Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@eylul_demir

Ölüm bir eve girdiğin de o evdeki sağ kalanları da biraz öldürürmüş derler .

Peki ya o evde ölen kişi bir babaysa ?

Ölen bir baba ise ne olurdu ?

 

Ben söyleyeyim . Bir baba öldüğünde sadece bir insan ölmez onunla birlikte kurulan hayaller , hayatın anlamı , mutluluklar , sevinçler , gülüşlerin de ölür.

 

Sığınacağın liman kalmaz güç aldığın o kor gibi ateş söner . Bir baba öldüğünde , bir kız çocuğu büyür içindeki o küçük kız ise bir kaç saniye arasında sıkışıp kalır .

 

" malesef kaybettik . . . "

Ne öncesi ne de sonrası . . .

Bu iki kelimenin söylendiği anda sıkışıp kalır o küçük çocuk .

 

Dedim ya iki kelime ile başlar acı tecrübeniz . Başta anlamazsınız o iki kelimenin nasıl da hayatınızı alt üst ettiğini . Zaman geçtikçe o yabancı dudaklardan çıkıp yüreğinizi binbir parçaya bölen iki kelime anlam bulmaya başlar .

 

Özlem olur , hasret olur , çaresizlik , göz yaşı olur . Ateş olur yakıp kavurur sizi . Bu büyük yangınla başa çıkmaya çalışırken birileri çıkıp size umut veren sözler söylerler .

 

" zamanla alışırsın , insan nelere alışmıyor be kızım ; yeter ki o toprağın altına giren sen olma , zaman bütün yangınların , acıların ilacı "

 

Sakın inanmayın . Söylenenlerin aksine

Her gün daha çok özlüyorsun . Görememenin , sesini duyamamanın çaresizliği altında eziliyorsun . Zaman sadece bununla nasıl yaşanır onu öğretiyor , ilaç olduğu falan yok yani .

 

Çok daha kötü olansa bu acıyı , yası yıllardır yalnız tutuyor olmam .

 

Ölüm bir eve girdiğinde en çok kalbi olanları , sevenleri öldürürmüş derler .

 

Ben öldüm . . .

Ben bir çok kez öldüm . En çokta sırf babam hissedip incinmesin diye gözünden bir damla yaş düşmeyen annemin yerine öldüm .

 

Sahi bir damla göz yaşı dökecek kadar da mı sevmemişti babamı .

 

Hoş seven insan eşinin ölüm yıl dönümünde başkasıyla bir ömür mutluluğa imza atmazdı değil mi ?

 

Ben o gün anladım işte ölüm bir eve girdiğinde en çok kalbi olanları , sevenleri öldürürmüş .

 

13 Nisan 2019 O gün ölüm bizim evin kapısını da çalmıştı . Bir bedende iki ruh çalıp gitmişti . O gün benden annemi çalmıştı .

 

O günden beri içimdeki çocuk bağıra çağıra ağlıyor . Dışımda ki kızla ise acımı görmezden gelip saatlerdir . Karşımda oturan kadınını izliyorum .

 

Sonra elinde tuttuğu çerçeveye takılı kalıyor gözlerim . Ölmüş birinin fotoğrafına bakmak çok garip . Şu an oturduğun koltukta bir zamanlar onla oturmuş flaş patlayıp anı ölümsüzleştirmesini bekliyorsun . Sonra hiç yaşamamış gibi ortadan kayboluyor .

 

Gözlerimi çerçeveden çekip içi kolileri dolu olan evimize baktım . Buralarda bir yerlerdedir diye . Sonra acı bir tokat gibi çarptı yüzüme her zamanki gibi .

 

Gözlerimin dolduğunu hissedince zaten hali hazırda bana bakıp konuşan kadının gözlerine kitlendim . Ruhum çekiliyor , üşüyordum gözlerinin içine bakarken .

 

Oysa babam hep annemin en çok gözlerini sevdiğini , içini ısıtığını ona can verip hayatta olduğunu hissettirdiğini söylerdi .

 

Bense şimdi bu gözlere bakmak istemiyor hatta tiksiniyorum .

