Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33.Bölüm

@dikenligul


"Annecim ben Yaz'ı emzirdim. Altını da değiştirdim. Yağıza sağarken Yaza da sağmıştım. o yüzden dolapta süt var. Uyanınca verirsin."


"Tamam kızım aklın kalmasın. Yazımıza iyi bakıyorum. Sen bir an önce git de Yağızıma süt götür."


Eda içi burkularak evden çıktı. Yaz'ı şükür ki iyiydi. Kızı, kardeşinden daha hızlı gelişmişti. Yaz bebek sadece bir hafta hastanede kalırken, Yağız bebek gelişimini tamamlayamadığı için yaklaşık bir aydır hastanedeydi. Eda her gün bebeğini görmek için sütü kendi götürüyordu. Bebeğini emzireceği günü iple çekiyordu.


"Eda, çok bitkin görünüyorsun. Keşke bu günlük sütü bana verseydin. Biraz evde kalıp dinlenseydin." dedi Kerem.


Eda emniyet kemerini takarken yorgun gözlerini Kereme çevirdi.


"Olmaz Kerem. Ben Yağızımı görmeden uyuyamam. Sence oğlumu ne zaman emzirmeme izin verirler?"


"Biraz daha sabret güzelim. Yakında Yağızımızla çıkacağız o hastaneden."


...........................


Eda camın gerisinden bebeğini izlerken sessizce ağlıyordu. Doğum yaptığı gece geldi aklına. Keremle hastaneye giriş yaptıklarında suyu bittiği için acilen doğumhaneye alınmıştı. Uzun uğraşlar sonunda önce Yaz bebeği sonra da Yağız bebeği doğmuştu. Yağız bebek, biberonla beslenirken Eda onu kucağına alıp emzirmenin hayalini kuruyordu. Omuzuna dokunulmasıyla gözlerini silerek arkasına döndü.


"Hadi güzelim, gel doktorla konuşalım."


Eda ağlamanın verdiği boğuklukla konuştu. Doktora gitmeden son kez bebeğine baktı. 'Yine geleceğim annecim.' "Tamam."


"Hoş geldiniz. Öncelikle haberlerin iyi olduğunu söylemek isterim. Baştan başlamak gerekirse, Yağız bebekte erken doğan bebeklerde rastladığımız beyin ve akciğer gelişim sorunuyla karşılaştık. Kız kardeşine göre gelişimi daha yavaş olan bebeğinizin solunumu düzene girdi. Dün de beyin ultrasonunu çektik. Sonuçlar iyi geldi. "


Kerem derin bir nefese çekerek sordu.. " Sonuçlar iyiyse bebeğimizi çıkarmak için neyi bekliyoruz?"


"Bebeğinizin emme refleksini bekliyoruz Kerem bey. Gerekli kiloya yaklaştı sayılır. Ancak yine de hem emme refleksine bakmak hem de kilo almasını hızlandırmak için Eda hanım sizden yarın bebeğinizi emzirmenizi istiyorum."


Edanın gözleri mutluluktan doldu. Sonunda bebeğini emzirecekti. Bir an önce yarının olmasını diledi. Keremle el ele tutuşup, bakışırken ikisinin de gözleri ışıldıyordu.


............................


Eda kucağındaki bebeğini emzirirken bir yandan da elini okşuyordu. Bebeğini kucağına alabildiğine hala inanamıyordu. Bebeği göğsünü zar zor emip çekiştirirken Eda huzurluydu. Gözleri oğluna aşkla bakan Kereme kaydı. Bu zorlu süreçte kocası her zaman ona destek olmuştu.


Her ne kadar dik durmaya çalışsa da bu yıpratıcı zamanlardan payına düşeni almıştı Kerem. Edaya destek olmaya çalışmıştı. Edanın ağlama krizlerinde yanında olmuş, geceleri Eda biraz daha uyusun diye kızıyla ilgilenmişti. Günde en az üç kere Yağız bebeği görmeye gitmişti. Camın arkasından küçük bedene bakarken ağlamıştı. Daha sonra evindeki kızını düşünüp kendini toplamış evine güçlü dönmüştü.


