@ineffable3107
|
Akşam olmaya yaklaştığında Doruk toplantısı olduğunu söylemişti. Lara da çağırınca onunla buluşmaya gidecektim. Azra'yı da çağıracaktım ama açmamıştı. İşi vardır diye üstelememiştim. Sahil kenarındaki kafeye oturup sohbet ediyorduk. "İyi oldu gelmemiz. Denize bayılırım." diye söylendim. Su beni hep kendine çekiyordu. "Ben de çok severim burayı." demişti. "Tam güneşin batışına denk gelmişiz." dediğinde ona güldüm. "Romantik yemeğe mi çıkardın beni?" Bu dediğim onu da güldürmüştü. "Nereden bildin? Taş gibi kızsın. Kaçırır mıyım hiç?" yiyecek bir şeyler söyleyip bekledik. Yemek yerken "Doğru kararı mı verdim sence?" diye sordum. Bu konuyu bir tek o biliyordu. Ben de onunla rahat konuşabiliyordum. İçeceğini bırakıp bana döndü. "Bence evet. Çünkü hayat bu. Başımıza her şey gelebilir." dediğinde kafamı salladım. Telefonum çaldığında Azra arıyordu. Açtığımda "Nerdesin?" diye sormuştu direkt. Sinirli gibiydi sesi. "Sahildeki kafedeyi-" demeye kalmadan yüzüme kapatmıştı. Bu davranışına anlam veremeyip yemeğime döndüm. "Doruk'a söyleyecek misin?" diye sorduğunda ona baktım. "Bilmiyorum. Şu an istemiyorum diyor ama düşüncelerinden emin olamıyorum ki." dedim. Biraz daha konuştuktan sonra kapıdan bir hışımla giren Azra'yı görünce şaşırmıştım. Arkasından diğerleri de gelince ne olduğunu anlamıyordum. Lara ile birbirimize bakıp anlamaya çalışıyorduk. "Ne zaman söyleyecektin?" diye bağırdığında anlamaz gözlerle baktım. "Neyi?" diye sordum. Sinirden güldüğünü hissedebiliyordum. "Çocuğunun olmadığını." dediğinde şok olmuştum. Fatih'e baktığımda hayır anlamında kafasını sallamıştı. Kendim söyleyeceğimi söylemiştim onlara. "Nereden öğrendin sen bunu?" diye sordum normal bir sesle. "Hala nerden öğrendiğimi mi sorguluyorsun? Ne zaman söyleyecektin?" diye bağırmaya devam etti. Kırılmıştı anlaşılan. "Söyleyecektim ama sen o gün buluşmaya gidecektin. Üzüleceğini düşün-" dememe kalmadan beni durdurdu. "Beni düşündün öyle mi? Bırak da neye üzüleceğime ben karar vereyim tamam mı?" dediğinde bu cümle beni paramparça etmişti. "Ne zaman söyleyecektin? Ameliyat olunca mı? O ameliyat kötü geçerse morguna mı gelecektim ben?" diye bağırdı. Gözünden yaş akıyordu. "Sen gidince ben burada mutlu olacağımı mı sanıyorsun?" Kollarımı sarsarak "Cevap ver bana. Aptal." Tepki veremiyordum şu an. Doruk arkadan yanımıza gelip "Ne ameliyatı? Hani girmeyecektin?" diye sorduğunda ben konuşamadan Azra konuşmuştu. "Ben söyleyeyim hemen. Bu karın dün doktora gitmiş. Hanımefendi kimseye sormadan karar vermiş." dedi sinirle. Böyle değildi ki. Sinirle Lara'ya döndü. "Sen de biliyordun dimi? Onunla gittin." dediğinde benim kadar o da şok içindeydi. Ondan önce davrandım. "Onun bir suçu yok. Ben istedim gelmesini." dedim kısık sesle. "Gerçekten gittin yani?" diyen Doruktu. Kafamı salladım. Yanıma yaklaşıp kulağıma doğru konuştu. Dişlerini sıkıyordu. "Ben sana demedim mi o masaya yatarsan senden ayrılırım diye? Bu kadar mı değerim?" diye sorduğunda gözümden yaş akmıştı. Her şey yanlış anlaşılıyordu ve ben tepki veremiyordum. Hayır anlamında kafamı salladım ama nafileydi. "Şimdi istediğin ameliyata gir tamam