Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left5.
Bölüm
@ckrirem
Bölüm 5 : Seninle ilk tanıştığımızda hayatımda bu kadar önemli bir yer tutacağını düşünmemiştim.

Bazen tası tarağı toplayıp gitmek istersin. Arkanda kimsenin olmadığını düşünüp gidersin sadece. Ama içten içe hep birisinin seni düşünmesini istiyorsundur. Seni merak etsin, seni kıskansın, küsüp gittiğinde peşinden gelsin, affettirsin. Arkadaşların ile gülüp eğlenirken senin mutluluğundan o da mutlu olsun.Belki de öyle biri vardır. Mesela seni merak ettiği için her gün evinin önündeki kaldırımda oturmuştur saatlerce . Ya da başına bir şey gelmesinden korkup evine kadar senin peşinden gelmiştir . Belki de sana olan kıskançlığından kendi kendisini yiyordur. Ama sen bunları görmediğin için sadece öyle birisinin olmadığını düşünüyorsundur. İçindeki umut dağına tırmanmak varken, karamsarlık çukuruna ilerliyorsundur, sessizce.

Verdiğim nefesle birlikte Furkan'ın başı bana döndü. Elindeki sandviç çoktan bitmişti ve portakal suyunu içiyordu. "Ne düşünüyorsun?" Bir saattir gözlerimi diktiğim saatten başımı kaldırıp ona baktım. Sanki ne düşündüğümü anlamaya çalışıyor gibiydi. "Hiç... Hiç bir şey. Ayşe Hanım bir tane daha yapsın mı?" Ellerini hayır anlamında salladıktan sonra kolundaki kası gösterdi ve konuşmaya devam etti. "Bu kaslar kolay yapılmıyor Huriye Hanım." dediği şeyle birlikte kahkaha atmamak için kendimle büyük bir savaş içindeydim. Elimde kalan sandviçin son parçasını da ağzıma attıktan sonra masadan kalktım ve tabağımı tezgaha koydum. O da aynısını yaptığında şimdi tam zamanı olduğunu düşünüp sormak istediğim soruyu sordum. "Furkan, Oğuz Suna hakkında neler biliyorsun? Bana sabah kötü davrandı ama akşam çok iyi davrandı."

Kaşları çatılırken cevap beklediğim anlamında elimi salladım. "Bizim sınıfta değil zaten sizin sınıfta. Her hafta çarşamba öğlenleri okuldan çıkarak bir yere gidiyor ama kimse nereye gittiğini bilmiyor . Geçen dönem okulun futbol takımındaydı ama bu sene takımdan çıktı. Bir de sessiz sakin bir çocuk diye biliyorum. Bizim sınıftan bir kızla arkadaşlar. Zaten pek arkadaşı olduğunu sanmıyorum. " Duyduklarımı kafamda tutmaya çalışırken neden çarşambaları okuldan çıktığını merak etmiştim. Kafam ile onayladıktan sonra teşekkür ettim ve mutfaktan çıktım. Ben odama yöneldiğimde o da salona doğru yürüdü. Elimle el salladıktan sonra odama girerek kendimi yatağa bıraktım. Günüm düşündüğümden daha yorucu geçmişti. Gözlerim kapanmak üzereyken Aslı'ya attığım mesaj aklıma gelince cebimdeki telefonu yavaşça çıkarıp mesajlara girdim. Tahmin ettiğim gibi hemen cevap vermişti ve ben görmemiştim.

Aslı 🌸 : Sorun değil canım başka zaman. Ayy dedikodu mu var? Yarının hemen gelmesi lazım.

Mesaja gülümsedikten sonra cevap yazamayacak kadar yorgun olduğumu fark ettim ve telefonu tekrar yatağa bıraktım. Gözlerim kapanmamak için olan savaşında kısa sürede mağlup olunca kendimi uykuya bıraktım.

