@giz3mx0
|
Merhabalar, Kurgunun ilk bölümü ile geldim,iyi okumalarr. . . . -A yeter ama artık karar versen diyorum,beklemekten ağaç oldum. Aynada önce kendime sonrada 1 saattir zorla yanımda tuttuğum Çağlaya baktım. -İyi ki bir yardım et dedim geldiğinden beri söyleniyorsun. -İyide sen hiçbir şeyi beğenmiyorsun! Sana zorla bir şey giydirip aşağı sürükleyerek götürmek istiyorum.KAHVALTIYA GEÇ KALIYORUZ. -Tamam öyleyse üstümdekiler iyi diyelim.Hadi sen git ben geliyorum. -Peki öyleyse gidiyorum. O odadan çıktıktan sonra dönüp aynada kendime baktım.Üstümdeki elbiseyi şu şekilde özetleyebilirim;Koyu ama çok parlak olmayan renkte hafif eteği var.Kolları uzun ve önüm biraz açık olacak şekilde elbisenin üstünde zarif motifler var,omuzlarımdan arkaya salınmış bir tül ve bileklerim ile yakamdaki işlemeler elbiseyi tamamlıyor. Saçlarımı açık bırakıp üstünde küçük bir zümrüt olan kolyemi taktım boynuma ve odamdan çıkıp koridorda yavaşça ilerledim. O sırada yanımdan askerler geçti. Vay be ne akdar harika.. Gözüm takılı kalmıştı aniden birine çarptım. Bu..Şey yani adını bilmediğim görevli.Telaşla hafifçe eğildi önümde. -Kusura bakmayın prenses dikkatim kaçmış.iyisiniz değil mi? -Elbette iyiyim bir çarpma ile bir eşy olacak değil. -Anladım ha bu arada kahvaltıya geç kaldınız galiba. -Aman be ne kahvaltıymış aç değilim ben. Ufak sitemimden dolayı susmuştu,ama ne yani kahvaltı,kahvaltı,kahvaltı şu saat kurallarınada başlicam şimdi.Sanki saati geçince yemekler sofradan koştura koştura kaçıyor. Bazı görevliler bana garip garip bakıyordu,neden acaba? Yürümem,yüzümdeki ifade,söylenmem asla bi prensesin yapacağı şeyler değil. Umurumda değil baksınlar gözlerini mi bağlayim napim. Hem prenseslik sadece hepsindeki bir ön yargı,ben oyuncak bebek değilim insanım.Şu krallıkta zaten kadınlara karşı büyük bir ön yargı var.Ama ben o ön yargıyı kırmasını bilirim. Bahçeye indiğimde kahvaltı masasına ilerledim diğerlerini başımla selamlayıp masaya oturdum,5-10dk sonra yengem,yani kraliçe bana döndü. -Ahu kahvaltına engel olmak istemem kızım ama benimle bir yere gelir misin konuşmamız gerek. Haydaa bu ne şimdi. -Tamam geleyim. İkimiz masadan kalkıp arka bahçeye doğru ilerlediğimizde sorularım beni esir almıştı.Acaba beni asacaklar mı,sürgün mü edecekler a- yoksa askeriyeye öndericeklerse.Ay keşke keşkee. Arka bahçeye geldiğimizde herkes ve her şeyden uzaktık bir ağacın altına oturduk.Kraliçe yerde açmış güzeller güzeli narin bir çiçeği izlerken nihayet konuşmaya başladı. -Asena bu gün senin 18.baharın.Yanii artık büyük bir kızsın,şu güne kadar bana annenmişim gibi davrandın ikimizde içimizdeki boşluğu birbirimiz ile tamamladık. Benim için çok değerlisin şu güne kadar gördüğüm en güzel kızsın sen. Her ne kadar erkeksi huyun olsa ve beni çıldırtsanda seni seviyorum.Uzun lafın kısası benden 18.baharın için bir şey isteyebilirsin.Ne istiyorsan söyle lütfen. Vay be ne düşünüyormuş hakkımda,benden nefret ettiğini düşünüyordum gerçi birinden enfret etsen onu yzüne söylemezsin yani,en azından ben söylerdim yani.Yalan söyleyecek değilim. -Şey aslında ben şu güne kadar hep sarayda resmen pamuklar içinde büyüdüm ki ben çamurla oynamayı seven bir kızım. Alttan bir bakış attım ve sözüme devam ettim. -Çok güzel günler geçirdim gerçekten bana ailemin yokluğunu hiç hissettirmediğiniz için çok sağolun.Ama ben farklı bir şey isteyeceğim. -Farklı mı?Söyle bakalım neymiş. -yani hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum.Asker olmak yani..Bu yüzden beni Güneydeki akademiye