@ineffable3107
|
Herkes apar topar hastaneye gittiğinde Özlem teyze, Elif teyze ve Didem ile evde kalmıştık. Sadece kriz geçirdiği için hepimizin gitmesine gerek yoktu. Şermin hanım evi yeterince ayağa kaldırmıştı zaten. Gülizar anneanne odasına gittiğinde Elif teyze de onunla gitmişti. Özlem teyze de Efe ile çıktığında ben de odama girmiştim. Doruk ile konuştuğumuzda durumunun iyi olduğunu söylemişti. Elçin anne ve Şermin hanım orada kalacakmış. Gece olduğundan Doruk'u beklemiştim. Birkaç saat sonra odanın kapısı açıldığında Doruk gelmişti. Hızla ona sarıldığımda o da bana sarılmıştı. Ailesinden biriydi sonuçta. "Nasıl babaannen?" diye sorduğumda odadaki koltuğa ilerlemişti. O oturduğunda ben de yanına oturdum. "İyi şimdi." dediğinde morali oldukça bozuktu. Gömleğinin düğmelerini açıp çıkardığında bir şey dememiştim. "Sen nasılsın? Nasıl hissediyorsun yani?" diye sordum. "Bilmiyorum. Yani çok sevdiğim birisi değil ama babamın annesi sonuçta." dediğinde kafamı salladım. Kadın gerçekten sevilmiyordu bu ailede. Ne yapmıştı bu kadar? "Saat geç oldu. Dinlen sen hadi." diyip koluna dokundum. Bana döndü. "Sen gelmeyecek misin?" diye sorunca mal gibi kalmıştım. "Gelirim tabi de. Sen yorgunsun diye dedim." diye toparlamaya çalıştım. "Sen alıyorsun benim yorgunluğumu." dediğinde gülümsedim. Giyinme odasına gittiğinde arkasından bakakalmıştım. Üstünü değiştirip yatağa girdiğinde ben de yanına yattım. Ona sarıldığımda o da bana sarılmıştı. *** Sabah uyandığımda Doruk yoktu. Hastaneye onları almaya gitmişti. Hazırlanıp aşağıya indiğimde Nermin hanımın odası hazırlanıyordu. Araba sesi geldiğinde kapıya çıkmıştık. Şoförün sürdüğü arabadan Elçin anne, Şermin hanım ve Nermin hanım inmişti. Doruk gelmemişti. İçeri geçtiklerimde herkes tek tek 'geçmiş olsun' dedikten sonra odasına girmişti. Salona oturduğumuzda kimse konuşmamıştı. Tekrardan kapı çaldığında davetsiz misafir Özge buradaydı. Yine elinde çiçekleydi. Yanımda oturan Didem'e eğildim. "Bu kız hep böyle gelecek mi?" dediğimde en az benim kadar o da şaşkındı. "Abimle sevgiliyken bile 1 kere anca gelmişti." dediğinde önüme dönüp sinirlenmemeye çalıştım. "Dışarı çıkacak mıyız?" diye sormuştu. Babaannesini sevmediği için böyle yapması normaldi. "Çıkmalıyız bence." diyip onu destekledim. "Sen hazırlan. Benim çantamı da alıp inersin aşağıya." dediğimde sevinçle yukarı çıkmıştı. Evdeki kasvetli hava yeterdi artardı bile. Şermin hanım ve Özge aşağıya indiğinde Elif teyze ile birbirimize bakıp göz devirmiştik. Bir de bunları dinleyecektik. "Ne iyi ettin de geldin kızım." demişti Şermin cadısı. Özge hanım hemen "Olur mu öyle şey. Geleceğim tabii ki." dedi. Didem aşağıya indiğinde ben de ayaklanmıştım. Kapıya ilerlediğimizde Şermin hanım sormuştu. "Nereye böyle?" dediğinde birbirimize baktık. "Didem'in okuluna gidiyoruz." demiştik. Hızla kapıdan çıkarken arabaya binene kadar koşmuştuk resmen. "Topuklularım kırılırsa sana ödeticem Didem." dedim nefes nefese. "Abim alır." diyip omuz silkmişti. Arabaya binip AVM'ye sürdüğümde medeniyet kokusu alıyordum. Arabayı valeye bıraktığımızda aklımıza gelen her türlü mağazaya girmiştik. *** Eve döndüğümüzde ikimizde bu kadar poşeti nereye sokacağımızı düşünüyorduk. "Gece gelip alırız." demiştim. Bir de şu an