Yeni Üyelik
3.
Bölüm

İlk Karşılaşma

@gizemnurw

Kapının Açılmasıyla kapıya doğru baktı ve gelen annemdi,annem gülerek babamın yanına geldi ve beni süzerek konuşmaya başladı;

"Ah canım kocam burda olduğunu bilmiyordum ama telefon geldi sana ofisimizden,seni bekliyor aşağıda telefonda kocacım"dedi iğrenç bir tavırla.

"Tamam ben hemen aşağıya iniyorum karıcım" dedi gülen yüzüyle,babam odadan çıktıktan sonra hemen Annem bana dönerek hafif bir bilmişlik tavrıyla.

"Hayatını kurtardım canım teşekkür etmelisin" üzerime doğru gelerek,kulağıma yaklaştı ve fısıtıyla "daha önce yaşadığını yaşatabilirdim"dedi.Umarım anlamışsındır diyerek odamdan çıkarak kapıyı tekrardan kilitledi.

Kendime gelerek pembe yatağımdan kalktım ve odamdaki lavaboya doğru ilerledim,lavabo pencerenin sağındaki kapıdaydı. Lavaboya girdim,aynada kendimi görünce ne kadar korktuğumu bir kez daha anladım,musluğu açıp yüzüme buz gibi bir su çarptım bir süre bu hareketi tekrarladım, kendime gelene kadar.Kendimi biraz daha iyi hissedince hemen yatağıma geri döndüm ve masamın üzerindeki sülahiden barbieli bardağıma su doldurup hızlıca içtim.

Şu anda kendimi daha iyi hissediyordum korkuyordum bir daha gelmesinden babamın, o yüzden uyuyacaktım...

Sizcede tuhaf değil mi dostlarım,bir kızın babası yüzünden uyuması. Maalesef herkes gibi bende doğarken ailemi seçemedim zaten seçseydim böyle bir aileyi seçmezdim.Özelliklede böyle bir babayı...

Pembe yatağıma uzanarak sadece uymayı diledim.

(Bir Hafta Sonra)

Gözlerimi açtığımda güneş ışıkları yatağımın olduğu yöne doğru geliyordu,sabah olduğunu anlayarak yatağımdan kalktım.Bu kez yatağımdan heycanla kalkmıştım çünkü bugün odamdaki son günümdü,hızlıca oyalanmadan pembe yatağımı düzenledim daha sonra lavaboya girdim,ihtiyaçlarımı gidererek yine dünkü gibi yüzümü buz gibi suyla yıkadım.


Tekrar odama döndüğümde zaten çok geçmeden kapımın kiliti açıldı.Her zamanki gibi sabahları gelen Nurdan'dı,Beni görür görmez tek nefeste

"Küçük Hanım babanız sizi aşağıda bekliyor,hızlıca giyinin ve aşağıya inin yoksa..."diyebildi son nefesiyle.

Onu karşımda böyle görünce bende paniklemiştim"yoksa ne Nurdan abla,yoksa ne?" Diyebildim.

Tekrardan derin bir nefes alarak devam etti konuşmasına, "yoksa babanız beni işten çıkaracak,sabahtan beridir sizi soruyor" diyebildi sonra hızlıca odadan çıktı.

Derin bir nefes aldım önemsiz bir konu olduğunu anlayınca, ben daha farklı şeyler düşünmüştüm.

Babam her zaman beni yanına çağırdığında Nurdana "Eğer hızlı çağırmazsan işine son veririm,hızlı ol" diyor Nurdan'da her zaman bu kelimeye inanıyor, ama niyese bügun daha farklıydı ilk defa böyle oluyordu.

Bende daha fazla oyalanmayarak siyah dar kot pantolonumu ve üzerime kırmızı t-shirt giyerek odamdan çıktım. Merdivenlerde inerken kalbim o kadar hızlı atıyordu ki resmen durmak üzereydi,merdivenleri tek tek indim ve seslerin misafir odasından geldiğini anladım,kapıya doğru yaklaşarak anlamaya çalıştım neden beni buraya çağırdıklarını.

içeriden sadece kahkaha sesleri geliyordu...