Kerem önce kız babası olmuştu. Kızının kokusunu duyduğu andan itibaren farklı bir adam olmuştu sanki. Dünya onun için ikiye ayrılmıştı. Çocukları bir yana işleri bir yanaydı. Şimdi de annesinin kucağında acemi hareketlerle annesini emen Yağızı gördükçe gözlerinden kalpler fışkırıyordu. Bebekleri bu hayatta Keremin en değerli hazinesiydi. Onları kimsenin üzmesine izin vermezdi.


...............................


"Tamam kızım dur ağlama. Anne biraz daha uyusun." diyerek Yaz bebeği pışpışlarken Eda içeriye girdi.


Eda, Yağız'ı emzirip uyutunca Yaz uyanmış, Yaz'ı emzirip uyuttuktan sonra Yağız uyanmıştı. Bu böyle bütün gece devam edince Kerem olaya el atmıştı. Bir zamanlar Eda için hazırladıkları yatak odasını bebek odasına çevirmişti. Şimdi ise elindeki bebeğini pışpışlayarak uyutmaya çalışıyordu.


"Kerem, ver bakalım Yaz kızımı"


Kerem üzgün gözlerini Edaya çevirdi. "Uyandın mı? Bende seni uyandırmadan uyutmaya çalışıyordum. Ancak kızımız çok inatçı çıktı sanırım seni görmeden uyumayacak."


Eda, Kereme yorgun bir gülüş gönderirken bebeğini kucağına aldı. "Yazım, güzel kızım sen niye ağlıyorsun?" derken bebeğin altını kokluyordu.


"Altı temiz, demek ki yine acıktı." dedi Eda.


"Hadi ya emzireli daha iki saat oldu. Ne ara acıktı."


Eda, Keremin şaşkın haline gülümserken bebeğini alarak yatak odasına gitti. Keremde Edayı takip etti. Kerem, yataklarında etrafında yastıklarla yatan Yağız bebeğe bakarak gülümsedi. Yağız çok güçlü ve sakin bir bebekti.. Yaz ise tam tersi huysuz ve inatçı.. Yastıkları, yataktan alarak Edanın rahat uzanmasını sağladı. Eda kucağında Yazıyla uzanıp bebeğini emzirmeye başladı. Yaz emdikçe sakinleşti. Kerem ise Yağızın tarafına geçerek uzandı. Keremin gözleri üç güzel varlığın üzerinde gezerken bebeklerinin küçük nefes alma sesleriyle uykuya daldı.


.........................................


"Kerem, Yağız iyi olacak mı?"


"Olacak güzelim. Bebeğimiz çok güçlü unuttun mu?"


"Biliyorum ama onlara bir şey olacak diye aklım gidiyor." derken üzgündü Eda. Bebekleriyle sekiz ayı geride bırakmıştı. Bu sekiz ayda onlara çok alışmıştı. Hayatında bebeklerinden önce ne yapıyordu onları bile unutmuştu. Bütün dünyası Yaz ile Yağız olmuştu. Akşam bebeklerini uyutup yatırdıktan sonra gece yarısı kalkıp onları kontrol etmişti. İşte o zaman Yağızın zor nefes aldığına şahit olunca aklı başından uçmuştu. Hemen Keremi uyandırıp hastaneye gitmiştiler. Yazı ise kapıcının karısı Gül ablaya bırakmışlardı.


"Bebeğimiz iyi mi doktor bey?"


"Buyurun odama geçelim. Bebeğiniz akut laringo trakeo bronşit yani krup hastalığı geçiriyor. Bu hastalık, enfeksiyon kaynaklı üst solunum yolu tıkanıklığıdır. Krup, ana nefes borusunun girişinin şişmesi sonucunda oluşan öksürük ve nefes darlığıdır.


"Bebeğinizin nefes borusu girişindeki ödemi azaltmak için kortikosteroid verdik. Bu ilaçla ödem azalmazsa epinefrin, buhar tedavisi uygulayacağız."


