@hhafsw
|
Bugün ağabeyim ve benim en sevdiğimiz kuzenlerimiz geliyordu. Ve düşüncem üzerine ilk defa bir şeyler düşünmeden tamamen ana odaklanabilecektim. Üzerime yaramı rahatsız etmeyecek kadar bol siyah bir sweath shirt* ve altıma ise açık gri bir eşofman altı giydim. Saçımı açık bıraktım ama yinede her kızın yaptığı gibi her ihtimale karşı tokamı bileğime taktıktan sonra deodorantımı sıktım ve içeri salona geçip gelmelerini beklerken sosyal medyada geziniyordum. Onlardan önce anca gelebilen ağabeyimi içeriye aldıktan sonra bu sefer bir birimize video göndererek ve o videoları izlememiz için tehdit ederek vakit geçiriyorduk. Çalan kapı ile uzun süredir görmediğimiz kuzenlerimizi görecek olmanın verdiği mutluluk ile kapıya yöneldik. Bizim ardımızdan gelen annem ve babamın ise yüzünde güller açıyordu. Biz mutluyuz diye. Son zamanlarda tüm aile olarak zor şeyler atlatmıştık. Benim başka bir şehre gitmem, sonra geri gelmem, gelir gelmez esir düşmem, tam elim iyileşmeden katıldığım son görevde tam kalbimden vurulmam ve doktorlara göre bir mucize ile yaşamam bence oldukça ağırdı. Umarım sizcede öyledir... Kapıyı ağabeyim açarken bende tam yanında bekliyordum. Önden büyükler girdikten sonra bizim asıl beklediğimiz misafirler girince hepsi ile sıkı sıkı uzunca sarıldık. Kapıyı kapattıktan sonra akşam yemeğini yemek adına salona doğru ilerledik. Annem ana yemek hakkında son dokunuşları yaparken bende vurulma olayı ile ilgili olan soruları yanıtlıyordum. Benim baygın olduğum kısımları ise ağabeyim tamamlıyordu. "Asya şimdi tam olarak nasıl oldu? Ne oldu?" Diye sordu Aşkınay. "Şöyle ben lavaboya doğru ilerledim. Ve ben alana girdikten sonra birisi daha girdi kapıyı kapattı ve kitledi. Şaşırmadım sonra işte dediki 'Bunun sana selamı var Türk Askeri' sonra bana hamle yaptı onu engelledim. Sonrada hallettim falan. E tabii sesleri duyuyor bizimkiler. Hemen dediki ağabeyim 'Ateş seni almaya gelecek güvenle çıkarmaya çalışacağız' tamam dedim tam çıktım Ateş'i gördüm ona doğru ilerliyorum pat silah patladı. En son görsüğüm kanımın elbisemde süzülmesiydi." Dediğimde herkes şok içşnde dinliyordu. "Demir peki sonra ne oldu?" Diye sordu Baybars. "Şöyle oldu silah sesiyle insanlar kaçıştı falan sonra bizide nişan almaya çalıştılar ulu orta ama biz hemen hallettik. Ateş ve yakınında olan ben hemen onu dışarı çıkardık. Çünkü yaralı. Ardından ambulansla hastameye götürdük. Bir ara kalbi falan durmuş çok korktuk. Sonra doktor dediki kalbinden girmiş kurşun yaşamış olması mucize dedi gitti biz tabii şok. Alev'i ve Selin'i görseniz zaten bizden beter çok korkunçtu." Dediğinde gözleri daha da açıldı. İçeri giren annem ile konuşma sonlandı. Zaten kurulu olan sofraya oturduğumuzda herkes yemeklerini yedikten sonra biz gençler olarak dışarı çıkmaya karar verdik. Dayım biraz bu konuda tereddüt etse bile ağabeyim ve ben kendimizi hatırlatmak durumunda kaldık. Ama yinede ülkemizde yaşanan son durumlardan dolayı uzun süredir elimi bile sürmediğim silahımı yanıma aldım. Cüzdan ve telefonuda aldıktan sonra çıkmaya hazırdım. Çıktığımızda