***

Elime aldığım ceketi katlayarak poşete koydum. Çantamı da omzuma astığımda hızlıca aşağı kata indim. Ne kadar kahvaltı bizim evde zorunlu tutulsa da bugün hiç kahvaltı edesim yoktu. Hem babamın söylentilerini de dinleyemezdim. Kapının köşesinden baktığımda babam gazete okurken annemde tabağındaki kalorileri hesaplamaya çalışıyordu. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım ve sessiz adımlar ile evden çıktım. Ali Bey arabanın kapısını açtığında hızlıca giderek arabaya bindim.

Elimdeki poşeti havaya doğru sallarken aynı anda da zıplayarak okulun bahçesinde ilerliyordum. Bu Oğuz nerede? Bir kaç tur daha attığımda okul kapısından girereken gördüm onu. Siyah pantolon, mavi sweatshirt ve siyah ceket giyinmişti. Kıvırcık saçları her zamankine göre daha da dağınıktı. Kafasına örttüğü sweatshirtünün şapkasıyla, ellerini cebine sokmuş yere bakarak yürüyordu. Ona ilerlemek için bir adım attığımda yanına dün kafe'de gördüğümüz sarışın çocuk geldi ve konuşmaya başladılar. Kafamı eğip arkamı döneceğim sırada omzumdaki el ile birlikte yerimde kaldım.

"Günaydın güzelim." Furkan bana bakmaya devam ederken ona saf bir şekilde bakıyordum. Bugün ben de bir şey vardı, ama neydi? Kafamı ona çevirerek gülümsemeye çalıştım. "Günaydın Furkan. Neden ismimi söylemiyorsun? Beğenemedin mi?" Elini omzumdan çekerek ensesine götürdü. "Hayır ismin çok güzel Huriye." Kahkaha atmaya başladığımda çatılmış kaşları ile bana bakmayı sürdürdü. "F-Furkan ben-benim adım Yıldız. Seni azıcık kandırmış olabilirim." Hala gülmeye devam ederken baş parmağım ve işaret parmağımı yakınlaştırarak ona göstermeye çalıştım. "Birazcık." Gözlerini devirerek kollarını göğsünde bağladı ve arkasını dönerek hızlıca okul kapısına doğru ilerledi. Küstü mü o ya? Tam arkasından adımımı atacağım sırada Oğuz'u hatırlayarak arkamı döndüm ve hala konuşmaya devam eden ikilinin yanına yürümeye başladım. Yanlarına ulaştığımda konuşmalarını böldüler ve sessizce bana bakmaya başladılar. "Sonra konuşuruz kanka. Sınıfa gidiyorum ben."


Sarışın çocuk gittiğinde Oğuz bana dönerek tek elini cebine soktu. Boyu uzun olduğu için başımı hafif yukarı kaldırdım ve konuşmaya başladım. Dışarıdan ne kadar soğukkanlı gözüksem de içimde ne yangınlar yanıyordu." Buyur ceketin." Tek kaşını kaldırarak bir cekete bir bana baktı ve elimdeki poşeti aldı. Tam sağa dönüp gideceği sırada durdu ve tekrar geri döndü. "Rica ederim." Bu sefer benim kaşlarım çatıldı ve ufak bir kahkaha attım. "Sen ciddi misin? Ben istemedim ceketi, sen verdin farkındaysan." Kafasını eğdiği yerden kaldırarak gözlerime bakmaya başladı. Ona sinirli gözler ile bakarken bir anda geri çekildim ve boğazımdan ufak bir yutkunma sesi çıktı. "Sana iyilik yapan da hata zaten."

Okula doğru ilerlediği sırada duyduğum sözlerle sinirle ayağımı yere vurdum ve elimi belime yerleştirdim. "Oğuz Suna seni... Seni bu söylediklerine pişman edeceğim." Tek elini havaya kaldırarak arkasına el salladı ve o da benim gibi bağırdı. "Ben de seni Yıldız. Ben de seni."

