Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9. Bölüm

@hiclik_gecidi

Sabah oldu ve başımda kimse yoktu. Beni uyandıran bağırma sesleriydi. Nazik Hanım'ın bağırma sesleriydi. Erva sanırım Tevfik ve Koray için izin almaya ve haber vermeye çalışıyordu. Neyse ki Sinan Bey süper kahramana dönüşmüşçesine yardımımıza yetişmiş. Sanırım orası biraz karışık ama hallolur. Ben üstümü giyinip odadan çıktım ve ilginç şekilde karmaşanın arasından hayatta kalabilerek sıyrılabildim. Sinan Bey sonunda bağırdı ve herkes sofraya geçti. Nazik Hanım bu zor davadan vazgeçmeceği açık şekildeydi.

 

Kahvaltımızı tamamladık ve valizlerimizle evden çıkıp arabaya bindik ve Nazik Hanım dediği gibi bizi havalimanına götürüyordu. Ben ne yapacağımızı bilemedim ve planı olan(planları her zaman mükemmeldir(!) Erva'ya kaş göz hareketi yaparak anlatmaya çalıştım. O ise aynı şekilde sakin ol manasında hareketler yaptı. Havalimanına geldiğimizde

Nazik Hanım "İyi yolculuklar." dedi ve pis pis sırıtarak gitti. Uyuduğumuzdan emin olduktan sonra bilet alamayacağımızı biliyordu. Sinan Bey ise Erva'ya göz kırparak uzaklaştı ve arabaya binip gittiler. Erva'ya dik dik bakarak "Ekselansları, bir fikriniz var herhalde. Çabuk ne yapacağımızı söyle çünkü handan çok uzaklaştık ve maaşımızı oraya saklıyoruz." dedim. Erva sırıtarak "Babam bana asla kıyamaz. Ben ona ne amaçladığımızı ve ne yapacağımızı söyledim ve taksi için belli bir miktar para verdi. Para üstü kalırsa kendimize şeker, çikolata falan almamızı söyledi." dedi. Sanırım Sinan Bey'in böyle demesi Erva'nın çocukluğundan beri alışkanlığı olmalı ve Erva böyle denilmesine çok mutlu oluyor gibi.

 

Bir taksi durağı aramaya başladık. Yakındaki insanlara sorduk ve burası havalimanı olduğu için her yerde durak var gibisinden cevaplar aldık. Erva da şurada sanki bir durak gördüm diyerek bizi götürüyor -tüm valizler bana kaldı tabii ki de- ama her seferinde büfe çıkıyor. Gördüğümüz büfelerden çikolata almamız için ısrar eden Erva'ya gerek yok, paramızı sonraya saklayalım gibi cevaplar verdim ama nafile... Büfeler de çok pahalıydı. Yoksa bir iki tane çikolatanın hesabını yapacak kadar cimri değilim ama havalimanında olduğumuz için cidden pahalılardı. Erva'yla minik bir tartışmaya girdik. Oma rağmen elimizde çikolatalarımızla yürürken hâlâ belim ağrıyordu. Artık bel ağrımdan isyan ettim ve Erva'yı durdurup GPS açtım. Meğerse dönüp durduğumuz yerdeymiş ve Erva çikolata diye ısrar ederken farkedememişiz. Durağa geldik ve taksiyle geri döndük. Yolculuk boyunca çikolatanın verdiği mutluluktan bu mutluluğa ulaşmanın bir nimet olup ulaşamayanlar olduğunu anlattı.

 

Taksiden valizleri indirdik ve hana girdik. Handa daha oda ayırtmadık ve bir oda ayarlamamız lazım. Danışma hemen karşımızdaydı. Danışmaya gittik ve oda ayırmak istediğimizi söyledik.

Danışman "Yalnızca bir odamız kaldı. O da ekonomik bir ücrete sahip değil." dedi. Dağlara en yakın han burasıydı. Aramızda taş-kağıt-makas yaparak günlük olarak kazanan yatakta, kaybeden koltukta yatacaktı ama Erva koltukta yatmayı hiç istemedi. Onu sonra kararlaştırırız. Danışmana belli bir gün ve ücretini sorduk ve cevap alınca feleğimiz şaştı. Burası kasabada bir han mı yoksa lüks bir otel mi, kiralık mekân mı anlayamadım. Ben Erva'ya, Erva da bana bakıyordu. Başka çaremiz olmadığı için kabul ettik ve parayı peşin verdik ki sürekli odayı ziyaret edip araştırmalarımızı görüp bizi deli sanmasınlar. Yeterince çatlak kafalıyız zaten bir de rezil olmayalım bari.

Dağlara nasıl gideceğiz daha bilmiyoruz ve onu da odaya yerleştikten sonra düşüneceğiz. Bu sefer handa görevli olan yardımcı valizleri taşımama yardım etti. Görevli valizleri yere bırakmam için elleriyle bırak diye işaret etti ve ben bırakınca görevli valizleri yerden aldı ama valizlerin ağırlığını fazla hafife aldı. Başka bir görevliye haber verdi ve valizlerimiz odamıza taşındı. İkimiz de eşyalarımızı bir tane olan dolaba yerleştirmek istedik ama inadımız çok ileriye gidince ikimizinki de valizin içinde kaldı. Başka hiçbir şey yapmadan taş-kağıt-makas oynamaya başladık. Bu sefer ben kazandım. Erva kendine yediremeyince "Sana gece musallat olurum! Başında fişek patlatırım!" dedi. Ben pek aldırmadım çünkü yan odamızdakileri uyandırmak istemez. Ben yatakta, o koltukta -benim battaniyemi çalarak- uyudu.Ekselansları umarım rahat bir uyku çeker çünkü ben de yarın onun başında fişek patlatacağım. Şimdilik rahat yatağımda uyku vakti.

Loading...
0%