Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. Bölüm

@cilekkolik

Çetin abimle oyunu fazla kaçırdığım için bu günlük telefona bakmam yasaklanmıştı.

Saçma.

Ama işte anneyse var bi bildiği diyerek hiçbir şey diyememiştim ve şimdi de Bertuğ abimin yatağında dizlerimi karnıma çekmiş, kollarımı bacaklarıma sarmış bir şekilde onu dinliyordum. Abim gitar çalıyordu ve ben buna bayılıyordum.

Bertuğ abim genel olarak pek konuşkan değildi. Dinleyen taraftı genelde, ben ise dinleyicisi olmayı seviyordum. Bana bildiği tüm enstrümanları çalıyordu ve ben en çok gitarı seviyordum.

Ellerinin tellere dokunuşu, hafif bir mırıldanışla melodiye eşlik etmesi, sürekli hareket halindeki eli bana mutluluk veriyordu.

İlerideki kocam kesinlikle gitar çalmalıydı.

Bertuğ abim birçok konuda yetenikliydi. Spor yapardı, resim çizerdi, müzik aletleriyle haşır neşirdi, bir kaç dil biliyordu. Yani bence mükemmele yakın bir imajı vardı. Benim kadar olmasa da turuncu saçları, hafif çilleri, ela gözleri ve burnunun üstünde duran siyah çerçeveli gözlük ile dış görünüş olarakta fazlasıyla etkileyiciydi. Konservatuar son sınıf öğrencisiydi.

"Caddelerde Rüzgâr'ı da çalsana abi!" dedim heyecanlı bir sesle. Onun gitar çalmasını çok seviyordum.

Bana bakıp gülümsedi. Ardından elini tellerde dolaştırmaya başladı. Tanıdık melodi kulaklarıma ulaştığında gülümseyerek gözlerimi kapattım.

Bu şarkıyı ben de çalabiliyordum, abim öğretmişti.

İstediğim birkaç şarkıyı da çaldıktan sonra elini tellere yasladı ve tüm sesi durdurdu. "Yeter bu kadar. Şimdi ders vakti." Almanca dersinde bazen sorunlar yaşayabiliyordum ve bu yüzden abim bana yardımcı oluyordu.

Canım abim.

**

(8 yıl önce)

Çilay örgülü saçlarını iki yanda sallayarak okul çıkışına yürüyordu. Sabahtan beri tekrarladığı bu hareket başını ağrıtsa da umursamıyordu.

"Abim ördü saçlarımı!" diye geziyordu her yerde. Hatta bazen annesinin ördüğü örgülerden daha güzel olduğunu düşünüyor fakat sonra hemen vazgeçiyordu. Annesi üzülürdü. Eşit seviyordu.

Sırtındaki çantası dolu olmasa bile bu küçük bedene koca bir ağırlık gibi geliyordu.

Babasının yanına ulaşır ulaşmaz söylenmeye başlamış, nazlı nazlı konuşup çaktırmadığını sanarak çantasını babasına vermenin gururunu yaşamıştı. Oysa babası gayette farkındaydı.

Evlerine yakın olan eve yürürken Çilay Neva asla susmuyordu, gördüğü herşey ona biriyle yaşadığı olayı hatırlatıyor ve bunu babasıyla paylaşıyordu.

"Bu balonun aynısından Göktuğ abim aldı bana, bu çiçekten de Bertuğ abim toplamıştı. Ama Oğuz abim kızdı ona pistir diye, olsun ama bence. Hem çiçekler pisken de güzel, değil mi baba?" diye oradan oraya atlıyor ve hâlâ örgülü saçlarını sallıyordu.

"Bertuğ abim söz verdi bana. Parka götürecekmiş beni." İki gün önce gereksiz birşey için sinirlenmiş ve Çilaya kızmıştı, Bertuğ. Neva ağlamaktan helak olmuştu, Bertuğ ise çok pişman olmuş ve kendince Çilaydan böyle özür diliyordu.

Saçlarını örerek, çiçek toplayarak, parka götürerek...

Sonunda eve geldiklerinde Çilay fazlasıyla sabırsızdı. Abisinin hemen gelmesini istiyordu.

Şimdiden giyinmiş ve annesiyle çok mühim(!) bir konu hakkında tartışıyordu.

"Olmaz anne! Abim ördü saçlarımı, açamayız." "Tekrar öreriz Çilay. Ama gel şunu saçına sürelim." Çilay bu fikre sıcak bakmamıştı.

"Parktan gelince sürelim, lütfen!" Bacak kadad boyu vardı sözde Çilayın, kimse inanmazdı ama gelin görün ki 5 kişiyi birden parmağında oynatıyordu.

Küçük Cadı.

