@fullmoon
|
İlay ve barış yatakhaneye geçene kadar sessiz kalmışlardı. Karanlık odaya girdiklerinde sağda ve solda ranzalar karşılamıştı ikiliyi, kurt timi diğer askerler ile birlikte çoktan uyumuşlardı, buz umay'ın ranzasının hemen yanında uyuyordu ama ilay odaya girdiği anda hemen gözlerini açmış kafasını kaldırarak ona bakmaya başlamıştı. Odaya biraz göz gezdirdiklerinde bir ranza boş kalmıştı sadece. " Komutanım..." " Üst ranza benim barış teğmen" " Emredersiniz komutanım" ilay kendisine kısık ses ile cevap veren barışı başı ile onaylayarak odanın sol köşesinde kalan boş ranzaya doğru ilerlemeye başladı. Ranzanın kenarlıklarından tutarak kendisini yukarıya çekti ve bedenini yatağa bıraktı. Barış yüzünde ki bilindik soğukluk ile yatağa uzanmak üzereydi ki ilay'ın sesini duydu. " Teğmen renkleri düşüneceğim diye uykusuz kalma 3 saat sonra eğitim var ona göre." Barış uyuyamayacağını bile bile kapattı, gece gözlerini. Onların sessizliği sonrası odada yere çarpan pençe sesleri duyulmuştu bu sesler ile ilay'ın yüzünde küçük tatlı bir tebessüm oluşturmuştu. Buz ilay'ın üst ranzaya çıktığı yere gelerek oraya uzandı ve etrafı biraz dinledikten sonra gözlerini kapatarak kafasını pençelerinin üzerine koydu. 🔆 Güneşin ilk ışıkları ile ilay'ın da gözleri yavaşça açılmıştı bir kaç dakika sonra ranzadan yere atladığı sıra çıkardığı ses ile bir kaç kişiden homurdanma duymuştu bunu umursamadı zira bir buçuk saate kadar çavuş gelerek zaten onları uyandıracaktı. Küçük sesler ile boğazını temizledi biraz, " KURTTT TİMİİİİ KALKKKK" İlay'ın seslenmesinden sonra hepsi hızla kalkmaya çalışmıştı ama bir kişi bu hıza ayak uyduramamış ve demir ranzaya kafasını vurmuştu. " Hay s*kiyim ya, kafam yarıldı sanki betondan döküyorlar anası satayım" selim gelen ani acı ile hem kafasını ovalıyordu hem de söyleniyordu. " Anlamadım selim bir şey mi dedin" " Yok komutanım ne kadar dayanıklı diyorum, kafam yarıldı maşallah onda tek çizik yok." Selim hariç kurt timi ranzalarının yanında rahat pozisyonunda bekliyorlardı. İlay selimin bu konuşmalarını seviyordu aslında ama şuan komutanları olarak ciddiyetini korumalıydı. " SELİMMM HEMEN ŞU YATAKTAN ÇIKIP SIRAYA GİRİYORSUN YOKSA 10 TUR FAZLA KOŞARSIN." Selim ilay'ın bağırışı ile yataktan nasıl çıkıp sıraya girdiğini bilememişti. Bütün kurt timi eksiksiz şuan karşısında diziliydi buz sıranın en başında barışın yanında arka patilerinin üzerine oturmuş ön patilerine basarak dinliyordu ilay'ı. Ellerini arkasında bağlayan ilay timinin karşında dimdik durmuş onlara bakıyordu bir süre onları süzdükten sonra konuşmaya başladı. " Kurt timi sanki biraz hamladık ne dersiniz? Hazır erkende kalktık spor mu yapsak ne dersiniz tim?" aslında bu öylesine sorulmuş bir soruydu, tim hep birlikte cevap verdiler komutanlarına. " EMREDERSİNİZ KOMUTANIM." Tim yatakhaneden ayrılırken arkalarından bakan yarı uykulu askerler de biraz daha fazla uyumak için yataklarında biraz daha yayıldılar. 