
(Yazarın Anlatımıyla)
"Açılın acil prensesle görüşmem lazım" dedi Karaca koridorda tüm adamları geçerek.Sonra kapıya geldi ve tıklattı.
"Gel!" emrini duydu. Sinirli bir emirdi bu. Hemen odaya girdi.
"Ne oldu Karaca?" dedi Zülal sinirli bir sesle.
"Bir hamle düşündüm. Sizin izniniz olursa Sevda denen Binbaşı'nı yok edeceğiz."
"Anlat!" Zülal'in bu duruma yüzü gülmüştü. Karaca'ya eliyle otur dedi. Karaca oturarak konuşmaya başladı.
"Duyduğuma göre onlar cumartesi günü bir arkadaşlarının düğününe gideceklermiş. Orada işini bitirelim!" dedi planı özetleyerek.
"Yapabileceksen yap!" dedi yüzü gülerek.
"O zaman hazırlıklara başlıyoruz." dedi Karaca ayağa kalkarak
"Dur! Sevda bize canlı lazım. Bir şeyler biliyor olabilir"
"Tamamdır. Orada ki diğerlerine ne yapalım?" dedi Karaca merakla
"Oğuz denen bir de Derya denen kişiyi de buraya getirin. Diğerlerinin kafasına sıkın!"
"Emredersiniz!"
Karaca odadan çıktı ve adamlarını alarak hazırlıklara başladı.
(Cuma Günü, Sabah, Oğuz'un Anlatımıyla)
O gün o resmi vermiştim Sevda'ya.O gün benden bir şey istemişti. Kendimi çizmemi! İlk önce itiraz etmeye çalıştım ama işe yaramadı. İsteğini yapacaktım. Görev için hazırlanmış takımlarımı giyinmiştim. Dışarı çıkıp Derya Hanım ile Sevda'yı beklemeye başladım. Her zaman ki olan şeyler oldu. Derya Hanım ile Sevda çıktılar. Sevda Derya Hanım'a kapıyı açtı. Hızlıca kaleye vardık.
Arzu ile Derya Hanım hemen bir yerde oturup düğünü konuşmaya başladılar. Turan işinin başındaydı. Sevda ile ben, Arzu ile Derya Hanım'ın oturup sohbet ettiği yerde ayakta bekliyorduk.
"Güzelim, bugün ayrı bir güzel gözüküyorsun" dedim sadece ikimizin duyabileceği bir sesle.
"Senin kravatına ne olmuş öyle?" dedi bana dönerek.
"Ne olmuş?" dedim şaşkınca ona bakarak. Hemen elleriyle kravatımı düzeltti. Ben onun güzel yüzünü seyrediyordum. Bu an hiç bitmesin istiyordum. Ama her şeyin sonu olduğu gibi bu anında bir sonu vardı. Tam o an zamanı durdura bilsek ne güzel olurdu. Sonra Sevda yine hazır pozisyonuna geçti.
Bugün neredeyse pek bir şey olmadı. Sonra görev çıkış zamanı geldi. Her zaman olan olaylar yine oldu. Eve geldik. Ben kaldığım yere geçtim. Daha rahat bir şeyler giydikten sonra masama oturdum ve Sevda'nın istediğini çizmeye başladım. Kendimi çizmek zordu. Ama yinede Sevda istediği için çizmeye başladım.
(Sevda'nın Anlatımıyla)
Derya yukarı çıkıp odama gitmeme izin vermemişti.Neymiş konuşacakmışız! Konuşalım konuşmasına da bir üzerimizi değiştirseydik. Derya beyaz bir koltukta ben ise siyah koltukta oturuyorduk. O söze başlamadan ben atladım.
"Derya bir üzerimizi değiştirsek daha rahat oluruz!" dedim sitem edermiş gibi.
"Tamam. 10 dakikamız var. 10 dakika sonra burada oturup konuşacağız." dedi Derya beni tehdit edermiş gibi.
"Emredersiniz Derya Hanım!" dedim ve yerimden hızla kalktım. Derya bana gülüyordu. Sonra yukarı çıktım. Odama girdim ve üzerime siyah bir tişört, altıma siyah bir pantolon giyindim. Daha 8 dakikam vardı. Telefonumu çıkardım ve odamdaki koltuğa oturdum. Asya bana mesaj atmıştı.
"Kız müsait olunca konuşalım bir senle!"
"Tamam birazdan ararım ben seni" yazdım ve mesajı attım.
"Tamam. O biraz bekliyorum seni"
"Tamam bekle."
Sonra kalktım ve aşağıya indim. Derya koltukta oturmuş beni bekliyordu.
"Erken geldin Sevda! Ben seni gelmezdin sanıyordum." dedi Derya bana bakıp gülerek. Ben daha merdivenlerden iniyordum hala.
