@gmhikaye2017gmail.
|
"Pardon beyefendi biz Kafe’yi kapattık.” Adam bana dönerek “ Biliyorum kapattığınızı sen işe yeni başlayan kız olmalısın.” Kimdi şimdi bu “Evet de siz kimsiniz?” adam etrafa bakarak “ ben Erdem Sarpoğlu, bu kafe’ninsahibiyim.” Nasıl yani ben şimdi kimsenin tanımadığı patronumu ilk günümde tanımış mıydım? “Ben de Beyza Atalay aslında Şefim ama tecrübem olmadığı için garsonluk yapıyorum” Erdem Bey dikkatlice dinliyordu “ Bak Beyza tanıştığama memnun oldum ama beni gördüğünü ve tanıdığını kimseye söyleme çünkü ben bu Kafe’ye üç - dört günde bir müşteri gibi geliyorum çalışanlarımı gözlemliyorum. Esra ve Emre seni de rahatsız etti mi? Genelde kimseyle anlaşamazlar da.” resmen gizemli patronumla konuşuyordum. “ Maalesef biraz ettiler ama halletim ben. Bu arada ben sizi görmedim benim için hala gizemli bir patronsunuz ErdemBey” gülümseyip “Anlaştık o zaman hadi sen çık geç oldu. İyi akşamlar Beyza.” Ben de gülümseyip “İyi akşamlar Erdem Bey.”
Konuşmadan sonra dükkandan çıkarak evime doğru gittim. Evime geldiğimde kendimi mutfağa attım çok acıkmıştım. Hemen bir makarna yaptım yanına da biraz yoğurt alıp kendimi koltuğa attım. Telefonuma gelen bildirim ile telefonumu elime aldım. Bildirimin banka hesabımdan geldiğini görmüştüm. Hemen banka hesabımdan gelen bildirime tıkladım. “Er*** Sa****** tarafından hesabınıza 20.000 TL yatırılmıştır.” Bugün talep ve şikayet kutusuna avans istediğime dair bir talep yazısı atmıştım. Yarın ilk iş üç aylık kiramı ödemekti. Makarnamı yedikten sonra üstümü değiştirip kendinimiilk defa rahat bir kafa ile uykuya teslim etmiştim.
Ertesi sabah uyandığımda saatin oldukça erken olduğunu farketmemle “biraz daha mı uyusam?” diye düşünsem de uykuda kalıp geç kalma riskini almamak için uyumadım. Yatağımı hızlıca toplayıp mutfağa geçtiğimde düğmeye bassam da ışığın yanmadığını farkettim. Evet, sonunda ödeyemediğim elektrik faturası yüzünden elektriğimi kesmişlerdi. Şuan için sıkıntı yoktu ama akşam kesinlikle sıkıntı olacaktı. Bunu düşünmeyi sonraya erteleyerek kahvaltı hazırladım. Biraz yavaş ve düşünceli geçen kahvaltımdan sonra hazırlanmam uzun sürmedi. Kafenin açılmasına 10 dakika vardı, kahvaltıda fazla oyalanmış olmalıyım ki aceleyle evden çıktım. Zaten evime yakın olan kafeye vardığımda kafeyi açan Esra ile karşılaşmak yapabileceğim en beter başlangıçtı. Ağzındaki sakızı ses çıkara çıkara çiğnerken bana yan bir bakış atmasını görmezden geldim ve içeri girerken samimiyetsiz “Günaydın” söylemine aynı samimiyetsizlikle karşılık verdim, onunla kavga ederek günümü beter etmeye niyetim yoktu.