 

O da gözleri dolu dolu bakıyordu bana , yoksa o da mı üzülüyordu .

 

Ahh ! Kimi kandırıyorum düzeni bozuluyor diye sinirden gözleri doluyordur. O ki düzeni bozulmasın diye evlenince bile babamın cenazesinin çıktığı evde yeni eşi ile gülmeye , yaşamaya devam etti .

 

Sinirle ayağa kalkıp elindeki çerçeveyi aldım . Hakkı yoktu ne bakmaya ne de eline almaya . Arkamı dönüp giderken

" her şeyi toplasan iyi edersin küçük hanım eşyalar kamyona yüklendi sayılır birazdan seninkileri taşımaya çıkarlar " demesiyle göz yaşlarımı tutamadım .

Asla amlamayacaktım onu bir zamanlar aynı yastığa baş koyup uyuduğun , aynı sabaha göz açtığın adam yok oldu . Hiç bir şey olmamış gibi bir de ölüm yıl dönümünde yeni hayatına adım attı . Şimdi ise onca anıyı babamın yaşadığı çocukluğumun geçtiği evi terk ettiriyor bana ve bir gıram içi acımıyor .

 

● ● ●

 

Tarifsiz acılar , mutluluklar , yalnızlıklar vardır . Hepsi başka boyutlara bürünüp gelir karşımıza .

Sadece yalnızlık her yaşta aynıdır . Sadece o buz gibi soğuk , ürkek , kimsesiz hissettirir . Kaç yaşında , nerde olduğunun hiç bir önemi yoktur .

 

Şimdi ise her şeyi terk ediyordum . Annemin değişine göre bize bu ev bu şehir , iyi gelmiyormuş . Hepimize iyi gelecekmiş biraz uzaklaşmak . Bilmiyordu ki asıl uzak olan bizdik , bizim buz tutmuş kalplerimizdi . Ne yaparsa yapsın ısınmayacak olan kalplerimiz .

 

Alıştım ama artık , eskisi kadar canım yanmıyor . Bir kere bile ben bunu kızıma nasıl yaptım demeyen , verdiği hasarın asla farkına varamayan , yarayı önemsemeyen birine ne denilir ne yapılabilir ki . Ben de bu yüzden susmadım mı zaten . Daha doğrusu susturlmadım mı . İşte en çokta beni susmaya mecbur bıraktığın için affetmiycem seni anne .

 

" Umay hazır mısın hadi artık çıkıyoruz kızım "

 

Kızım ne kadar da iğreti duruyor ağzında .

 

" Meral ne bağırıp duruyorsun Allah aşkına çıkıp basana duysa da cevap verebilecek mi sanki "

 

Duyduğum sesler ile defterimi kapatıp çantama koydum anlaşılan o ki gitme vakti gelmişti . Küçük not defterimi ararken açılan kapıya döndüm .

 

" Hadi artık gitme vakti "

 

Diyen kadına kafamı sallayıp not defterlerimi aramaya devam ettim .

 

" Hadisene Umay ne arayıp duruyorsun böyle yaparak burda kalabileceğini falan mı düşünüyorsun "

 

Sinirle arkamı dönüp gözlerinin içine baktım . Ne yapacaktım peki ne diyecektim .

 

Çantamı elime alıp merdivenleri inmeye başladım . Belki de en iyi intikam görmezden gelmektir .

 

Her şey sanki ışık hızında oluyordu . Arabaya binmiş derin bir sessizliğin içinde bu şehri terk ediyorduk .

 

Bu şehiri ilk terk edişimiz değildi . Ama hiç biri böyle can yakmamış bu denli kulakları sağır edecek kadar sessiz değildi .

 

Ve ben yine en iyi yaptığım şeyi yaptım . İçimdeki yangını belki de dindirecek olan göz yaşlarıma inat sımsıkı kapadım gözlerimi . Uyumaya çalıştım . Uyku da bir nevi ölüm gibi bir şeydi ve ben en çok uyurken babama yakın hissediyorum .

 

      

● ● ●

 

Umay ' ım kıvırcık kızım benim , marul kafam hoş geldin kızım gel .