mı? Bu sefer ben de bitti çünkü." diye fısıldadı. Diğerleri duymadığı için mutluydum. Çantamı alarak yavaş adımlarla kafeden çıktım. Niye böyle olmuştu? Niye kendimi açıklamamıştım? Bu sefer konu sadece Doruk değil Azraydı. Bana kırgındı. Daha fazla gücüm kalmadığı için yakınımdaki banka oturdum. Belki de hayatımdaki bir ilki yapıp sigara içtim. Ağlayamadım belki ama içimde ağlıyordum. **** Kafeden çıktığında herkes bakakalmıştı. Hiçbir söylenene tepki vermemişti. Lara hemen atladı. "Bakın her şeyi yanlış anlıyorsunuz." dediğinde Azra ona dönüp bir şey diyecekti ki durdurdu. "Tepkini anlayabiliyorum ama onunda bir suçu yok. Sadece ne yapacağını bilmiyordu. Ben yanında olmak istedim çünkü yalnızdı. Sen o gün sanırım buluşmaya gidecekmişsin. Mutluluğuna bile daha çok sevindi o kız." Azra yeterince üzgündü zaten. "Bugün söyleyecekti aslında. Seni aradı ama açmadın. Olaylar biraz daha geçsin diye bekliyordu sadece." dediğinde Azra yıkılmıştı. Doruk'a döndü kız. "Ona ne söyledin bilmiyorum ama ameliyat falan olmayacak. Evet biz hastaneye gittik fakat doktorun odasına bile girmeden geri döndük. Aklına bir şey geldiğini söyleyip vazgeçti. Zaten kararsızdı ve kafası karışıktı yeterince. Lütfen ona böyle davranmayın." dedi çaresizce kız. Çünkü o kıza değer vermişti. Hepsi yıkılmıştı buna. Anlık sinirleriyle tepki verip kızı kırmışlardı. "Şimdi onun yanında olmalıyım." diyip gidecekken Oğuz durdurdu kızı. "Gitme istersen. Yalnız kalmalı." dediğinde hayır anlamında kafasını salladı. "Asıl yalnız kalmamalı." diyip o da kafeden çıktı. Doruk da peşlerinden gidip onları izledi. Karısının ilk defa sigara içtiğini görüyordu. Onun üstünde koksa bile değiştirirdi hep. Nefret ediyordu çünkü. Ama şu an kendisi içiyordu. Hem de onun yüzünden. Yanındaki kız bir şeyler dese de sadece kafasını sallıyordu. En son kalktıklarında ona bakmamıştı bile. Yanındaki kız arabasına binip onu götürmüştü. Fatih Azra'yı götürdüğü için yanında Oğuz vardı. "Eve gidiyorlar. Merak etme." dedi. Hep eve giderdi zaten. **** Lara beni eve bıraktığından beri mal mal oturmuştum sadece. Her şeyi yanlış anlamışlardı ve ben kendimi ifade edememiştim. Kafamdan atabilmek için çok saçma şeyler yapıyordum. Sigara içtiğim yetmezmiş gibi içiyordum da. Doruk'un çalışma odasındaki rafında olduğunu bildiğim şişeleri alıp içiyordum. İçsem de geçmiyordu. Beynim çok bulanmıştı artık. Başım dönse de oturup bekliyordum. Kaç şişe vardı önümde? Doruk kesin kızacaktı bana. Hala ağlamamıştım. Çünkü bana kırgın olan Azraydı. Buna hakkım yoktu sanırım. Onu çok seviyordum ve bana şu an kırgındı. Bunu hiç istemezdim. Sadece onu düşünmek istemiştim. Elime yüzüme bulaşmıştı. Yetmedi Doruk bitirmişti. Şimdi ne yapmalıydım ben? Kapı açıldığında o yöne bakamadım ama Doruktu. Ne konuştuğumu bilmeyerek "Ooo, beyimiz evin yolunu bulmuş." dedim gülerek. Kaç tane Doruk vardı önümde? Önümdeki şişelere sinirle bakıp yanıma geldi. "Naptın sen kendine?" diye sordu. Omuz silktim. "Öyle oturdum. Seni bekledim. Niye geç kaldın? Uzun mu sürdü toplantı?" diye soruyordum. Sanki bedenimde başkası vardı. Sinirle saçlarını karıştırdı. "Kaç tane içtin kızım