16. Bölüm

SEVGİLİ OLACAKTIK

Saliha Dilaranur Özdemir
dilarad070512

(Oğuz'un Anlatımıyla)

Günlerden salı saat sabah 6'ydı. Bugün içimden bir ses muhteşem bir gün olacağını söylüyordu. Yataktan çıkmadan telefonumu aldım ve kulaklığımı takarak şarkı açtım. açtımnın ritmine uyarak ayağa kalktım ve kendime kahve yaptım. Sonra kahvemi alıp bir koltuğa oturdum. O sırada açtığım hareketli müzik kendini daha sakin bir müzik olan Nazende Sevgilim'e dönmüştü. Bu şarkı her zaman beni etkilemiştir ama bugün bir farklı etkilemişti. Şarkının her sözünde aklıma Sevda geliyordu. Sanki bu şarkı Sevda'yı bana hatırlatmak için çalmıştı. O an kahvemi içmedim. Sevda'yı düşünmeye başladım.

O güzel ela gözleri aklımdan hiç çıkmıyor, O uzun kahverengi saçları beni görmediğim halde etkiliyordu. Onun baştan aşağı güzelliği kalbimi ele geçirmişti. Ben bu dünyada sadece Sevda'mı sevecektim, benim kalbimin tek sahibi Sevda'dır. Bu dünyada başıma gelen en güzel şeysin sen asker hanım. Bu sözleri sana söyleyebilmek için neler vermezdim ki? Senin o güzel yüzüne karşı, senin o yaralı kalbine karşı bunları söylemeyi çok istiyorum asker hanım. Sonra kahvemi içmeye devam ettim. Kahvemi bitirince bardağı mutfağa bırakmaya gidince aklıma o geldi. Sevda. Uyanmış mıydı acaba? İstemsizce pencereden baktım. Oysaki odasının nerde olduğunu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Öylesine bakıyordum, bir umut onu görürüm diye. Sonra gözüm bahçenin sandalyeler olan bölümüne kaydı. Oradaydı! Sevda oradaydı. Üzerine siyah üzün kollu boğazlı bir kazak altına da siyah bir kot pantolon giyinmişti.

Bu kıza siyah bir ayrı yakışıyordu. Aslında her renk yakışıyordu ama ben en çok mavi ve siyah renklerini ona yakıştırıyordum.

Kahverengi uzun saçlarının birazını iki tarafına almış birazını da arkasına bırakmıştı. Öylece kendi başına oturuyordu.

Yanına gitsem mi? Gitsem bir şey der mi? Bence gitmeliyim.

Şimdi şöyle yapıyoruz koçum, sen dışarıya hava almaya çıkıyorsun Sevda ile karşılaşıyorsun. Karşılaştığında adam gibi konuşup hal hatır soruyorsun. Yaparsın koçum bunu yaparsın.(Tabii dilim tutulmadan konuşabilirsem yapacaktım)

Üzerime siyah kısa kollu bir tişört altına siyah kot pantolon üstüme de beyaz uzun kollu bir beyaz ceket giyindim.

Hazırdım, çıkabilirdim. Hemen dışarıya çıktım. Saat 06.30'tu.

Dışarı çıktım ve biraz yürüdüm. O sırada Sevda beni gördü. Ben de onun orada daha önce görmemişim gibi yaparak ufak bir şaşırma yaptım. O sırada zaten birbirimizin tam önüne gelmiştik.

"Hayırlı sabahlar yüzbaşı"

"Hayırlı sabahlar asker hanım"

"Sen bana hep asker hanım mı diyeceksin?" Dedi tüm güzelliği ile. Tabii o sırada saçlarını sallayıp dudağını hafif büzmüştü. Çok tatlı gözüküyordu. "Ben sana sadece ikimizin olduğu her yerde asker hanım diyeceğim"dedim kararlı bir sesle. O an gözlerinin içinin güldüğünü fark etmiştim.

"Bir daha desene!"dedi tatlı bir sesle

"Asker hanım"dedim her zaman böyle diyeceğim kararlığıyla.

Uzun bir sohbet ettikten sonra göreve hazırlanmak için içeriye geçti. Ben de biraz arkasından baktıktan sonra içeri gidip takım elbisemi giydim. Sonra her zamanki yerimde Sevda ve Derya Hanım'ı beklemeye başladım.

Biraz sonra Sevda ve Derya Hanım evden çıktılar. Sonra hızlıca kaleye geçtik. Kaleye vardığımızda Derya Hanım'ın yanına Turan geldi.

"Başkanım!"