 

Babamm

 

" Gel kızım benim canım kızım "

 

Babam çok özledim ben seni .

 

" Bende Umay’ım , bende mıs kokulum , ben de çok özlemişim kızım seni . "

 

Özlediysen niye yoksun baba .

 

" buradayım ya kızım . Sen şimdi bırak bunları da anlat babana ne oldu sana kıvırcığım niye o kahvelerde selle mücadele ediliyor . "

 

Baba ben seni çok özlüyorum , sana çok kızıyorum . Beni böyle yapa yalnız bırakıyor oluşuna çok kızıyorum .

 

" Gitmek zorundayım ama sen yaşadıkça ben hep senin yanında kalacağım, kalbinde hep yaşıyor olacağım . "

 

Baba ben çok yoruldum, bu saçma anlamsız dünyada bu yolları yalnız yürümekten yanımda senin olmayışından çok yoruldum . Her gün gözümü açınca hissettiğim bu duygular beni çok yordu . Sanki her gün kalbime cam parçaları batırıyorlar . Canım çok acıyor kalbim kan revan içinde ama yara içeriden diye kimse görmüyor . Belki de görmek istemiyor .

 

" sen benim savaşçı kıvırcık süvarimsin unuttun mu sana anlattığım masalı babam . Sen pes edemezsin hep ayrı kalacak değiliz biz ama dünyadaki masalının süresi dolana kadar savaşmaya mutlu olmaya devam edeceksin en çokta benim için . benim yerime de gülecek yaşayacaksın . Hayata her şeye inat ."

 

Baba ben sensiz nasıl mutlu olunur bilmiyorum .

 

" Hadi tut elimi biraz yürüyelim senle "

 

Baba 

 

" Efendim kızım "

 

Bana bir masal anlatırmısın eskisi gibi ama içinde hüzün olmayan mutlu sonla biten bir masal olsun gözlerim daha fazla dolmasın olur mu ?

 

Baba nere bırakma beni baba ne olur gitme

 

BABAAAAAAAAA

 

Yine rüya görmüştüm yine yoktu babam . Hiç gelmemişti yoktu.

 

Koltukta doğrulup kendime gelmeye çalıştım . Kimse yoktu arabada kapıyı açıp dışarıya çıktım daha hava tam olarak açmamış , ılık bir rüzgar esiyor ama üşütmüyordu . Kenan abi ile annemse karşımda duran evin bahçesinde adamlara durmadan bir şeyler söylüyor bir yandan da kolileri içeri taşımaya yardım ediyorlardı .

 

Rüzgarın savurduğu saçlarımı hızla toplayıp örmeye çalıştım . Sonra yaptığım şeyin anlamsızlığı ile gözlerim doldu . Telefonumu ve çantamı alıp yürümeye başladım nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm sadece . Ne kadar yürüdüm ne kadar uzaklaştım evden bilmiyorum beni kendime getiren şey yanımda kornaya basan araba oldu .

 

Adres soruyordu bana konuşup konuşmamak arasında teredütte kaldım daha sonra belki çok uzklaşmamışımdır diye vaz geçip işaret dili ile yabancı oldugumu bilmediğimi söyledim sinirle bana bakan adamı gorunce telefonumu çıkarıp mesajlar kısmına girip " Abi ben de yabancıyım bilmiyorum o yüzden sorduğun yeri ve konuşamıyorum o yüzden cevap veremedim kusura bakma "

Yazıp camdan içeri adama uzattım telefonu . Mahçup gözlerle bana baktı özür diliyordu bense yine hiç tanımadığım birine daha yalan söylemiş oluşumun altında ezildiğim için dinlemeden yürümeye devam ettim . Sahile çok yakın hoş bir yerdi burası o kadar yurümeme rağmen yeni fark ediyordum buranın güzelliğini .

Kulağıma ve burnuma dolan deniz kokusu ve sesi ile içime bir huzur doldu . Gün iyice aydınlanmıştı uzun zamandır ara ara kulağıma gelen müzik sesi ile tekrar irkildim . Telefonuma bakınca annemin aradığını gördüm . Daha yeni mi fark ediyordu olmadığımı . Açıp kulağıma tuttum telefonu .

