@hestiamy
|
"Hadi çıkalım artık, burası beni bastı." Aşkın sabırsızlıkla ayaklandığında çantamı toparlayıp koluna girdim. "Gidelim." test sonuçlarından bir şey çıkmadığı için kafasının pansumanını yaptırıp gidebileceğimizi söylediler ve biz de öyle yaptık. "Arabamıza gidelim aşkım!" Aşkın sanki bir saat önce ayılıp bayılan o değilmiş gibi enerjikti. Nedenini biliyordum. Arabaya bindiğimizde geriye yaslanıp derin bir nefes aldım. "Alex nerede aşkım?" aklıma tatlı mı tatlı minik ballı kurabiyem gelmişti. Onu terk etmiştim adeta. "Bakıcısı var, bizim evde." "Onu gidince öpeceğim, sarılacağım." "Başka bir erkeğe sarılabilmen için bugün benimle ilgilenmelisin." "O bir kedi ama olsun ben seninle ilgileneceğim-" tam Aşkın'ı öpeceğim sırada telefona gelen bildirimi gördüğüm an sustum ve telefonuma sarıldım. "Ne oldu aşkım?" haliyle endişelenmişti. Haklıydı da. "Aşkın Akyol gönderi atmış." o, telefonu elimden almaya çalışırken ben çoktan bildirime tıklamıştım. ●
"Aşkın, bu gönderileri kim atıyor Allah aşkına? Benim ona söylemek istediğim bir şeyler var." "Çiçek bunda sadece saat ve kolum var, ne gibi bir sorun yarattı sana tam olarak?" Aşkın anlam veremez bir şekilde bana bakıyordu. "Doğru... Ama senin her halin iyi. Ondan dolayı galiba." "Yaa, öyle mi?" bana gülerek yaklaştığında geri çekildim ama koltuğa gömülmekten başka bir işime yaramadı. Aşkın dudakları dudaklarıma değecek kadar yaklaştı. "Öyle." dudaklarını bana bastırdığında istemesem de büyük bir hazla geri çekildim. "Aşkın, burada olmaz." Aşkın beni dinlemeyip öpmeye devam etmişti. Bu beni yoldan çıkaracak şeydi ama yarın kendimizi magazinin baş sayfası olarak görmek istemiyorsak durmalıydık. "Aşkın, tamam. Bu şekilde olmaz." sonunda itirazlarım işe yaramış olacak ki beni bırakmıştı. "Öyleyse, gidelim." birden gaza yüklendiğinde hızla kalkış yapıp otoparktan çıktık. "Müzik açayım bari." buralara sık sık gelmediğim için yolumuzun ne kadar uzun olduğunu kestiremedim. Sıkılmamak için müzik açtım. Aslında şarkıyı Aşkın için açmıştım. Bu gece geliyorsun mazeretin yok Marşla yürüyorsun bahanen çok Bana yine baldan tatlı geliyorsun... Şarkıyı söylerken Aşkın'a yaptığım cilveyle tüm dişil enerjimi harcamıştım. "Bu performansı şampiyon olduğumuz zaman sahada da bekliyorum. Çünkü bu şarkı çalacak." bazenleri şampiyon olup Aşkın'ın bu şarkıyla her yeri inlettiğini hayal ediyordum yalan yok. Yakışırdı da aşkıma. Neredesin aşkım? Şarkının nakaratında soruları ben, cevapları Aşkın veriyordu. Buradayım aşkım! Coşkuyla söylediğinde güldüm. Uzun bir süre sonra Aşkın ile olmak o kadar iyi gelmişti ki... Onu o kadar çok özlemiştim ki. Yol boyunca şarkılar söyleyip gülmüştük. Umarım hiç bu gülüşümüz kaybetmezdik. Bir otele vardığımızda Efdal Doğan beni arıyordu. "Aşkın, menajerin arıyor." Aşkın'a anlam veremez bir biçimde