taşıyamazdım. Hepsini Doruk'un kartından ödemiştik ve açıkçası rakam biraz uçuktu. Sessizce eve girip odamıza çıkmayı düşünürken Doruk salondan bize seslenmişti. "Kızlar buraya gelin." dediğinde birbirimize bakıp "Bittik biz." dedik. El ele tutuşup salona girdiğimizde Elif teyze ve Elçin anneden başkası olmadığı için şükretmiştim. Şermin karısının çenesini çekemezdim. "Efendim abi?" demişti Didem. "Nerden geliyorsunuz böyle?" dediğinde aynı anda "Yani çok merak ettiğim bir soru var. Hadi bu çocuk." diyip Didem'i göstermişti. "Adım bu değil yalnız." diyip abisine tip tip bakan Didem'e gülmüştüm. "Sen buna nasıl uydun?" dediğinde anlamamazlıktan geldim. "900 bin liralık ne aldığınızı çok merak ediyorum." dediğinde Didem'inde gözleri açılmıştı. "Oha o kadar tuttu mu?" diye bana döndüğünde "Ne sandın?" dedim. "Abi valla hepsini karın aldı. Ben üç beş bir şey aldım sadece." dediğinde hızla ona döndüm. "Böyle mi olduk şimdi? Sana dedim benim kartımdan ödeyelim diye." dedim yakınarak. "Bu sefer de abim kızardı." dediğinde odada sadece biz varmışız gibi konuşuyorduk. "Abin şu anda kızıyor zaten." diyip Doruk'a baktım. Gülümsediğimde sinirli bakıyordu. "Hiç gülme bana." dediğinde yüzüm düşmüştü. Elif teyze arkamızdan "Aman Doruk sen de. Biz de bir şey var sandık." dediğinde gülmüştü. Ona dönüp "O öyle teyze kendisi bir gömleğe kaç para veriyor. Şurada harcadığımız şeye laf ediyor." dedim. "Benim hiçbir gömleğim 900 bin etmez." dediğinde doğru etmezdi ama toplamı fazla ederdi. "Biz artık gidelim." diyip hızla salondan çıktık. "Bu da bana limitsiz kart verip hesap soruyor." diyip göz devirdim. Nermin hanımın odasından çıkan Özge'yi görmemle sinirim geri gelmişti. "Sen hala gitmedin mi?" diye sordum. Gülümsemişti. "Şermin hala çok ısrar etti kalmam için." dediğinde bir şey diyecekken Didem koluma dokununca dememiştim. Hızla salona inip Doruk'a baktım. "Odaya gelir misin?" dedim. Sinirle odaya çıktığımda kuduracaktım. O kız bu evde kalamazdı. Doruk odaya girip kapıyı kapattığında ona döndüm. "Senin eski sevgilin gerçekten burada mı kalacak?" dediğimde şaşırmamıştı. "Babaannem demiş. Ben de gelince öğrendim." dedi. "Git evine diyemedin mi? Ha o gitmezse ben seve seve gideceğim çünkü." dediğimde sinirlenmişti. "Nereye gidecekmişsin?" diye sormuştu. "Dorukcuğum kusura bakma ama kocamın eski sevgilisiyle aynı evde kalacak kadar gavat bir kadın değilim." dedim. Ağzımdan çıkanları duymamıştım bile. "O yüzden ya o kız gidecek ya da ben giderim." dediğimde sinirle odadan çıktı. Arkasından bakıp gülümsediğimde kendime bir kez daha teşekkür ettim. Peşinden ben de gittiğimde Özge gerçekten gidiyordu. Şermin hanım hemen "Oğlum kızcağız bu saatte nasıl gitsin tek başına?" dediğinde ona baktım. Bu kadının sorunları vardı gerçekten. "Korumalar götürsün o zaman hala." demişti sadece. "Evde yeterince insan varken bu kıza mı kaldınız?" dediğinde ben bile şaşırmıştım. Özge'nin yüzü düşmüştü. Hiç üzülmüyordum ona. Mutlu mutlu salona girdiğimde Elif teyze "Aferin kız sana." dediğinde güldüm. "Çok bekler o. Onları kandırır ama beni kandıramaz." dediğimde kapı kapanma sesi gelmişti. Oturup bakınıyordum öyle. Şermin hanım sinirle salona girip "Sen göndermesini istedin değil mi?" dediğinde bir şey demeye tenezzül etmemiştim. "Sen