 

" sonunda uyandın , yakınlarda bir pastane gibi bir yer vardı biz geçerken açıyorlardı kahvaltı için bir şeyler al da gel aşağıya doğru yürüyeceksin . Paran yoksa kartım arabanın önünde onu alırsın "

 

Duyduğum şeyler ile bir kez daha dumura uğradım . Umursamadan yürümeye devam ettim . Sahile inen yolu bulunca sevinçle aşağıya doğru yürüdüm . Sahil boyu yürürken açılan ışıklar dikkatimi çekti şehir uykusundan uyanmaya başlıyordu . Küçük kafe gibi olan yere gidip oturdum . Yanıma gelen çocuk " henüz daha açmadık efendim hizmet veremiycez kusura bakmayın " Deyince gülümseyip yardıma ihtiyacınız var mı dedim saçma bir şekilde .

 

Çocukta panikle masanın üzerinde duran şişedeki suyu bana uzattı ben uzun zaman sonra konuşmanın zorluğunu yaşarken o bunu boğazımda oluşan bir probleme bağlamıştı muhtemelen .

 

Gülerek geri çevirdim suyu . Kolay gelsin deyip kalktım .

 

" yenisin galiba buralarda , hiç görmedim daha önce seni . Görsem kesin hatırlardım böyle bir güzelliği" deyip göz kırptı .

 

Çapkınız galiba biraz neyse kolay gelsin sana deyip kalktım geldiğim yöne doğru yürümeye başladım .

 

" Eee yardım edeyim diyordun nereye böyle "

 

Arkamdan seslenen çocuğa gülerek peki ne yapıyorum diye sordum .

 

Masaları açmış eşyaları taşımalarına yardım etmiştim şimdi ise kafenin dışındaki ufak olan sahneye eşyaları götürmüş kurmalarına yardım ediyordum .

 

Elime fırlatılam mikrofon ile az önce adının efe olduğunu öğrendiğim çocuğa baktım . Ogi dedikleri sarı çocuk gitarı deniyordu . Gizem de mikrofonu işaret ederek hadi bir şey ler söyle de mikrofonun sesini de yapalım diyince durdum .

 

Ne diyeceğimi bilemedim . Öylece baktım yüzlerine . " Hadi ama yeni kız bir şeyler söyleyeceksin alt tarafı ses deneme falan hani ."

 

Ogi gitarla tanıdık olduğum bir şarkı notalarına vurunca ben de çok uzun zamandır yapmadığım ve deli gibi özlediğim o günlerdeki gibi şarkıyı mırıldanmaya başladım .

 

" içinde tutma tutunamayanlar yaşlar ardında atanayamayanlarsa hep yarınlar aslında

 

İçinde tutma kendini kendinden saklama umuduyla büyüsün yarınlar güzel olsun senin kadar "

 

Boğazımın gıcıklanması ya da gözümün önünden geçen günler miydi beni susturan bilemedim . Bana uzatılan sudan bir yudum alıp dolan gözlerimi saklamaya çalıştım . Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar çok kelime çıkmıştı dudaklarımdan . Sesimi unutmaya yüz tutmuştum resmen .

 

" Adın ne senin ? "

Diye soran Efe' ye dönüp Umay , Umay Yıldırım ben .

 

Bir ağızdan memnun olduk cümlelerine ben de deyip gülümsedim .

Ogi dedikleri çocuk bir kart uzatıp istersen gelip burda çalışabilirsin yani gelip sahne alabilirsin sesin güzelmiş deyip ufak ufak gelen müşteriler olduğu için bir şeyler daha diyip gitti ben de çantamı bıraktığım masaya ilerleyip telefonumu ve çantamı alıp çıktım .

 

Kenan abinin mesajına geliyorum yazıp anneminkileri ise silmiştim . Saat epey olmuştu 10.12 geçiyordu ve bense bilmediğim bu yeni yerde geldiğim yolu geri yürümeye devam ediyordum . Ne ara bu kadar çok yürümüştüm asla bilmiyorum . Tek bildiğim bir an önce bu yolun sonun gelmesi idi .