Eda sesi titreyerek sordu. "Peki korkmalı mıyız?"


Doktor babacan bir ifadeyle gülümsedi Edaya. "Korkacak bir şey yok. Bir kaç güne çıkarırız Yağız bebeği. "


..........................................


Yaz & Yağız iki yaşında..


"3..2..1.. üfff " alkış sesleri yükselirken Kerem ile Eda kollarındaki çocuklarının kahkahalarıyla şenleniyordu. Eda kucağındaki Yağızını kendine çevirerek öperken Kerem de Yazını öpüyordu. Kötü günler geride kalmıştı. Bebekleri iki yaşına basınca sevdiklerini toplayarak doğum günü partisi organize etmişlerdi. Pastayı dağıtılması için gönderirken sevdiklerinin yanına geçtiler.


"Teyzoşum, iki yaşına mı bastı? Yerim kız seni" diyerek Keremden Yazı kaptı Ela.


"Aman hemen al ikizini. Ben anlamıyorum ki arkadaş bu kadın hamileyken sana çok mu baktı. Keçiliği aynı sen."


"Teyzesiyim ben onun tabi ki bana benzeyecek." Diyerek kucağında kıkırdayan Yaza göz kırptı Ela.


"Teysoşşş" diyerek boynuna sarıldı Yaz. Onlar hasret giderirken Eda Yağızı babasının kucağına vererek yanına oturdu.


"Baba bak torunların seni özlüyor. Artık emekli olup buraya gelsen ya"


"Ben de onları özlüyorum ama ben Ankarada iyiyim be kızım. Hem Annen orada ben onu bırakmam. Siz boş buldukça gelirsiniz işte" Eda daha fazla ısrar etmedi. Çünkü sevdiğinden ayrılmak istememenin nasıl olduğunu artık o da çok iyi biliyordu. Kerem onun en sevdiğiydi. Bıraksalar onun bir saat bile gitmesine izin vermezdi.


"Dede bağ, Kımızı balığğ , kımızı balığ giddi. Yas onun kafasını kıydı" diyerek dedesine yaramaz kardeşini şikayet eden oğlunu gülümseyerek izliyordu Eda. Yanına Keremin oturup kolunu omuzuna atmasıyla Eda da başını Keremin omuzuna yasladı.


"Yazı yine Elaya mı kaptırdın?"


"Bana bak Eda, bu Ela manyağı kızımızı her geçen gün kendi gibi cadı ediyor. Onları ayırmanın bir yolunu bulmalıyız."


Eda, Keremin söylediğine kahkahalarla güldü. Kerem ona arkadaşını şikayet ediyordu. Tıpkı oğlunun Yazı dedesine şikayet ettiği gibi.


"Hayatım hatırlatırım, Yazımız doğduğundan beri cadı. Hatırlatmam gerekir ki hamileliğimin riskli zamanlarını Elanın bana bakması sayesinde atlattık. Kızımızın ona birazcık benzemesini dert etmemeliyiz bence" derken birazcık işareti yaptı.


Kerem, Edayı baş sallamayla geçiştirdi."Şu oğlana bak ne kadar da sessiz duruyor, Bunların ikiz olduğuna eminiz değil mi?"


"Ne alıp veremediğin var Kerem, kızımda teyzesi de çok tatlılar. Oğlumuz o her zaman dingin bir yapısı varsa kızımızın da biraz enerjik bir yapısı var ve onların ikiz olduğunu hepimiz biliyoruz ama bazılarımız kabul etmiyor" diyerek göz kırptı Kereme.


Kerem suratını asarak karşıya dönerken Eda, onu dürttü. "Kerem, Leyla anneler ne zaman dönecek dünya turundan?"


"Onların dönüşleri zor ya annem ve babam yıllardır bu tatili bekliyormuş meğer. Benim tabi hiç bir şeyden haberim yok. Adamlar on yıllık kalkınma planı kurmuş üstümde. Bütün işi bana bırakıp kaçtılar "


Eda gülümseyerek kocasının yanağını okşadı. "Çok mu yoruluyorsun işte?"