baktığımda ceplerini kontrol etti. "Aa, benim telefonum nerede?" "Ne bileyim ben?" telefonu açıp hoparlöre verdiğimde Aşkın kafasını geriye yatırıp gözlerini kapattı. Anlaşılan azar vakti gelmişti. "Mercan Hanım?" "Evet? Anladığım kadarıyla Aşkın'a ulaşamamışsınız." "Çünkü telefonu şu an benim elimde duruyor. Durumu nasıl, iyi mi?" "İyi iyi, otele geçtik bile." Aşkın arkadan ne yaptın diye fısıldayıp saçlarını çekiştirirken ben ne dediğimi anlayamadım. "Sizi otelde göremiyorum? Aşkın'ın odası da boş ama..." Eyvah. Aşkın beni başka bir yere getirmişti ve şu an ifşa olmuştuk. "Abi ben o oteli beğenmedim. Ondan başka oteldeyiz biz." Aşkın birden sazan gibi atlayıp mantıksız fikrini menajerine sununca adam da bir şey diyemedi ve boğazını temizleyip onayladı. "Tamam. Yarın görüşmemiz lazım." "Neden ki?" "Onur kırıcı, spor ahlakına ve sportmenliğe aykırı hareketten şikayet etmişler seni çünkü." "Ha ondan. ABİ BİR DAKİKA!" Aşkın yerinde doğrulup bağırınca beni de korkutmuştu. "Evet Aşkın, jeton düştü değil mi? Şampiyonluğu ellerinle verdin. Taraftarı sakin tutmak zor olacak." Aşkın elleriyle yüzünü sertçe ovuşturmuştu. "Abi ben çok yanlış bir şey yaptım." "Evet, sen çok yanlış bir şey yaptın. Derbiden önceki son maçta ceza yiyecek her türlü hakareti ettin." "Ama ilk ben değilim. Suçlu ben değilim biliyorsun. Hem de kafamın yaralı olan kısmına vurmaya çalıştı, yanıma gelip tahrik etti ve küfür de etti ama onunki değil benimki kayıt altına alındığı için suçlu ben oldum." "Bak Aşkın. Şu an bir karar vermen gerek o zaman. Sen konum at, ben yanına geliyorum bunu yüz yüze konuşalım." "Tamam. Atıyorum." telefonu kapatıp konumu attıktan sonra telefonu geri bana verdi ve bana baktı. "Hadi gidelim. Bir oda ayarlayalım orada konuşuruz." sesi oldukça pişmanlık dolu çıkıyordu. "Tamam." bir oda tutup geçtiğimizde büyük bir sessizlik çöktü. "Ben biraz hava alacağım." Aşkın balkona çıktığında balkon demirlerine çok yakın durduğu için istem dışı gözlerimi kapatma isteği duydum. Bunu görmek beni o kadar kötü tetiklemişti ki konuşmak için bile ağzımı açamayacak hale gelmiştim. "A-aşkın..." o günü hatırlamıştım. Tüm ayrıntıları hatırlamıştım. "Ne oldu?" hızla yanıma gelirken yere eğilmiş bir vaziyette kulaklarımı kapadım. Bu bir şeylerin içimde kanamasına engel olmadı. "İyi misin?" korkuyla beni kaldırıp yatağa oturttuğunda öylece donup kaldım. Kapı çalıyordu ve ben bunu bile açmam gereken bir kapı olarak algılamıyordum. Aşkın hızla kapıyı açıp geri yanıma döndüğünde yanında Efdal de vardı. "Mercan iyi mi?" Efdal Bey de yanıma geldiğinde kendime gelmeye çalıştım. "Ben iyiyim... Bir anlığına kötü oldum Aşkın'ı balkondan düşecek sandım. Demire çok yakındı." Aşkın elimi sıkıca tutup öfkeyle Efdal'e baktı. "Bak, yönetim ekibinin eseri Mercan'ın bu hali." "İnan ben elimden geleni yaptım ama