 

          

● ● ●

 

" Umay nerdesin allahın cezası , kaç saattir arıyorum o telefona neden bakılmıyor "

 

Daha bahçe kapısından içeri adım atmadan bağırmaya başlayan annem ile ellerimi hızla hareket ettirip Kenan abinin söylemesini bekledim .

 

Annemse daha çok bağırıp üstüme yürüyordu . Kenan abi araya girip bak bize bakıyor komşular ayıp oluyor hadi içeri geçelim deyip ikimizi de eve soktu . Bense hızla Kenan abiye odam nerde diye sorup cevabı alınca üst kata çıkıp hemen kapıyı kilitledim .

 

Deli gibi yumruklanan kapının arkasına çöküp kaldım

 

" Öldü artık yok senin baban bırakıp gitti bizi kabul et artık . Beni cezalandırmaktan vaz geç . Ben üzülmedim mi ha bir tek sen mi üzülüyorsun . Yeter Umay yeter bıktım artık senin bu şımarık hallerinden . Öldü baban kabul et ve yaşamına bak ölenle ölemem ya ben ölenle ölmeyiz. Ne geçiyor eline böyle yaparak kendini ve çevrendekileri mutsuz ederek ne geçiyor eline baban geri mi geliyor . Toparlan artık katlanamıyorum sana da bu hallerine de sessizliğine de . Baban eminim senden utanıyordur. Bu halde olmandan "

 

Kapının yumruklanması geçmiş annemin sesleri dinmişti . Dinmeyen tek şey benim göz yaşlarimdı . Durduramiyordum durdurmak ta istemedim . Uzun zaman sonra yaşadığımı hissediyordum Ağlarken .

 

 

 

 

 

 

 

Bazı geceler çok uzun olur , sanki zaman size inat durmuş da sizin canınız daha çok yansın diye uğraşıyormuş gibi .

 

Kapımdan sonra evdeki sesler de dinmişti anlaşılan saat geç olmuştu , ya da beni her zamanki gibi umursamamış yorgun olduğu için erkenden yatmıştı .

 

Kızımın odasını kurmadık , yatağı bile hazır değil nerde yatacak nasıl yatacak diye umursamamış yatmıştır .

 

Saatlerdir oturduğum kapının arkasından kalkmaya çalıştım . Çalıştım çünkü o kadar saattir oturuyorum ki orda her tarafım uyuşmuş gibiydi .

 

Hava kararmış odayı ise camdan içeriye yansıyan sokak lambası aydınlatıyor du . Acıyan bacaklarıma rağmen ayağa kalkıp sessiz olmaya çalışarak kapının kilidini çevirdim . Aşağı inip mutfakta ağlamaktan acıyan , yanan gözlerimi suyla kavuşturdum . Kimse yoktu sesi hala kulaklarımda yankılanırken o uyuyor muydu ? Gerçi hala neye şaşırıyorum her zaman böyle olmamış mıydı .

 

Dış kapıyı açıp bahçedeki ağacın altına oturdum . Hafiften üşüten bir hava vardı . Ağacın sokağa bakan tarafına dönüp sırtımı yasladım karşı taraftaki gece kondu ve yıkık binaların boşluklarından deniz görünüyor , hatta denize yakın olduğumuzu var sayıyorum . Denizin o esintisi ve hafiften dalgaların kıyıya vuran sesleri geliyordu . Çok güzel gözüküyordu etraf . Böyle bir yeri nasıl gecenin bir vakti fark edebilirdim . Yarın sabah tekrardan etrafı gezmeyi aklımın bir köşesine not etmeliydim .

 

Omzuma bırakılan ceket ve oturabilir miyim diyen ses ile sırtımı yasladığım ağaçta biraz yana çekildim .

 

" bakmayacak mısın yüzüme " diyen Kenan abiye kafamı çevirip ne var dercesine kafamı salladım . Daha sonra ise yine aynı boşluktan denizi izlemeye devam ettim .