"Gitmemi istiyorsan çıkmam bir dakika sürmez Derya" dedim gülerek
"Hayır! Gel buraya." dedi Derya hafif yüksek sesle. Ben çoktan geçip koltuğa oturmuştum.
"Kız sus! Ne bağırıyorsun?" dedim ona gülümseyerek.
"Şimdi anlat bakalım seni dinliyorum!" dedi bana odaklanarak
"Neyi anlatayım Derya?" dedim hiçbir şey anlamayarak.
"Bugün senle Oğuz'u gördük Arzu'yla." dedi beni dürterek.
"Olabilir gayet normal. O benim görev arkadaşım" dedim normal bir sesle.
"Kaç kişi görev arkadaşının kravatını düzeltiyor Sevda?" dedi Derya başını hafif sallayarak.
"Biz sıkı arkadaşız Derya!" dedim. Aslında sevgiliyiz Derya, herkesten saklıyoruz bunu.
"Ama çok yakışıyorsunuz Sevda. Onun sana olan bakışlarını görmüyor müsün? Resmen sana aşık oğlan!" dedi
"Derya sen öğrenebilirsin!" dedim. Derya öğrenebilirdi yoksa benim üzerimde bir yük olacaktı.
"Neyi!" dedi bana bakarak ve heyecanla.
"Biz yani ben ile Oğuz sevgiliyiz!" dedim utanarak. Utanma sebebimi bilmiyordum.
"Ne diyorsun sen kız! Gerçekten mi? Bak beni kandırmıyorsun değil mi?" dedi heyecanla.
"Gerçekten, seni kandırmıyorum!" dedim gülerek.
"Yani benim hayaller gerçek oldu! Düğün ne zaman?" dedi Derya gülerek.
"Bir o hayallerini bana da anlat, iki düğün ne alaka?" dedim anlam veremeyerek.
"Kız sizin geleceğiniz var eminim ben!" dedi Derya.
"Konuştu aşk uzmanı Derya Akbulut!" dedim gözlerimi devirerek.
"Derya'yı dinlemedi ve gözlerini devirdi Binbaşı Sevda Yalçın!" dedi Derya. Bu bizim liseden beri birbirimize yaptığımız bir şeydi. Hoşumuza gitmeyen bir şey olursa böyle yapıyorduk.
"Sevda, san bir şey soracağım?" dedi Derya olduğu yerden vücudunu dikleştirerek.
"Sor bakalım!" dedim onun bu duruşunu taklit ederek.
"Şu seninkinin arkadaşları falan yakışıklı mıdır?" dedi bana doğru eğilerek ve kısık bir sesle.
"Yok artık Derya!" dedim bir an yüksek sesle.
"Sevda ne bağırıyorsun sus!" dedi Derya normal bir sesle. Çok yüksek sesle söylemiştim herhalde çünkü bir an kapının çalındığını duyduk. Kalkıp açtım. Oğuz'un elinde silah kapıda duruyordu.
"Sevda bir şey mi oldu? Sesiniz benim oraya kadar geldi." dedi merakla ve endişeyle.
"Sevda kimmiş?" diye gelen Derya'nın sesini duyduk.
"Yok bir şey olmadı Oğuz merak etme." dedim sakin bir sesle. O sırada Derya gelmişti
"Aaa yüzbaşı gelmiş! Merak etme Sevda'ya bir şey olmadı." kolundan dürttüm.
"Bana da bir şey olmadı tabii. Ama bir şey olsa mutlaka Sevda korur beni. Güçlü, kuvvetli, becerikli, zekidir Sevda." dedi Derya kolunu omzuma atarak.
Tanımımı yaptığın için çok teşekkürler Derya. Sen olmasan Oğuz beni bilmeyecekti.
Oğuz bize mavi gözleriyle şaşkın şaşkın bakıyordu. O sırada Derya bir akıllılık ederek:
"Ayakta kalma Oğuz Yüzbaşı gel içeri."
"Yok ben gelmeyeyim." dedi Oğuz çekinerek.
"Geliyorsun yoksa Sevda seni döver!" dedi Derya bana bakıp gülerek. Oğuz'la göz göze gelir gelmez güldük. Biraz Derya'nın söylediklerine hak verirmiş gibi sinirli sinirli baktım.
"Tamam, kabul ediyorum, siz kazandınız. Sevda çok değişik bakıyor zaten!" dedi. İlk cümlesinde kaşlarını kaldırıp gülüyordu. İkinci cümlesinde ise bana bakarak hafif bir tırstı. Sonra gülerek içeri davet ettik onu. Üçümüz ayrı yerlere oturduk. Derya benim oturduğum koltuğun yanında ki siyah koltuğa oturdu. Oğuz ise tam karşımdaki beyaz koltuğa oturmuştu. Ben de beyaz bir koltuğa oturmuştum. O sırada Oğuz ve benim telefona bildirim düştü. Açtım. Serkan'dan gelmişti.