"Önemli bir durum mu var Turan?"dedi Derya Hanım merakla.

"Var. Bir restarunata sivillerin çok olduğu bir yerde bombalı saldırı yapacaklarını öğrendik. Zafer denen vatan haininden. Ne yapmamızı emredersiniz?" dedi Turan bir solukta.

"Hangi restaurant olduğunu öğrenebildiniz mi?" dedi Derya Hanım aklında bir plan varmış gibi.

"Henüz değ..." Arzu gelmişti ve Turan'ın sözünü tamamlamasına izin vermeyerek

"Öğrendik başkanım!" dedi heyecanla. Derya Hanım yüzünü Arzu'ya çevirerek:

"Hangi restauratmış?"

Arzu telefonunu çıkararak restaurantın yerini gösterdi. Ardından Derya Hanım'ın biraz yüzü düşmüştü. Arzu merakla:

"Ne oldu başkanım?"

"Burası genelde çiftlerin veya sevgililerinin gittiği bir yer. Ayrıca birde çoklu arkadaş grupları gidiyor. Çoklu gidersek dikkat çekeriz"

"Ne yapacağız o zaman başkanım?" dedi Turan meraklı bir ses tonuyla. Ardından Derya Hanım başını benimle Sevda'ya çevirdi. Sonra Arzu ve Turan'a başını döndü. Arzu ve Turan bir şeyi onaylar gibi yapınca Derya Hanım Arzu ve Turan'ın yanına geçti. Sonra hepsi ikimize bakmaya başladığında Sevda meraklı bir sesle:

"Biz bir şeyi mi kaçırdık?"

"Yok! Kaçırmadınız." dedi Derya Hanım rahat bir sesle. Belliydi ikimiz de gerilmiştik, çünkü Derya Hanım nasıl bir plan yapmıştı belli değildi.

"Öyleyse?" dedi Sevda gergin ve meraklı bir sesle

"Sen ve Oğuz beraber gideceksiniz, Sevda anlamayacak bir şey yok!" dedi Derya Hanım kendinden emin bir sesle ve aniden. O sırada Sevda ile göz göze gelerek ikimiz aynı anda aynı sözle aynı tepkiyi vermiştik:

"Ne!" İkimiz de baya şaşırmıştık. Çünkü ikimiz de daha önce böyle bir şey yapmamıştık. Tamam arkadaş olabilirdik ama nasıl sevgili rolü oynayacaktık! Sevda sinirli gözüküyordu, eminim şuan teşkilatta çalışmıyor askerde çalışıyor olsaydı büyük bir öfke patlaması yaşayabilirdi. Sonra Derya Hanım Sevda'yı yanına aldı ve odasına götürdü. Büyük ihtimalle Sevda'ya ya planı anlatacaktı ya da Sevda'yı sakinleştirmeye çalışacaktı. O sırada Arzu görev yerine gitti ve ben Turan'la tek kalmıştım.

"Oğuz, gel benimle" dedi her zamanki kararlı ses tonuyla. O önden yürümeye başladı. Ben de arkasından beni neden çağırıyorsun anlamında elimi iki yana açtıktan sonra arkasından yürümeye başladım. Odasına gelmiştik Turan'ın. Beni içeriye aldı ve direk hiçbir şey demeden konuşmasına başladı. Bakın konuşmaya değil konuşmasına. Ya böyle bir şey olacağını daha önceden biliyordu ve konuşma hazırladı ya da öğrendiği an bir konuşma hazırladı.

"Oğuz, bak şimdi sana zor gelecek askersin, ilk defa böyle bir durumda karşı karşıyasın. Ama şunu bil ki durum vatanı..." Konuşmasını tamamlamasına izin vermeyerek oturduğum yerden kalktım ve şunu dedim:

"Benim açımdan hiçbir sıkıntı yok. Bana bu konuşmayı yapmak zorunda değilsin."

O sırada Turan'ın rahatladığını fark ettim. Sonra bana otur diye işaret etti. Ben de onu dinledim ve oturdum. Acaba Sevda bu duruma ne demişti?

(Sevda'nın Anlatımıyla)

"Derya! Başka kimse yok muydu gönderecek!" baya sinirlenmiştim bunu fark etmiştim ama elimde değildi, çünkü böyle bir durum yaşamak hiç istemiyordum. Bir yanım kızma ona vatandaşların iyiliği için yapıyor bunu diyordu. Ama içimden bir seste kız diyordu. Kızmak istemiyordum çünkü Derya'nın bana karşı kalbi çok hassastı, bana çok güveniyordu. Ama elimde değildi kızıyordum.

