Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@gamzzeeli
Bir kar tanesi daha düştü bulutların arasından. Sonra savruldu, yalpaladı ama kendine geldi. Havada süzülmeye devam etti, hafif bir inişle yere düştü. Bu benim seçtiğim kar tanesi idi. Sonra diğeri uçtu bulutların arasından, bu sefer çok hızlı ama narin düştü kar tanesi, birbirinin gözlerinin içine bakan çiftin eline düştü. Sanki onların geçmesini beklemiş gibi idi. Meğer hızlı ama narin düşüşü bu yüzdenmiş. Aşkın kar tanesi olmayı seçmiş. Bir diğeri umudun kar tanesi olmuştur belkide...
İnsanlar da kar tanesi gibi işte hepimiz birbirimizden farklıyız. Biri aşkın peşinden koşar, kimisi öfkenin kimisi de umudun. Ama önemli olan attığımız adımı bizim seçiyor olmamızdır.
Belki de kar tanesininde duyguları vardır... Benim kar tanem farklıdır mesela, belkide beni bekliyordur ya da çoktan seçmiştir beni kar tanem.
Bazen adımlarımızı hiç düşünmeden atarız. Kar tanesi gibi... Oysa sadece özgür olmak istemişti kar tanesi, nereden bilebilirdi ki umutsuz çamurun içine düşeceğini, ona umut olabileceğini bir çocuğun ilgisini çekip çamura düşmesini saglayacağını. Bilemezdi... Bizde bilemeyiz adımlarımızın hangi sonuçları doğurabileceğini.
"Esmeray!" diye bir nida duydum. Daha doğrusu gözümün önünde bir elin gidip geldiğini fark ettim. Meğer kar tanelerini izlerken her zaman geldiğim bu küçük ama sevimli pastanede düşüncelere boğulduğumu fark ettim.
"Hıı" diye bir homurdanma sesi çıkarıp kendime geldim.
"Şşt kızım iyi misin? Sen uçmuşsun ya, hayır üstelik daha 26 yaşındasın gençsin, güzelsin, yahu üç çocuk annesisin diyorum ama sen bunadın mı kız?" diyerek karşımdaki sandalyeye oturdu.
"Ha ha ha asıl sen bunadın be! Ne olmuş yani düşünmekte mi suç?
"Suç! , suç tabii kızım bu yaşta ne düşünmesi? " derken önümdeki kurabiyelerden birini eline almış aman boşver gibisinden sallıyordu.
"İpek şu umursamaz kız havalarını bırak artık ya, kızım büyü artık biraz büyü. Yarın bir gün evleneceksin." diyerek aklının başına gelmesini sağlamaya çalıştım.
"İlk olarak ben çok havalı, umursamaz, çok talış mı tatlış sarışın,alımlı zarif ve 26 yaşında bir bayanım." eliyle bir dakika işareti yaptı suyu sanki elinden alacaklarmış gibi tek nefeste içti ve bardağı yerine koyup tekrar devam etti.
"İkinci olarak ne evlenmesi kızım ben böyle rahatım, Esma Sultan gibi başlama sende ya annemde tutturdu evde kaldın sen diye, sencede evde mi kaldım Esmeray? Ama doğruyu söyle tamam mı? Sonuçta en yakın arkadaşız diye yalan söyleme bana." deyip bana o küçük gözlerini kısarak ve kaşlarını çatarak baktı. Onun için çok önemli bir konu olduğu aslında belliydi ama belli etmemeye çalışıyordu.
Ben de birazcık abartmanın bir zararı olmayacağını düşünerekten "Aslında senden çok iyi bir eş olurdu ve de çok iyi bir anne yani sonuçta benim üçüzlerden de tecrübelisin onları nasıl sevdiğini bende biliyorum sende biliyorsun şimdi inkar etmemek lazım. Sonra artık eğlenmenin de bir sınırı olması gerekiyor, sonuçta okuyup mesleğini eline aldın, hep gece kulüplerinde gezerek vakit öldürerek geçmez hayat İpek." dedim. Bu söylediklerimin onu düşündürdüğünü ise bana " Aslında haklısın ya ben bunu bir düşüneyim" diyerek kanıtladı sonra sandalyesinde geriye doğru yaslandı.
