
(Oğuz'un Anlatımıyla)
Çıkmıştım kendi kaldığım yerden, onların yanına gelmiştim. Geldim gelmesine ama Sevda'nın güzelliği beni etkisi altına almıştı. Tüm gün onu seyredebilirdim. O kadar güzel gözüküyordu ki bir süre onu izledim.
"Yüzbaşıııı! Hadi daha Arzu ile Turan'ı alacağız!" dedi Sevda tüm güzelliğiyle.
"Hadi o zaman hanımlar geçin arabaya!" dedim gülümseyerek. Arabanın oraya geldiğimizde ilk önce Derya'nın kapısını açtım. Daha sonra arabanın etrafını dolaşıp sağ ön koltuğun oraya geçtim ve Sevda için kapıyı açtım. Sonra hızlıca kendi oturduğum yere geçtim ve arabayı sürmeye başladım. İlk önce Arzu'yu alacaktık. Onun arabası olmadığı için bizim arabaya binecekti.
"Bir şarkı açsak nasıl olur?" dedi Derya arkadan.
"İyi fikir!" dedi Sevda. Sonra arabanın radyosunu açtı. Karşımıza direk "Fikrimin İnce Gülü" şarkısı çıktı. İlk müzik kısmını duyunca aklıma Sevda'nın bu şarkıyı söylediği gün gelmişti.
"Fikrimin ince gülü
Kalbimin şen bülbülü
Fikrimin ince gülü
Kalbimin şen bülbülü
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beni
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beni"
"Ne güzel şarkı!" dedi Derya iç çekerek. O an içimden geçeni söylemek istedim.
"Sevda'nın sesinden dinlemelisin bir de!" dedim Sevda'ya bakarak. Sevda şarkının sözlerine dalmış camdan dışarı bakıp içinden şarkıyı söylüyordu. Şarkıyı söylediğini dudaklarını kıpırdatmasından anlamıştım. Gözleriyle uzaklara bakıyordu.
Ne düşünüyorsun sen, asker hanım öyle güzel bakarak?
"Sevda şarkı mı söylüyor?" dedi Derya heyecanla.
"Evet, hem de çok güzel söylüyor. Aynı kendisi gibi!" dedim kalın ses tonuyla. Bu kalın sesimin altında gizli bir merhamet, iç gidişi ve yumuşaklık vardı.
"Kız! Sevda bana daha önce böyle yeteneğinin olduğunu niye söylemedin?" dedi Sevda'yı dürterek.
Sevda ilk önce boynunu Derya'ya doğru çevirdi. Güzel gözleriyle uzun uzun Derya'ya baktı. Kızacak mıydı ne yapacaktı?
"Söyleyeyim de sen günün her saati bana şarkı söylet değil mi? Yemezler güzelim yemezler!" dedi Sevda gülerek. Sevda bunu deyince hepimiz gülmeye başladık.
"Ama Oğuz sana da aşk olsun!" dedi Sevda gülerek ve bana bakarak.
"Neden?" dedim merakla.
"Derya'nın huyunu tahmin edemedin beni ateşe attın!" dedi Sevda gülerek.
"Derya yapmaz öyle şey. Değil mi yapmazsın Derya?" dedim.
"Hayır yapmam tabii! Şaka yapıyorum sadece!" dedi Derya gülerek.
Biraz daha ilerledikten sonra Arzu'nun evine geldik. Sevda telefonunu çıkardı ve Arzu'yu çağırdı. Biraz bekleyeceğimiz belliydi. Neyse ki daha zamanımız vardı.
"Biliyor musunuz?" dedi Derya.
"Neyi?" dedik Sevda ile aynı anda. O anda Sevda ile göz göze geldik. Bu kız her geçen dakika daha fazla güzelleşmek zorunda mıydı? Her bakışta tekrar tekrar aşık oluyordum ben bu güzelliğe.
"İkinizin bu kadar çok yakıştığını!" dedi Derya heyecanla.