Kerem, derin bir iç çekti. "Hiç uğraşma karıcığım sana çalışmak yasak. Bu konuyu burada açılmamak üzere kapıyoruz"


Eda gözlerini kısarak "Bu dediğini gece yarısı masaya, yatağa ya da koltuğa yatırıp tekrar açsak" derken Kerem yerinde huzursuzca kıpırdandı. " Aslında ben Elaya kızmakta biraz haksızım. Sen de az cadı değilsin karıcığım. Herkesin içinde şu dediklerine bak! Sen kaşındın, gece bu konu yerine masaya başka bir şey yatıracağım." derken çapkınca güldü Kerem.


Eda yanakları kızararak kıkırdadı. Keremle kaçırıldığı günden beri arası iyiydi. Artık Kerem onu hiç bir şeyle suçlamıyordu. Evlilikleri gerçeğe dönmüştü. Bunu iki küçük varlıkla tescillemişlerdi.


"Babaağğ, babaaağğ " diyerek üstüne koşan Yazı ayağa kalkıp havaya atarak karşıladı Kerem.


"Söyle bakalım küçük cadım"


"Babaağ ben tisemde kayabiyiy miyim?" Kerem kaşını kaldırarak Ela ya baktı. "Yine ne karıştırıyorsunuz" Ela ellerini arkada birleştirerek Keremin söylediğini hiç üstüne alınmamış gibi sağa sola baktı.


Kerem Edaya döndü." Kesin sen biliyorsun"


Eda göz kırparak "Bir düşün, belki masaya yatırmamız gereken şeyler vardır" dedi.


Keremin gözleri parlarken kızına döndü. "Tamam kızım kalabilirsin. Ancak dedeyi üzmek, Yağızın oyuncaklarını parçalamak yok"


"Tamayam söss" diyerek kıkırdadı Yaz. Ela teyzesi onun parmaklarına oje sürmek için eve götürecekti. Oje için bir günlüğüne olsa Yağızla uğraşmazdı.


"Hadi Kardeşini alıp arkadaşlarınla oyna cadı prensesim.."


........................


Kerem, karısını belinden yönlendirerek kızların yanına bıraktı. Kendisi de erkek arkadaşlarının yanına gitti.


"Çocuklar hızlı büyüyor değil mi kardeşim?" dedi Fırat kendi kızına bakarken. Baba olmak Fırat'a aniden gelen bir hediyeydi. Ancak şu an kızına baktıkça içinden Dicle'nin inatçılığına bir kez daha şükrediyordu. Bir zamanlar kendisinden deli gibi kaçtığı kadına şimdi deli gibi aşıktı. Dicle onun gülen yüzü atan kalbi, mucizesinin annesiydi..


"Öyle kardeşim. Sanki daha dün doğmuş gibiler. Senin ikizler de büyümüş Uğur" dedi Kerem.


"Büyüdü be kardeşim. Baba olmak şu hayatta Aysu'dan sonra başına gelen en güzel şey"


"Çok şanslıyız dostum. Karılarımız hepimizin en değerli hazinesi" dedi Fırat. Aynı anda Koray kusma taklidi yaptı.


"Eh be abicim amma abarttınız. Tamam yeğenlerimi ben de seviyorum ancak bir bebek için evlenip bekar hayatımı sonlandıramam ben."


"Koray cidden sen ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun? Bak yaşın geçti bu yaştan sonra çocuğuna ancak dede olursun." diyerek dalga geçen Fırat'ın omuzuna vurdu Koray. Gözleri anlık Elaya takıldı.


Ela, çocukların arasına girmiş onlarla kahkaha atıyor, çocuk müziğinde şirin hareketler yaparak dans ediyordu..


"Heyy Koray.. Oho bu uçtu be abi" diyerek kahkaha attı Uğur. "Lan Fırat dağ gibi adamı bir kelimenle dertli bülbüle çevirdin."


Kerem, Koray'ın daldığı yere bakınca Elayı gördü. Eladan gözünü Koraya çevirdi. "Geçmiş olsun kardeşim.."


...............................


"Çocuklar çok eğleniyor. İyi ki seni dinlemişim Aysu."


"Öyle şekerim. Çocuklar bayılıyor böyle aktivitelere."


"Dicleciğim bak ben senden sonra evlendim ancak çocuk sayısıyla öne geçtim. Sende yok mu bebek planı." dedi Eda.


Dicle dudağını ısırarak gözlerini kaçırdı. "Imm.. şey.. ben aslında.. Hamileyim!"


"İnanmıyorum. Dicle çok sevindim. Peki Fırat'a söyledin mi?" diye sordu Eda.


"Hikayemi biliyorsunuz kızlar. Fırat'ın haberi olmadan kızımı doğurdum ve büyüttüm. Kızım büyürken çok şeyden mahrum kaldı. Bunlardan en önemlisi baba sevgisiydi. Uzun bir süre babasının sevgisine doymasını istedim. Sevgiyi paylaşmak zordur. Zamanı geldiğini biz de biliyorduk. Son bir aydır düşünüyorduk zaten. Buraya gelmeden test yaptım ve hamileyim. Bunu ilk size söyledim. Kardeşim şimdi evi hazırlıyor, bu gece vereceğim müjdemizi"


"Çok güzel bir haber bu şekerim. Tebrik ederim seni" dedi Aysu. Kızlar, Dicle'ye sırayla sarıldı.


Dicle'nin gözleri dolarken "Tamam ya yapmayın böyle. Ben hamileyken çok pis duygulanırım ona göre çilemi çekmekte önce Fırat'a sonra size düşer ona göre"


"Amaan sen yeter ki bebiş getir. Sen nasıl benim canavarlara yardım ettiysen bende seninkine ederim. Oh ne güzel çocuklarımız beraber kardeş kardeş büyüyecek." dedi Aysu.


...................................


"Kerem, benimle gelir misin?" Bahçeden çıkıp villanın ön kapısına kadar yürüttü Keremi Eda.


"Eda neler oluyor anlatacak mısın?"


"Kerem, kapıyı açmadan önce seni uyarmam gerek. Bu kapının arkasında bizi üç kişi bekliyor."


"Eda anlamıyorum. Kim geldi ve sen niye böyle konuşuyorsun" Eda derin bir nefes alarak konuştu.


"Dilek ile Mert burada. "


"Dilek mi? Biz ondan şikayetçi olmuştuk . O deli kadını hani hapishaneye atacaklardı? Hemen polisi arıyorum." Diyerek telefonunu çıkaracakken Eda durdurdu.


"Kerem, lütfen sadece dinle. Dilek, benden özür diledi. "


"Bir özür ile mi affettin. Eda seni cidden anlamıyorum. Bunlar senin hayatını mahvetti. Onlar yüzünden senden nefret ettim. Sana duymaman gereken şeyler söyledim. Her şeyi bir kenara bırak o deli kadın seni kaçırdı. Onun yüzünden bebeklerimizden olacaktık. Bunları bir özürle nasıl unutursun."


"Unutmadım Kerem. Ne senin yaptıklarını ne başkalarının yaptıklarını. Ben sadece kötü şeyleri arkamızda bırakıp mutlu olmak istiyorum. Dilek Mertten tekrar hamile. Ben onlara tekrar şans vermek istiyorum"


"Yine yapıyorsun Eda. Yine benden habersiz karar verip uyguluyorsun."


"Şu haline baksana sinirden damarların şişti. Ben sana gelip nasıl bunu söyleseydim. İzin vermezdin ki"


"Vermezdim tabi. Siz benim candan öte varlıklarımsınız. Size zarar veren beni karşısında bulur."


"Geçti hayatım. Zaten gidiyorlarmış, Son kez görüşmek istediler. Konuşalım ve bir daha hayatımıza sokmayalım onları." Eda Keremin sinirden yumruk yaptığı ellerini tutarak öptü. Kerem, Edanın öpücüğüyle gevşedi. Karısının titrek gözlerine bakınca sakinleşti. Edayı tutup kendisine çekti. Bahar kokulu saçlarına öpücük kondururken kokusuyla tamamen sakinleşti.