sen?" dediğinde güldüm. "Bir şey mi içmişim ben?" "Delireceğim. Yemin ederim delireceğim." diyip önümdeki şişeleri kaldırdı. "Nereye ya? İçecektim ben onları." dediğimde midem ağzıma geliyordu. "Sana bundan sonra tek kalmak yok! Dibimde gezeceksin sürekli." dediğinde ona yaklaştım. "Ben hep tekim kocam. Bir de senin dibindeyim." diyip sarılırken beni geri çekti. "Nasıl koktuğunun farkında mısın sen? Yakışmıyor sana bunlar." dedi yüzünü buruşturup. Üstümü kokladığımda koku alamadığımı farkettim. Ayakta duramıyordum. "Kötü mü kokuyorum? Duş almalıyım o zaman." diyip yürüyecekken sendeledim. Düşecekken beni tutup kucaklamıştı. "Uzak dur benden. Kötü kokuyorum şu an." dedim. Beni böyle koklamasını istemiyordum. "Kötü falan kokmuyorsun." dediğinde hiç inandırıcı gelmedi. Midemin bulandığını hissedip kucağından inip lavaboya koştum. Peşimden gelip saçımı tutsa da onu ittirdim. "Git başımdan. Kokuyorum ben." diye sızlandım. "Sabır." diyip beni kaldırdı. Ağzımı ve yüzümü yıkadıktan sonra kurutmuştu bir de. "Ne diye içtin bu kadar?" dediğinde ona baktım. Göğsünden onu ittirip konuştum. "Senin yüzünden!" diye bağırdım. "Bana nasıl bitti dersin sen?" Bağırmaya devam ediyordum. İçimde cidden başkası vardı. "Ben ne dediğimi biliyor muydum?" diye bağırdığında irkildim. "Hastaneye gittiğini söyleyince ne yaşadım sen haberin var mı? Kolay mı sanıyorsun sen her şeyi?" dediğinde ağlayarak kafamı salladım. "Olmayacaktım ki." dedim masumca. "Ama o hastaneye gittin değil mi? Gitmemen gerekiyordu Maral." dediğinde ona bakamıyordum. "Siktiğimin ameliyatı seni benden alacak. Sen hala çabalıyorsun." dediğinde ona döndüm. "Çünkü seni seviyorum!" diye bağırdım. Ne dediğimi bilemiyordum artık. "Hala çocuk istemiyorum evet!" dediğimde "Ne bu o zaman? Bana sordun mu hiç?" diye atıldı. "Ama senin çocuğunu istiyorum! Bu aptal bedenimde senin çocuğunu istiyorum! Lanet karnıma senden bir parça girsin istiyorum!" diye bağırırken ona vuruyordum. Ağlamaktan ve kanımdaki alkolden ne dediğimi bilmiyordum. Kollarımı tutup bana baktı. "Yapma artık." dediğinde kafamı salladım. "Seni kaybetmek istemiyorum anlasana." dedi. Dudaklarına baktığımda düşündüğüm tek şey onu öpmekti. Dudaklarını öpmeye başladığımda karşılık vermişti. Şu an onu deli gibi istiyordum. Kucağına alıp duvara yasladığında bacaklarımı ona doladım. Odaya getirdiğinde sırtım yatakla buluşmuştu. Elim gömleğinin düğmelerine gittiğinde hızla çözdüm. Gömleği üstünden çıkardığında müthiş vücudu beni karşılamıştı. Elbisemin askılarını indirip sıyırdığında yüzünü boynuma gömdü. Isırıklarını hissetsem de canım gram yanmıyordu. Büyük bir açlıkla onu öpmeye devam etmiştim. Geri çekildiğinde ona baktım. "Noldu?" Kafasını sallayıp beni bıraktığında anlamıyordum. "Niye durdun?" diye sordum. Başladığı işi bitirmeliydi. "Sarhoşsun şu an. Ne istediğini bilmiyorsun." dediğinde güldüm. Dizlerimin üstünde doğrulduğumda ona yaklaşmıştım hemen hemen. "Kocam olduğunu unuttun herhalde?" Çamaşırlarımla kalmama rağmen utanmıyordum ondan. "Sarhoşsun git yat." dediğinde kollarımı onun boynuna doladım. "Yatayım mı gerçekten? Beni bu halde mi bırakacaksın?" diye fısıldadım. Kasılmış