yokken o vardı. Her zaman da o olacak." dediğinde hala bir şey demiyordum. "Doruk istemiyor onu." dedim normal bir şekilde. "Doruk'un gözünü boyamışsın sen." dediğinde bir şey dememe kalmadan Doruk salona girmişti. "Hala yeter!" diyip yanıma gelmişti. "Karşında konuştuğun kişi benim karım. Sen kabullen ya da kabullenme. O benim karım. Yardakçını da çağırma bir daha anladın mı? Yoksa büyüğüm demem gerçekten ağır konuşurum." dediğinde ağzım açık kalırken elimden tutup odaya sürüklemişti beni. Kapıyı kapattığında ne olduğumu şaşırmıştım. "Dor-" dememe kalmadan dudaklarıma kapandığında daha da şaşkındım. Sertçe öpüşüne karşılık verdiğimde sırtım kapıyla buluşmuştu. Nefesim kesildiğinde geri çekilip ona baktım. "Kimse seninle böyle konuşamaz. Konuşturtmam. Anladın mı?" diyip saçlarımı geri itmişti. Kafamı sallamıştım sadece. "Yarın evimize dönelim ister misin?" diye sorduğunda cevaplamadım. "Bir şey demeyecek misin?" dediğinde de bir şey dememiştim. "Yatalım mı?" diye sordum. Ona sarılıp uyumaktan başka bir şey istemiyordum şu an. Giyinme odasına girip üstümü değiştirdim. Sessizce yatağa girip kedi gibi kıvrılmıştım. Doruk yanıma geldiğinde "Bebek misin sen?" dediğinde güldüm. "Senin bebeğin olamaz mıyım?" diye sordum. "Benim bebeğim mi olmak istiyorsun?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Gel buraya." diyip kucağına çekmişti. Kucağına otururken iyice ona sarılmıştım. Gözümden yaş akmıştı. "Noldu sana?" diye panikle konuştu. "Bir şey olmadı. Burada durmak istiyorum sadece." dedim. İçimde çok şey oluyordu ama ben söyleyemiyordum. "Zaten buradasın bebeğim." diyip çenemi kaldırdı. "Neden ağlıyorsun? Ben mi bir şey yaptım? Ya da biri başka bir şey mi söyledi?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım. "Sence annem beni görüyor mudur?" dediğimde yutkunmuştu. "Görüyordur tabi bebeğim. Seninle gurur duyduğuna eminim." dediğinde ağlıyordum. Elleriyle gözlerimi silmişti. Konuyu dağıtmak ister gibi "Bugün kartımı patlatacak kadar ne aldığını göstermeyecek misin?" dediğinde gülmüştüm. "Utancımızdan arabadan çıkarmadık poşetleri." dediğimde o da güldü. Ellerimi gösterdim. "Bak yeni tırnak yaptırdım. Nasıl olmuş?" dediğimde bir şey anlamadığı belliydi. "Normal işte hayatım. Sen beğendiysen güzeldir." dediğinde onu öptüm. "Seni seviyorum." diye fısıldadım. "Ben de seni seviyorum." demişti düşünmeden. "Ben sana git desem de sen gitme tamam mı? Yoksa ben çok yalnız kalırım." dedim içimdekileri dökerek. "Sana bunu düşündüren ne?" demişti. "Bir şey değil. İçimdekileri söylüyorum sana." dedim. Tekrardan ona sarıldığımda "Güzel kızım benim." dedi saçlarımı severek. Bebeği gibi davranıyordu bana gerçekten de. İkimizde çocuk konusunu açmıyorduk hiç. Ben zaten istemiyordum ama onunkini bilmiyordum. O da benimkini bilmiyordu muhtemelen. "Eve dönelim yarın." dedim. Gözlerim kapanırken onun kucağında uyuyakalmıştım. Sabah hazırlanıp çıkmıştık. Sadece Elçin annelerle görüşmüştük. Eve girdiğimde gerçekten rahatlamıştım. Evden çıkarken ben toparlamıştım ama temizlenmişti biz gelmeden. Doruk'un toplantısı olduğu için ben ayrı gelmiştim. Dün aldığım şeyleri yerine yerleştirirken giymediklerimi de ayırmıştım. Azra ile konuşarak verdiği iş üzerinde çalışıyordum. Kolay bir şey değildi ve isteyen firma 3 gün sonra haber yapmak istediğini söylüyordu. 