19. Bölüm

MAVİ GÖZLERDE HIRS

Saliha Dilaranur Özdemir
dilarad070512

(Sevda'nın Anlatımıyla)

"Türkler sizi bulur!" Bu cümleyi onlara ikinci kez söylemiştim. Şimdi soru soracaktım. Cevap vermeyeceklerini biliyordum ama onlar her şeklide konuşacaklardı.

"Neden burası?"Dedim sertçe suçlulara karşı

"Seni alakadar etmez!"

Birinci tokat

"Neden burası?"

"Size ne bundan!"

İkinci tokat.

Sinirlerim tepeme çıkmıştı. Oğuz ve Mert gelmişlerdi. Bir daha soru sordum yine aynı cevap bu sefer silahla vuracaktım ki Ali bileğimden tutarak durdurdu ve beni kendisine çevirdi.

"Sevda! Sakin ol. Sen silahı indir adamlar size lazım. Sorguyu orada daha iyi yaparlar, sen görevini en iyi şekilde yaptın adamları yakaladın kimseye zarar gelmedi. Sakinleş bu öfkeyi başka görevlerde kullanırsın. Sakin olursan bileğini bırakacağım. Sakin misin?" Beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonra Ali'nin yüzüne bakarak gözlerimle nasıl sakin olayım? Bakışı attım . O da bana sakin ol dermiş gibi baktı ve bileğimi bıraktı. O sırada önüme döndüm ama Oğuz ile göz göze gelmiştik. Gözlerinde sebebini anlayamadığım öfkeyle beraber üzüntü vardı. Umarım bir şey yapmazsın Oğuz umarım! O sırada içeriye tim girdi ve üç şüpheliyi alıp kaleye götürdüler. 6 kişi kalmıştık. Oğuz, ben, Ali, Murat, Serkan ve Mert. O sırada Ali'nin sesini duydum:

"Beyler! Sevda sen yanlış anlama beyler dedim ama sadece onlara soruyu soracağım için." dediğinde hafifçe güldüm. Sonra tekrar devam etti. "Sevda'yı da bizim gruba alalım. Çok güzel olur!"

"Olur!" dedi Serkan heyecanla.

"Ekleyelim gerçekten!" dedi Murat aceleyle

"Eklemezsek ayıp oğlum!" dedi Mert gülerek. O sırada dördü birden bana baktı. Ama ben kaşımla Oğuz'u işaret ettim. Serkan anlayarak:

"Sen boş ver onu zaten grupta varla yok arası bir şey zaten o da ister değil mi?" dedi Oğuz'a bakıp tehdit edermiş gibi.

"İsterim tabii, neden olmasın!" dedi Oğuz bana bakarak.

"Sevda hemen telefon numaranı ver!" dedi Ali bana bakıp gülerek.

"Tamam tamam!" dedim Ali'ye bakıp. Sonra Ali bana telefonunu verdi ve numaramı telefonuna yazdım tam ismimi yazıp kişiyi kaydede basacaktım ki Ali telefonu elimden aldı ve:

"Sakın sadece Sevda yazma ben sana daha güzel bir isim buldum öyle kaydedeceğim!" dedi gülerek.

"Tamam!" dedim ellerimi kaldırarak. Sonra hepimiz güldük. Bir baktım sonra whatsapp'a grup ismini gördüm ve bir kahkaha attım.

"Ne oldu Sevda?" dedi Oğuz

"Grup ismine gülüyorum. Bu ismi kim buldu Allah aşkına?" dedim gülmemi sürdürerek

"Ben!" dedi Mert gülerek

Grup ismi şuydu "Dünya yansa umurunda olmayan elemanların grubu" Evet bazılarınıza göre komik olmayabilir ama benim çok hoşuma gitmişti. Açıklamasını da şöyle yapmışlardı. Her biri bir söz yazış kendi mizah anlayışında:

"Kim ocağın altını açık unutup dünyayı yaktı abi!" Bunu Mert yazmıştı

"Oğlum bu nasıl dünya o kadar suyu var ama yangını sönmüyor!" bunu Murat yazmıştı

"Dünya yanıyor, ama ben takmıyor!" bunu Ali yazmıştı.

"Dünyayı kim yaktıysa söndürsün kardeşim!" yazmıştı Serkan. Oğuz'un ne yazdığını merak etmiştim.

"Bu dünya kimin aşkıyla yanıyor!" yazmıştı Oğuz. Şair misin oğlum sen? Herkes komik yazmış sen şair gibi yazmışsın.

"Sevda açıklamayı okudun herhalde" dedi Serkan bana bakarak

"Evet açıklamayı okudum. Hepiniz çok komik yazmışsınız ancak sen hariç Oğuz."

"Sevda, Oğuz zaten o yazıyı daha yeni yazdı. Yoksa Oğuz'un yazdığı yoktu orada!" dedi Ali

"Ya!" dedim Oğuz'a bakarak. Oğuz tam karşımda duruyordu. Çok sessiz çok sakindi. Onun bu halini görünce aklıma kurt gelmişti. Sonra tam karşımda duran Oğuz'un yanına geçtim. Sadece ikimizin duyabileceği bir sesle:

"İyi görünmüyorsun!"