"Derya sen bize daha ne kadar söyleyeceksin bunu?" dedim gülerek.
"Sizi gördüğüm her gün en az beş kere diyeceğim!" dedi Derya gülerek.Sevda sadece gülümsüyordu.
"Bir de o bu değil bazen sizin dışarıdan sevgili olduğunuz çok belli oluyor!" dedi Derya yüzündeki tebessümle.
"Nasıl yani, ne gibi durumlarda?" dedi Sevda heyecanla.
"Mesela senin yanından başka bir erkek geçerken Oğuz'un bakışları,Durup dururken birbirinize hayranlıkla bakmanız, birbirinizi korumaya çalışmanız gibi" dedi Derya yumuşak bir sesle.
"Sende bizi iyi incelemişsin Derya!" dedi Sevda gülerek.
"Ya ben bu kadar yakışan iki kişi bulursam tabii incelerim!" dedi gülerek.
"Bende senin yakıştığın kişiyle seni inceleyeceğim görürsün!" dedi Sevda gülerek ve tek parmağını havaya kaldırarak. Buna gülmüştüm.
"İncele lan incele!" dedi Derya hırsla.
"Lan?" dedi Sevda meraklı ve güler bir sesle.
"Lan mı dedim ben?" dedi Derya. Kesin az önce söylediği cümleyi hatırlamaya çalışıyordu.
"Sana hiç yakışmadı Derya. Liseden beri seni tanıyorum bana lan dediğini hiç duymadım!" dedi Sevda gülerek.
"Şimdi duydun o zaman!" dedi Derya iki kolunu birleştirerek.
O sırada Arzu geldi. Derya'nın yanına geçti ve oturdu.
"Hoş geldin Arzu!" dedi Sevda güler yüzle.Aynadan Arzu'ya bakıyordu. Arzu kırmızı orta boylu bir elbise giymiş sarı saçlarını açık bırakmıştı.
"Hoş buldum Sevda. Beni çok şaşırttın!" dedi gülerek Arzu.
"Neden şaşırdın?" dedi Sevda güler yüzle. O sırada be arabayı çalıştırmıştım.
"Elbise giyinmişsin!" dedi gülerek.
"Ben zorla verdim ona!" dedi Derya sanki kendisinin de burada olduğunu hatırlatmak istermiş gibi.
"Tahmin etmeliydim." dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Turan gelecek değil mi?" dedi merakla.
"Gelecek Arzu. Az önce mesajlaştık. O hazırlanıp çıkıyormuş beni beklemeyin dedi." dedim Arzu'nun merağının altında yatan heyecanı dindirmek için.
"Teşekkür ederim!" dedi Arzu.
"Rica ederim!" dedim. Yola devam ediyorduk. Sevda'nın telefonunda yol boyu navigasyon açıktı.
"Ne kadar kalmış asker hanım varmaya?" dedim. Asker hanım dedim! O an tek elimi alarak böyle durumlarda yaptığım gibi iki kaşımın arasını kaşıdım. Sonra tekrar elimi direksiyona koydum. Sevda ile göz göze geldik. "Bravo Oğuz!" der gibiydi. Aynadan baktığımda Arzu'nun Derya'ya merakla baktığını gördüm. Deme Derya lütfen dme diye içimden yalvarıyordum. Ama ne çare!
"Hayalimiz gerçek oldu Arzu!" dedi gülerek. O an Sevda kafasını bir Derya'ya bir çevirdi offfffff! Sanki dersin şuradan bir inelim ben sana yapacağımı biliyorum gibi bakıyordu. Umarım bir şey yapmazsın Sevda umarım. Derya'nın yutkunduğunu gördüm. Sevda'dan biraz korkmuştu. Yalnız bende korkmuştum. Bu kız iyi ki düşmanımız değil.
"Sevda!" dedim çekinerek. Arabayı sağa çekmiştim.
"Oğuz konuştuğun an elimde kalacaksın!" dedi sert sesiyle. Hala Derya'ya bakıyordu. Korkmuştum yemin ediyorum korkmuştum.