Tam odama çıkmak için merdivenlere doğru yönelicektim ki,misafir odasının kapısı açıldı ve babam beni görünce büyük mutlulukla "Aaa hoşgeldin kızım,gel yavrum şöyle içeri" dedi.

Misafir odasının içine girince karşımda önce annemi sonra da daha önce hiç görmediğim bir çocuk vardı,babam şaşırıp ayakta kalmamı anlamış olacak ki bana doğru "gel cici kızım otur şöyle yanıma" öyle içten söylemişti ki yanına oturdum. Şu anda tam karşımda uzun boylu, siyah saçlı,ela gözlü bir çocuk oturuyordu,babamla şu karşımdaki çocuk uzun uzun konuştular konuştuklarının çoğunu anlayamadım. Sanırım karşımdaki çocuğa dikkatli bakmamdan olacaktı bu durum.Babam yine benim anlamadığımı fark edip bana doğru dönerek;

"Uzun lafın kısası cici kızım,Arda artık senin şöforun. Seni nereye gitmek istersen o götürecek." Dedi gülümsemeyle.

Çok şaşırmıştım çünkü babam bırakın bana şöfor tutmayı odamdan bile çıkarmazdı.

Annem yine her zamanki gibi boğazını temizleyerek bütün dikkatleri kendi üzerine toplayarak büyük bir gülümseme saçtı etrafa,itici bir gülümsemeydi bu.

"Babası bence kızımız bugün şoförüyle bir yerlere gitsinler, hem tanışırlar Hakancım" dedi imalı bir şekilde.

Babam ayağa kalkarak "anneni duydun cici kızım"dedi ve misafir odasından çıktılar.

Oda da sadece ben ve Arda vardık,arada baya uzun bir sessizlik oluştu,Arda denen çocuk dayanamamış olmalı ki hafif bir gülümsemeyle konuşmaya başladı;

"Eee evett,kendini tanıt bakalım"dedi.

"Ben Nida,Nida Aydın 15 yaşındayım,Konyada yaşıyorum"diyebildim,ah aptal kafam zaten şu anda konyadasınız ya bu detaya gerek yoktu sanırım.yüzüm oldukça kızarmıştı.

Arda bunu anlamış olmalıydı ki kendini tanıtmaya başladı; "Bende Arda,17 yaşındayım" dedi ve kısa bir seslikten sonra sırıtarak "ne tesadüf ki bende konyada yaşıyorum"dedi kıs kıs gülerek.

"ya dalga geçme heycandan söylemişim işte"

"Ee tabi benim gibi yakışıklı olunca karşında aklın karışır"dedi.

"Bir dakika ben az önce düşünmemiş miydim onu"dedim kekeleyerek.

Arda denen çocuk bir anda kahkaha atarak "Hayır canım dışından söyledin"dedi.

Şaşırarak ve tepkimi koymaya çalışarak "Canım mı?"diyebildim.​Neden canım demişti ki?,bana karşı bir şeyler mi hissediyordu?yoksa dalga mı geçmişti?.Aklıma türlü türlü şeyler geliyordu...

Arda bir anda "çok kasma lafın gelişi, hem kızlar hoşlanır böyle kelimelerden sana noldu anlamadım,yüzün kıpkırmızı"dedi.

İlk defa yüzümün kızardığını biri bana söylemişti...

Bu çok karmaşık bir duyguydu...

Bütün duygularımdan sıyrılarak "ben senin o bildiğin yapmacık olan kızlardan değilim" dedim,utançla.

"Dedim ya Nidacım çok kasma diye" biraz düşündükten sonra "pardon Nida Hanım"diye düzeltti.

Tekrardan araya sessizlik girmişti...