🔆 " Ya komutanım ısınma diye başladık 40. tura yaklaştık yetmez mi artık. " " Tahrip söylediğin her kelime için 3 tur daha at diğerleri mekik pozisyonu al" Selim kendine küfürler ederek koşmaya başladığında, tim mekik için pozisyon almıştı. Umay mekik pozisyonu aldığında ilay yere oturarak, ayaklarını dizlerinin arasına sıkıştırdı. " Ekin sen barfikse geç selim gelene kadar, saymam ile başla tim biiiiirrrrr, ikkiiiiii,............... kaç oldu selim" onlar mekik çekerken buzda arka patilerine oturup ön patilerine basıyor daha sonra ise yere yatıp tekrar dört patisi üzerine geliyordu. Mekik çekmeye başlayalı 45 dakika selim' in onlara katılmasının üzerinden ise 30 dakika geçmişti. Bu süre içerisinde 4 kez yer değiştirmişlerdi. İlay'ın sorusu üzerine herkes selim' e bakarken mekik çekmeye devam ediyorlardı. " Valla komutanım 1000 'e yaklaştık sanırım..." Ekin selimin kendi kendine olan sitemini duymuş ve öksürerek onu susturmuştu bu adam asla akıllanmazdı. " Hala bir komutanım " İlay selimin iki cevabını da duymuş ve sol dudak kenarı yukarıya doğru kıvrılmasına neden olmuştu. " TİMM ŞINAVV POZİSYONU ALL ... SAYMAYA BAŞLAA..."  Sıra Ekin ve selime geldiğinde herkesin sorunsuz bir şekilde bitirdiği parkurda, timin en yapılı adamı olan Ekin varillerden geçememiş ve sıkışmıştı.  ( arkayı toprak arazi, bacaklarını biraz daha uzun ve dizlerini yere doğru hayal edin canlar) " Lan selim orada anıracağına gel de çıkar beni bu şeyden" selim yavaş adımlar ile geldi varilin yanına " Yalvar lan yoksa çıkarmam seni oradan, ha! birde bana yemek ısmarlayacaksın tamam mı " " Senden yardım isteyeninin kafasına tüküreyim ben zaten yediz barış abi biriniz yardım etsin bari" Yediz artık dayanamamış ve ekine yardım etmişti de öyle çıkarmışlardı. Tim neredeyse 2 saatlik eğitimi bitirdiklerinde karakoldaki askerler sabah içtiması için dış bahçede sıraya girmişlerdi, baş çavuş gelen timi gördüğünde hazır ola geçmeleri için komut verdi. " HAZIR OLL" " Rahat asker, nasılsın asker?" " SAĞOL KOMUTANIM, komutanım erkencisiniz " " Hamlanmışız çavuş biraz ısınalım dedik" Çavuş terden nerdeyse sırılsıklam olmuş tişörtlere bakarak gülümsemeyle konuştu. " Belli komutanım ısınmışsınız baya, içtimadan sonra 9:00' da kahvaltı yapılacak haberiniz olsun komutanım." Tim bütün askerlere baş selamı vererek içeriye girdiler. Selim ve ekin yatakhaneye geçer iken umay ve ilay kıyafetlerini alarak banyoya geçmişlerdi. Barış bütün eğitim boyunca yanlarında olan ve onlar ile eğitim yapan buza yemekhaneden aldığı etlerden veriyor ve yediz ile bahçede kalmış erlerin eğitimini izliyorlardı. Ekin odaya geçmiş selim ise su almak için koridorda kalmıştı, ekin için de bir bardak su alan selim odaya girdiği anda gördüğü manzara ile adeta dumura uğramıştı. "Eğitimden yeni çıktıysak ne olmuş selim, eğitimden sonra spor yapmak yasak mı hayır yasakta ben mi bilmiyom selim" " Delisin oğlum sen deli, eğitimden sonra insan dinlenmek ister sen ranzada ters mekik çekiyorsun." " he selim tek ben deliyim zaten bu timde "  Kızlardan sonra timin erkekleri de banyoya girmişler ardından içtiması biten askerler ile birlikte kahvaltı için yemekhaneye geçmiştiler. Kahvaltıdan sonra kaldıkları yatakhaneye geldiklerinde