"Sevda, hadi bak vatan için ya!" dedi kalbi kırılmış bir sesle. Sonra sözlerine şöyle devam etti aynı ses tonuyla "Hem sen çok iyi bir asker değil misin? Seni göndermeyelim de kimi gönderelim?"

"Ben tek başıma halledebilirdim orayı Derya!"

"Ama sen ve Oğuz çok iyi bir güçsünüz. İkinizin de gücü birleşince kimseye zarar veremezler. Eğer Oğuz'la gitmek istemiyorsan başka birini bulalım"

O an bir şey diyemedim, Oğuz'la mı gitmek istemiyordum? Aksine Oğuz'la gitmek istiyordum. O zaman bu tepkim niyeydi? Biraz düşündükten sonra tepkimin gerekçesini buldum. Derya bana son zamanlarda bu durum hakkında çok takılıyor diye sinirleniyordum, şimdide Derya'ya tüm öfkemi kusmuştum. İstemeden de olsa o belli etmese de kalbini kırmıştım.

"Bulma!" dedim kararlı bir sesle.

O anda Derya'nın sevinçle başını kaldırdığını ve yüzünün güldüğünü gördüm. Ben az önce dediğim lafları söylerken bir sandalyeye oturmuş başını eğmişti. Bir de saçlarını salık bıraktığı için saçları önüne gelmişti. O yüzden çok tatlı duruyordu. Bana sözlerini söylerken de aynı oturuyordu. Ben de bu tatlı oturuşuna kıyamamıştım.

"Tamam, o zaman gitmeyi kabul ediyorsun!" dedi heyecanla oturduğu yerden hızla kalkarak.

"Evet, ediyorum!" dedim iç çekerek

"Seni ben hazırlayacağım!" dedi mutlu ve benden iyi bir cevap beklercesine. Kalbini daha fazla kırmak istemediğim için kabul edecektim. O yüzden şöyle dedim:

"Tamam ama bu sefer makyaj yok!"

"Tamam yapmam bu sefer sana makyaj!" dedi ve hemen kendi odasının içinde olan bir odaya girdi ve beni yanına çağırdı. Merak ederek yanına gittim. O sırada Derya elbiselere bakıyordu. Ne çok kırmızı elbise vardı öyle! Bu kız kırmızı hastası. O sırada o kırmızı elbiselerin arasından geçen bana giydirdiği elbisenin modelinde bebek mavisi renkte olan bir elbise çıkardı ve heyecanla bana dönerek elbiseyi benim üzerimde tuttu.

"Kız! Bu elbise de sana çok yakışır. Hemen bunu giyiyorsun, hemen!" dedi heyecanlı bir sesle ve elbiseyi benim elime bırakarak. Bir süre elbiseye baktım, rengi çok güzeldi. Rengi bana istemsizce bir huzur verdi. O sırada Derya'nın sesiyle irkildim.

"Hadi Sevda! Davetiye mi bekliyorsun giymek için?" dedi beni telaşa sokmaya çalışarak

"Tamam. Giyip geliyorum."

Sonra gittim ve elbiseyi denedim. Elbise öyle güzel durmuştu ki üzerimde, bir an gerçekten bu sen misin Sevda? dedim . Biraz boy aynasından kendime baktıktan sonra Derya'nın yanına gittim.

"Oğuz seni gördüğünde dona kalmazsa iyi!" dedi gülerek.

"Abartıyorsun Derya!" dedim gözlerimi devirerek.

"Gel buraya, saçını yapacağım senin!" dedi gülerek. Ben de hızla yanına gittim ve saçlarımın hepsini aldı ve arkaya attı.

"Tamam mı Derya?" dedim artık bu işin bitmesini ister gibi.

"Tamam. Ama ilk önce gel aynadan sana bakalım."

Sonra Derya ile birlikte aynanın karşısına geçtik. Derya benim çok güzel olduğumu falan söylerken aklıma bir anda Oğuz geldi. Acaba o ne düşünecekti benim hakkımda? Bunu düşünüyordum uzun uzun, bir yandan da Derya beni övüyordu.

"Evet, Sevda birazdan göreve çıkacaksınız. Hazır mısın?" diye sordu resmiyete geçerek

"Hazırım, Derya Hanım!" dedim resmi bir sesle. İkimizde resmiyete geçince göz göze geldik ve güldük. Sonra odadan çıkmaya hazırlandık.

Oğuz ve ben sevgili olacaktık bugün...

sevgili olacaktık...

 

 

 

 

Bölüm : 24.12.2024 21:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...