"Derya!" dedi bana kullandığı sert sesiyle. Derya bu ses tonuna ağlamaz umarım.
"E efendim Se Sevda!" dedi korkudan kekeliyordu.
İlk önce derin bir nefes aldı.
"Anlat hadi kızmayacağım!" dedi yumuşak bir sesle.
"Peki ya Oğuz'a ne yapacaksın?" dedi meralı bir sesle. Sevda başını bana çevirdi.
"Onun hesabı sonra kesilecek!" dedi sert sesini bana kullanarak.
"İkisi sevgili oldular bizden sakladılar!" dedi Derya gülerek.
"Yaaa bizden neden sakladınız?" dedi Arzu tatlı bir sesle.
"Ben öyle istedim Arzu!" dedi Sevda.
"Oğuz da sesini çıkartamadı garip!" dedi Derya gülerek.
"Arzu sende bizden saklıyorsun!" dedi Sevda. Sevda eliyle arabayı çalıştırmamı söylediğinde çalıştırdım.
"Ne saklıyorsun kız bizden!" dedi Derya yüksek sesle.
"Turan ile birbirinizi sevdiğinizi!" dedi Sevda.
"Nasıl anladın?" dedi tatlı sesle Arzu.
"Tecrübe diyelim!" dedi Sevda gülerek.
"Tecrübe derken?" dedim Sevda'ya bakarak
"Senin sandığın gibi bir şey değil Oğuz! Kes sesini!" dedi Sevda.
"Oğuz'un da bir kalbi var Sevda unutma!" dedi Derya yumuşak bir sesle.
"Aynen!" dedi Arzu.
Kızlar beni savunduğunuz için teşekkür ederim.
"Onun kalbi var evet ama aklı da var!" dedi Sevda.
"Oğuz'a ne yapacaksın?" dedi Arzu.
"Bu seferlik bir şey yapmayacağım!" dedi. O an arabada Sevda hariç hepimiz derin bir oh çektik.
"Az önce sorduğun sorunun cevabı ise Oğuz son beş dakika kaldı!" dedi Sevda bana dönüp. Hiç ses çıkarmadım.
"Oğuz dediğimi hatırlıyorsun değil mi? Yanına tehlike namına her ne gelirse gelsin bana cevap vereceksin!" dedi Sevda sert sesiyle. Sevda bunu deyince sabah ki olay geldi aklıma haf
Sonra konuşmadan sessizce düğünün yapılacağı yere yaklaştık. Biraz zaman geçtikten sonra vardık. İlk önce arabadan ben indim. Hemen arabanın sağ tarafına geçip Sevda'nın kapısını açıp elimi uzattım.
Sevda elimi tuttu. Ne kadar değişik ve huzurlu hissettiğimi size anlatamam. Arabadan indi. O an tek kolumla Sevda'yı belinden tuttum ve kendime çektim.
"Koruma görevi başladı asker hanım! Seni çok iyi koruyacağım her yerde her vakitte" dedim sadece ikimizin duyabileceği bir sesle. Ardından şöyle devam ettim:
"Bu kadar güzel olmanız benim işimi yapmama engel olmazsa tabii!" dedim tekrar sadece ikimizin duyabileceği bir sesle.
"Sizin yakışıklılığınız da etkileyici bu arada" dedi ikimizin duyabileceği bir sesle.
Sonra Sevda'yı bıraktım ve Arzu'nun kapısını açtım. Arzu indikten sonra Derya'da indi.
Hep beraber yürümeye başladık. Derya ile Arzu önde yan yana, Ben Sevda'nın yanında yürüyorduk. Sonunda düğünün yapılacağı yere giriş yapmıştık. Açık alanda yapılıyordu düğün. Girdiğimizde kızlar başka bir masaya geçtiler. Sevda'da onlarla beraber geçti. Ben bizimkilerin olduğu masaya geçtim.