Nihayet Bertuğ abisi okuldam gelmişti. Üstünü giyinirken kapının önünde, yemek yerken hemen dibinde ciyaklıyor ve parka gitmek istediğini söylüyordu.

Abileri okulla anne-babası işleriyle fazla meşgul olduğu için parka çok sık gittiği söylenemezdi. Hele abisiyle! Ondandı bu heyecanı, şımarıklığı. Oysa yeri geldiğinde annesinden bile olgun gözükecek bir davranışta bulunuyor ve herkesi şoka uğratıyordu.

Çok çekeceklerdi bu kızdan çok!

Sonunda evden çıkabildiklerinde Bertuğ, sıkı sıkıya kardeşinin elinden tutuyor ve onu tembihliyordu.

"Benim yanımdan ayrılmak, elimi bırakmak kesinlikle yok tamam mı havuç?" Küçük avcunun içindeki ,ona göre büyük olan, eli sıka bildiği kadar sıktı ve "Tamam." dedi usulca.

Abisinin sözünden çıkmak yoktu.

Parka girer girmez hemen salıncağa koştu ve uzun bir süre sallandı, sonra aklına abisinin ödevleri olabileceği geldi ve geri dönmek istedi.

Fakat Bertuğ kardeşinin nedenini anlamış ve biraz daha kalabileceklerini söylemişti. Bunun üzerine Çilay diğer oyuncaklarla da oynamıştı.

Eve dönme vakti geldiğinde Çilayın bakışları pamuk şeker standına takıldı.

"Abi, paramız var mı?"

"Ne oldu?"

"Pamuk şeker istiyorum." diye mırıldandı nazlı nazlı.

Kardeşinin bu hâline gülümsedikten sonra istediği pamuk şekeri ona almıştı.

Çilay Neva ise pamuk şekere aşk dolu gözlerle bakıyordu. Ona ulaştığında ise ondan mutlusu yoktu.

Kendi kendine uydurduğu şarkıyı söylerken bir elinde pamuk şeker, diğer elinde abisinin eli eve gittiler.

**

"Çilelay nerdesin?" Çetin abimin sesiyle anında Bertuğ abime sokuldum.

"Saçlarımı dağıtıyor hep." diye şikayet ettim onu.

"İzin vermem ben." dedi saçlarımın üstünü öperken.

"Havucum benim."

"Abi Çilayi gö- Heh buradaymış canım kardeşim."

"Çetin dışarı." Abimin sesiyle oflamış ve bana tersçe bakıp odadan çıkmıştı.

Bir süre sarılı hâlde durduk.

"Ben de gitar çalacağım!" diye atlamamla sessizlik bozulmuştu.

"Yani çalabilir miyim?"

"Çalabilirsin tabii ki." Gitarı ellerim arasına aldığımda neyi çalabileceğimi düşünüyordum.

O sırada kapı hafifçe çalmış ve Oğuz abim içeri girmişti.

"Rahatsız etmedim değil mi?" dedi bizimle göz teması kurmak yerine etrafı incelerken. O da aynı Bertuğ abim gibi gözlük takıyordu ama devamlı değildi, okuma gözlüğü gibi birşey.

"Ne rahatsızlığı?"

"Kombinin ayarını düşürmemin sizi etkileyip etkilemeyeceğini soracaktım." Abim bana baktığında milli hareketimiz olan omuz silkme işlemini gerçekleştirdim.

"Bana fark etmez." 'Tamam.' der gibi başını sallayıp gitti. Oğuz abim OKB'li bir bireydi. Bu yüzden normalden daha fazla dikkatliydik.

"Ee ne çalacaksın bakalım?" dedi kolları arasına bir yastık alarak.

Herkesin bu sıralar dalga geçtiği fakat benim için fazlasıyla özel olan o şarkıyı çalmaya başladım.

"Küçük civcivim, güzel kızım, dünyam benim..."

Küçükken her ağladığımda abilerim bu şarkıyı söylerdi ve benim fazlasıyla hoşuma giden bir şarkıydı.

Bu şarkıyı duymayı beklemeyen abim şaşkınlıkla bana bakıyordu. Çünkü ben sadece onun öğrettiği şarkıları bilirdim ama bu şarkı öğrettikleri arasında yoktu. Ben kendi başıma öğrenmiştim.

Abim büyük bir mutlulukla beni izlerken şarkıyı söylemeye ve çalmaya devam ettim.

 

Herkese merhabalar!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

İlk 5 bölüm biraz kısa olsa da bölümler yavaş yavaş uzayacak çünkü amacım uzun bölümlerle sizi sıkmak değil, kısa ve ferah bölümlerle yüzünüzü güldürebilmek.

Bölüme oy verip düşüncenizi belirtirseniz çok mutlu olurum.

Hoş ve sağlıcakla kalın <3

 

 

Loading...
0%