@ineffable3107
|
Sabah uyandığımda yanımda biri daha vardı. İşte şimdi sıçanzi. Dün olanlar aklıma geldiğinde gözlerimi açmak istemedim. Onun uyuduğunu anladığım için önce ateşine baktım. Düşmüştü. Sessizce yataktan kalkıp giyinme dolabından yeni bir pijama takımı alıp odadan çıktım. Hızlıca banyoya gidip duş aldım. Evin için sıcak olduğundan saçlarımı havlusuz bıraktım. Yeni kıyafetlerimi de giyip çıktım. Ev hala sessizdi. Öküz sahte kocam için ıhlamur kaynatacaktım. Azra yeni biri için aradığında onu da halletmem gerekiyordu. Laptopumu alıp mutfağa girdim. Orta tezgaha laptopumu koydum. Parmak izimin olduğu düğmeye basınca belgeler önüme geldi. Hepsiyle ilgilenirken bir yandan ıhlamur kaynıyordu. Ona bakıp tekrar bilgisayar başına geçtim. Yazıya odaklanmışken merdivenden bir ses duydum. Yine tek düğmeyle her şey kaybolurken ıhlamurun başına geçtim. Kimseye söylemek istemiyordum. Gizlemek gibi bir amacım yoktu ama bunları kendim için yapıyordum. Doruk kapıya yaslanıp beni izliyordu. "Günaydın." dedim düz bir sesle. "Günaydın." diyip mutfağa girdi. Tezgahtaki laptopumu görünce tekrar bana döndü. "Bu arada aldırdım öbürünü. Arabada kaldı. Vermeyi unuttum." dediğinde gözlerim parladı. İçindekiler benim için değerliydi. "Teşekkür ederim." dedim mutlu bir sesle. Dolaptan bir bardak çıkarıp ıhlamur doldurdum. Güler yüzümü takınıp ona uzattım. "Senin için yaptım." dedim. Gülümsemişti. "Ben hep hasta mı olsam ya." dediğinde gözlerimi devirdim. "Arabanın anahtarları nerde?" dedim hemen. "Girişte." dediğinde hızla arabaya koştum. Mutfağın camından bana bakacağından adım gibi emindim. Arka koltuktaki laptopumu görünce hemen sarıldım. "Ay seni çok özlemişim!" diye cırladım bahçede. Gören deli sanabilirdi. Evin camına baktığımda tahmin ettiğim gibi öküz sahte kocam beni izliyordu. Tekrardan içeri girip kapıyı kapattım. Bundaki bilgileri yenisine aktarıp bunu sıfırlayacaktım. Sonra birine verirdim. Onu salona bırakıp mutfağa döndüm. Bir şey yemek ister miydi bilmiyordum. Bu sırada telefonu çaldı. Kulağına koymak yerine açıp hoparlöre aldı. Laptopumun başına oturduğumda o da karşımdaydı. Ne yaptığımı göremezdi yani. Arayan Oğuzmuş. "Yılmazı yayan kızı bulduk." dediğinde şaşırsam da sakin kalmaya çalıştım. Oğuz beni bulmadıysa kimi bulmuştu? "Ee?" diye umursamazca sorduğunda ilgilenmiyor gibiydi. "Eesi şu, Atıf hakkında bildiklerim var diyo bu seferde." diyip duraksadı. "Atıf'ında sana yaptıklarını biliyoruz şimdi." dedi. "Yeterince bitirdik hepsini." diyip derin nefes aldı Doruk. "Neyse sen beklet kızı ben konuşucam." dediğinde telefonu kapatmayıp normal şeyler konuştular. Bilgisayarımın ışığını sona indirdiğimde ekran kararmıştı. Atıf ile ilgili hazır bir dosya vardı zaten. Dosyayı Azra'ya attım. Gönderen : Maral Dosya eki Sana haber verdiğimde yay bunu. O kızla da görülecek bir hesabım vardı. "Şirkete mi gideceksin?" diye sordum. "Evet ama hemen dönerim." dediğinde ona baktım. "Hastasın?" dedim. "Sen de gel o zaman." diyip kalktı. "Çıkarız birazdan." dediğinde amacıma ulaşmıştım. Doruk'un şirketindeki bilgisayarının seri numarasını biliyordum. Bilgisayarın içine girip ayarlarıyla oynadım. Süreli bir şekilde olduğu için telefondan onaylayabilirdim. Kızı ava giderken avlayacaktım. Laptopumu alıp yukarı çıktığımda Doruk odada değildi. Hızla hazırlanıp eski