"Korumalar müsait misiniz? Şöyle bir görüntülü arama yapsak nasıl olur?" yazmıştı.
"Kim atmış ikinize aynı anda mesaj?" dedi Derya bize merakla bakarak. Oğuz telefonu çıkarıp bakmamıştı.
"Serkan!" dedim Oğuz'a bakarak. Sonra telefonunu çıkardı ve mesaja girdi.
"Serkan kim?" dedi Derya bana bakarak.
"Oğuz'un arkadaşı" dedim Derya'ya bakarak.
"İkimizin arkadaşı!" diye düzeltti beni Oğuz. O sırada Oğuz'a baktım. Niye düzelttin der gibi bakmıştım. O ise sadece yüzüme gülüp mesajı okudu.
"Sonra yaparız! İşimiz var." yazdı Oğuz gruba.
"Ne işiniz var Oğuz?" yazdı Mert.
"Sevda yazamıyor mu Oğuz?" yazdı Murat.
"Oğlum dedik ya işimiz var diye!" yazdı Oğuz.
"Oğuz dur yanlış anlaşılacak." yazdım.
"Bakın yazdı Sevda'nız!" yazdı Oğuz.
"Sen trip mi atıyorsun Oğuz?" yazdı Serkan. Hafifçe güldüm.
"Ne alakası var arkadaşlar!" yazdı Oğuz.
"Atmıyor atmıyor merak etmeyin." yazdım.
"Sevda işiniz bitince siz bize yazarsınız o zaman ararız." yazdı Ali
"Yazarım ben size!" yazdım ve herkes mesaj atmayı bıraktı. Derya soru soracaktı kesin.
"Şu Serkan dediğiniz o ne iş yapıyor?" diye sordu Derya. O an Oğuz'la göz göze geldik ve gülümsedik.
"Asker o da. Rütbesi Yüzbaşı. Boy, kilo, T.C kimlik no ister misin Derya?" dedim gülerek.
"Boy olabilir diğerlerine gerek yok!" dedi gülerek.
"1.98" dedi Oğuz.
"Heyt Maşallah!" dedi Derya.
O sırada Oğuz benim yüzüme baktı. Hayırdır der gibi baktım. Hiç der gibi başını salladı.
"Sevda!" dedi bir anda Derya.
"Efendim Derya" dedim başımı ona çevirerek.
"Senin hiç böyle asker arkadaşın falan yok mu ya?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Var. Bir tane. Binbaşı Asya Al." dedim.
"Bir tane mi gerçekten?" dedi Derya bana bakıp şaşırarak.
"Derya benim zaten iki tane arkadaşım var!" dedim ona bakarak.
"Oğuz ne oluyor?" dedi bana bakıp göz kırparak. O an Oğuz'un bana baktığından emindim.
"Kız olarak kast ettim Derya'cım. Yoksa Oğuz, Serkan, Ali, Mert ve Murat da var." dedim tüm listeyi ortaya koyarak.
"Arzu ile arkadaş değil misin?" dedi bana bakarak.
"Arkadaşım."
"Turan ile?" dedi merakla.
"Onunla da!" dedim yeter ulan yeter der gibi. Oğuz'un beni hayranlıkla izlediğini gördüm.
"Ben bir odama çıkıp geleceğim!" dedi Derya yerinden kalkıp merdivenlerden çıkarak.
Derya tam olarak gittiğinde Oğuz ayağa kalktı ben de. Birbirimize çok yakın duruyorduk.
"Resmi çizdim asker hanım!" dedi gülümseyerek.
"Ne zaman verirsin?" dedim heyecanla.
"Yarın!"
"Neden?" dedim hafif üzülmüş numarası yaparak.
"Öncelikle üzülmenin numara olduğunu anladım, bana bu numaralar işlemez. Yanına birini daha çizeceğim." dedi bana gülümseyerek.
"Tamam!" dedim yumuşak bir ses tonuyla.
"Biliyor musun senin en sevdiğim ses tonlarından biride bu yumuşak ve tatlı sesin var ya o. İnsanı kendine çekiyor." dedi ellerini yüzüme koyarak. Bu beni mutlu etmişti. Ama mutluluğumu gülümsemeyle belli etmedim.
"Mutlu olduğunu senin o ela gözlerinden görebiliyorum" dedi ellerini yüzümden çekerek ve yumuşak bir sesle. O sırada alnıma küçük bir öpücük kondurdu. İlk kez öpmüştü beni. Bu anı hiç unutmayacaktım. Hatta gece uyumadan önce günlüğüme bile yazacaktım.
"Güzelim sen çok güzelsin biliyorsun değil mi?" dedi gözlerimin içine bakarak.
"Biliyorum!" dedim onun mavi gözlerine bakarak. Sonra ikimizde sıkıca birbirimize sarıldık.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.33k Okunma |
4.47k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |