@emrullah
|
Sabah uyandığımda dinlenmiş bir haldeydim. Hic oyalanmadan yataktan kalktim. Elimi yüzümü yikadim. Hızla hazırlandım. Maria her zamanki gibi kahvaltı hazırlamıştı. Onu kırmamak adına bu sefer kahvaltı yaptım. Babam daha uyanmamisti. Üst kattan horlama sesleri geliyordu. Bana hayatı bu kadar zehir etmese onu sevebilirdim ama ondan sadece kaçmak istiyordum. Sonsuza kadar. "Teşekkürler Maria" "Ne demek tatlim." Bana bu evde babamdan daha iyi davranıyordu Maria. Çantamı kaptigim gibi attım kendimi sokağa. Max geliyordu yolun karşısından. "Mad Max nasılsın ? " "İyiyim be kanka sen nasılsın? " "Babama hala kırgınım, kızgınım, yıllardır beni avukat hakim savcı yapmak icin uğraşıyor. Ben futbolcu olmak istiyorum ama o evde hic sansim yok. En son bir gun tepem atacak orduya yazilacagim, yüzümü dahi göremeyecek. " "Bende istenmeyen çocuğum ama zaten tüm hikayeyi biliyorsun" "Bilmez miyim iki bahtsız Bedevi , geldik lise son sınıfa . " Geldik ya " "FERBLOX üniversitesinden kabul alamazsam ne yapacağım" "Bu ihtimali sakın düşünme, turnuvaya odaklanman gerekiyor, anlaştık mı? " "OFF tamam anlaştık kanka" Konusurken gelmiştik bile okulun demir kapılarının önüne, her yer öğrenci kaynıyordu. İlk ders birazdan baslayacakti. Son 3 gun kalmisti turnuvaya. Ders umrumda degildi açıkçası. Dolaplarimiza doğru yürüdük , defter ve kitaplarımızı aldik . Sonbahardaydik, montlarimizi biraktik. Dolabin kapağına yapıştırılmış bir not vardi. Şöyle yaziyordu. "Haber bekle , sen bizdensin. Sakın ani şekilde öfkelenme. Yayilan kontrolsüz güç karsindakine zarar verebilir. Geri donulmez hasarlar birakabilirsin. Her seyi öğreneceksin zamanla ama bu kadarini onceden soylemek zorundaydim. Futboll turnuvasi seni epey geriyor, öfke patlamaları olabilir , babandan intikam istedigini biliyorum. Her zaman yaptigin gibi ofkelendiginde sadece uyu. O en iyi cozum. Saygilarimla THE EYE" GÖZ'ün Hermetik Cemiyeti "Noldu kanka neye bakıyorsun? Elindeki kağıt da neyin nesi böyle, kagidi bana versene . Buradan okuyamiyorum. " "Bir dakika MAD MAX . Olayi anlayayim sadece , sanada anlatacagim. " Max kagidi elimden kapip okumaya baslamisti. Bu kağıttaki olan şeyler gerçek mi? "Bilmiyorum Max gerçekten bilmiyorum şu an neyin döndüğünü anlamaya çalışıyorum lütfen işleri daha fazla zorlaştırma" Gözün hermetik cemiyeti olduğunu bilmiyordum demek ki böyle bir şey varsa büyük bir tehlikenin içindeyim demektir ne olacağını yakında öğrenecektim ama öfkemi kontrol etmem gerekiyordu. Şu ana kadar öfkemi kontrol edebilmiş değildim nasıl bir risk altında olduğumu bilmiyordum ama gözün hermetik cemiyetini dinleyecektim çünkü risk almak istemiyordum ve insanları da kolay kolay zarar vermezdim ama yine de beni bekleyen gerçekleri merak ediyordum her şeyden çok fazla merak içindeydim böyle bir hermetik cemiyeti varsa neden şimdi bana ulaşıyordu gerçekler neydi benden ne saklıyorlardı ve esasen ben neydim umarım çok fazla vakit geçmeden çok geç kalma da bunları öğrenebilirdim ama öfkemi n nasıl kontrol edeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu hayat bir anda garip bir şekilde ilerlemeye başlamıştı ben kimdim neydim ne olmak istiyordum ne olacaktım dolabın kapağında bulduğum bu yazı kaderimi yeniden tayin edecekti ve ben hiçbir şeye hazır değildim. Sakin ol AEON. SAKİN