@cvdnderl
|
Nasıl geçtiğini anlamadığım zaman da sürüklenirken kendimi araçta oturup dizimi hızlı hızlı sarsarken bulmuştum. Ne zaman daldığını bilmediğim gözlerimi kırpıştırdım. Gözlerim hafiften yanınca uzun bir süredir gözlerimi kırpmadığımı fark ettim. Gözlerimi aracın içerisinde dolaştırdım. Kimseden çıt dahi çıkmıyordu. Sarsılan dizimin üzerinde sıcak bir avuç hissettim. Gözlerim önce bacağıma sonra elin sahibine döndü. Yüzbaşıya baktım ve ne yapmak istediğini anlamaya çalıştım. "Sakin ol Hilal, stres yapma." Endişeli bir nefes verdim. Gözlerimi tekrar aracın içinde dolaştırınca, Tarığın Yüzbaşının dizimde olan eline kitlenmiş olduğunu fark ettim. Yüzbaşı da ne yaptığını anlamış olacak ki sanki kaynar bir suya dokunmuş gibi elini dizimden hızla çekti. Yüzbaşının bende olan gözlerine döndüm. "Ne zamandır esirmiş, bilgi var mı?" Yüzbaşı kafasını olumlu şekilde salladığında meraklı gözler ile ona baktım. O da beni daha fazla merakta bırakmak istemediği için Hızlıca cevapladı. "Daha yeni olmuş, bir kaç saat falan." Ne kadar endişe etsem bile çok gecikmediğimiz için rahat bir nefes verdim. Araç hızını düşürmeye başlayınca Hızlıca yerimde kıpırdandım. Ardından Tim tek tek araçtan indi ve yan yana ip gibi dizildik. Yüzbaşı karşımıza geçti ve teker teker hepimizde göz gezdirdi. Sonrasında çok sesli olmayan, ama gür bir ses tonu ile konuştu. "Arkadaşlar her operasyonda olduğumuz gibi bu operasyonda da çok dikkatli olacağız. Çok temiz çalışacağız, kimse kafasına göre davranmayak, aksi halde ufacık bir hata yüzünden hepimiz canımızdan oluruz. Tubanur'un kılına dahi zarar gelmeden çıkacağız buradan. Öncelik ile herkesin sakın olmasını istiyorum..." Bakışlarımız kesişti. "Özellik ile de sen Hilal, sakın yanlış bir hareket yapayım deme, Allah'ın izni ile sağ sağlim, geldiğimiz gibi gideceğiz buradan. Gazamız mübarek olsun arkadaşlar!" Ardından hepimiz gür bir ses ile bağırdık. "Sağol!" Yüzbaşı arkasına döndü hızlı ama bir o kadar da rahat adımlar ile en önden yürümeye başladı. Gözlerim yüzbaşının geniş omuzlarında gezindi ve hemen ardımdan Ayağımda ki postallara bakmaya devam ettim. *** Telsizle dokunarak kısık ses ile konuştum. "Yerimi aldım, görüş açımda 3 piç var, Tamam." Telsizin cızırtılı sesinin arasından Alp'in sesi duyuldu. "Komutanım arka tarafta 2 kişi var, tamam." Ardından Tarık konuştu. "Komutanım Alp'in görüş açısı benim görüş açım, burada 2 kişi hariç kimse yok, tamam." Yüzbaşının sesi duyuldu. "Susturucuları takın, aynı anda ateş edicez." Hızla tabancama susturucu taktım. "Ben hazırım." "Herkes hazır mı." Herkes tek tek evet dedikten sonra yüzbaşıdan Komut geldi. Hızlı hareketlerle görüş açımda ki 3 kişiyi indirdim ve hızla temkinli bir şekilde kapının önünde ki duvara yaslandım. Etrafımı kolaçan edip hızla içeri girdim. Benim ile aynı anda Tarık ve Alp 2'lisi hareket ediyordu. Onlara onca stresimi içerisinde gülerek göz kırptım. Tarıkta hafifçe sanki beni yatıştırmak ister gibi Güldü. Bir süre sonra içeriyi iyice kontrol ettikten sonra Tuba'nın içinde olduğunu düşündüğümüz odanın önüne geldik. Ben tam kapıya uzanacakken Alp bileğimi hafifçe kavradı ve beni durdurdu. "Komutanım, Müsaadenizle ben gireyim." Ona anlamsız gözler ile baktım ve kafamı 'peki tamam der' gibi salladım. Üzerimize bizi yakalasalar bile asker olduğumuz anlaşılmasın diye giydiğimiz kıyafetlerimi vardı. Alp'in nereden ne ara bulup aldığını bilmediğim anahtar ile kapıyı açtı ve İçeriye girdi. Alp İçeriye girerken bizde üzerimizdekilerden kurtuluyorduk. *** "Tubanur'un ağzından anlatım" Beni bağladıkları sandalyeden kendi neşterim ile ellerimi çözmüştüm bile. Fakat kapıda bir hareketlilik hissedince sanki ipleri hiç çözülmemiş gibi ellerime sardım ama bu iplerden istediğin her an kurtulabilirdim. Bir süre sonra İçeriye tahmini 1.90 boyunda bir adam girdi. Adamın terörist olduğu üzerinde ki kıyafetlerden belli oluyordu. Fakat yüzünü göremiyordum çünkü yüzünü bir bez parçası ile sarmıştı. Sadece gözlerini görebiliyordum. Adam bana doğru yaklaşarak ellerini sakin ol der gibi hareket ettirdi. "Sakin ol, sana zarar vermeyeceğim." Alayla güldüm "İstesen de veremezsin ki." Adam olduğu yerde durdu ve bana adımlamayı kesti. "Hadi ya, o niyeymiş." Bunu duymam ile çok hızlı bir hareket ile sandalyeden kalktım ve adamı duvara yapıştırdım. Elimde duran 'Çalık 53' yazılı çakının sivri ucunu adamın belinin sol tarafına yasladım. Adam ani hareketlerime tepki verebilirdi ama o Sırıtarak ellerini teslim oluyor gibi arkasında ki duvara yasladı. "Bu arada Alp ben, tanışamamıştık." Adam çapkın bir şekilde sırıtıyordu. "Bana bak, sırıtmaya devam edersen götüne bir delik daha açarım daha rahat sıçarsın!" Adam bu sözlerime bir kahkaha attı. "Ya göt deyince de bir Hilal komutanım bir sen ya, ama kuzensiniz ya kan çekiyor heralde." Hilalin ismini duymam ile şoka uğradım. "Ne diyorsun lan sen!" Adam tam konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki, odaya birileri girdi. En önde Hilal ve onun arkasında ise birkaç Adam vardı. Hızla duvara dayadığım adamdan uzaklaştım ve şok içinde Hilal'e baktım. Hızla elimde ki çakıyı kapattım. "Hilal?!" Hızla Hilal'e doğru koştum ve sarıldım. "İyi misin?" Cevap vermeden kafamı olumlu anlamda salladım. Ardından Hilal'in arkasında duran Çağan Yüzbaşı Telsizle irtibata geçti. "Görev başarı ile gerçekleşti komutanım." bölüm sonuu Hilal, Alp, Tuba ve Çağan bu dörtlüyü modellerini yayınlayacağım birazdan. Diğerlerine de bakıyorum. kalın sağlıcakla 🫶🏻💗🤓
|
0% |