"Hoş geldin Oğuz!" dedi Ali.
"Hoş buldum, hoş buldum" dedim normal sesimle.
"Oğuz bir şey söyleyecek gibisin" dedi Mert.
"Evet ama söylemem yasak!" dedim iç çekerek.
"Neden yasak?" dedi Murat.
"Çünkü söyleyen kişi öyle istedi." dedim. O sırada kardeşim geldi. Ayağa kalktım.
"Hoş geldin abisinin gülü!" dedim gülerek ve kardeşime sarıldım.
"Hoş buldum abi!" dedi gülerek. Sonra birbirimizden ayrıldık. Tam benim karşımda olan sandalyeye oturdu kardeşim.
"Hoş geldin Melis!" dedi Serkan.
"Hoş buldum Serkan Abi" dedi Melis güler yüzle.
"Hoş geldin Melis!" dedi Ali.
"Hoş buldum Ali Abi" dedi Melis güler yüzle.
"Hoş geldin Melis!" dedi Mert.
"Hoş buldum Mert abi" dedi Melis güler yüzle.
"Hoş geldin Melis!" dedi Murat.
"Hoş buldum Murat!" dedi Melis. Murat ona abi denmesini sevmediği için Melis ona abi demiyordu.
"Oğuz sen bir şey anlatıyordun!" dedi Serkan.
"En son o kişinin yasakladığını söylemiştin. Kim neyi saklamanı istedi?" dedi Ali.
"Size diyeceğim ama lütfen kimsenin kulağına gitmeyecek!" dedim tek parmağımı havaya kaldırıp.
"O kimse kim Oğuz!" dedi Murat.
"Binbaşı Sevda Yalçın!" dedim.
"Tamam söz!" dedi tüm herkes. Tabii kardeşim hariç.
"Sevda Yalçın kim abi?" dedi Melis.
"Birazdan öğrenirsin!" dedi Ali Melis'e.
"Hayaliniz gerçek oldu!" dedim içimdeki yumruyu dışarı atarak.
"Vay be!" dedi Serkan.
"Yemin et!" dedi Ali.
"Yemin ederim!" dedim gülerek.
"Ne zaman oldu bu?" dedi Murat sevinçle.
"Çok olmadı aslında!" dedim.
"Düğün ne zaman peki?" dedi Mert heyecanla.
"Ne düğünü ne oluyor abi?" dedi Melis bana bakarak.
"Abinin sevgilisi var Melis!" dedi Ali.
"Abii hadi bunlara söylemedin niye bana söylemedin?" dedi Melis sitem ederek.
"O istemedi!" dedim. Sonra Serkan'a dönerek:
"Seninle tanışmak isteyen biri var Serkan!" dedim gülerek.
"Kim!" dedi heyecanla.
Elimle kızların oturduğu masadan Derya'yı gösterdim.
"Hemen gidip tanışayım o zaman!" dedi Serkan heyecanla.
"Dur Serkan dur! Dansa kaldırırsın!" dedim onu sakinleştirmek isteyerek.
"Daha güzel fikir!" dedi ve ayağa kalkma fikrini kafasından sildi.
Sonra Turan'ın geldiğini gördüm ve ayağa kalktım:
"Hoş geldin Turan!" dedim gülerek. Sonra ona sarıldım.
"Hoş buldum yüzbaşı!" dedim. O da bana sarılmıştı. Sarılmamız bitince bizim kadroyu ona tanıtmaya başladım:
"Yüzbaşı Serkan Atan,
Yüzbaşı Ali Sert,
Yüzbaşı Mert Kara,
Yüzbaşı Murat Kaya,
Doktor Melis Aydın, kız kardeşim.
Bu arkadaş da Turan" dedim.
"Tanıştığımıza memnun olum!" dedi Turan. Sonra benim yanımda boş olan sandalyeye geçti.
Bizimkiler Turan'ı tanımaya çalışıyordu. Melis sıkılmıştı.