OL ASLANIM . C ÇOK YAKINDA umarım çok yakında her şeyi öğrenecektim beni nerelerim beklediğini çok merak ediyordum ama şu an merak etmekten başka elimden hiçbir şey gelmiyordu hızlı bir şekilde sınıfa gittik masamıza oturduk defterimizi çıkardık çok geçmeden öğretmenimiz karla içeri girdi yüzündeki tebessüm az önce aldığım haberi bir nebze olsun unutmamı sağladı yine o ışıldayan gülümsemesi ile tüm sınıfa baktı bir umut vardı gözün hermetik cemiyetine katılabilir ve zarar görmeden hayatta kalabilirdim böyle şeylerin olduğunu biliyordum çünkü burası amerika'ydı burada bilgiye ulaşmak hem çok kolay hem de çok zordu sadece bilgi hak edenler elde edebilirdi demek ki ben de o bilgiyi hak edenlerden biriydim. Max hala bana bakıyordu o da şaşkınlık içindeydi ben zaten şaşkınlık içindeydim birbirimize bakıp olayları çözmeye çalışıyorduk ders coğrafyaydı karlı tahtaya coğrafi şekilleri çiziyordu Amerika çok büyük bir ülke olduğu için sadece New york'un coğrafi haritasını çiziyordu yine de bu harita bile oldukça karışıktı haritaya deftere geçirebilecek cesareti kendimde bulamadım bir fotokopisini çıkartıp defterime yapıştırmak üzere tahtadan telefonuma çektim ve hemen kaydedip telefonu cebime koydum karla bana baktı biraz kızgın gibiydi ama öğrencilerin pratik şeyler uğruna zaman kazanmak uğruna telefonu kullanmalarına okul tarafından müsaade vardı karşı taraftaki birkaç kız renkli kalemleriyle coğrafi haritayı telefon telefonlarına kaydetmek yerine defterlerine kaydediyorlardı epey hararetli şekilde konuşuyor ve bir yandan ders zili çalmadan haritayı defterlerine geçirmeye çalışıyorlardı Max bana baktı kanka senden fotokopisini alırım dedi dedim tamam bu en basitiydi çünkü artık beni bekle ya çok fazla gizemli şeyler vardı bir şekilde belayı kendime çekmek gibi huylarım vardı. Ders zili çaldı aklım hala dolaptaki yazıdaydı Max bana hadi kantine gidelim dedi çünkü açıkmıştı ben acıktığımı dahi hissetmiyordum sinir stres ve hepsinden fazla öfke vardı bu sefer ki öfkemin kaynağı belirsizlikte hayatımda hiçbir zaman belirsizliğe yer yoktu ben belirsiz olan hiçbir şeyi sevmezdim kantin'e gittik çok sıra vardı ama nasılsa ben düşüncelere dalmış haldeyken sıra bize gelmişti Max kendini bir burger söyledi yanına kola aldı bana da çikolata aldı ben çikolata istememiştim hiçbir şey istememiştim ama benim dalgın olduğumu görüyordu ve dikkatimi biraz olsun dağılmasını istemişti bu iyi bir şeydi etrafında beni koruyup kollayan insanlar vardı ama ben yepyeni bir dünyaya adım atmak üzereydim futbol turnuvasına son iki gün kalmıştı bugün istediğim sadece eve gidip uyumaktı iki günün nasıl geçeceğini hiç bilmiyordum . Babamla aram bozuktu okulla aram iyi gibiydi futbolla aram süperdi bir 85 boyunda bir gençtim gençliğimin baharında 18 yaşındaydım kızlar peşinde koşardı ama kimseye pas vermek niyetinde değildim çünkü futbolda kendimi ilerletebileceğim her bloks üniversitesi'ne gitmeyi o kadar kafamı koymuştum ki gözüm hiçbir şey görmüyordu koskoca New York'ta milyonlarca insan vardı ve ben sadece ve sadece bir futbolcu olmak istiyordum çünkü sıradan şeylere sıradan olmayı çok severdim ama bir o kadar göz önünde olmayı da severdim herkes benden bahsetmedi herkes benden konuşmalı herkes benim yaptığım işleri anlatmalıydı bunun adı ister hırs ister azim