Siz: Tam üç saat on bir dakika oldu. Ve on ikinci dakikaya girmek üzereyiz.

Avukat Bey: Neyi sayıyorsun?”

Siz: İşte, bitti. On ikinci dakikaya girmemize izin vermedin.

Avukat Bey: Neyin hesabı bu?

Siz: Telefonuna bakmadığın sürenin.

Avukat Bey: Duruşmadaydım.

Siz: Vay… Cübbe ne de yakışmıştır.

Avukat Bey: Sana niye hesap veriyorum, ben?

Siz: Belki de mesajlarım hoşuna kaçmaya başlamıştır.

Avukat Bey: Saçmalık.

Siz: Asıl saçmalık, senin benim dikkatimi fena halde çekiyor olman.

Avukat Bey: Niye benimle konuşuyorsun? Amacın ne? Gelecekten geldiysen gidip Dünya’yı istila falan etsene.

Siz: Gelecekten geldim dedim, uzaylıyım demedim. Herkes kendi ekmeğinin peşine düşsün; adamların işine burnumu sokmak istemem, anlıyor musun?

Avukat Bey: Bak, senin canını yakarım.

Siz: Hımm… Nasıl da ilgi uyandırıcı bir tehdit… Keşke canımı yaksan.

Avukat Bey: Dalga geçtiğimi mi sanıyorsun?

Siz: Hayır, seninle çok ciddi konuşuyorum.

Avukat Bey: Ben, avukatım.

Siz: Biliyorum. Bilkent Üniversitesi, 2019.

Avukat Bey: Abi, sen misin?

Siz: Abin, yengeni aldatmakla meşgul. Sana eşek şakası yapmakla zaman kaybetmez.

Avukat Bey: Sen… Ne?

Siz: Gerçekler acıtıyor, değil mi, Avukat Bey?