@geceyarisiesintisi
|
Yemyeşil gözleriyle, etrafa korku dolu bir şekilde bakıyordu tanımadığı birinin kucağında minik kız. Herkesin sesi birbirine karışmıştı. Siren sesleri kulak tırmalıyordu. Polis ve ambulansın ışıkları zifiri karanlığı zar zor aydınlatıyordu.
Herkes endişeli, bir o kadar korkulu şekilde etrafta koşuşturuyordu. Olan biteni arkada şaşkınlıkla izliyordu komşular.
Polisler bir yandan, hemşireler bir yandan eve koşuyordu. Küçük kız ise sadece olanları izleyebiliyordu. Elinden gelen sadece buydu zaten, izlemek...
Daha sadece bir saat önce, annesi ve babası gözleri önünde öldürüldüğünde de tek yapabildiği izlemek olmuştu. Şimdi de elinden sadece izlemek geliyordu. Annesi ve babasının gitmesini izlemek...
Daha demin koştura koştura içeri giren hemşireler, şimdi ellerinde torbalarla ağır ağır çıkıyorlardı. Ellerinde ki torbalar ceset torbalarıydı. İçindekiler ise annesi ve babasıydı. Ama o ne olduğunu bilmediği için bir şey anlamadı.
Bugün sadece İlke'nin anne ve babası ölmemişti. Bugün İlke'de ölmüştü. Çünkü küçük bir çocuğun annesinin ve babasının ölmesi demek, o çocuğun neşesini öldürmek, sevgisini, öfkesini, duygularını öldürmek, en önemlisi ruhunu öldürmek demek. Ruhu ölen bir bedende, yaşayamaz zaten.
Belki daha çocuk olduğu için unutucağını zannedecekler, ancak İlke bunları asla unutmayacak. Hafızasını en derinlerine kazıyarak. Ve zamanı gelince en derinlerden çıkarıp hatırlayacak. İntikamını almak için çıkarıcak...
Artık İlke'nin elinden tutabileceği bir ailesi yoktu. Düşünce kaldıracağı, ağladığında yanında olacağı, en mutlu gününde yanında olacağı, en zor gününde ona destek olabileceği, korktuğu zaman sığınacağı, tutunabileceği bir dalı yoktu artık. Koca bir yokluktaydı...
Küçük bir çiçek solmuştu bugün, yanıp kül olmuştu. Ama kimsenin bilmediği bir şey vardı. O çiçek, küllerinden doğacaktı.
Tanımadığı kişinin kucağında olanları izlemeye devam etti İlke. Herkes birbiriyle bir şeyler konuşuyor, birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldıyordu. Hiç kimse susmuyordu. Sadece İlke susuyordu. Çünkü onun konuşacağı zaman şimdi değildi. Hiç konuşmadı. Sustu. Sadece konuşma zamanını bekledi. Zira konuşma zamanı geldiğinde, kimse onu susturamayacaktı.
Şimdi ölmüş olabilirdi, ancak bir gün dirilip gelecek ve anne babasının intikamını alacaktı. Çünkü o, düştüğünde kalkabilecek bir güçteydi. En önemlisi ise, o İlke Yaman'dı. Soyadı gibi Yaman ve Güçlü. Babasının aslan, annesinin güçlü kızı... İlke YAMAN.
|
0% |