 

" bu gün annen senin için endişelendi . Korktu o yüzden o kadar tepki verdi . Sanki biraz haklı da ha " deyip kafasını ileri doğru uzatıp benden bir cevap bekledi . Beklediğini alamamış olacak ki tekrar sesleri doldu kulaklarıma .

 

" Umay bak benim haddime değil baba acısı bu biliyorum geçmez anlıyorum seni ama ölenle ölünmez bu hayatı kendine zehir edip durma artık be kızım. "

 

güldüm anlıyormuş beni . Dönüp senin beni anladığın falan yok dedim hızlıca sonra da ayağa kalkıp gidecekken

" Otur lütfen biraz olsun hatrım varsa " diyen adama döndüm boş boş gözlerine baktım oysa iyice yerine yerleşip yanına oturmamı bekledi .

 

" oturmayacak mısın Umay "

 

Deyip biraz daha kenara çekildi . Ben de bana açtığı yere oturup aynı onun gibi bağdaş kurup sırtımı ağaca yasladım . Hafif sola dönerek yönümü ona çevirdim .

 

" telefonun yanında mı "

 

sorusuna hayır anlamında kafamı salladım .

 

" pekala konuşabilirsin ama konuşmamayı tercih edeceksin muhtemelen , benim telefonum hırkanın cebinde çıkar istersen gerçi beni dinlemeni istiyorum şu an ama olur da bir şey demek istersen diye diyorum " derken sağ cebindeki telefonu çıkarıp elime verdi .

 

Uzun süre konuşmayınca ee dercesine kafamı salladım . Oysa sakalları ile oynamaya devam etti.

 

Elimdeki telefonun notlar kısmını açıp , konuşmayacaksan ne diye oturttun beni buraya yazıp gösterdim .

 

Derin bir nefes verip konuşmaya başladı .

 

" Nerden nasıl başlamalıyım bilmiyorum evlilik benim fikrimdi Umay biliyorsun hatta anneni zorla ikna ettim "

 

Yine aynı masal anlatılacaktı . Ayağa kalkmaya yeltendiğim an kolumdan tutup geri çekiştirdi

" hiç belertme bana gözlerini Umay. Bu gece beni dinleyeceksin otur oturduğun yerde "

 

Sinirle kılavye üzerinde gezdirdim parmaklarımı o da aynı zamanda yazdıklarımı okuyor bir şeyler diyordu bana ne dediğini telefonu elimden çekip alana kadar algılayamadım .

 

Yaptığı bu harekete sinirlenmiş olsam da karşımda benden daha sinirli bir Kenan abi görmeyi beklemediğim için bocaladım . Beni dinleyeceksin Umay diyen tehditkar sesle geri yaslanıp konuşmasını bekledim .

 

" ister söylediklerime inan , istersen inanma bu geceden sonra ister kendin için çabala istersen çabalama . Bunlar senin bileceğin şeyler . Bana bak Umay şimdi söyleyeceğim şeyler seni kırmak incitmek için değil ama artık bir şeylerin farkına varmak gerek sen artık 13 yaşındaki o küçük kız çocuğu değilsin 2019 da takılı kalıp yaşayamazsın koskoca 3 yıl geçti aradan . Bir tek senin baban ölmedi bu hayatta ya da bir tek senin aran bozuk değil annenle . O kadar çok insan var ki sokakta bir başına çaresiz olan . Bir başına yaşamak zorunda kalan hayatta kalabilmek için mücadele eden .

 

Annene sinirlisin anlıyorum . Babana çok düşkünsün anlıyorum ama bir tek sen üzülmüşsün gibi davranamazsın annen de yıkıldı sana güçlü görünmek için bir damla göz yaşı akıtmadı ama o da bocaladı seninle ilgilenemedi . Sen seninle ilgilenmesine izin vermedin . Daha doğrusu annen sana bakınca acısı geldi ilk zamanlar dayanamadı buna sen de umursamadı sandın .

 

Sen haklısın da annene karşı sen gerçekten haklısın derdim anneni aklamak da değil zaten . Benim derdim her kes kendi yükünü taşısın annenin yerine de üzülmek yas tutmak senin işin değil .