gibiydi sanki. Ben de ne dediğimi bilmiyordum gerçekten. Yüzüm boynuna gittiğinde beni durdurunca ona baktım. "İstemiyor musun beni?" diye sordum. Şu an onu istiyordum. "Seni her zaman istiyorum. Ama şu an değil tamam mı? Bir daha içtiğini görmeyeceğim." diye uyarınca bir şey diyemedim. Yerdeki gömleğini alıp bana giydirdi. Ben sadece izliyordum. "Şimdi yatıyorsun." diyip yatmamı sağladı. Kafam yeterince güzeldi şu an. Gözlerim kapandı. "Sen gelmeyecek misin?" diye sordum kısık sesle. "Sen olmadan uyuyamam." Bir yere gidip döndüğünde yanıma yattığını hissettim. Beni kendine çektiğinde çıplak göğsüne yaslıydım. Altında eşofman vardı artık. Çenemi kaldırıp ona baktım. "Uyu artık!" diye uyardı. Uyumak istiyor muydum diye sorsaydı keşke. "Uyumayalım!" diye söylendim çocuk gibi. "Ne istiyorsun?" diye sordu. Soğuktu sanki sesi. "Bana soğuk mu olacaksın?" diye sordum. "Nerden çıkarıyorsun sen bunları?" Derin nefesini hissettim. "Herkese olurum sana olmam dedim." dediğinde ona bakıyordum. "Olma! Sadece ben olayım senin hayatında." dedim. Kollarıyla sardı beni. "Benim hayatım sensin. Hayatıma girdiğin ilk günden beri hayatımın merkezindesin." dediğinde iç çektim. Dudağına uzun bir öpücük kondurduktan sonra gözlerim kapandı. Daha fazla açık tutamıyordum. Sabah uyandığımda başımda çok fena bir ağrı vardı. En son hatırladığım şey masadaki şişelerin kaç tane olduğunu sayıyordum. Yan tarafımda bir şey hissettiğimde oraya döndüm. Doruk ile yatıyordum ama üstü yoktu ve arkası dönüktü. Kendi üstüme baktığımda gömleği vardı. Aklımdakinin olmamasını umarak kalktım. Yerdeki elbisemi gördüğümde başımın ağrısı arttı. Birlikte olmadığımızı biliyordum sadece. "Ne boklar yedim yine acaba?" diye mırıldanıp odayı hızlıca toplayıp duşa girdim. Üstümü giyinip aşağıya indiğimde etraf topluydu. Şişeler yoktu. Hiçbir şey hatırlamıyordum ama başım çok ağrıyordu. Mutfaktaki ilaç çekmecesini açıp ağrı kesici bulmaya çalıştım. Başımın ağrısının geçmesi gerekiyordu. 2 tane ilaç içtikten sonra odaya çıktım. Banyodan su geliyordu. Bana hesap vermesi gerekliydi. Su sesi kesildiğinde yatağa oturup bekledim. Başımın ağrısından ellerimle yüzümü kapattım. "Ayıldın mı?" diyen Doruk'a bakmadım bile. Onunla da konuşmak istemiyordum. Bipolar mıydım acaba ben? Giyinme odasına girdiğinde "Konuşmuyor muyuz?" diye sorduğunda da yanıtlamadım. Üstü giyinik geldiğinde ona döndüm. "Dün gece hiç konuşmamazlık yapmıyordun." diyip göz kırptığında ne olduğunu bilmiyordum. Odadan çıktığında peşinden gittim. "Ne diyorsun sen?" diye söylendim. Mutfağa girip su aldığında onu izliyordum sadece. "Ne oldu dün gece?" diye sorduğumda güldü. Birlikte olmamız sorun değildi sadece bu an olmamalıydı. "Nasıl hatırlamazsın? Çok iyiydin." dediğinde sinirden saçlarımı çekiştirdim. "Sorunun ne senin? Dün bittiğini söyleyip sarhoş olmamdan mı faydalandın?" diye sordum. Kötü niyetle sormadığımı biliyordu. "Sence bitmiş olsaydı seninle yatmak gibi bir derdim olur muydu?" sesi az önceye nazaran ciddiydi. "Niye? Kolayca bittiğini söyleyebiliyorsun ya sen?" dedim bağırarak. Sinirleniyordu. "Öyle mi? Senin yaptıklarına ne demeli? Hastaneye