ister ne olursa olsun bu benim geleceğim de Amerika gibi bir yerde futbolcu olmak oldukça zordu bir şekilde tabii ki çok çalışarak okulun futbol takımına seçilmiş ve takıma neredeyse her turnuvada güzel başarılar getirmiştim şimdi her bloks üniversitesinden yetkililerin geleceği son turnuvada kendimi göstermek zorundaydım bunu kendim için yapacaktım kendim için yapmak zorundaydım kafam çok karışıktı öğleye kadar olan birkaç dersi dinlemedim bile Amerika'da öğretmenler bazıları hariç yorgun hasta halsiz olan öğrencilerin evde kalıp boş bir şekilde gün geçirmesi yerine hasta da olsa dersi dinlemesine tercih ederdi çünkü Amerika'nın başarısı bu şekilde kişiye verilen öğrenciye verilen değerden kaynaklanıyordu tüm gençler olarak her ne kadar şu an içki kumar uyuşturucu gibi bataklıklara düşmüş olsak da ve özellikle içki kırmızı bardaklarda bol bol bira olsa da hayatımızda her gece parti de olsa kendime bir gelecek kurmak zorundaydım öğleden sonra sadece müzik dersi hoşuma gitmişti çünkü derste piyano vardı ve ben piyano çalmasını da dinlemesine de çok severdim susmayan beynime durdurabilecek yegane araç müzikti ve bunu sağlayan tek şey piyanoydu notaların ahengi bende neredeyse hiç huzuru bulmak kadar büyük bir huzur getiriyordu çünkü dikkati çok çabuk dağılan biriydim ve anca müzik sayesinde kendimi toparlayabiliyordum müzik son dersten bir ders önceydi son ders kaçmayı bile düşündüm ama bu sefer devamsızlık yapacaktım ve devamsızlıktan kalmak istemiyordum. Okulun bitmesine son 3 ay kalmıştı hayatımı değiştirecek turnuva iki gün sonraydı babamla birbirimize girmemize ramak kalmıştı umarım bir şekilde futbolda kendimi kanıtlardım, Lina arka sıradan beni dürtmüştü ayon kendine gel bu yorgun halin sana hiçbir şey katmayacak toparlanman gerekiyor oysa ki Max hariç sınıftan hiç kimse bir mektup aldığımı bilmiyordu acaba sınıfta ya da okulda böyle mektuplar alan var mıydı ben şimdi bu mektubu okul müdürüne mi götürmeliydim yoksa sessizce ne olacağını beklemeli miydin bilmiyordum her zamanki gibi zira çok iyi bir kızdı üzülmemi istemezdi ama ona mektuptan bahsetmek zorundaydım cebimden çıkarttım arkamı döndüm ve mektubu verdim şunu bir okusana gözün hermetik cemiyeti hakkında bir şeyler duymuş muydun aa diyordu Lina evet ben bunu duydum Amerika'daki çoğu ünlü lady gaga Beyonce hatta donald Trump bile gözün hermetik cemiyetine üyeydi işin rengi şimdi anlaşılıyordu demek ki bu insanlar özellikle daha lise yıllarında seçilmişti. Lina korkma dedi sana zarar geleceğini düşünmüyorum dahası seni uyarmış demek ki sen de bizim de bilmediğimiz senin de bilmediğin bir özellik var atalarında hiç dikkat çekici olaylar oldu mu düşündüm olmamıştı ne annem vefat eden annem hakkında bir şey hatırlıyordum hiçbir şey hatırlamıyorum anneannem dedem de sıradan insanlardı baba tarafım kariyer odaklıydı ama bununla ilgili evde iş yerinde hatta kendi aralarındaki konuşmalarda herhangi dikkatimi çekecek bir şey bulamamıştım o yüzden sessizce lina'da mektubu aldım teşekkür ettim belki de korkmamı gerektirecek herhangi bir şey yoktu aslan gibi başa çıkacak ve öfkeme dikkat edecektim son kısım hiç de basit değildi çünkü son birkaç aydır öfkemi kontrol edemiyor ve öfke patlamaları geçiriyordum ama şu ana kadar karşımdaki hiçbir insana zarar vermemiştim son derste