"Melis, kardeşim! Sen sıkıldın gel ben seni kızlarla tanıştırayım onlarla otur istersen!" dedim.
"Çok iyi olur abi!" dedi. İkimizde ayağa kalkıp karşı masaya doğru ilerledik
"Hanımlar size birini getirdim!" dedim. Sevda hemen ayağa kalktı.
"Melis!" dedi heyecanla.
"Sevda Abla!" dedi Melis hemen Sevda'ya sarılarak.
"Siz tanışıyor musunuz?" dedim merakla.
"Evet tanışıyoruz!" dedi Sevda gülerek.
"İyi o zaman sen tanıtırsın diğerlerine!" dedim Sevda'nın gözlerine bakıp gülümseyerek.
"Tanıtırım ben sen git hadi." deyince gittim.
(Sevda'nın Anlatımıyla)
Melis'le bir tanışma hikayemiz olmuştu. Onunla bir kafede tanışmıştık. Aslında onu ve arkadaşlarını rahatsız eden kişilerden kurtarmıştım. Orada tanışmıştık.
"Evet hanımlar! Doktor Melis Aydın. Melis Oğuz'un kız kardeşi." dedim. Hemen Asya ayağa kalktı ve Melis'i kendine çekti.
"Gel kız benim yanıma otur" dedi gülerek.
Asya'yı Arzu ile Derya'yla tanıştırmıştım. Çok çabuk kaynaşmışlardı.
Hepsi birden Melis'i tanımaya çalışıyordu. O sırada Yaren geldi.
"Kız senin ne işin var burada?" dedim şaşırarak.
"Gelinsin sen kız niye şimdi geldin?" dedi Arzu.
"Of sizi görmeye geldim!" dedi Yaren.
"Hoş geldin!" dedi Derya.
"Şimdi birazdan ziyaretlilerin dans etmesi için şarkı açılacak hangilerinizi dansa kaldıracak biri var?" dedi Yaren gülerek.
Masa da kimsenin sesi çıkmayınca konuştum:
"Benim var!" dedim kısık sesle.
"Nee!" dedi Yaren şaşırarak.
"Nasıl duydun sen onu ya!" dedim şaşırarak.
"İşime gelen her şeyi duyarım ben!" dedi gülerek. "Birazdan görürüz seninkini!" dedi Yaren ve gitti.
Biraz oturduktan sonra şarkı açıldı. Şarkı Nazende Sevgilim şarkısıydı. Hepimiz biraz oturduk ve o sırada Oğuz geldi.
"Benimle dans eder misin asker hanım? Gerçi size pek yakışmam ama!" dedi gülerek
"Ederim yüzbaşım. Ayrıca bana çok yakışırsın!" dedim gülerek. Bizim masadan çok uzakta dans etmiyorduk.
"Bu elbise sana çok yakışmış asker hanım. Çok güzel görünüyorsun" dedi Oğuz yumuşak sesiyle.
"Sende çok yakışıklı olmuşsun yüzbaşım!" dedim güzel bir sesle.
O sırada Serkan'ın kızların masasına yaklaştığını gördüm.
"Derya'yı dansa kaldıracak!" dedi kısık sesle.
"Sen mi dedin?" dedim yumuşak sesle.
"Evet!" dedi bana göz kırparak. Serkan'ın sesini duyabiliyordum.
"Belki sizinle hiç tanışmadık ama beni etkileyebildiniz hanımefendi. Ben Yüzbaşı Serkan Atan. Benimle dans eder misiniz?" dedi
Derya biraz şaşırmıştı:
"Evet!" dedi Derya gülerek.
Sonra ikisi de dans etmeye başladılar. Sonra Ali'nin kızların masasına ilerlediğini gördüm.
"Ali'yede mi sen dedin?" dedim şaşırarak.
"Yok ben demedim ona!" dedi Oğuz şaşırarak. İkimizde şaşkınca Ali'ye bakıyorduk. Ali'nin de dediklerini duyabiliyordum.