Ama bu sessizlik kapının Açılmasıyla yarıya bölündü,gelen Nurdan'dı elindeki tepside iki tane limonata vardı,kapıyı geri kapatarak ilk önce bana uzattı limonatayı,nazikçe Hayır anlamında salladım başımı, Ben almayınca Ardaya sordu. Arda kasılmış olmalıydı ki ayağa kalkarak bana baktı.

"Çok teşekkür ederim ablacım,bizde tam dışarı çıkıyorduk" dedi ve odanın kapısına doğru yöneldi,bende arkasından hızlıca çıktım. Ben misafir odasından çıkarken Arda çoktan beyaz spor ayakkabısını giymişti bile,bende kahverengi ayakkabı dolabını açarak siyah spor ayakkabımı çıkardım.

Yaz aylarıydı ve oldukça hava sıcak oluyordu ama bügun biraz daha serindi.

Evden ayrılarak arabaya doğru ilerledik.Benim bir adım önümde Arda yürüyordu,arabaya yaklaşınca hemen arabanın ön kapısını açarak "Buyrun Nida Hanım" dedi.

Yüzüne biraz baktıktan sonra hızlıca arabanın arka kapısını açıp oturdum,Arda bu tavrımı anlamamıştı o da hemen şöfor koltuğuna yerleşerek dikiz aynasından bana bakarak,

"Nereye gidelim?"diye bir soru yöneltti

Bügun hava oldukça güzeldi Yıldızlar da oldukça yakında gibiydi ve hiç tereddüt etmeden "Yıldızları görebileceğimiz bir yere gidelim"dedim gökyüzüne bakmaya devam ederek.

Arda afallamış bir şekilde "Nasıl?"diyebildi.

Dediğimi tekte anlamaması sinirlendirmişti,"neyi anlamadın Arda"dedim,dikiz aynasından afallamış yüzüyle hâlâ bana doğru bakıyordu.Derin bir nefes alarak tekrardan cümlemi tekrar ettim "Yıldızları görebileceğimiz bir yere gidelim" ​dedim.

Arda tekrardan tek düze bir sesle "Tamam tamam" dedi ve arabayı çalıştırdı,bir süre sessizce ilerledik daha sonra yine sessizliği Arda bölmüştü.

"Kusura bakmayın Nida Hanım,başka kızlar-..."

Diyeceği sırada lafını bölerek bir kaşım havada dik dik Ardaya bakarak konuştum;

"Daha önce sana diğer kızlar gibi olmadığımı söylemiştim Arda"

Sanırım biraz yüksek sesle söylemiş olmalıydım ki "haklısınız Nida Hanım"diyebildi.

Gideceğimiz yere gidene kadar hiç konuşmadık...

Sonunda araba durmuştu,arabadan dışarı bakarak neresi olduğunu anlamaya çalıştım ama anlamadım çünkü hayatım boyunca hiç dışarı çıkmamıştım...

Arda kapımı açarak arabadan inmemi sağladı,sonra ellerini iki yana açarak derin bir nefes aldı,bana dönerek önümüzdeki manzarayı gösterdi "hoşgeldiniz Nida Hanım Selçuklu Sehir tepesine" dedi.Hafif bir tebessümle "hoşbuldumm koca manzara ve şu anda üzerimde durduğum tepe" dedim gülerek.Arda'da güldüğünü belli etmemeye çalışarak tekrar arabaya doğru yöneldi.

"Nereye gidiyorsun?"diye sordum hızlıca.Ah sanane kızım be Nida az dur ya diye söylendim hemen kendi kendime.

Bana çaktırmadan bakmaya çalışarak,"merak etme seni terk etmiyorum"dedi.Ve arabadan iki tane siyah sandalye çıkardı,ikisinide hemen hızlıca kurdu ve oturmamı istedi.

Bir süre yine sessizlik oldu ikimiz arasında,bu kez bu sessizliği bölecek kimse yoktu...

Sadece ikimizde gökyüzüne odaklanmıştık...