geçmişti Lina trose ile birlikte kahkahalar eşliğinde teneffüste yanımıza geldi hadi biraz neşelenin diyordu kızlar Max de onlara katıldı ota boka gülüyorlardı ben hala tüm ciddiyetimle karşılarındaydım sonra kızlar aman dedi ne olacak seni öldürecek halleri yok ya burası amerika'ydı burada her türlü pislik çok kolay bir şekilde yapılabilirdi yine de bana da bir güç gelmişti öfkeden gelen bu güç yavaş yavaş tüm bedenime ele geçiriyordu kendimi çok daha iyi hissediyordum tüm bedenimin günden güne yanması nihayet anlam bulacaktı bunun içkiyle hiçbir ilgisi yoktu bana bir şeyler oluyordu ve çok yakında öğrenecektim son dersten sonra hep birlikte bir kafeye gittik verilen birkaç ödevi yapmaya başladık kızlar starbucks'tan latte aldılar ben karamel macchiato istedim ve Max limonata aldı starbucks'ın sade detayları ve bardaklara müşterilerini ismini yazması onu büyüten yegane sırlardı ve artık sır değildi binlerce şubesi vardı ayrıca uygulamasında unutulan paralar da starbucks'ın kasasına gidiyordu ve starbucks'ta bu paraları kullanıyordu dünyanın en uzak ülkesinde bile birkaç şubesi vardı hal böyle olunca büyük kahve zincirlerinin şirket olarak başı oldular Amerika kahveyi zaten çok severdi biz de çok severdik tüm ülke deli gibi burger yiyor patates kızartmasına bayılıyor ve gün içinde gün sonunda yine deli gibi kahve tüketiyordu bu ülkede obezite olmak çok kolaydı bu yüzden her yerde fitness salonları vardı sadece bizim okulda iki tane fitness salonu vardı birisi öğretmenler için diğeri öğrenciler içinde beden eğitimi öğretmeninin fit olmasını beklerdiniz ama burası amerika'ydı ve Bizim öğretmenimiz bir yetmiş boyuna rağmen 100 kiloydan fazlaydı bu tamamen bay lofman'ın eşinden ayrıldıktan sonra kendini salmasından hayattan kopmasından ve üç çocuğuyla birlikte yaşamasından ibaretti iyi bir insandı iyi bir babaydı ama eşi onu aldatmıştı bylofman bunu kaldıramamış eşinden boşanmıştı haklı olduğu için çocukların velayeti kendisinde kalmıştı. Eşi hiç de pişmanlık duymuyordu o da okulda öğretmendi ve hayatına kaldığı yerden devam ediyordu . Bay lofman 70 kilodan 3-4 ay içinde 100 kilodan fazla bir haldeydi birkaç arkadaşı onun toparlaması için elinden geleni yapıyordu ama umrunda değildi 3 çocuğun annesi tarafından aldatılmış ve sonunda bu ihaneti gözleriyle görmüştü eğer o kadını öldürmediyse sevdiği içindi. Aşk neden bu kadar güzel ve bu kadar Can yakmak zorundaydı sanki hiçbir derdim yokmuş gibi by lofman'ın derdi yine de dertlenmiştim aferin sana ayon arkadaşlarım aeon demek yerine sesli harfleri yutuyor ve bana ayon diyordu bu benim için pek de sorun değildi zaten 4 kişilik bir arkadaş grubum vardı çocukların kalbini kırmaya gerek yoktu işte anlayamadığım bir şekilde son birkaç aydır bende böyle değişimler oluyordu daha sabırsız daha sinirli daha öfkeli bir halde olmak benim suçum değildi. Starbucks'ta birkaç saat durduktan sonra dağılmıştık kızlar diğer sokağa giderken biz mad max'le bizim evlerin oldu sokağa gittik. Maxin evi sokağın sonundaydı benim evimde sokağın başında Max beni bıraktıktan sonra sokağın sonuna doğru yürümeye başladı ben de yavaş adımlarla birkaç merdiven çıktım kapıyı açtım ayakkabılarımı dahi çıkarmadan mutfağa gittim su içtim saat 6 civarıydı evde kimse yoktu büyük ihtimal bu akşam babam ve Maria dışarıda