laptopumdakileri yenisine aktardım. Aktarma işlemim bittiğinde eski laptopumu sıfırlayıp eski haline getirdim. Onu da kaldırdığımda işim bitmişti. Çantamı da alıp aşağı indiğimde Doruk beni bekliyordu. "Her gün o topuklularla zor olmuyor mu?" diye sorduğunda güldüm. "Alışkınım. Yerden yüksek olmak her zaman daha iyi." dedim. Anlamadığı için bir şey demedi. Kapıyı açtığında birlikte çıktık. Her zamanki gibi onun arabasına bindiğimizde şirkete doğru sürmeye başladı. Şirkete geldiğimizde elimden tutmuştu. Herkes bize bakarken biraz gergin hissetsem de alışmıştım artık. Asansörle yukarı çıkıp odasına yürüdük. Çok geçmeden Oğuz yanında bir kızla geldi. Kızla uzaktan yakından alakamız yoktu. Onlar kendi aralarında konuşurken dinlemedim. Kız bilgisayar başına geçerken süreyi başlatmıştım. 5 dakika dolunca hem Atıf paylaşılacak hem de bu kızın foyası ortaya çıkacaktı. Kimseye farkettirmeden Azra'ya 2 dakika içinde yayınlamasını söyledim. Meraklı gibi Doruğun yanına ulaştığımda koluna dokundum. Büyük ekrana baktığımda kızın eli ayağına dolaşmıştı. Süreyi kapattığımda son 30 saniyeydi. "Ben bakayım istersen." diyip ondan aldım. Uğraşıyormuş gibi yaptığımda son 10 saniyeydi. 10 saniyenin sonunda tek düğmeyle tüm belgeler açıldı. Atıf yayıldı. Kıza dönüp baktım. "Atıf için çalıştığını bize söylemek ister misin?" dediğimde kız buz kesti. Doruk ve Oğuz şaşkınlıkla bakarken kendi yerime geçip oturdum. Kız ayaklandığında çıkmak isterken Oğuz önce davranıp kapıyı kilitlemişti. Kız sıkıştığını anlayınca her şeyi tek tek söyledi. Atıf için bilgi toplamak istediğini bu nedenle burada olduğunu söyledi. Oğuz kızla birlikte çıktığında Doruk bana döndü. "Nasıl anladın?" dediğinde omuz silktim. "Belliydi. Geldiğinde eli ayağı titriyordu. Bir insan bu işe karışıyorsa gergin olmaz. Zaten yapacağı şeyi kafasına koymuştur. Atıfı da öylesine ortaya attım. Kız da hemen kondu yani. Gerçekten bilmiyordum." dediğimde külliyen yalandı. Telefona baktığım dakikalar kızı araştırmıştım. "Çok başka bir şeysin." dediğinde gülümseyerek ona baktım. "Beni hafife almamanı söylemiştim." dediğimde o da bana güldü. "Öyleymiş gerçekten." Oğuz tekrardan odaya girdiğinde yüzü keyifliydi. "Kızdan kurtulduk ama nasıl olduysa Atıf patladı." dediğinde sevincimi gizleyerek şaşırmış gibi yaptım. "Bu nasıl mümkün?" diye sordum hemen. Doruk bir şeyler düşünüyordu ama bunu belli etmedi. Oğuz tekrardan bana döndüğünde "Bu işi kim yapıyorsa ustalıkla yapıyor." diyip hayran gibi konuştu. Oğlum o senin yengen. "Bunları bu kadar yayan bizi de yayar birkaç güne." demişti Doruk. Bu olamazdı çünkü her şeyi ben yönetiyordum. Onunla ilgili tüm bilgileri kaldırmıştım. Onun da pis işleri vardı ama kocam diye görmezden geliyordum. Kendisi yeterince iyiydi zaten. "Şöyle bir şey var. Bu her kimse seninle ilgili ne varsa kaldırmış." dediğinde şaşırmış gibi yaptım. Bir gün çarpılacaktım ama ne zamandı. "Bunu neden yapıyor anlamadım." dediğinde ona döndüm. "Bu iyi bir şey değil mi?" diye sordum. Bana döndüğünde "Her zaman iyi olmaz. Belki de büyük bir açık bekliyor." dediğinde bir şey demedim. "Onu bulmam lazım." diye mırıldanmıştı. Bu da imkansız bir şeydi. Çünkü her seferinde IP adresleri değişiyordu. Bir gün İstanbulda ise bir gün Ankarada oluyordu. "Hallederiz." dedi Oğuz. Tabi tabi, diye geçirdim içimden. Hevesle Doruk'a baktım. "Ben ne zaman çalışmaya başlayacağım?" dediğimde bana döndü. "Kesin bir şey söylemedin. İstediğin zaman gelip çalışabileceğini biliyorsun." dedi sadece. Oğuz bana baktı. "Burada mı çalışacaksın?