 

Bu olayda suçlu aramayı bırak artık Umay . Meral baban gitsin istemezdi heralde . Evet annen sana karşı suçlu seni ihmal etti acısına söz geçiremedi . Bu konuda annen suçlu tamam .

 

Bak ne diyeceğimi bilemiyorum ben . Kendime de kızıyorum nasıl daha önce fark etmem diye "

 

Kucagindaki telefonu alıp Ne demek istiyorsun ne saçmalıyorsun anlamıyorum . Yazıp ona gösterdim

Derin bir of çekip konuşmaya devam etti bu sefer o kızgın sesinin yerini biraz hüzne biraz şefkate bırakıyor gibiydi .

 

" Bak Umay ben senin konuşabildiğini biliyorum yani tranvadan dolayı konuşma yetini kaybetmediğini biliyorum . Buraya gelmeden önce evden çıkarken gördüm seni ağlıyorsun diye peşinden geldim annen de aramıştı kavga ettiğinizi biliyordum biraz yalnız kal sonra alıp dönerim seni diye çok yaklaşmadım . Ama sen babanın mezarında saatlerce ağlayıp bağıra çağıra konuştun .

 

Sana kızmıyorum belki tranva idi sonradan konuştun , belki de en başından beri konuşuyordun ama anneni cezalandırmak için sustun bilmiyorum . Haklısın bir şey diyemiyorum ama farkına var tek cezalandırdığın kişi annen değil hatta annenden ziyade , sen kendini cezalandırıyorsun evet annen çok üzüldü konuşamıyorsun diye ama alıştı insan nelere alışıyor buna mi alışmayacak öyle değil mi "

 

dedi soran gözlerle önce kendi gözyaşlarını sonra da benim kileri sildi ne zaman akmaya başladığını bilmediğim göz yaşlarımı sildi .

 

" Senin hayallerin varmış eğitimler alıyor babanla sabahlara kadar şarkılar söylüyormuşsun baban şimdi bu halini görse sesini tüm dünyaya duyurmak isteyen kızının bir mezar dışında kimseye tek bir kelam etmediğini görse ne hisseder . Okula gitmedin özel derlerle hallettik . Şimdi lise açıktan okuyacağım diyorsun . Sen annenden değil insanlardan en çok ta kendini kendinden soyutluyorsun . Bu anneni cezalandırmak falan değil bu kendini cezalandırmak . Hayatı kendine zindan etmekten başka bir şey değil . Önünde çok güzel geçebilecek günler var . Gülmek eğlenmek senin de hakkın be kızım .

 

Bak ben yetimhanede büyüdüm baba anne sevgisi bilmem küçük yaşta aht ettim dedim ki ben çok iyi bir baba çok iyi bir eş olacağım . Sonra rahmetli eşimle çok mutlu oldum o benim annem babam öldü yaralarımı sardı beni hayatta döndüren yeniden bir fidan gibi büyüdüm besleyen kadın kollarımda can verdi . Ölürken bile son söylediği şeyler sakın vaktinden önce ve mutsuz bir şekilde yanıma gelme oldu . Hayata devam ediyoruz gülüyoruz diye onlara ihanet etmiş olmuyoruz . Aksine onları hatırlayan bizler onlarla yarım kalan hayallerimizi gerçekleştirip onların yerine de mutlu olabilmeliyiz ki onların aklı bizlerde kalmasın . Hangi baba çocuğunu yarım bırakmak ister ki hayata gözlerini yumarken ölüyor oluşu değil senin ne yapacağın bu acıyla nasıl başa çıkacağın daha çok canını yakmıştır eminim .

 

Şimdi bu yaptığın babanın canını daha çok yakmaz mı Umay kızım he "

 

Soru soran gözlerle bana bakıyordu ben se ne diyeceğimi bilemiyor bir yandan da giderek sesli bir hal alan ağlayışımı dindirmeye çalışıyordum .

 

Benim aksime bedenime dolanan kollarsa daha çok ağlamama neden oluyordu yıllar sonra ilk kez birine sığınıp ağlıyordum .