"Esmeray beni düşünmede sen ne yapacaksın? Bak üzgün olduğunu biliyorum ama Aycan ve Aydan kız çocukları onlar en çok bir babaya ihtiyaç duyuyor. Aslında İlkay da çaktırmasa da o da çok istiyor bir babası olsun. Her gün görüyorum senin üzüldüğünü ama onlar kaldıramaz be kuzum onlar daha çocuk, bir gün babalarını bulduklarında eksik büyümenin hesabını soracaklar. Hem daha geçen hafta bu konu geldi gündeme" diyerek beni yine düşüncelerim de boğulmaya itti.
"Hiç hatırlatma ne olur? Hadi bir an önce gidelim de çocuklar beklemesin" diyerek ayağa kalktım. Aslında bu benim kaçış yolumdu ve bunu İpek de fark etmişti.
"Sorunlarını geçiştirerek bir yere varamazsın Esmeray!" diyerek kaçış yolumun olmadığını gösterdi.
"Acaba bizim canavarlar ne istiyecekler bakalım bu doğum günlerinde çok merak ediyorum." meraklı yeşil gözlerini bana çevirmiş bir yandan benimle konuşurken bir yandan da kabanının düğmelerini ilikliyordu.
"Bilemeyiz ki kuzum ben artık akışına bıraktım ne isterlerse onu yapmaya çalışıyorum."
"Hem ne hediye aldın ki? ya hiç de ipucu vermiyorsun." diyerek bana sitem etti.
Cüzdanımı çıkartıp bu pastanede yapmış olduğum doğum günü pastasının malzeme parasını öderken "Sana ne hediye aldığımı söylemiyorum İpek çünkü benim canavarlar iki duygu sömürüsü yapıyorlar sende onlara inanıp ne hediye aldığımı söylüyorsun. Bu her yıl oluyormuş ama ben bunu geçen yıl öğrendim hatamı anladım söylemiyeceğim bu yıl." dedim.
İpek şoku atlatıp "Ne yapayım dayanamıyorum onların üzülmelerine" dedi. Pastayı alıp ilerlerken bu sırada iyi günler dileyerek pastaneden ayrıldık.
**
Çocukları alıp eve geçtikten sonra çocuklar amcamla oyun oynarlarken bizde İpekle birlikte pastanın mumlarını yakıp sabah süslemiş olduğumuz geniş ve şuan hertarafının ışıl ışıl olduğu amcamın salonuna doğru yöneldik. İpek önden gidip ışıkları kapattı, ben de onun arkasından salona adım attım. Pastayı üçüzlerimin etrafında oturduğu kahve tonlarındaki masaya koyarken onların en içten gülüşlerini izledim. Aycan ile Aydan mavi ile yeşilin dans ettiği gözlerini bana sunmuş, İlkay ise babasının gözrenginin aynısı olan deniz mavisiyle bana O'nu hatırlatıyordu. Amcam, Esma Sultan ile birlikte alkış tutarken bizde İpekle birlikte İyi ki doğdunuz, iyi ki doğdunuz, iyi ki doğdunuz üçüzler diyerek onlara katıldık. İpek ışıkları açarken ben fotoğraf makinesini elime almış fotograf ve video çekiyordum. Makineyi İpek'e devrederken bende bir tanelerimin yanlarına geçip onlara "Hadi bir dilek tutun" diyerek üçüzlerimin gözlerinden okunan heyecanlarına ortak oldum. Biliyorum her yıl olduğu gibi bu yıl da ortak bir dileyecekler ve sesli şekilde dile getirecekler.
Ellerini birleştirip mumları üflerken beni attığım adımdan pişman ettirecek bir dilek dilediler.
"Bir Baba İstiyoruz!"
modal aç
modal aç
modal aç