"Son kez! Onları bir daha görmek istemiyorum."


.................................


"Sonunda baş başa kalabildik karıcığım."


"Hıhı öyle oldu değil mi?"


"Masa, yatak, yatırmak.. falan diyordun neydi o? Biraz açıklasana"


"Hemen. Şimdi bir Arslanlı kadınının yeri neresidir?" derken Keremin gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş açıyordu Eda. Açarken kasıtlı olarak parmaklarını Keremin göğsüne değdiriyordu. Edanın ufak bir dokunması bile yeterdi Keremin aklının başından gitmesine


"Kocasının yanı" diye hırıltılı bir ses tonuyla cevap verdi Kerem.


"Sen işe gidince ben seni çok özlüyorum biliyor musun?" diye nazlı nazlı sordu Eda.


"Biliyorum. İstersen göster de bir daha pekişsin."


"Göstereceğim ancak konuşmam gerekenler var." derken Keremin gömleğinin önü tamamen açılmış kaslı göğsü Edanın gözlerinin önüne serilmişti. Edanın aklı gider gibi olduysa da kendini topladı. Önce Kereme isteğini kabul ettirmeliydi. Üstündeki elbiseden bir kolunu çıkarttı. Elbise yana kayınca Eda ufak bir göğüs dekoltesi sunmuş oldu Keremin gözlerine


"Ben.." derken parmağını boynundan göğüs çatalına kadar sürterek indirdi. "Senin yanında.." derken parmağını Keremin göğsünden karnına kadar çıldırtıcı bir yavaşlıkla gezdirdi. "Çalışsam. ve biz hiç ayrılmasak. Nasıl olur?"


Kerem Edanın dokunuşlarıyla kasılmıştı. Edanın son söylediğini biraz geç idrak etti. "Çalışmak mı, Gerçekten yine aynı konu mu Eda?" Diyerek Edanın ellerini kendinden uzaklaştırdı Kerem. Eda ona dokunurken düşünmek zor oluyordu.


Edanın, Keremin onu uzaklaştırmasıyla kaşları çatıldı."Aynı konu Kerem. Ne olur izin versen senin satın alma sorumlun olsam."


"Olmaz Eda! Elin adamlarıyla kum, beton maliyeti hesaplamanı istemiyorum. Hem çocuklar daha çok küçük. Büyüsünler bakarı-.." Eda, Keremin sözünü kesti.


"Aşk olsun Kerem. Ben senin her istediğini yapıyorum İstediğin için annenlerin yan villasına bile taşındık."


Kerem gözlerini şaşkınlıkla açtı."Sen buraya taşınmaya dünden razıydın Eda! Bazen annemi benden daha çok sevdiğini bile düşünüyorum"


Eda, gülümseyerek Kereme sarıldı. "Kocacığım deme öyle şeyler seni her şeyden, herkesten çok sevdiğimi daha nasıl kanıtlayayım ki. Gözlerime, elime, bedenime ve ruhuma baksan kendini görürsün."


Kerem yumuşayarak Edanın yanağını okşadı. Bu kadın tamamen onundu.


"Beni de anla Kerem. Çalışmak, kendime inanmak istiyorum. Söz veriyorum. Sadece altı saat çalışırım. Geri kalan zamanlarda çocuklarım ile seninim."


Kerem ikna olur gibi olmuştu. Uysal bir tonla sordu "Hemen mi çalışacaksın?"


"Hayır Leyla anneler dünya turundan geldikten sonra çocukları onlara bırakıp başlarım. Ne diyorsun?" diyerek beklentiyle baktı Kereme. Kerem karısının bir çocuk kadar meraklı bakışlarına gülümseyerek kafasını salladı.


"Çocuklarım ile beni ihmal etmek yok!" diyerek parmağını salladı.


Eda ellerini çırparken "Yok.. " diye bağırarak Keremin dudaklarına kapandı.


Son

Loading...
0%