"İyiyim!" dedi geçiştirmek isteyerek

"Nasılsın demedim iyi görünmüyorsun dedim!" itiraz ederek

"Ne anlamam gerekiyor benim?" dedi yüzüme bakıp

"Şunu anlaman gerekiyor bana ne olduğunu anlatacaksın!" dedim ona bakarak

"Şuan ortam müsait değil, sonra anlatayım olur mu?" ben başımı tekrar önüme çevirmiştim Oğuz bunu söylemeden önce o hala bana bakıyordu. Ona yüzümü dönerek:

"Olur! Ama kaçışın yok." dedim düz bir sesle.

"Tamam tamam senden kaçamam zaten." dedi gülerek

"Benden hiç kimse kaçamaz yüzbaşı!" dedim gülerek

"Belli belli!" dedi gülmesini sürdürerek.

Sonra yüzümü önüme çevirdim. Sonra Murat'ın sorusunu duydum:

"Sevda sen genelde böyle mi giyiniyorsun?"

O sırada üstümde duran bebek mavisi omuzları açık orta boylu elbiseye baktım. Yok böyle giyinmiyordum. Tam cevap verecekken Oğuz'un sesini duydum:

"Hiç sevmez Sevda bu tarzları! Zorla giydiriyorlar ona" o sırada Oğuz'un da benimde hafifçe birbirimize baktığımızı ve güldüğümüzü gördüm.

"Evet ben genelde spor giyerim bu tarzlar bazen mecburu olarak" dedim onlara bakarak. Bir süre sessizlik oldu. Dışarıda insanlar dağılmıştı. Sadece çalışanlar vardı. Sonra hepimiz oradan çıktık ve çalışanların içeriye girebileceklerini söyledik. Lokanta çok dağılmamıştı. O yüzden çalışanların işi daha az olacaktı.

"Kendinize iyi bakın!" dedi Serkan

"Sizde kendinize iyi bakın." dedim gülerek ve onlara el sallayarak. Onlar geldiği arabaya bindiler. İkimiz baş başa kalmıştık. Oğuz ve ben, sadece ikimiz vardık şuan. Sanki bu dünya durmuş bizim konuşmamızı bekliyordu. Biz konuşsak dönmeye tekrar devam edecekti. Sadece birbirimizin yüzlerine bakıyor gözlerini seyrediyorduk. Oğuz'un o deliler gibi sevdiğim mavi gözlerinde birazcık hırs görüyordum. Mavi gözlerine hırs eklenmişti.

Anlat mavi gözlüm çözülsün içindeki tasa,

Anlat bulalım merhem yarana,

Bilmez misin aramayan bulamaz deva?

Gel çözelim içindeki duygularını

Gel anlat bana mavi gözlüm

Seni dinleyeyim tüm gün.

O gözlerin saklamasın derdini,

Gel anlat

Anlat ki tanıyayım seni

Mavi gözlüm.

O an tüm sessizliği ben bozdum:

"Anlatacak mısın artık?" dedim merhametli bir sesle

"Anlatacağım ama şöyle oturalım mı?" dedi eliyle bir bankı göstererek. Akşam olmuş karanlık çökmüştü. Beyaz sokak lambasının tam altında olan bir bankı gösteriyordu Oğuz.

"Olur!" dedim. Sen yeter ki anlat adamı delirtme! Sonra ikimizde o banka geçtik ve ben ondan konuşmasını bekledi. Büyük ihtimalle o da benden bir ses bekliyordu. Anladımm Oğuz başlamayacaktı.

"Evet!" dedim başlamasını istediğimi belirterek

"Ya sen sorsan ben cevap versem?" dedi utanarak.

"Olur da öyle kendimi sözlüde gibi hissederim." dedim ve güldüm. O da bana baktı ve güldü.

"Olsun bir kaç saatlik öğretmen hanım ol!" dedi bana bakıp gülerek.

"Tamam. Ne oldu da gözünde hırs var?"

"Sen direk konuya daldın ya!" dedi itiraz ederek

"Sus öğretmenine cevap verme!" dedim gülerek ve hafif yüksek sesle

"Tamam öğretmen hanım ya! Şey orada Ali şey yapınca bende şey oldum o yüzden şey gibiyim." dedi utanarak

"Belgisiz konuştun ama ben anladım." dedim. O başını önüne çevirmiş yerdeki taşlara bakıyordu. Sonra yüzünü bana çevirmesini sağladım ve:

"Oğuz! Bak seni anlıyorum, belki nereden anlıyorsun diyeceksin ama boş ver ben seni anlıyorum! Bak lütfen bu ufak şeylere takılma, biliyorum belki senin için büyük ama bunun daha büyüğünü yaşayan insanlar da var. Lütfen kendine hakim ol ve beni üzme!" dedim anlayışlı bir sesle.

"Sen nasıl diyorsan asker hanım!" dedi ve ikimiz de yerimizden kalktık ve arabaya geçtik.

"Sen kullanma!" dedim Oğuz'a.

"Sen nasıl istersen!" dedi ve sağ koltuğa geçti. Arabayı hızla Derya Hanım'ın evine sürdüm. Çünkü çoktan eve gelmiştir Derya Hanım. Oğuz kendi kaldığı yere gitmişti. Bense Derya'yla kaldığım yere girdiğimde Derya'nın salondaki koltuklardan birine oturduğunu gördüm. Bende salona gidip karşısındaki koltuğa iç çekerek oturdum.

"Ne oldu Sevda?" dedi merakla. Bende şifreli konuşurmuş gibi şunu dedim:

"Mavi gözlere hırs inmiş Derya!"

 

Bölüm : 31.12.2024 19:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...