gönderseniz.. Kraliçe birkaç dakika boyunca gözlerini yere dikip düşündü.Yüzünde en ufak duygu belirtisi yoktu.Bir anda neden böyle oldu ki bu kadın ya. -Ne yani ben seni özene bezene en harika temiz bir şekilde büyüttükten sonra,ülkenin en ağır eğitim bölgesine mi gitmek istiyorsun?Rütbeli biri mi olmak istiyordun cidden.Sarayda huzurla yaşamak varken? -18 yıldır kendimi belli etmedim mi? -Yo yo çok belli ettin ama yani,emin misin? -Evet aslında gücü elimde tutmayı isterdim. Kraliçe elbisesinin eteklerinden tutup ayağa kalktı ve yüzünü bana dönmeden. -Bu isteğini düşünüp güneş batmadan sana haber vereceğim. Sonra ise gitti. neden güneş batmadan?Bu kadın ne söylese 'güneş batmadan' Bırak da bir gün şu güneş batsın. Yere uzanıp masmavi gökyüzünü izledim ve düşüncelerime daldım.. **Kral-Kraliçe arasında** -Ne demek asker olmak istiyor ha? -Bende bilmiyorum ama Ahuyu bilirsin inadı inat.Sözünden dönmez. -Nereden çıktı ki aniden bu saçmalık. -Bende anlamıyorum.Sarayda huzurla yaşaamk varken neden böyle bir şeyi seçti. -Başımıza iş açabilir,olmaz. -Hadi ama o inat başı kız asker olupta napacak. Kral öfkeyle kraliçeye döndü? -Ne mi yapabilir?HERŞEYİ YAPABİLİR. -Öyleyse git onu ikna et,saraydan bile kaaçr o. -Off **** -AHU! Bir anda tepemde karga gibi dikilen Çağlayı görünce yüreğim ağzıma gelmedi değil. -Off ne var be. -Sen kahvaltıda nerelerdeydin niye kaçtın söyle çabuk yoksa seni 2 kaşık şerbette boğarım. -Of ne şerbetii,hiç sevmem. -Sus Allah aşkına Ahu sen ağzının tadını bilmiyorsun. -Ha sen çok biliyorsun? Çağla da yanıma uzandı -Elbette biliyorum,neyse soruma cevap ver. -Ne sorusu Çağla? -Kahvaltıda kraliçe ile neden gittiniz. -18. yaşıma girdim diye ne istediğimi sordu. -ee? -Söyledim ve verdiği cevap ''Güneş batmadan haber veririm.'' -Bıktım şu cevaptan vallahi Ahu. -Sen birde bana sor. -Amaan neyse hadi gel nehir kenarına gidip biraz kafa dinleyelim. -Olurr hadi gidelim. Küçükken olduğu gibi yeniden en çok zaman geçirdiğimiz nehir kenarına geldik suyun kenarına oturup ayakkabılarımızı çıkardık,soğuk ve coşkulu akan nehire ayaklarımızı indirdik. Suya değdiğim an yeniden uyanmış gibi soğuk su etki etti. Etrafımızdaki papatyalardan birini koparıp Çağlanın saçına taktım. -Ay ne güzel yakıştı Çağlama. Küçük kızlar gibi mutlulukla ellerini çırpıp bana sıkı sıkı sarıldı. -YAA AHUMM İYİKİ VARSINN -Teşekkür ederim sende iyi ki varsın. Yarım saat öyle oyalandıktan sonra sudan çıktık ve ağacın altında oturup sohbet etmeye başladık.Çağla konuştuğu sırada nehirin karşı tarafında ağaçların arasında bir silüet gördüm ne olduğunu pek anlayamadım.Sonra ise ortadan kayboldu. -Ya dinliyor musun sen beni ya. -Ha ne evet,evet dinliyorum. -Beni dinlemediğine tam inandım var ya. -Ne? -Bir şey anlatmadım Ahu. -Eh-... -Neyin var bakiim -Hiç bir şey gördüm sadece ama hemen kayboldu. -Bir hayvan falandır boşver. -Olabilir. -Aaaa hadi gidip meyve toplayalım ilerideki bahçeden. -Yok üşendim gidemem. -Ya hadi gidelim. İtiraz ederek omzumu silktim -AHU SENİ SÜRÜKLEYEREK GÖTÜRÜRÜM. -Canıma gasp ediyorlar diye bağırırım anında askerler yanımızda biter. Hayretler içinde yüzüme baktı. -Ya şu inadın beni şekilden şekile geçiriyor.Resmen hayatım üzerine oynuyor ya ooof. Daha fazla dayanmayıp gülmeye başladım ve sonrada nedensizce belkide 10 dakika boyunca boş boş güldük.. ben tam gülmeyi durduruyorum o gülünce yine gülüyorum..Ah şu döngü yokmu.. Tamamen amaçsızdı ama işte bizde böyleyiz. . . . Bu bölümde de değişiklik sıkıntı varsa yaptım yorum yapın düzeltelim. |
0% |