O da modunda olmayacak ki personel odasına giderken bana laf atmadı, işime gelirdi. Biraz oyalanıp sandalye ve masaları düzelttim, onun üniformayla oradan çıktığını gördükten sonra ben de gidip üniformamı giydim. Geri döndüğümde Esra’nın yeni gelmiş Emre ile konuştuğunu gördüm. Emre memnuniyetsiz bir sesle Esra’ya “Sana da uyarı mesajı geldi mi?” diye soruyordu. Esra ise oldukça düşünceli bir halde “Evet, Erdem Bey’in mail hesabından mesaj geldi. Sana da gelmiş bana da, bize özel olamaz değil mi?” Emre düşünceli bir halde kafasını kaşırken oldukça sesli konuştuklarından dolayı ister istemez konuşmalarına kulak misafiri olan bana döndü. “Şşt yeni, sana da mesaj geldi mi?” Samimiyetsiz suratına bakarken elimdeki süpürgeyi kenara bıraktım. “Hayır, belli ki davranışlarınıza çeki düzen vermeniz gerektiğini düşünen tek kişi değilim.” Esra abartılı bir tavırla gözlerini devirirken “Senden mi öğreneceğiz nasıl davranacağımızı? Öğretebiliryorsan gel de öğret” gittikçe agresif bir hale geldiğini farkeder etmez kapıdan yeni girmiş müşteriyi işaret ettim. “Hadi ama mahalle kavgası yapmayacağız değil mi? İnsanlar buranın elit bir mekanolduğunu düşünüyor bu imajı bozmamalıyız, yoksa uyarıdan fazlasını alırsın, biliyorsun.” Müşteri her an saldıracak gibi duran Esra’ya bakarken Esra dişlerini sıkarak bana bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Gözlerimi devirip müşterinin yanına gittim. “Siz onun kusuruna bakmayın efendim, modunda değil. Ne isterdiniz?” Müşteri samimi gülümsememe aynı şekilde karşılık verip bir latte ve bir çikolatalı pasta siparişi verdi. Latteyi yapmak için kasa arkasına giderken Esra’yı sakinleştirmeye çalışan Emre’ye seslendim. “Üniformanı giy de pastayı ayarla Emre, müşteri bekliyor.” Konu iş olunca karşı gelemeyeceğini bildiğinden hızlıca onaylayıp personel odasına gitti. Birkaç dakikanın ardından ben latteyi hazırlamıştım. Emre de gelip pastayı tabağa koyarken birkaç müşterinin daha geldiğini farkettim.
Tabi ya bugün pazardı, bu yoğunluğun tek mantıklı açıklaması bu olabilirdi. Pazar kahvaltısı yapmaya gelen aileler, haftasonunu buluşmak için fırsat bilen arkadaş grupları ve kafenin müdavimi olduklarını Derya’dan duyduğum birkaç müşteri… Kesinlikle desteğe ihtiyacımız vardı ve Esra hala orada müşteri gibi oturuyordu. Sinirle iç çekip hızlıca siparişleri aldım. Ben aceleyle sipariş edilen kahveleri hazırlarken Derya kafenin yolunu sonunda bulabilmiş olacak ki gergince gülümseyerek “Günaydın, bugün de geç kaldım biliyorum çok üzgünüm- onu alayım ben” elimdeki tepsiyi alırken siparişi veren müşteriye götürdü. Sorun yok, en azından bir kişi daha gelmişti ve üstünden gelemeyeceğimiz bir şey değildi. Konuşmaya vakit olmadığından Derya döndüğünde ufak bir gülümseme ile mahcup bakışlarına karşılık verdim ve kenardaki pastayı dilimlerken o da içecekleri hazırladı. Emre bile hiçbir müşteriyi bekletmemek için çalışırken Esra benim olduğum tarafa ters ters bakıyordu. O an farkettim ki Esra’ya da bakan biri vardı ve o kesinlikle beklemediğim Erdem Bey’di. Dün akşam dediği gibi müşteri gibi gelmişti, Esra’nın müşteri gibi durmasından memnun olmayacak ki ona düşünceli bir bakışla bakıyordu. Bölüm sonu. Yorum atar oy verirseniz bizi mutlu edersiniz:) |
0% |