önce markete sonrada evimizin yakınlarındaki nezih (!) Parka gitmek için yol aldık. "Oğlum ben bile yanımda siz olmanıza rağmen korkuyorum bu parktan Aşkınay ve Alara nasıl korkmasın." Diye mırıldandı Aral. "Boşverin onları. Oturalım şöyle." Diyerek bankların oraya yönlendirdi bizi ağabeyim. Oturduktan sonra tam muhabbete başlayacakken yanımızda olması gereken gereksiz erkek kişilerinin ellerini ensemizde hissettik. Derin bir nefes verdik. Bir bordo bereli askeri bu tür durumlarda yenmen zordu ama iki bordo bereli askeri bu durumlarda yenmen imkânsızdı... "Hayırdır? Ne ayaksınız siz bizim parkımızda?" Diye ensemi sıktı arkamdaki. "Bu park bildiğim kadarıyla belediyenin. Özel mülk değil." Dedim. Şuan beni gören ya cesaretimin nereden geldiğini sorgular ya da ağabeyime güvendiğimi sanardı. "Neyden bu senin güvenin küçük kız? Yanındaki erkeklerden mi?" Dedi birisi. Anında ortamı kahkaha sardı. Baybars, ben ve ağabeyim sadece ukalaca sırıttık. Birisi bana yaklaşıp "Haberleri gördün herhalde. Eğer öyle olmak istemiyorsan daha doprusu istemiyorsanız basın gidin. Biz yanınızdakileri hallederiz." Dediğinde hayatının hatasını yapmıştı. Çünkü bir kadın ile diğer bir kadının katledilmesi ile dalga geçtiyse işte o zaman dünyada korkulacak tek bir ırk kalırdı. Kadınlar. Bunu söylemesi üzerine ayaklandım. Ve ona meydan okur gibi bende ona yaklaştım. "Sana tek bir soru soracağım. Geçen sene yokun ortasında kemikleri kırılmış dövülmüş yüzü gözü mosmor bir adam vardı hatırlıyor musun?" Desim dalga geçercesine. "Evet, bir piç tarafından felç kaldı. Ama bundan sanane." Dediğinde gülümsemem adeta bıçak değmişcesine soldu. "Şimdi o piç aynısını sana da yapmasın diye siktir git buradan." Dedim. "İddialısın. Ama bu sefer tek keşi değiliz." Dedi arkasındakileri göstererek. "Bende tek değilim." Dedim ve adamın idrak etmesine izin vermeden tam burnuna bir kafa darbesi attım. Yalpaladığında diğerleri brnim üzerime doğru gelirken Baybars, Aral ve ağabeyim diğerlerini hallediyordu. Biz burada cebelleşirken mimarlık okuyan ve hiç bir şey bilmeyen kızlar köşede duruyordu. Yani Alara ve Aşkınay. Ellerinde telefonla bizi çekmeye başladıklarını duyduğumda. Yüzüme gelmeye çalışan yumruktan kurtuldum. Bağırış seslerine camlara çıkan mahalleli sadece izliyordu. Yarım saat sürdü sürmedi hepsi kafası güzel gibi adlarını bilmiyorlardı. Olay yerine gelen polis ekipleri ile birlikte araca binerken yaptığımdan oldukça mesuttum. ... "Neden yaptınız?" "Açık sözlü tehdit, taciz ve aşağılama." "Tamam peki nasıl olduda adam hala yaşıyor?" "Nereye nasıl vurmam gerektiğini biliyorum." Dedim ve sonuna ekledim "Askerim." Bu sayede benim ifadem ilebirlikte kefillerimizin imza atıp bizi götürmeleri için çıktık. Eve döndüğümğzde Alara dayım ve babama bizim dövüş videolarımızı gösteriyordu. Aldığımız minik yarıkları ise pansuman ile kapatmıştık. Ancak tek bir sıkıntı var. Gözlerim karsrıyor, ellerim tutmuyordu evet dövüş sırasında yaram daha da ilerlemişti. Ve tek kurtuluşum acil hastaneye gitmekti...
Bölüm : 12.12.2024 00:14 tarihinde eklendi |