca aklın başına gelsin.”


“Ben senin gibi değilim. Ben kimseye muhtaç değilim, sen kendin için endişelen.” Eşyalarımı toplamak için odama giderken arkamdan ‘Terbiyesiz!” Diye bağırdı.


“Gece bir sakin ol.” Diyerek peşimden geldi Buket. “Ani karar verme hemen.”


“Burada bir dakika daha kalmam Buket.” Diyerek sırt çantama, hızlıca okul eşyalarımı ve beş parmağım beşini geçmeyen kıyafetlerimi koydum.


Çantamı sırtıma alıp odadan çıkarken Buket’te arkamdan geliyordu.


Halam hâlâ salondaydı. Yüzüne öfkeyle baktım ve dış kapıya doğru yürüdüm.


“Canın cehenneme!” Diye bağırdı halam arkamdan. “Artık istesense seni eve almayacağım!”


Bu cehenneme birdaha asla dönmeye niyetim yoktu zaten...


Kapıdan dışarıya adım attığım anda sırtımdan bir yük inmişti sanki...


“Bize gidiyoruz.” Dedi Buket, bahçe kapısından çıkarken.


“Olmaz.” Dedim.


“Ne demek olmaz. İtiraz istemiyorum bu konuda.”


“Bugün size gelirsem, yarın kendi ayaklarımın üzerinde duramam.”


“Nereye gideceksin pekii?”


“Eski evimize.” Dedim. “Babamla annemin kaldığı eve.”


“Orası harabeye dönmüştür şimdi. Yıllardır kullanılmıyor.”


“Oraya gideceğim.”


Eski bir gecekondu olan ev Levent’te küçük bir mahalledeydi.


Evin kapısı tahtadan ve yıkık döküktü. Bu sayede eve girmemiz hiçte zor olmadı.


Ev bir odadan oluşuyordu. Küçük bir tuvaleti ve de mutfağı vardı.


“Gece burası çok kötü. Yaşanılacak gibi değil.” Dedi Buket.


Sırt çantamı tozlu orta sehpanın üzerine koydum ve çift kişilik demirleri paslanmış karyola yatağa doğru yürüdüm.


Buket’in söylediğinin aksine bu ev bana kendimi iyi hissettirmişti.


“Sadece bir temizlemeye bakar.” Dedim Buket’e dönerek. “Temizleriz, o zaman yaşanılır hâle gelir, öyle değil mi?”


“Öyle öyle de.” Dedi evin içini süzerek. “Baksana, pencerenin camı kırık, kapı desen Allah’a emanet.”


“Yaptırırım, ondan kolayı ne var.” Dediğim sırada telefonuna bankadan kredinin onaylandığına dair bir mesaj geldi.


Bunlar bana bir işaretti, esaretten kurtulmanın işareti.


“Her şeyi bir an önce yoluna koyup babamı yanıma almalıyım.” Dedim.


Buket iç geçirdi. “Pekii.” Dedi. “O zaman gidip temizlik malzemeleri alalım ve başlayalım.”


Gülümsedim. “Başlayalım.”


Buket’le karşılıklı marketten aldığımız yorgunluk kahvelerini yudumlarken babamı düşünüyordum.


Şimdi bensiz ne yapıyordur.


“Ev tertemiz oldu, kapıya da yeni bir kilit yaptırdık da pencereyi ne yapacağız.” Dedi Buket. “Kalan 8 bin lirayla anca okul kıyafetlerini alabiliriz.”


“Burası küçük bir mahalle, pencerenin şimdilik sorun olacağını sanmıyorum.” Dedim.


“Saçmalama. İşini şansa bırakmayacaksın herhalde.” Dedi ve kahveyi orta sehpanın üzerine koydu. “Hadi bak evi de temizledik. Kapıyı kitleyip bize gidelim. Maaşını alıp pencereyi yaptırdıktan sonra taşınırsın.”


“Teşekkür ederim ama olmaz Buket. O mahalleye geri gelemem.”


“O kadar inatçısın ki...”


Bölüm sonu...


Loading...
0%