"Hanımefendi belki size değişik gelebilir ama ben sizden çok etkilendim. Hem sizinle tanışmak amacıyla ve içimdeki bu heyecanı atmak için size bunları söylüyorum Benimle dans eder misiniz?" Ali bunları Asya'ya söylemişti. Asya biraz şaşırdıktan sonra :
"Evet!" dedi heyecanla.
Sonra bu ikilide dans etmeye başlamışlardı.
"Çok güzel olmadılar mı?" dedim heyecanlı bir sesle.
"Hem de çok güzel oldular!" dedi Oğuz yumuşak bir sesle. Sonra Turan, Arzu'yu dansa kaldırdı. Masa da tek Melis kalmıştı.
"Masada tek senin kardeşin kaldı!" dedim gülerek.
"Sevda sakın!" dedi.
"Ne var biriside senin kardeşini kaldırsa güzel olur!" dedim tatlı bir sesle.
"Sevda daha o küçük!" dedi Oğuz korumacı bir sesle.
"Abart Oğuz. Kız büyüdü doktor oldu." dedim itiraz ederek.
"Ama o bana hala küçük gibi geliyor!" dedi iç çekerek.
"Abisisin ya o yüzden!" dedim gülümseyerek. O sırada Murat'ın o masaya yaklaştığını gördüm.
"Bak işte Murat kaldıracak dansa!" dedim.
"Ben bu Murat'ı döverim!" dedi sinirli bir şekilde. Benden ayrılmaya çalışırken ben onu tuttum.
"Sakın Oğuz!" dedim. O sırada Murat, Melis'i çoktan dansa kaldırmıştı.
"Neden Sevda?" dedi gözleri dolmuştu.
"Bak ne kadar yakıştılar birbirlerine. Zaten belliydi birbirlerini sevdikleri belliydi. Ayırma onları lütfen!" dedim tatlı bir sesle.
"Bak tatlı sesini kullanıp beni kandırmaya çalışıyorsun!" dedi gülerek.
"Lütfen ayrıma onları!" dedim tatlı sesimle.
"Bak kandırdın beni yine!" dedi gülerek. Bende gülüyordum. Uzun uzun dans ettik. Sonra hepimiz yerlerimize oturmuştuk. Artık gelin ile damadın zamanıydı ama onların gelmesine biraz vardı.
"Derya! Beğendin mi Serkan'ı?" dedim.
"Çok yakışıklı ve çok güzel iltifat ediyor!" dedi hayranlıkla.
"Asya, sen beğendin mi Ali'yi?" dedim.
"Çok yakışıklı ve komik biri. Biraz da güzel bir yanı var. Bana şiir okudu orada." dedi heyecanla.
"Ne güzel bizde sizi konuştuk!" dedim gülerek.
"Konunuz biz mi olduk yani?" dedi Derya ile Asya aynı anda.
"Evet siz oldunuz!" dedim gülerek.
(Yazarın Anlatımıyla)
"Prensesim biz geldik. Emriniz nedir?" dedi Karaca sinsice. Telefondan konuşuyorlardı.
"Öyle bir zamanda öyle birini vur ki Sevda denen binbaşını daha kolay yakalayalım" dedi Zülal hafifi gülerek.
"Siz nasıl isterseniz prensesim siz nasıl isterseniz!" diyerek telefonunu kapattı.
"Çok yazık olacak geline en mutlu gününde vurulacak hatta ölecek!" dedi sadece kendisinin duyabileceği bir sesle. Elinde silahla gelin ile damadın sahneye çıkmasını bekliyordu. Sonunda gelin ile damat sahneye çıktı. Tüfeğini ayarladı ve hedefi ayarladı. Biraz bekledikten sonra sıkmaya karar verdi.