İlay'ın kaldığı ranzadan gelen yoğun titreşim seslerini fark ettiler ilay hızlı adımlar ile sesin kaynağını yatağın ve demir ranzanın arasından çıkarak eline aldı. Telefonun aşağıda olan çubuğunu yukarıya doğru kaldırarak konuşmaya başladı. "Buyurun komutanım " "Teğmen ADİN durumlar nasıl" " İyi komutanım kahvaltıdan çıktık şuan " " İyi teğmen ama şuan daha ciddi problemlerimiz var bulunduğunuz karakola 18 kilometre uzaklığında sınır dışında ki ÇE köyünde terör örgütünün aranan isimlerinden FERUH UNCUL görülmüş muhbirimizin anlattığına göre saat beş civarında başka bir örgüt üyesi ile buluşması varmış, köye yaklaştığınızda size yardımcı olacak bir adamımız olacak . İlay yalnız ele geçirilme durumunda TÜRKİYE CUMHURİYETİ hiçbir şekilde sorumluluk almayacak ALLAH yardımcınız olsun dikkatli olun. Kurt timi o şerefsizi en geç yarın öğlen karşımda görmek istiyorum anlaşılmayan bir şey var mı " " Hayır komutanım " " Yolunuz açık olsun KUYAŞ " " SAĞOLUN KOMUTANIM" Telefonu kapattığında tek sıra şeklinde arkasında onu bekleyen arkadaşlarına döndü ilay sol dudak kenarı hafif yukarı kalkarken timin beklediği açıklamayı yapmıştı. " KURT hadi biraz eğlenelim" Kurt timi duyduğu cümle ile komutanlarını başlarıyla onaylamış ve hızlıca eşyalarını bıraktıkları dolaplara yönelerek hazırlanmaya başladılar. İlay Pars yüzbaşının yanına giderek yetersiz olan mühimmatlarına destek istemiş , Pars yüzbaşı ise kurt timine ihtiyaçları olan her şeyi almalarına izin vermişti. 🔆 Bir saat içinde tamamen hazırlanan tim karakoldan ejder ile ayrılmıştı. 5 kilometre boyunca ejder ile ilerlemişler, yanlarında ejderi kullanmak için bulunan komando er yüzünden ilay tim'e brifing verememişti. " Komutanım daha fazla ilerleyemeyiz, burdan sonra yürüyerek devam etmelisiniz nerdeyse sınıra yaklaştık." Ejderi kullanmak için onlarla beraber gelen asker konuşmuştu. Ejderi ağaçlık bir alanda durduran asker Kurt timinin inmesini bekliyordu. Ejderden inen tim ağaçlık alanda buz ,ilay ve barış önde ,selim ve ekin parmakları tetikte etrafı kolaçan ederek ilerliyordu , yedizin ise bir gözü borasının dürbününde parmağı da tetikteydi. Sona kalan umay ise elinde ki silahı sıkıca tutmuş ilerliyordu. 3 kilometre boyunca böyle devam eden tim sonunda sınıra geldiklerinde sol kollarındaki TÜRK bayraklarını çıkararak en yüksek kayalığın üstüne sıkıştırdılar. Türkiye - ırak sınırından geçtiklerinde 2 kilometre daha yürümüşlerdi ki ilay bulundukları kayalık alanda mola verdirmişti. " Kurt 15 dakikalık dinlenme ve yemek molası veriyoruz. ekin selim ve barış etrafı gözetleyin daha sonra yer değiştireceğiz." Üçlü kayalığın üç etrafına yayılarak etrafı incelemeye devam ediyorlardı. İlay çantasına koyduğu buz için olan etleri vakum poşetinden çıkararak ona veriyordu. Umay ve yedizde kendileri için olan kumanyalarını çıkarıyorlardı, kumanyalarını hazırlamışlardı ki " Komutanım sizde çikolata var mı bende yokta." " Bende de yok karaca" Umay ve ilay'ın konuşmalarını duyan yediz kumanyasında bulunan çikolatayı eline alarak umaya doğru uzattı. " Al bakalım TÜRK kızı, bugün ben sana