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Sadece bilgisayar kısmı için ama." diye ekledim. Gülerek bana baktı. "Kız, sende hackerlik falan yok değil mi?" dediğinde ben de güldüm. Alası var ablam. "Kötüye kullanmam hiçbir zaman. Sadece bazen öğrenmem gereken şeyler olduğunda." diye geçiştirdim. Koca siteyi çökertiyordum haberi yoktu. "Lazım oluyor bazen." diyip güldüğünde Doruk da güldü. "Sana da lazım oluyor galiba." dediğimde gülmeyi kesti. Dedikleri şeyi anlamıştım. "Oo yenge. Ne demez-" demeye kalmadan Doruk ona masadaki kalemliği fırlatmıştı. Kalemler yere saçılırken Oğuz çoktan çıkıp gitmişti bile. Trip atmak için neden bulduğumda mutluydum. Soğuk yapabilirdim. "Eve gidelim." dediğinde bir şey demeden ayaklanıp odadan çıktım. Arkamdan geliyordu zaten. Asansöre bindiğimizde konuşmadım. Eve giderken de sessizliğimiz hakimdi. Hızla odama çıkıp kapıyı kapattım. Rahatlamak için pijamalarımı giydim hemen. Yatağa geçip uzandığımda telefonumu elime aldım. Çok geçmeden odanın kapısı açıldığında gelecek tek biri vardı. Giyinme dolabının orda üstünü değiştirip yattığım yerin yanına oturdu. Göz ucuyla ona baktığımda "Sorun ne?" dediğinde sinirden güldüm. Soruyor muydu cidden? "O mevzuysa gerçek değil. Oğuz'un saçmalaması." dediğinde omuz silktim. "Sorun değil istediğini yapmakta özgürsün. Evliliğimiz sahte ne de olsa." dedim. Sinirlendiğini hissediyordum. "Taktın sahteliğe sen de. O an güldüm sadece." diye açıklama yaptı. Yapmadığını zaten biliyordum ama biraz sürünsündü. "Hı hı öyledir." diye alayla söylenip arkamı döndüm. "Bana bak." diye söylediğinde normalden farksız emir gibiydi. Dönmedim. Kollarımdan tutup ona bakmamı sağladığında yutkundum. "Bana bakmanı söylemiştim." dedi. Gerginliğimi bir kenara atıp. "Ne var?" diye umursamazca sordum. Bir eli saçlarıma gittiğinde ne diyeceğimi bilemedim. "Sen beni mi kıskandın?" dediğinde tükürüğüm boğazıma kaçtı. Ne münasebo. "Hayır. Ne alakası var?" diye hızla söylediğimde güldü. "Kıskanmadın yani?" dediğinde kafamı salladım. Tamam biraz kıskanmış olabilirim ama hayır. Soğuk bir şekilde "İyi." diyip beni bıraktı. Kapıya doğru gittiğinde hızla arkasından kalkıp "Nereye?" diye sordum. Bana dönmeden "Hiç." dediğinde ona doğru yürüdüm. "Ne demek hiç?" dediğimde bana döndü sonunda. "Uyuyacağım." diyip yan odaya gitti. Salaktı bu adam. Onun ardından odaya girdiğimde üstsüzdü. Altında sadece eşofmanı kalmıştı. Ne ara soyunuyordu bu? Bu sefer utanmayıp yanına gittim. "Asıl senin derdin ne?" diye sordum. "Benim bir derdim yok, gördüğün gibi uyuyacağım." diyip yatağa girdi. İnsanı delirtirdi bu adam. Tekrardan yanına gittim. "Kıskanmadım. Çünkü kıskanacağım bir şey yok ortada." diyip kulağına eğildim. "Ben kıskansam farklı şeyler yaparım." dediğimde bana baktı. "Ne yaparsın?" dediğinde gülümsedim. "Onu da o zaman görürsün." diyip ayaklandım. "Şimdi uyumak istiyorsan uyu." diyip odadan çıktım. *** Azra ile de buluşup evlendiğimi anlatınca şaşırmıştı. Zorla olduğunu söylemesem de benim adıma sevinmişti. Onunla ilgili haberleri kaldırdığımda sorgulamıştı ama söylememiştim. Evde yatarken Doruk arıyordu. "Efendim?" diye açtım. "Akşam arkadaşlarımdan birinin sergisi var da benimle gelmek ister misin?" diye sorduğunda şaşırdım. Birlikte hiçbir yere gitmemiştik. "Kimmiş arkadaşın?" diye sordum. Hiç çıkasım yoktu zaten. "Ezgi." dediğinde hızla kalktım. Onu gayet iyi tanıyordum ve nefret ediyordum. "Yalnız olmak istemezsen Didem'i de getirebilirsin. Yani kabul ederse." diye ağzında lafı geveledi. "Tamam. Didem'i alır gelirim." dedim. "Eve gelmeyecek misin sen?" diye sordum. "Yok şirketten geçerim." dediğinde 'tamam' diyip kapattım. Didem'i aradım. "Efendimm." diyip neşeli bir sesle açtı. Güldüm. "Akşam Ezgi'nin sergisi varmış. Benimle gelsene." dediğimde telaşlı bir hali vardı sanki. "Ben gelmesem?" diye konuştuğunda bir şey olduğunu anladım. "Neden?" dediğinde nefes verip söyledi. "Ezgi'nin kardeşiyle kavgalıyım ve onda şeylerim var." dediğinde sinirlenmeye başladım. Ne zorla konuşuyordu bu? "Direkt söyler misin yoksa ben kendim mi öğreneyim?" dedim. "Ya aslında öyle bir şey değil. Onların evine kalmaya gittiğimde üstümü değiştirdiğim yere kamera koymuş. En ufak şeyde onu kullanıyor." dediğinde şaşkınlıktan ağzım açıldı. Ne biçim insanlardı bunlar. "Sen şimdi hazırlan ben seni alacağım. Bu konuyu da hallettim say." diyip telefonu kapattım. Ezgi neyse kardeşi de oymuş meğer. Dolaptan elbisemi ve ayakkabılarımı çıkarıp hazırlandım. Sabah duş aldığım için saçlarımı şekillendirip aşağıya indim. Salondaki laptopumu kucağıma alıp Nalan'ın telefonuna girmeye çalıştım. Videoyu ve kopyasını sildiğimde ortada video kalmamıştı bile. Odasının konumundan kamerayı da devre dışı bıraktım. Bunu Didem için zaten yapardım ama sorun bu değildi. Bir genç kıza yapılan zorbalıktı. Kadının kadına yaptığı şiddetti. Ezgi için ayrı planım vardı zaten. Beni nerde görse Doruk ile ilgili şeyler söyleyip beni kışkırtıyordu. Hiçbirinin gerçek olmadığını bildiğim için susuyordum. Arabaya binip öbür eve sürdüm. Benim geldiğimi gören Elçin anne kapıyı açmıştı. "Kızım hoş geldin!" diyip bana sarıldı. "Hoş buldum. Nasılsınız?" diye nezaketen sorduğumda gülümsedi. "İyiyim canım sen nasılsın? Hangi rüzgar attı seni buraya?" dediğinde arkadan gelen Didem'i gösterdim. "Didem ile dışarı gideceğiz de onu almaya geldim." dedim. Didem yanımıza geldiğinde biraz morali bozuk olsa da gülümsemeye çalışıyordu. Onunda üstünde siyah bir elbise vardı. Tam yaşına uygundu. "Gençsiniz kızım. Gidin eğlenin." dediğinde ikimizle de konuşup içeri girdi. "Kız bana bak." dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı. "Üzülmek falan yok. Hallettim ben her şeyi." dedim ona. "Nasıl yapacaksın ki? Çoktan bir kopyasını kaydetmiştir bile." dediğinde arabaya bindik. "Tatlım karşısında kim olduğunu bilmiyor." derken gülümsedim. Bahçeden çıkıp Doruk'un attığı konuma giderken konuşuyorduk. "Nasıl yani buldun mu videoyu?" diyip şaşkınlıkla bana döndü. Ona dönemesem de konuşmaya devam ettim. "Sence bulmasam emin konuşur muyum?" dedim. "Ayrıca bundan sonra birinde kalırken dikkat et. Çok birinde kalmak istiyorsan gel bizde kal." diye öneride bulundum. "Annem göndermiyordu zaten bir yere. O gün Nalan çok ısrar edince yanında bir şey demedi." dediğinde sinir kat sayım artıyordu. Bunların derdi neydi? "Nalan'ın böyle gizli şeyleri var mıdır?" diyip onu sorguladım. "Aslında bir şey var ama kanıtlayabileceğimi sanmıyorum" diyip omuzlarını düşürerek konuştu. "Neymiş?" dediğimde "Bir arkadaşımız daha var. Polen. Aslında biz daha yakınız ama Nalan kendini hep araya sokuyor. Her neyse. Polen'in geçen sene bir sevgilisi vardı. Polen'i aldattığı için ayrılmışlardı ama kızı bilmiyorduk. Meğer kız Nalan'mış. Bunu söylemekle tehdit ettiğimde banada videoyu gösterdi. Ne yapacağımı bilemedim." dediğinde bir kez daha sinir oldum. "Tamam." dediğimde konuşmadık daha fazla. Alana geldiğimizde çok kişi gelmişti bile. "Sen içeri geç abinin yanına. Ben geleceğim." diyince sorgulasa da inip içeri gitti. Torpidoda duran tabletimi alıp az önce girdiğim yerden tekrar Nalan'ın telefonuna girdim. Gizli kısmında bir erkekle fotoğrafları vardı. Aynı çocuğun Polen ile de fotoğrafları olunca çocuğun bu olduğunu anladım. Fotoğrafları kendime kaydedip bir video haline getirdim. Uygulamadan çıkıp geri yerine koydum. Arabadan indiğimde kapıya yürüdüm. İlerlerken karşımda çok sevgili kocam bana doğru yürüyordu. "Selam." dedim güler yüzümle. "Nerede kaldın?" diye sorunca ona baktım. "Ne o? Özledin herhalde." dediğimde güldü. "Karımı merak etmiş olamaz mıyım?" dediğinde gülmem durdu. Karım demişti. "Susup kaldın bakıyorum." dediğinde bu sefer gülen oydu. "Niye erken geldin sen?" yalancı bir sinirle konuştum. "Ezgiciğin kırılır mıydı?" Ezgiciğin kısmını bastırarak söylemiştim. "Erken gelmedim. Az önce geldim. Didem ile karşılaşınca seninle geldiğini söyledi. Ben de geldim işte." dedi. İnanmıştım. "Öyle olsun bakalım." dediğimde elimi tuttu. "Sen gerçekten özlemişsin beni." diyip güldüm tekrar. "Karımsın sonuçta." dediğinde eridim, yandım bittim kül oldum. Birlikte masaya oturduğumuzda Didem'e baktım. İlerde yanında 2 kız konuşuyorlardı. Daha doğrusu Nalan konuşuyor ikisi dinliyordu. Bu kızı sevmediklerine emindim. Polen çok saf duruyordu. Görünüş olarak kendime benzetmiştim. Nalan yanından gittiğinde ikisi de rahatlamış gözüküyordu. Didem beni farkedince yanımıza geldiler. "Polen bak bu yengem." diyip beni gösterdiğinde ona garip bir şekilde baktım. "Yenge olacak kadar yaşlı değilim." dediğimde ikisi de güldüler. "Merhaba Polencim." dediğimde bana sarıldı. Samimi kızdı. "Nasılsınız?" diye sorduğunda gülümsedim. "İyiyim, ikinizde çok güzel gözüküyorsunuz." dedim onlara bakarak. "Siz daha güzelsiniz." dedi kibar bir şekilde Polen. "Bir gün bize kalmaya gelin." diye teklifte bulundum. "Kızlar gecesi yapabiliriz." dediğimde aralarında bir şeyler konuştular. "Olabilir." dediklerinde bizim masamıza oturdular. Ezgi'nin lavaboya girdiğini görünce peşinden gitmek istedim. Kalkınca Doruk elimden tuttu. "Nereye?" dediğinde sesli bir nefes verdim. "Makyajımı tazelicem. Gelmek ister misin?" dediğimde elini bırakıp lavaboya girdim. Sadece ikimiz vardık. Aynaya bakıp çantamdan gloss çıkardım. Ezgi beni görünce yapmacık şekilde güldü. "Hoş geldin. Doruk mu çağırdı seni de?" dediğinde ona baktım. "Evet. Karısı olmadan bir yere gidemiyor." dedim. Yüzü asılsa da gülümsedi. "Öyleyse bu fotoğraf ne?" dediğinde Ezgi ve Doruk öpüşüyor gibilerdi. Ama bir hata vardı sanki. "Karısı olmadan gidemiyormuş evet." diyip lavabodan çıktı. Sinir kat sayım arttığında sakin kalmaya çalıştım. Bu kadarı çok fazlaydı. Lavabodan çıkıp boş bir yere geçtim. Telefonumu elime aldığımda aradığım tek bir kişi vardı. "Azra tatlım." 4.Bölüm Sonu.
|
0% |