 

Na nasıl başardın nasıl nasıl unuttun sen diye bildim hıçkırıklarımın arasında .

 

Oysa konuşmak yerine tıpkı babam gibi saçlarımı okşadı .

 

" Unutamadım ki , valla acısı da geçmedi ilk gunki hatta ilk günkinden daha da fazlalaşarak altında ezildim .

Ama ben yaşadığım sürece o da yaşayacaktı ben var olduğum sürece ve o beni mutsuz görmek istemez . Aslına bakarsan bunu biraz da sen belirliyeceksin. Kendi yolunu kendin bulacaksın . Ben çareyi yeniden mutlu bir yuvada buldum . Sen belki müzikte belki okulda belki kariyerde ya da ne bileyim tekrardan ailende bulacaksın anlıyorsun değil mi kızım beni "

 

Emin ol bana baban arkasinda yaşayan bir ölü bırakmak istemezdi .

 

~ peki ya annem Kenan abi yani biliyor mu o da konuştuğumu ?

 

" En başından beri konuşuyordun dimi ? "

 

Dedi soruma cevap vermek yerine bense ne diyeceğimi bilemedim yalan söylemek gelmedi içimden en başından beri konuşiyordum dedim .

 

" Ben hiç bir şey bilmiyorum o gün seni görmedim , bu gece de yaşanmadı küçük hanım hadi saat epey geç oldu yatalım artık . Misafir odasına geç oradaki yatak kurulu yarın kapını kilitlemezsen senin odanı da hallederiz . "

 

Dedi gülerek . Bense sıkıca sarıldım yıllar önce tıpkı babama sarıldığım gibi geri çekildiğimde ise çok ciddi bir şekilde yarın babasının süvari kızını görmek istiyorum karşımda . Dedi

 

Ben de tıpkı o zamanlarda ki gibi emredersiniz komutanım deyip eve doğru koştum . Hala akan göz yaşlarım yüzümü donduruyordu . Alt katta ki küçük misafir odasına geçip yatağın üzerine oturdum acıyan gözlerime daha fazla eziyet etmemek adına uykuya teslim olmayı bekledim .

 

● ● ●

 

Bak babaa atlara bakk çok güzeller değil mi .

 

" Öyleler tabi kızım , hepsi çok güzeller ."

 

Baba ben ne zaman öğreneceğim ata binmeyi .

 

" sen zaten biliyorsun ata binmeyi kızım . Ama çok uzun zamandır binmiyorsun . Oysa süvariler atlarını bu kadar yalnız bırakmamalı öyle değil mi "

 

Ama sen beni yapa yalnız bıraktın baba ben sensiz kaldım .

 

" Umay sen sandığından çok daha güçlü bir süvarisin . Yoruldun ve dinlendin şimdi ayağa kalkma vakti büyük süvarim "

 

Yaaaa babaa yanlış söyledin küçük süvarim derdin bana

 

" Hayır Umayı'ım güzel kızım artık büyük ve çok daha güçlüsün şimdi gitmem gerek ama hep seninleyim unutma güzel kızım . "

 

● ● ●

 

Boşluktan aşağıya düşer gibi hissedip korku ile uyanmıştım ama düştüğüm falan yoktu . Gördüğüm rüyayı anımsamaya çalışırken dün gece geldi aklıma Kenan abi haklıydı ben en çok kendimi cezalandırmıştım . Annem sesimi çok severdi , kendi ses sanatçısı olmamı istedi babamla hep kavga ederdiler kendi hayallerini kızıma yükleme o ne isterse onu olur diye .

 

Annem şimdi değil o zamanlar da bencilmiş . Kenan abiye de benim hayalimmiş gibi anlatmış evet babamla söyler çalışırdım ama sevdiğim içindi onlar . Oysa ben hep doktor olacağım dememe rağmen ses eğitimleri almamı isterdi . O zamanlar severek isteyerek alırdım babamdan sonra ise sustum sesimden mahrum kalsın istedim ama boştu boşunaydı

Loading...
0%