çikolata veririm yarında senden ben bir şey isterim." İlay onların bu halini sol dudak kenarını hafif kıvırarak izliyordu, yediz ve umay birbirinin gözlerine dalmışken telsizlerinden gelen ses ile kendilerine geldiler. " Keskin bana da ordan bir orman kebabı verir misin?" " Oldu tahrip yanına da şalgamla künefe vereyim mi?" " Valla hayır demem keskinim " Yediz sabır çeker gibi başını mavi göğe kaldırıp derin bir nefes çekmişti. " Lan ben paket servisçi miyim " " Tamam keskinim sen neye kızıyon ki bana " Yediz konuşmak için ağzını açmıştı ki ilay ondan önce davranıp konuşmaya başladı. " Kapatın çenenizi hemen, yediz umay bitirdiyseniz kumanya poşetlerini gömün ve diğerleri ile yer değiştirin." Molaları biten tim yerlerini almış tekrar yola koyulmuştu. Çe köyüne son 1 kilometre kaldığında ilay uydu telefonu ile albayı arayarak köye yaklaştıklarını söyledi, onlara yardım edecek muhbirin bulundukları konuma 500 metre uzaklığında olan bir bağ evinde olduğu bilgisi verildi. Dikkatlice ilerlemeye devam eden kurt timi söylenen evi gördüklerinde önde olan ilay dizlerini hafif kırarak çöktü sağ elini yumruk yaparak diğerlerini durdurdu, ekin ve yedizi göstererek işaret ve orta parmaklarını birleştirerek evin sol tarafını işaret etti, barışa arka tarafı ve yedize sağ tarafı göstererek kendisi ve umay da evin ön tarafına geçerek etraflarını sarmışlardı ne kadar içeride onlara yardım edecek birisi olsa da her daim dikkatli olmak zorundalardı. İlay sol elini yumruk yaparak kapıya 3 kez vurdu, birkaç saniye sonra içeriden ayak sesleri gelmeye başladı kapı yavaşça açılırken ilayın eli silahını biraz daha sıkı kavradı. "اهلا وسهلا بكم ، قائد ، وتأتي الحق في ، هيا" Adam ilayın güvensiz bakışlarını fark ettiğinde ona söylenen parolayı söylemeye başladı. "جاء الدمار إلى الانفجار ، ارتجف الفهد ، حماية حادة ، صيد الغزلان رو ، هانيبال دمرت وحرق الآبار ، في حين جاء الذئب إلى الإنقاذ" Adamın söylediği cümle ilay parmağını tetikten yavaşça çekmişti, bu cümleyi albay timi kurdukları ilk günlerde söylemişti onlara. Tek tek hepsi yok ediciydiler ama birlikte kurtarıcı oluyordu onlar. " ما هو اسمك " " إنه جابر ، اسمي القائد" (Cabir'dir komutan adım) İlay içeri girdiğinde ardından sırayla bütün tim girmişti cabir buzu gördüğünde korkmuştu.
" القائد ، هناك ترفيه كبير في القرية اليوم ، سيكون هناك اجتماع هناك ، لقد قاموا بالفعل بالترفيه كواجهة لتجنب جذب الانتباه" " Vay şerefsizlere bak sen" " lan hıyarlar konuşmak için bile eğlence düzenliyorlar ya bi elimize geçirelim de eğlencem ben onlarla" Tim de cabiri anlayanlar kendi arasında homurdanırken , cabir tekrar konuşmaya başladı. "أيها القائد ، لقد أحضرت لك أيضا ملابس ، ها أنا ذا" Yerde duran el örgüsü büyük çantalardan birisini ilaya uzatmış diğerini de onu anladığını düşündüğü sarışın adama vermişti. İlay cabire başı ile teşekkür etmiş ve ondan timi yalnız bırakmasını istemişti adam kulübeden çıktığında ise timini etrafında toplayarak izleyecekleri planı kurmaya başladılar., " Anlaşılmayan bir şey var mı Kurt " " Yok komutanım" " Hadi o zaman Kurt Timi almamız gereken bir şerefsiz var."
|
0% |