***

"Sonra işte ben buna adımın Huriye olduğunu söyledim. Bu da tabii ki inandı." Görkem kahkaha atarken Furkan ellerini göğsünde bağladı. "Hiç de inanamadım, inanmış gibi davrandım." Suyuna uzanarak bir yudum aldı ve bana döndü. "Seninle de küsüz Yıldız Hanım." Dudaklarımı büzerek yüzüne eğildim ve yanaklarını sıkmaya başladım. "Ama Furkiş sen bana kıyamazsın." Elleriyle ellerimi ittirdi ve tekrar somurtmaya başladı. "Çok kırıldım Yıldız." Başını benim zıttım olan tarafa çevirdiğinde Görkem bir kahkaha attı. "Japon yapıştırıcısı getirelim kanka." O bu esprisine kahkahalar ile gülerken biz de Furkan ile donup kalmıştık. Ama bu çok kötüydü ya. Cık cıklayıp önümdeki hamburgere döndüm. Merhaba bebeğim!

"Bensiz mi başladınız? Hadi anlat Yıldız. Meraktan ölüyorum. Müdürün oğlu yakışıklı mıydı? Kimmiş? Neler yaptınız?" Aslı Görkem'in yanındaki koltuğa atladığında ufak çaplı bir kriz geçirdik hepimiz. "Biraz yavaş konuş be kızım." Aslı eliyle 'tamam' işareti yaptıktan sonra gözleri Furkan'da takıldı kaldı. Ve hızlıca bana döndü. "Bu mu?" Eliyle Furkan'ı gösterdiğinde kafam ile onayladım. "Beğenmediniz mi Aslı Hanım?"
Furkan tek kaşını kaldırırken Aslı'da kaldırdı. "Yoo beğendim." Bizim Görkem ile gözlerimiz büyürken elimle kalp işareti yaparak bir Furkan'a bir Aslı'ya döndüm. Ship!

"Namusum elden gidiyor Yıldız, yetiş." Furkan kolumu dürterken kahkahalar içinde kalmıştım. Bu çocuk çok tatlı ya. "Çok çirkin gülüyorsun. Keşke gülmesen. "

Yanımdaki sesle hızlıca kafamı sola çevirdim. Bu salağın ne işi var burada? Ayağa kalkarak dibine geldim ve konuşmaya başladım. Üzerine boşalttığı parfüm şişesi şimdiden onu dövmem için güzel bir sebepti. "Köpeğin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı. canım."
Saçlarını geriye attı ve tekrar bana döndü. "O zaman desene hiçbir duan kabul olmayacak. Nereden öğreniyorsun bunları?"

Tiz bir kahkaha atıp tek kaşını kaldırdı. "Senden öğreniyorum. Sonuçta sen önden gidiyorsun." Suratı asıldığında bu sefer ben bir kahkaha attım. Tekrar masaya giderek cüzdanımdan parayı çıkararak masadan kalktım ve çıkışa doğru bir adım attım. Saçımdaki acıyla ağzımdan tiz bir çığlık çıktı ve olduğum yerde kaldım." Sen artık çok fazla oluyorsun Yıldız." Elimi arkaya uzatarak kolunu yakaladım ve ters çevirdim. Şimdi o benim önümde dönmüştü. Dişlerimi sıkarken aynı zamanda da konuşuyordum. "Bana bulaştığına çok pişman olacaksın Asya." Elini hızlıca ittirdim ve kafe'den çıktım. Bu artık çok fazla oluyordu. Ona bir şey yapamayacağımı sanıyordu ama ben onun bildiğinden çok daha fazlasıydım. Ellerimi saçlarımın arasından geçirip okulun kapısından içeri girdim. Omzuma bir kolun atılmasıyla sakince başımı sağa çevirdim. Furkan ve Görkem sağ tarafımdaydı. Soluma döndüğümde hızlı adımlar ile yürüyen Aslı'yı gördüm ve önüme dönerek yürümeye devam ettim. İyi dostlar insana verilmiş en güzel hediyeymiş bunu o an anladım.

modal aç
modal aç
modal aç