ben sadece senin menajerinim." Efdal omuzunu silkip sustu. Haklıydı. "Şimdi Aşkın konusunda ne yapacağız?" paniğimi kontrol etmeye çalışıp asıl olaya odaklandım. Şu an konumuz bu olmalıydı. En azından olabilecekleri engellemeliydik. "Şimdi ben hastaneyi ayarladım. Oraya gideceğiz ancak dışarıda normal bir biçimde görünmemen lazım. Sen acil hastalanmışsın gibi gideceğiz bundan dolayı biraz hasta görün, kendinde değilmiş gibi. Sabaha kadar hastanede kalacaksın, ben size bir oda ayarladım. Doktor raporunu da Şevket Bey halledecek. Darbeye bağlı olarak bu hareketleri yaptığını savunmaya yazacağız. Ceza alsan da alana kadar tedbirsiz sevkten derbide olursun. Zaten kavganın sonunda baygınlık geçirmen de bize bu yönde çok yardımcı olacak." Efdal Bey'in Ebu Cehil'e pabucunu ters giydirecek planını dinlerken ağzım açık kalmıştı. "Ama yalan söylemiş olacağız." Aşkın'ın içi hiç rahat değildi. "Zaten haksız yere alacağın cezayı almaman için çabalıyoruz. Kirli oynayacaklarsa kirli oynayacağız. sen o kadar kişinin umudunu öylesine yabana atamazsın." Aşkın bir karar vermek üzere gibi durdu ve düşündü. "Çiçeğe soracağım. Bu eylemi yapan biriyle sevgili olmak istemeyebilir. Ben onun sevgisini de kaybedemem, taraftarın sevgisini de kaybedemem." bana bakıp bir cevap bekledi. "Kabul etmezsem ne karar vereceksin? İşini mi kaybedeceksin?" bunu sorduğumda önüne eğilip gözlerini ovuşturdu. "Takımdan ayrılacağım." bunu cidden yapacağını duyan Efdal Bey gözlerini belertip Aşkın'a baktı. İkisi de bir şey dememi bekliyordu. "Olmaz öyle şey. Gidiyoruz." Aşkın'ı elinden tuttuğum gibi ayağa kaldırdığımda ona gülümsedim. "Öyleyse hemen role gir Aşkın." Efdal Bey Aşkın'a yapması gereken talimatı verirken Aşkın gerçekten hastalandığından daha gerçek bir tepkiyle fenalaşıyor gibi yapıyordu. "Doktor yok mu yav!" "Tamam Aşkın, abartma sadece sessizce dur." rolü o kadar abartmıştı ki bir an Aşkın'dan utanmıştım. "Çok iyi, böyle devam et hastane odasına girene kadar." "O iş bende." ... Hastaneye vardığımızda çok şükür ki Aşkın sessiz ve hasta durmuş ve bundan dolayı hemen odaya alınmış, rahata ermiştik. "Ben gideyim, burada her şey var. Yine bir şeye ihtiyacınız olursa ben aşağı kattayım. Aşağıda basın toplandı onu da halledersem bugün rahat uyurum." "Tamam abi, sabah görüşürüz." sabahı vurgulayarak söylemişti. "Tamam tamam, gelmem sabaha kadar eşek herif." "Bazen adımı eşek herif sanıyorum inanır mısın?" Aşkın güle güle konuşurken Efdal Bey odadan çıktı ve Aşkın kapıyı kilitledikten sonra gidip hasta yatağına bir güzel yayıldı. "Oh oh, yatınız Aşkın Bey." "Gel sen de yat." "Yok ben duş alacağım, çok terledim." "Aynen, sen çık bir de ben duş alayım." Aşkın tişörtünü koklarken suratını ekşitti. "Okey." Aşkın'ı orada bırakıp duşa girdim ve uzun uzun düşündüm ama ne kadar düşünürsem o kadar battım