Arda uzun sessizliği bölerek "Beni daha iyi tanıman için istersen biraz kendi hayatımdan ve geçmişimden bahsedeyim"dedi,şaşırmıştım.Başımı evet anlamında sallayarak konuşmasını sağladım.

Arda boğazını temizleyerek konuşmaya başladı "Aslında bende senin gibiyim yani ailesi tarafından umursanmayan bir çocuktum bende,annem sürekli cezalar verirdi,sürekli bana karşı doldururdu babamı,babamda tüm siniriyle..." gözlerinden akan yaşlarla konuşması yarım kalmıştı,onu daha fazla zorlamayarak hafif bir şekilde ona döndüm.o da bana döndüğünde birbirimize aşırı yakındık.

Gözyaşlarını elimle sildim ve fısıltıyla "Seni çok iyi anlıyorum bende aynı durumu yaşıyorum, ama bak kimse yok artık bir işin bile var" dedim,göz yaşları arasında, ela gözleriyle benim gözlerimin içine baktı ve kuru olan dudaklarını ıslattı.Dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı;

"Nida işim bildiğin gibi bir iş değil"

"Nasıl yani"diyebildim hayretler içinde.

"Evet şöforlük benim işim ama paramı doğru düzgün vermiyorlar,parayı felan da boş verdim, doğru düzgün kalacak bir evim dahi yok"dedi gözyaşları içinde.

Ne yapacağımı bilemeyerek "Tamam sakin ol,babamla konuşuruz ve bizim evde kalırsın"diyebildim.üzülmesini istemiyordum,başını tamam anlamında salladı,ağladığından dolayı konuşamıyor olmalıydı,onu daha fazla zorlamayarak bende sustum.

Ardaya güvenmeli miydim bilmiyordum,ama ona ısınmaya başlamıştım...

(Arda'nın Anlatımıyla)

Anlattıklarıma oldukça üzülmüştü ama hayat oyunlarla doluydu.kimseye güvenmiyeceğini öğrenememiş olmalıydı,ama ben yıllar önce öğrenmiştim...

Onu ancak ailesinden vurarak kendime güvendirebilirdim.

(Nida'nın Anlatımıyla)

Uzun bir sessizliğin ardından bir anda yağmur damlaları saçlarımı ıslattı,arda konuşmaya çalışarak "gidelim mi?"dedi. Ben ise ayağa kalkarak yağmurun altında ıslanmaya başladım,arda hasta olursun yapma desede,onu dinlemedim.Arda sinirlenerek "Beni dinlemiyorsun ne de olsa,ben arabadayım"dedi.

Ben ise yaz yağmurunun altında öylece ıslandım...

Temmuz yağmurlarını oldukça çok seviyordum,ıslatıyordu ama üşütmüyordu...

Kaç saat,kaç dakika kaldığımı bilmiyordum bu yağmurun altında,ama hemen kendime gelerek arabanın içinde olan Ardaya baktım.Oldukça uykusu gelmişti,Ardayı görünce benim de uykumun geldiğini anladım hemen arabanın yanına giderek ön koltuğa oturdum.Uykulu gözlerimin arasından Ardaya bakmaya çalışarak "Gidelim eve" diyebildim,sonra uyuya kalmışım ıslak bir şekilde arabanın içinde.

Gözlerimi araladığımda hâlâ arabadaydım,uykulu gözlerle etrafı incelerken sanırım eve gelmiştik bile.Birisi kapımı açtı ve beni kucaklayarak eve götürdü,uykulu olduğumdan kim olduğunu görememiştim ama Arda olmalıydı,evet Arda olmalıydı.

Gözlerimi açtığımda her zamanki pembe yatağımda uyanmamıştım,burası bambaşka bir yerdi,kimin evi acaba? Diye düşünürken.Kapının tıklatılması bütün düşüncelerimi böldü.

Neredeydim?,kapıdaki olan kişi kimdi?,babamın oyunu muydu?...


-Bölüm sonu-

Devam edecek...


Loading...
0%