(Sevda'nın Anlatımıyla)
Gelin ile damat sonunda sahneye çıkmışlardı. Çok mutlu görünüyorlardı. İçimde bir kötü his var demiştim size önceden. Şimdi bu kötü his içime yeniden yerleşti. O an bir şey gördüm. Ayağa kalktım ve:
"Yaren!" diye bağırdım ve Yaren'in önüne atladım. Kurşun sol omzuma denk gelmişti. O anki acıyla yere çöktüğümü hatırlıyorum. Kulağımda Oğuz'un sesi vardı.
"Sevdaaaaaa!"
(Oğuz'un Anlatımıyla)
Sevda'yı kaybetmek istemiyordum. O benim her şeyim. Hemen Sevda'yı kollarımın arasına aldım ve arabaya koştum.
"Beni bırakma Sevda! Ne olur beni bırakma. Ben sensiz yapamam. Dayan güzelim lütfen dayan!" diye yalvarıyordum hemen arabayı açıp hastaneye yetiştirdim. Hastanenin önüne geldiğimde çok çaresiz hissediyordum.
"Sedye getirin lütfen acil!" demekten başka çarem yoktu. Hemşireler hemen sedye getirdiklerinde onu kollarımdan sedyeye bıraktım. O an Sevda'nın sesini duydum
"Oğuz beni bırakma olur mu?" dedi .
"Seni asla bırakmayacağım güzelim asla!" dedim. Hemşirelerden biri doktoru çağırmıştı. Kurşun sadece sol omzuna gelmemişti. boynuna da gelmişti. Doktor hemen ameliyata aldı. Ben çaresiz bir şekilde ameliyat kapısının olduğu yerde sırtımı duvara dayamış yere çökmüştüm. O sırada bizimkilerin geldiğini gördüm. Ali bir yanımda Serkan bir yaımdaydı.
"Oğuz güçlü ol!" diyordu Ali.
"Nasıl güçlü olayım!" diyordum ağlamaktan mahvolmuştum.
"Bak Sevda oradan çıkıca seni öyle görmek istemez!" dedi Serkan bana umut vermeye çalışarak. O sırada Derya'nın önümde diz çöktüğünü gördüm.
"Oğuz! Sevda güçlü kızdır, ben inanıyorum ona. Sevda oradan çıkınca eskisi gibi olacak!" diyordu.
"Çıkacak değil mi?" dedim. Çok çaresiz ve pişman hissediyordum.
"Çıkacak yüzbaşı çıkacak!" dedi Turan.
Neredeyse bir saat kadar bekledikten sonra doktorun kapıdan çıktığını gördüm. Hızlıca ayağa kalkıp doktorun önüne geçtim.
"Sevgiliniz çok güçlü bir hanımefendiymiş! Şimdi yoğun bakıma alıyoruz, hemşireler görebileceğiniz bir zamanda size izin verecekler." dedi doktor gülümseyerek. Sonra doktorun önünden çekildim ve bu seferde mutluluktan ağlıyordum.
"Çıktı, çıktı!" dedi Arzu heyecanla.
Sonra hepimiz yoğun bakımın orada Sevda'nın olduğu odaya doğru gittik. İçeri ne zaman girecektik? Onu görmek istiyordum. Odadan hemşire çıkıca şöyle dedi:
"İlk önce kadın biri girsin. O çıkınca isteyen kişi girebilir."
"Ben girerim!" dedi Derya. Hepimiz başımızla onayladık.
Derya içeri girdi. Beş dakika sonra çıktı. Ben girdim.
"Sevda'm" dedim odadaki koltuğa oturarak. Ellerini tutuyordum.
"Oğuz!" dedi güzel sesiyle.
"Bir an..." cümlemi tamamlamama izin vermedi.
"Öyle bir şey olmayacak Oğuz olamayacak." dedi Sevda güzel sesiyle.
Ayağa kalkıp odanın kapsını açtım. Hepimiz odaya girmiştik. Sevda gülerek Derya'ya baktı:
"Derya elbise çok güzeldi yalnız!" dedi.
"Evde aynısının tıpkısı var merak etme onu vereceğim sana!" dedi gülerek.
"Sevda Abla acı ağrı falan hissediyor musun?" dedi Melis.