3 günde bitecek bir şey değildi ama bitsin diye uğraşıyorduk. Azra sadece haberci olduğu için bana pek yararı olmuyordu. Yarın adamın firmasına gidip kurmam gerekiyordu. Doruk'un haberi yoktu hala. Haberlere çıkmak istemediğim için gizli kalacaktı her şey. ''Kızım bizim zorumuz ne bu kadar zor bir işi aldık ya!'' diye söylendim. Klavye ve ekrana baka baka kör olacaktım yakında. ''Aldık işte bir şekil. Kızım bomba üretiyorsun farkında mısın? Kodlamayı onun üzerinde deneyecekler.'' Sesli bir nefes verdim. ''Doruk'tan çok şey saklıyorum bu site yüzünden. Öğrenirse ne yapacağımı bilmiyorum valla.'' Telefondaki kahkahası mutfağı doldurdu. Mutfak bembeyaz olduğu için içimi açıyordu. Burada çalışıyordum genelde. ''Gurur duyabilir.'' Görmese de göz devirdim. ''O bana hiçbir konuda yalan söylemedi ama ben sanki ona ihanet ediyormuş gibi hissediyorum.'' dedim içimdekileri dışa vurarak. ''Kızım kocan değil mi? Çok bir şey diyeceğini sanmıyorum. Hem sen yaydığın haberleri keyfine mi yaydın? Kendin dedin. Hepsi mafyanın teki zaten. Yaptıklarını bilmiyormuş gibi konuşma.'' dediğinde bir şey diyemedim. Hepsi öyleydi ve başı benim kocam çekiyordu. ''Bana kötü işlerinden bahsetmedi hiç.'' dedim direkt. Aydınlanma yaşamıştım. ''Sen de bunu kullanırsın işte.'' dediğinde mantıklı gelmişti. Akşam geç gelmelerinden anlamıyordum sanki. ''Seninkinin arkadaşı gelmiş.'' dedi. ''Kim?'' Böyle bir şeyden haberim yoktu. ''Fatih yok mu ya. Silah üretimcisi olan. Dönmüş yurtdışından.'' dediğinde şaşırmıştım. ''Doruk ile arkadaş mıymış?'' Kahve makinesine yöneldim. Ayaklı magazin Azra ''Ohoo. Hem de ne arkadaşlık. Yurt dışında haberleri dönüyor baya.'' Bardağımı doldurup tekrar tezgaha döndüm. ''Kokusu çıkar yakında. Boşuna gelmiyordur bence.'' dedim kahvemden yudum alarak. ''Seninki de çok tekin değil zaten Maral. Ucu sana dokunmasın da ne olursa olsun.'' dediğinde telefona odaklandım. ''Ucu neden bana dokunsun?'' Bunu bilmemek imkansız değildi. ''Karısı sensin çünkü. Tehdit olarak kullanırlar.'' dediğinde omuz silktim. ''Ben de ona göre oynarım. Doruk kılıma zarar vereni öldürür.'' Hiç düşünmeden demiştim bunu. ''Onu bilmeyen yok zaten hayatım. Bir de şu toplantı odasına ulaşabilsek. Ne yaptıklarını çözebiliriz.'' dedi. ''Sence onları toplantı odasında mı konuşurlar? Az zeki ol. Doruk işini sağlama alıyordur. Vardır gizli gittikleri yerler.'' Oladabilirdi. ''Her seferinde değişiyordur o zaman.'' İşlem tamamdı. Bitmişti her şey. ''Bitti.'' dedim sevinçle. ''Ciddi misin sen? Harcanıyorsun sen gerçekten.'' Kahkahayı patlatmıştım. ''Belleğe attım. Yarın gider teslim ederiz adamlara. Gelirsin değil mi?'' diye sordum. ''Sabah işim var medyada. Çıkış saatime göre ayarlarız.'' dediğinde biraz daha konuşup kapatmıştık. Elçin anne her gün bize yemek gönderdiği için bu dertten kurtulmuştum. Zaten bir de onunla uğraşamazdım. Yapamıyorsam yapamıyorumdur zaten. Bugün yeterince mutlu olduğum için evde deli danalar gibi geziyordum. Akşam olduğunda Doruk birazdan gelirdi. Hala pijamamla otururken gayet rahattım. Kocam için her halim güzel gelirdi. Öbür evde bunu yapamıyordum mesela. Şermin karısı bile süslü süslü geziyordu evde. Mecbur ben de giyiniyordum. Kapı çaldığında seke seke kapıya ilerlemiştim. Kapıyı açtığımda karşımda kocamdan başkası yoktu. "Hoş geldin canım." diyip sarıldım. O da bana sarılmıştı hemen. "Bilseydim böyle karşılanacağımı önceden eve getirirdim seni." Göz devirdim. "Yok sana bir daha böyle şeyler." İçeri geçtiğimizde söylediğime cevap vermedi. Koltuğa geçip kafasını geriye attığında yanına oturmuştum. Eve girer girmez onun kokusu yayıldığında çok güzel hissetmiştim. Çok güzel kokuyordu. "Gel buraya çocuğum." diyip bacağına oturttu. Kollarımı boynuna dolayıp ona baktım. "Çocuğum mu? Başka iltifat bulamadın mı?" Yüzümü buruşturmuştum. "Bulamadım." Yüzünü boynuma yerleştirdi. Özlemişti yavrucak. "Özledim seni. Kokunu da çok özledim." dediğinde güldüm. "Yarın akşam seni biriyle tanıştıracağım. En yakınımdır kendisi." demişti direkt. Azra söylemişti zaten. "Olur hayatım. Yarın dışarda işlerim var. Sonrasında gelirim yanınıza." İşim mi var demiştim? "Ne işin varmış?" diye sordu hemen. "Azra ile buluşacağım." Aklıma ilk gelen yalan buydu. "O da gelebilir istersen. Tanışmış oluruz. Karımı geceleri de rahatsız eden kişiyi tanımak isterim." dediğinde kahkaha attım. "Söylerim." dedim. "Duşa gireceğim." diyip ayaklandığında "Ben de yemek hazırlayayım bari." Mutfağa yürüdüm. Çok geçmeden Doruk geldiğinde yemek yiyip salona geçmiştik. "Oyun oynayalım mı?" dediğinde garip garip baktım. "Çocuk muyuz biz?" Gülmüştü. "Konsoldaki oyunlardan bahsediyorum." Rezil bir insandım. "Ben oynamayı bilmiyorum ki." dediğimde çoktan oyunu kurmuştu bile. Konsolun birine kucağıma fırlatmıştı. "Öküz!" diye cırladım. "Tırnağım kırılabilirdi!" diye devam ettim. "Gel buraya." Bu adamın umursamazlığı beni öldürüyordu. Konsoldaki işaretleri anlattığında çoğunu anlasam da mantığını çözememiştim. "Ben karakterimi süslemek istiyorum." dedim hızla. "Allahım ya!" diye yakınıp açtı. Karakterimi de kendime benzetip etek ve crop giydirmiştim. "Ayy Doruk ne güzel oldum. Aynı bana benzedi." dediğimde pişmanmış gibi bakıyordu. Oyun başladığında hep ileri gitmek yerine geri gidiyordum. Doruk çıldırıyordu. "Doruk yanındaki kadından uzak dur!" Kahkaha attı. Sinirleniyordum. "Ben gidiyorum o geliyor. Cazibeme dayanamadı demek ki." dedi. "Elimdekini kafanda kıracağım." diyip ilerledim. Rastgele tuşlara bastığımda karakterim bir erkeğin yanına gitmişti. Sıçanzi. "Bana diyorsun sen elin adamlarının yanındasın!" diye bağırdığında bu sefer gülen bendim. "Onlar cazibeme dayanamıyor demek ki." diyip göz kırptım. Kudurabilirdi. Adamla öpüşmeye başladığımızda Doruk sinirden oyunu kapattı. Gülmemi gizleyerek "Neden kapattın ya?" diye sızlandım. "Karımın önümde bir adamla yiyişmesini izleyecek bir adam değilim ben." Kahkahayı patlatıp ona yaklaştım. "Aşkım sadece oyun o." dedim. "Sikerler öyle oyunu!" dediğinde cidden sinirlenmişti. "Hayatım sakin ol tamam. Ben yarın oyunun ayarlarıyla oynarım. Kimse bize yaklaşamaz." dedim. Yaratıcı zekamı kullanabilirdim. "Sakinleştirmeyi denesen mi?" diyip kucağına çektiğinde ne olduğumu şaşırdım. Oyundan nerelere gelmiştik. Birden beni öptüğünde şaşkınlığım artıyordu. "Böyle mi öpmüştü seni adam?" Yutkunmakla kalmıştım. "Yukarda göstereceğim sana nasıl öpüldüğünü." Elimden tuttuğunda gece için kendime dua ediyordum. 13.Bölüm Sonu.
|
0% |