sadece. Hiçbir şey hallolmayacak, sadece ben alışacaktım. Olay bundan ibaretti. Bunu kafamda netleştirdikten sonra suların üzerimden akıp gitmesine izin verdim. üzerime geçirdiğim bornozu bağlayıp aynada kendime çeki düzen verdim ve çıktım. Duştan çıktıktan sonra ardıma Aşkın duşa girdi, ben de balkonda, demirlerden uzak olmak suretiyle oturdum. Sonuçta ben dışarıdan görünsem ne olurdu ki? Hasta olan Aşkın'dı. Bu düşünceyle dakikalar boyu dışarıyı ve gelen hastaları izleyerek geçirdim. Aşkın'ın gerçekten kafasında dikişler olduğunu ve yarım saattir duştan çıkmadığını göz önüne aldığımda kalkıp yanına gittim. Saçını kurutuyor olmalıydı ki fön makinesi sesi geliyordu. Bundan dolayı rahatlaldım. Saçını kurutuyor diye bir yirmi dakika daha bekledim ancak yine bir sonuç alamadım. En son kapıya vurdum. "Aşkın! İyi misin?" ses gelmedi. Bir daha vurdum ve bir daha vurdum ancak hiçbirinden sonuç alamadım. Saç kurutma makinesi bu kadar sesi bastırabilecek kadar güçlü de değildi. "Aşkın ses vermezsen içeri gireceğim bak." ses gelmeyince içeri birden girdim. Elbette ki içeride kulağında kulaklıkla sadece iç çamaşırıyla saçını kurutan bir Aşkın beklemiyordum. Bu görüntüyü ilk görüşüm olmasa da bu görüşümde hissettiğim şey tamamen farklıydı. Sadece onun gözlerine odaklandım, başka hiçbir yere bakmıyordum ve buna rağmen aramızdaki hava bambaşkaydı. "Evet?" Aşkın kulaklığını çıkarıp tek kaşını kaldırıp gülümsedi. Bu adam cidden arsızdı. "S-sen ses vermeyince bir şey oldu sandım." "Evet, bir şey oldu." Aşkın beni kolumdan tutup içeri soktu ve kapıyı kapattı, istem dışı ağzımdan bir gülüş kaçtı. "Aşkın! Birileri görecek!" "Bu sefer olmaz." kapıya yaslandığımdan dolayı belime denk gelen kısma elini getirip kapıyı kilitledi. Ben sanki bir an her şey rayından çıkmış gibi elimi ensesine koyup kendime çektim ve daha önce hiç olmayan bir tutkuyla ona kendimi yaklaştırdım. İkimiz de nefes nefeseydik, daha dakika geçmemişti. Bunu planlamıştı. Yoksa hangi sağlıklı insan çıplak bir biçimde saç kuruturken yeni bir küvet hazırlar ki? "Her şeyi planladın değil mi?" "Elbette hayır, zaten burada olmaz. Biri görür sonra." son cümleyi ensemden kulağıma doğru fısıldadığında içimden bir şeyler koptu. Benimle oyun oynuyordu. ... O gece gün ağarana kadar hiçbir şekilde birbirimize karşı ne aşkımız ne de arzumuz bir gram azalmadı. Sanki yıllarca tenlerimiz birbirimizi beklemiş gibi vücutlarımızı keşfe çıktık. "Seni çok seviyorum, her şeyimle." "Ben de Çiçek, ben de. Bundan yakında emin olacaksın." ● Mercanylcnkya: Daylight Yorumlar: B.Akyol9: Çiçeğim ♡ Mertiçer: Yenge derbiye kadar Aşkın ne istiyorsa yap o sene bu sene olsun gözünü seveyim. Uswr6272929: Geldi benim fav çift Userım: Abim dese ki sevgilimden ayrıldım çok üzgünüm ben sevgilisi olarak koynuna girerim o derece seviyorum kendisini.
|
0% |