Sustum işte,
Her şeyi ardıma bırakarak.
Yosun tutmuş dingin suların,
Ağır, ağır dibine çekilen,
Kum taneleri gibiyim.
Öyle yalnız ve karanlık ,
Sessizce uzaklaştım senden.
Kazanılması imkansız bir savaşa,
Esir düştü vuslattan yaralı sevdam.
Pas tutmuş demir parmaklıkların,
Kimsesizliğine, sensizliğine,
Ve hasretine mahkum ettim kendimi.
Yüreğim kanatları kırık bir kuş gibi,
Çekildim kuytulara son bir çırpınışla,
Senli hayallere dalıyor gözlerim,
İzahına lâl olmuş, muzdarip ahvalim,
Ayak parmaklarım su dolu kabarcık
Mecali kalmadı adımlarımın
Ne kadar uzaksın,
Ve ne kadar anlaşılmaz.
Bir demir balyoz iner gibi
Örselendi içimin sızlayan ağrıları
Sessizliğin içimde kopan fırtınalarına
Teslim ettim bu gece düşlerimi
Bu gece,
Ne varsa heybemde,
Bir, bir savurdum sitemlere
Sustum işte,
Bir karanlığın seyrin de.
Birazdan bulutlar iner pencereme
Gök yüzü haykırır,
Bir yıldırım saplanırcasına
Düşer yüreğimin orta yerine
Birazdan gamlanır gönlüm
Ve sağanak bir yağmur
Sel olur akar gözlerime..
Ben geçmişi karanlık bir gölgeyim
Hani yüz bulsam kendimden
Utanmasam yaşını almış kimliğimden
Adını söylemeye utanır dilim
Biliyorum, kelimeler yetersiz,
Öyle uzaksın ki sözlerime,
Sayfalar dolusu da anlatsam
Değişmeyecek bahtıma düşenler
İnsan nasibi kadar yaşar belki
Nasibi kadar sever.
Kapansam secdelere,
Seni anlatsam her halimi bilene.
Dilimden dökülen dualara,
Gönlümden geçenlere yazsam,
Sensizliğe hükmedilmiş alın yazıma
Yazar mıydı Rabbim de seni
Nasibim kadar sever miydin beni