giderken bana sordun mu?" dediğinde gözlerimi kaçırdım. "Sorunumuz bu mu gerçekten?" dedim. "Başka ne sorunumuz var? Sana ameliyat konusunda diyeceğimi dedim ama sen dinlememişsin anlaşılan. Değerim bu kadarmış sen de." diyip bardağını tezgaha bırakarak yukarı çıktı. "Bana sordun mu peki?" diye sorarak peşinden gittim. "Sen bana sordun mu?" diye bağırdığında yerimde sıçradım. "O ameliyata girip çıkamadığında ne olacağını düşündün mü?" diye sordu. Düşünmemiştim. "Hadi beni geç. Ben 1 yıl anca hayatındaydım." dediğinde hayır anlamında kafamı salladım. Gelecek şeyi biliyordum. "Azra. O kız senin için benim üstüme yürüdü. Sen hastanede yattığında bile bana bir ton laf etti bir şey demedim. Dün şirkete gelip sorduğunda bile beni suçladı. Sanki ben seni ameliyata zorluyormuşum gibi." dediğinde yerimde çakılmıştım. Bana gerçekten kırgındı. "Dün içmenin hesabını da vereceksin." dedi keskin bir dille. "Kaldıracağım evden onları." dediğinde ona mal mısın der gibi baktım. "Alamazmışım gibi konuşma. Her akşam içerim görürsün gününü." dedim inatlaşır gibi. "Al da görelim. Ayrıca dün gördüklerimden sonra içmen işime gelir." diyip göz kırptığında üstüne yürüdüm. "Bana bak! Ne olduğunu anlatmadan bu evden çıkamazsın." diye tehdit ettiğimde koltuğa oturup yayıldı. "Bana uyar." dedi ve sırıttı. "Seni öldürsem kaç yıl yerim acaba?" diye düşünürken "Dul kalırsın sonra." dedi. "Tekrar evlenirim. Kocadan bol ne var hayatta." diye havalı havalı söylediğimde beni kucağına çekmişti. Yutkunup ona baktığımda sinirliydi. "Bir daha söyle bakayım naparsın?" dediğinde bir şey demedim. Gömleğinin yakasıyla oynuyormuş gibi yaparak "Hiçbir şey yapmam kocacım." dedim masumca. "Dün ne oldu anlatacak mısın?" diye sordum. Gülerek olanları anlattığında yerin dibi olmak istemiştim. "Bir daha içmeyeceğim gerçekten." diyip makyaj masama yönelecekken beni durdurdu. "Ameliyat konusunu kapattım." dedim direkt. Dudağımı öptüğünde elim yanağına gitmişti. Dün yaptıklarımdan utansam da kocamdı. "Ben hiç evlenmeyi düşünmedim." dedi benden ayrılırken. Dudaklarımı birbirine bastırıp ona baktım. "Yani aklımda bir çocuğumun olması da yok. Açıkçası normal bir hayatımızda yok. Kapıda bile kaç koruma bekliyor. Gizli olanları da saymıyorum." dediğinde başımı salladım. Bir bakıma haklıydı. "Kendini zora sokup benim canımı yakma tamam mı?" dedi. "Seni seviyorum." diye fısıldayabildim sadece. Güldüğünde kafasını geriye atmıştı. Bu hali çok tatlı gelmişti. "Ben de seni seviyorum." dediğinde gülümsedim. O evden gittiğinde ben de odaya geri dönüp hazırlandım. Yapmam gereken bir iş vardı. Telefonum çaldığında beklediğim kişiydi. "Öğrenebildin mi kim olduğunu?" diye sorduğumda karşımdan gelen cevap beklediğim gibi değildi. "Özge anlatmış her şeyi. Biz hastanenin oradayken o da oradaymış. Fotoğrafımızı çekmiş bir de manyak. Azra'ya da yanlış anlatmış her şeyi. Doktoru da zorlamış." dediğinde sinirden bir yerleri parçalayacaktım. "Teşekkür ederim, Lara." diyip telefonu kapattım. Dolabımın önündeki siyah topuklularıma bakıp konuştum. "Sizi giymeyi hiç özlemedim ama mecburum." yerden yüksek olmam gereken bir gündü. 21.Bölüm Sonu.
|
0% |