yemek yiyecekti bu evde babamı görmediğim her an benim için daha iyiydi şu an evde tek olmanın verdiği tarif edilemez bir rahatlık vardı kimseyi aramak nerede ne zaman geleceklerini sormak bana göre değildi kimse de bana sormasın diye düşünürken anahtar sesi duydum lanet şansım geri dönmüştü zaten ben de şans yoktu babam neşeli bir halde eve geldi beni görünce özür dilerim evlat dedi sana haksızlık etmiş olabilirim benim ve Bizim ailemizin kariyere ne kadar düşkün olduğunu biliyorsun ama bu senin hayatın ve hayatı sana zehir etmek gibi bir niyetim yok istediğin yolu seçebilir istediğin şekilde ilerleyebilirsin biraz düşündükten sonra özellikle kariyer konusunda sana ilkokuldan beri çok fazla baskı yaptığımı düşündüm bana bunu hatırlatan kişi maria'ydı ona sonra teşekkür edersin annen vefat ettikten sonra 10 yıl boyunca seni babaannen ile birlikte büyüttük asla annen gibi olamadım ama Maria ben ne zaman bir hata yapsam hatamı korkusuzca bana söyledi ve onu görmemi sağladı şu an 18 yaşında genç bir delikanlısın pişman olmadığın sürece her halti yiyebilir istediğin her şeyi yapabilirsin sana artık karışmayacağım o yüzden moralinin bozuk olmasına gerek yok lütfen kendini toparla ve o maçta kendini göster. Bir baba olarak yapabileceğimin en iyisi bu. İçimde garip bir neşeyle odama dönmek için babamdan müsaade istedim kafasına hafifçe öne doğru sallayıp tabii ki evlat dedi Maria fırına patates kızartması atıyordu bittiğinde ben sana seslenirim teşekkürler ikinize de ve özellikle Maria sana teşekkür ederim sen yanımda olmasan çok büyük bir moral bozukluğu ile o turnuvaya çıkacaktım kendime daha iyi hissediyorum 48 saatten az bir vakit kaldı o yüzden akşam yemeğinden sonra yine erken yatacağım erken kalkacağım ve koşup Spor yapacağım bana dua edin olur mu çünkü hala heyecanımı yenemedim ama umarım başarılı olacağım hızlı adımlarla ve merdiveni tahta Trabzan'ina tutularak odama çıktım çantamı kenara bıraktım elimi yüzümü yıkadım pijamalarımı giydim biraz uzandım kulaklığımı taktım ve bu sefer fine the melodi parçasını açtım benim nelerim beklediğini bilmeden uzandım dinlenmek ve gücümü toparlamak zorundaydım asıl etrafımda ve içimde dolaşan o gücü kontrol etmesi çok daha zordu benim için bunun bir kullanım kılavuzu olmalıydı aklımda deli düşüncelerle akşam yemeğini bekledim Maria seslenmişti mutfağın ortasındaki tezgahta birkaç çeşit et ürünü vardı hepsi de çok güzel kokuyordu ben açıktığımı hissettim , büyük bir pirzolayı elime aldım ve kemirmeye başladım babam bana gülüyordu sanki yıllar öncesine dönmüştük buna ihtiyacım varmış sonradan fark etmiştim babam boğulacaksın evlat dikkatli ye diye sırtıma sıvazladı Maria bıyık altında gülüyordu annemin eksikliğini hissettirmediği için ona minnettardım asla annem gibi olamazdı ama yine de bana iyi davranıyordu yemek için kendisine teşekkür ettim ve yine odama çıktım büyük perdeleri açtım ve ay ışığını seyretmeye başladım odamın ışığına açmayacaktım ay ışığı yeterince her yer aydınlatıyor orada bu sefer Linkin parktan hareketli müzikler dinlemeye başladım keyfim bayağı yerine gelmişti içimdeki isyan dalgasını maca saklıyordum oraya gidecek ve hepsini hadlerini bildirecektim bu düşünceyle ve yavaş adımlarla geniş yatağıma uzandım sessizce kendimi uykunun derin kollarına bıraktım.
|
0% |