Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
@civcivcakirbeyli
İçeri giren başkomiserin nutku tutulmuştu. Duvara saplanan iki çıtaya koltuk altlarından asılmış, vücudundaki tüm kanı boşaltılmış cesede baktı.

Bu nasıl bir saçmalıktı böyle? Hangi katil öldürdüğü kurbanı duvara asardı? Hangi katil kurbanının yüzünü boyardı?

Sadece iç çamaşırlarıyla duvardan sallanan cesede tekrar baktı. Kadının karın boşluğundaki dövmeye takıldı gözleri. Tanıdık geliyordu bu şekil ona. Biraz daha yaklaştı cesede. Tabi ya. Koç burcunun simgesiydi bu. 




Sokakta oynayan çocukların yanına gitmek istedi. Sonra acı gerçek çınladı zihninde.

"Sen onlar gibi değilsin"

"Sen onlar gibi değilsin"

"Farklısın"

"Çirkinsin"

Kafasına kepi geçirdi. Annesine gözükmeden çıktı evden. Kafasını eğip yürüdü, yürüdü, yürüdü... Nereye gideceğini düşünmemişti. Doğru yol ayaklarının ezberi değil miydi zaten?

Sık sık kaçıp geldiği eski, terk edilmiş ahıra geldi yine. Yer yer kırılan, çürümüş tahtalar en ufak rüzgarda yerle bir olacak gibiydi. Ahırın önündeki arkalarını göstermeyecek şekilde yığılmış saman balyalarını geçti.  Eski püskü taburelerden birini çekip oturdu. Dirseklerini bacaklarına yaslayıp yüzünü avuçlarının içine aldı. Kapattı gözlerini.  O da herkes gibi olsaydı hayatında neler değişirdi?

Daldığı düşüncelerin içinde saman balyalarının yanında dikilip kendisine bakan adamı fark etmedi. Orta yaşlardaki adamın çektiği taburenin gıcırdamasıyla korkup oturduğu yerden düştü. Hafifçe gülümsedi adam. Çocuğa elini uzattı.

Yahya kendisine uzatılan eli tereddüt ederek tutup kalktı ayağa. O eli tuttuğu anın nelerin başlangıcı olduğunu  bilemezdi.
modal aç
modal aç
modal aç