"Yok hissetmiyorum canım!" diye cevap verdi.
"İyi o zaman!" dedi Melis.
"Derya sen benim çantayı aldın mı?" dedi Sevda.
"Aldım kız aldım burada. Çok da ağır. Ne koydun ya içine?" dedi Derya çantayı Sevdaya uzatarak. Sevda yatakta doğruldu ve çantayı açtı. Sevda telefonunu çıkarıp bana uzattı. Telefonunu masaya koydum.
"Derya içinde gerçekten ne var merak ediyor musun?" diye sordu Sevda.
"Evet!"
"O zaman gösteriyorum." elini çantasına soktu ve silahını çıkardı.
"Tamam bu normal askersin çünkü!" dedi Derya.
Sonra tekrar elini çantasına sokup hançer çıkardı!
"Sevda bu ne?" dedi Herkes aynı anda.
"Hançeeer!" dedi rahat rahat. Hançeri Sevda'nın elinden alıp kılıfını çıkardım. Kan vardı üzerinde. Hançeri Sevda'ya gösterip:
"Üzerinde kan var Sevda. Bu kimin kanı?" dedim şaşkınca.
"Teröristlerin!" dedi iç çekerek.
"Arkadaşlar Sevda psikopat çıktı o yüzden Sevda'ya düzgün davranıyoruz!" dedi Ali gülerek. Sonra hançeri kılıfına sokup Sevda'ya geri verdim. Sevda silahını hançerini çantaya geri koydu. Sonra biraz sohbet ettikten sonra ben hariç herkes odadan çıktı.
"Sevda ben seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" dedim
"Bende seni çok seviyorum sen de bunu biliyorsun değil mi?" dedi güzel sesiyle.
"Senle çok garip bir şekilde tanışıp çok iyi anlaşan iki kişi olduk. Sonra sevgili olduk. Çok garip geliyor bana tüm bu olanlar!" dedim yumuşak bir ses tonuyla.
"Bence gayet güzel bir olay tüm bu yaşananlar. Beni seninle kavuşturan olay nasıl garip oldun ki!" dedi güzel sesiyle.
"Sana belki daha önce demiştim, şu dünyada başıma gelen en güzel şeysin diye. Gerçekten öylesin asker hanım sen benim başıma gelen en güzel şeysin." dedim.
"Seni seviyorum sevgilim!" dedi güzel sesiyle.
"Ben de seni seviyorum sevgilim!" dedim yumuşak bir ses tonuyla.
(Yazarın Anlatımıyla)
Karaca, Prenses'in yanına gelmişti. Olanları anlattıktan sonra Zülal şöyle bağırdı ona:
"Eğer o kız ölürse sen de ölürsün anlıyor musun beni?" diye.
"Anlıyorum prensesim. Bana bir şans daha verin bu sefer yapacağım!" dedi Karaca
"Sana istediğin şansı veriyorum Karaca. Bu sefer hallet bu işi!" dedi Zülal.
"Emredersiniz prensesim." diyerek odadan çıktı Karaca. O sırada odaya Kadir girdi.
"Hoş geldin canım!" dedi Zülal tatlı bir sesle.
"Hoş buldum güzelim!" dedi Kadir.
"İşler nasıl gidiyor?" dedi Zülal.
"Halletmeye çalışıyorum. Senin işler nasıl gidiyor?" dedi Kadir.
"Hallediyorum!" dedi Zülal.
"Odadan öfke eksik olmuyor Zülal!" dedi Kadir.
"Daha öncede dediğim gibi hayatım onlar bu dilden anlıyor." dedi Zülal.
Zülal, Sevda'yı bir an önce yakalamak istiyordu ancak adamları bunu beceremiyordu. Her ne olursa olsun Sevda bir şekilde işten sıyrılıyordu. Prenses her ne kadar yenilse de vazgeçmiyor, Sevda'nın peşini bırakmıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.33k Okunma |
4.47k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |