@ineffable3107
|
Sabah Doruk gittiğinde evde tek kalmıştım. Çok geçmeden Didem geldiğinde onunla oturup sohbet ettik. Sınavının son zamanları olduğu için bir yere gitmiyordu ama buna gelecekti. Biraz kafasını dağıtmak ona iyi gelebilirdi. Nalan olayından sonra onunla bir daha konuşmamışlardı. Konuşmasınlar da zaten. Akşam yaklaştığında biz de hazırlanmaya başlamıştık. Birlikte gidip o ailesiyle dönecekti. Ona imrenmiyordum diyemezdim. Babam beni hiçbir yere ya da bir davete götürmezdi. Arabaya bindiğimizde ikimizde bir şey demedik. Otele geldiğimizde Doruk kapıda arkadaşlarıyla bekliyordu. Bizi görünce sigarasını bırakıp yanımıza geldi. "Hoşgeldiniz." dediğinde "Hoş bulduk." dedik sadece. Didem içeri geçtiği için birlikte kalmıştık. "Güzel olmuşsun." dediğinde ona gülümsedim. "Teşekkür ederim kocam. Sen de çok yakışıklısın." dediğimde güldü. "İçeri geç istersen. Ben de gelirim yanına." diyince ben de içeri girip Didem ve Elçin annenin yanına ilerledim. Elçin anne beni görür görmez ayağa kalkıp sarıldı. "Güzel kızım hoş geldin. Bu ne güzellik böyle." dediğinde ona gülümsedim. "O sizin güzelliğiniz Elçin annecim." diyince gözleri parladı. "Anne diyen dillerini yesinler senin." diyince Didem de gülüşüme katıldı. "Kızlarım diye demiyorum ama çok güzelsiniz." dedi. Hepimiz yerimize oturmuştuk. Nihat baba geldiğinde onunla da sohbet etmiştik biraz. Doruk gelmemişti daha. "Maral abla." diyen Didem'e döndüm. "Efendim canım?" dediğimde utana sıkıla ileriyi gösterdi. Doruk bir kızla konuşuyordu, kız gülerek bir şey anlatıyordu ona. "Eski sevgilisiyle konuşmasına nasıl müsade ediyorsun?" dediğinde o an anlamıştım. "Bilmiyorum ki." dedim sadece. Gerçekten ilk defa bilmiyordum. "Hangisi ayrıldı?" diye sordum. Abisi olduğu için bilirdi elbet. "Özge ayrıldı. Yurtdışına gittiği için. Abimde onunla gitmek istemedi." dediğinde taşlar yerine oturmuştu kafamda. Bu yüzden buraya gelmemi istemiyordu. O kızı görmemem için istememişti ve şu an onunla konuşuyordu. "Anlıyorum." diyip yerimden kalktım. Onlara doğru yürüdüğümde Doruk bana gülümsedi. "Özge bak bu da karım." demişti direkt. Elini belime koysa da umursamadım şu an. "Aa öyle mi? Evlendiğini bilmiyordum." demişti. Şaşırdığı çok belliydi. "Merhaba, Özge ben." diyip elini uzattım. Başta istemesem de zoraki bir şekilde tuttum elini. "Maral ben de." dedim sadece. Bu yaptığını Doruk çok fena ödeyecekti. Özge'ye arkasından seslendikleri için yanımızdan ayrılmıştı. Gitmeden "Görüşelim sonra Doruk." dediğinde yeterince sinirlenmiştim zaten. Yanımızdan gider gitmez Doruk'un elini çektim. "Sakın bana dokunayım deme." diyip yanından uzaklaşıp masaya geldim. Gözlerimin dolmasına izin vermeyip ellerimi sıktım. "Ne bu tavır?" diye sorduğunda sinirden güldüm. "Konuşmaya devam etseydin eski sevgilinle. Ben rahatınızı bozdum." dedim. "Onu görürüm diye gelmemi istemedin değil mi?" diye sordum. Susuyordu sadece. "Saçmalıyorsun artık." dediğinde önüme döndüm. Birkaç konuşma yapılmıştı. Hepsi işler hakkında oldu. Hiçbirine odaklanmayıp Özge'ye bakıyordum. Sürekli bizim masamıza bakıyordu. Masadan kalkmak için yeltendiğimde Doruk durdurdu. "Hava almak istiyorum." diyip cevabını dinlemeden çıktım dışarı. Otelden çıktığımda peşimden geldiğini anlamıştım. "Eski sevgilin burda diye getirmeyecektin değil mi? Rahat rahat konuşmak için." dedim ona dönerek. En saçma şeyi söylemişim gibi bakıyordu. "Saçmalıyorumdur kesin." dedim gülerek. "Karşılaşmanızı istemiyordum sadece. Başka bir sebebi yok gerçekten." dedi sakin bir sesle. "Çaren de beni getirmemekti herhalde?" dediğimde "Ben de gelmeyecektim zaten. Bizimkiler geldi diye burdayım." dedi. "Bak ne yapalım biliyor musun?" diyip derin nefes aldım. "Sen git eski sevgilinle kal. Ben gidiyorum artık." diyip yanından yürüyecektim ki kolumdan tuttu. "Daha ne istiyorsun Doruk?" dediğimde yüzüme bakıyordu sadece. "Benimle geliyorsun o zaman." diyip elimden tuttuğunda arabasına yürütüyordu. "Ben seninle gelmek istemiyorum belki." diye itiraz etsem de beni duymamıştı bile. Binmem için kapıyı açtığında oturmak zorunda kalmıştım. "Kocandan başkasıyla gideceğini mi düşünüyorsun?" diye sorup kapımı kapattı. "Kocam buraya bensiz gelmeyi düşünüyordu ama?" diye bağırdığımda cevap bile vermedi. Kollarımı göğsümde bağlayıp oflayarak önüme dönmüştüm. Eve geldiğimizde onu beklemeden inip kapıyı sertçe kapattım. "O kapıyı var ya!" diye bağırdığında duymamazlıktan geldim. Odaya girerken de kapıyı sertçe kapatmıştım. Yine peşimden geldiği için sıkıntılı bir nefes verdiğimi biliyordum. "Kapılarla alıp veremediğin ne?" diye bağırdığında umursamadan giyinme odasına girip üstümü değiştirdim. Makyajımı temizleyip yatağa ilerlediğimde beni kendine çevirdi. "Tamam sana söylemeliydim." dediğinde güldüm. "Gördükten sonra söylemen de ayrı şey." dedim alayla. "Karşılaşmanızı istemiyordum sadece. Ben sanki gitmeye meraklıydım amına koyayım. Ben seninle evliyim dedikçe sen iyice saçmalıyorsun." dediğinde gayet sinirli gözüküyordu. Zaten ona inanıyordum. Daha çok sinir olması için "Küfür etmesene!" diye uyardım. "Ettirme o zaman!" diyip kendine çektiğinde yutkundum. Sinirleri tepesindeydi beyefendinin. Bana doğru yaklaştığında nefesini önce yanağımda sonra boynumda hissettim. "Konu sensen herkese, her şeyi yaparım." diye fısıldadı. Boynumu öptüğünde kafam geri gitmişti bile. "Anladın mı beni?" diye sorduğunda bir şey diyemedim. Ona cevap vermeyip yatağa girdiğimde seslice "İnadını sikeyim senin!" diye homurdandığında gülmeden edememiştim. "İnadıma da küfür etme!" dediğimde sinirlenip giyinme odasına gitmişti. Altında sadece eşofmanla yatağa girene kadar onu izlemiştim. "Çok beğendin herhalde." dediğinde göz devirip arkamı döndüm. Gülerek tekrar kendine çevirdi. "Dönme bana arkanı." dediğinde ona baktım. "Sen onu hak ediyorsun." dediğimde garip garip bana baktı. Eliyle geceliğimin açıkta bıraktığı bacağıma dokunduğunda yutkunsam da ona bakmayı sürdürdüm. Aklımla oynuyordu. "Hmm." diye tepki verip bacağımı okşamaya devam etti. Biraz daha yukarı çıktığında "Neyi hak ediyorum karıcığım?" diye sordu. Beni tahrik ettiği için konuşmam zorlaşıyordu. "Doruk." diye fısıldar gibi konuştuğumda eli külodumun içindeydi. Parmak hareketleriyle kasıklarımdaki sızı geri gelmişti. "Söyle bebeğim." diye boynuma doğru konuştu. Onu şu an deli gibi istiyordum ama o zorluyordu. Kendime çekip öpmeye başladığımda çok geçmeden karşılık vermişti. Parmakları hala gezinirken bir yandan da beni sertçe öpebiliyordu. Parmağını içime doğru ittirdiğinde ağzının içine inledim. Tırnaklarımla sırtını çizmeme rağmen o çok rahattı. Parmakları içimde gel git yaparken belli belirsiz inliyordum. Öpmeyi bırakıp boynuma ulaştığında "Doruk." dedim. Bir yanım zevk alsa da içimi kemiren bir şey vardı. "Onunla yaptın mı hiç?" diye sorduğumda geri çıkıp yüzüme baktı. "Şu an bunu mu soracaksın? Gerçekten mi?" diye sinirle sorduğunda kafamı salladım. Üstümden kalkıp kendini yan tarafa bıraktığında cevap alamadım. "Kolay bir soru sordum?" diye ona döndüğümde "Cidden saçmalamakta üstüne yok." dediğinde garipçe ona baktım. "Çok merak ediyorsan, yapmadım Maral." diyip banyoya ilerledi. Sorduğum soruya pişman olsam da çok geçti sanırım. Yapsa da umrumda olmazdı ama merak etmiştim bir kere. Tekrar içeri gelip yattığında arkasını dönen o olmuştu. "Sen de dönme bana arkanı." dediğimde nefesini duydum. Bana döndüğünde yüzündeki siniri okunuyordu. "Sinirlenme de." diyip elimi yanağına götürdüm. "Sinirli değilim." dese de inanmamıştım. "Merak ettim ve sordum." dedim sadece. Cevap vermedi. "Uyuyalım." dediğinde ona doğru sokuldum. "Ne yapacağım seninle ben?" dediğinde güldüm. "Yapabileceğin her şeyi yaptın zaten." dedim. Onunda güldüğünü hissettiğimde saçlarımı okşamaya başlamıştı. *** Bugün Azra ile yeni editörümüz hakkında konuşup buluşacaktık. Hazırlanıp evden çıktığımda geç kalmadığım için şükrettim. Sonrasında Doruk ile buluşmak istesem de işi olduğunu söylemişti. Çok üstelememiştim. Kafeye geldiğimizde Azra ve yeni çocuk gelmişlerdi bile. Azra ile sarılıp çocukla selamlaştım. İsminin Akın olduğunu öğrendiğim çocuk yeni mezun olacakmış. Onu eğitebileceğimizi söyleyerek kabul etmiştik. Masadan kalkıp lavaboya girdiğimde keşke girmez olsaydım dedim. Özge buradaydı ve karşılaşmak istediğim son insandı. "Aa Maral, selam. Sen de mi burdaydın?" diye sorunca ona dönmek zorunda kaldım. Yapmacık bir gülümsememle "Selam Özge. Buradayım ve şimdi çıkıyorum." diyip geldiğim gibi çıktım. Yanlış anlarsa anlasındı. Kocamın eski sevgilisiyle konuşacak halim yoktu bir de. Masaya yeniden döndüğümde normal sohbet ediyorduk. Özge'nin masası buraya uzak olsa da bizi net görürdü. Arkadaşları ile oturuyordu haspam. Dedikodumu döndürdüğüne emindim. Azra'nın telefonu çaldığında masadan kalktı. Akın ile tek kalmıştık. "Ailenden bahsetsene." dediğimde yüzü biraz düşse de güldüğünü gördüm. "Babam ben küçükken vefat etti. Annem ve anneannemle yaşıyorum efendim." diyince kolunu sıvazladım. "Onların kıymetini bil Akıncığım. Ayrıca bizi de ablan olarak gör artık." diyip güven verir gibi gülümsedim. Temiz ve saygılı biriydi. "Teşekkürler." dediğinde Azra'da çoktan gelmişti. Biraz daha oturduktan sonra kapıdan giren kişiyle şok olmuştum. Doruk buradaydı. "İzninizle." diyip masadan kalktığımda ona doğru ilerledim. Mutlu bir şekilde yanına gittiğimde benim aksime o hiç mutlu değildi. Sinirliydi. Ona sarılıp "Hoş geldin." dedim. Karşılık vermedi. Bu yaptığına kırılsam da yüzümü asmamaya çalıştım. "Ne yapıyorsun burada?" dediğinde birkaç kişi bize baksa da umursamamıştım. "Sana dedim Azra ile buluşacağım diye. Sonradan başka bir arkadaşım daha geldi." diyip bizim masamızı işaret ettim. Azra da bize el sallayınca arka masadaki biri çok dikkatimi çekmişti. Bu kişi Özgeydi. Bakışları direkt bizim üzerimizdeydi. Aklıma geleni yalanlamak istedim. "Bunu bana yapmamış ol, Doruk." dedim çaresizce. "Ne yaptım sana ben?" diye sorduğunda alayla güldüm. "Evde konuşalım." dedim. Masaya gidip çantamı aldığımda kusura bakmamalarını söyledim. Beni beklemeden çoktan dışarı gitmişti. Gözlerimin dolmasını engelleyerek arabasına ilerledim. İkimizden de ses çıkmıyordu. Arabayı gereğinden hızlı sürdüğünü farkettiğimde "Yavaş sür şu arabayı!" desem de dinlemedi. Kaç kez kazanın eşiğinden dönsek de eve gelebilmiştik. Eve girdiğimizde salona geçip direkt sordum. "Neden geldin oraya sen?" dediğimde gayet rahattı. "Gelemez miyim? Karımın kiminle görüştüğünü görmek istedim." derken karım kelimesini bastırarak söylemişti. "Sana zaten söylemiştim." dediğimde güldü. Normal bir gülüş değildi. "Ekstra bir erkek olacağından haberim yoktu." dediğinde şoklar içindeydim. "Bu mu yani cidden?" dedim. "Çocuk bana abla diyor be!" diye bağırdım. Cidden de öyleydi. "İsterse anne desin. Bana söylemediğine kızıyorum şu an ben farkında mısın sen?" diye bağırdı bana. Ne yani çocuğumuz olsa ondan da mı kıskanacaktı? "O an aklıma gelmedi yani son dakika oldu." diye çevirmeye çalıştım. Bir dakika ya! "Konumuz bu değil zaten." diyip ona baktığımda "Doruk." dedim. "Efendim, Maral?" dediğinde beynimde dönen şeyleri atmak istedim. "Özge çağırdığı için geldin." diyip nefes almaya çalıştım. "Değil mi?" diye sorduğumda cevap vermedi. "Özge sana bizim fotoğrafımızı attı ve sen sorgulamadan yanıma geldin." diyip alayla güldüm. "Maral." dediğinde duymamazlıktan geldim. "Ben seni sabah aradım. Dedim ki seninle de buluşayım ya da yanına geleyim. Sen ne dedin bana?" diyip üstüne yürüdüm. Kalbim çok kırıktı. "Sen bana işim var dedin!" diyip omzuna vurdum. Ağladığımın farkında bile değildim. Hatalı olduğu için susuyordu ama ben susmasını istemiyordum. İnkar etsindi. Yalanlasındı. "Benim için gelmediğin yere o kız fotoğraf attı diye geldin?" diye bağırdım. "Yalanlasana." dedim umutsuzca. Doğru olduğunu bilsem bile bunu istiyordum şu an. "Maral, yeter." dedi keskin bir sesle. "Bence de yeter biliyor musun? Eğer bu evde o kızın adı bir daha geçerse." diyip nefes aldım. "Bu evden giderim." dedim. Cevabına ve yüzüne bakmadan odaya çıktım. Ağlamama rağmen akmayan rimelime dua edip ağlamak için yatağa yattım. Aşağıdan bir şey kırılma sesi duysam da duymadım. Doruk odaya geldiğinde yüzüm ona dönük değildi. Arkamdan gelip sarıldı. Sessizce ağlasam da duyuluyordu. "Özür dilerim." diye fısıldadı. "Arkanı dönme bana." dediğinde cevap vermedim. Ona doğru döndüğümde yüzüm ne haldeydi bilmiyordum. "Bir daha benim için dahi olsa ağlama." diyip gözlerimi sildi. Onun için ağlardım. Gözlerimi öptükten sonra "Hatalıyım bu sefer kabul ediyorum." dediğinde konuşmama fırsat vermeden "Ama o an ne düşüneceğimi bilemedim. Azra ile çıkacağını söyledin ama o fotoğrafta yoktu." dediğinde güldüm. "Yalan söylediğimi düşündün?" diye devam ettirdim. Sıkıntılı bir nefes verdi. "Sana güveniyorum ama o an kafam gitti." dediğinde bir şey demedim. Sadece "Tamam." demekle yetinmiştim. "Kalbimi kırdın." dedim ona bakarak. "Hem de çok." dediğimde güldü. "Nasıl düzeltebilirmişim?" diye sordu hemen. "Düşünmem lazımmış." dedim. "Beklerim." dedikten sonra "Her zaman." diye ekledi. "Çok beklersin." diye onu sınadığımda "Eyvallah." dedi sadece. "Kıyafet? Makyaj malzemesi?" diye sıraladığında güldüm. İkisine olan bağımlılığımı biliyordu. Bir de ona bağımlıydım tabi. "Seni seviyorum." dediğinde kalakalmış gibi ona baktım. Beklemediğim yerden gelmişti. "Seni seviyorum ve kıskanıyorum. O an masanda bir erkek vardı ve neden bana söylemediğini düşündüm. Beni aldattığını falan düşünmedim yani." diyip devam etti. "Sadece söylemediğine kızdım." dedi. Bunu zaten biliyordum. Yeterince güven sorunum varken onu aldatmazdım. "Ben de seni seviyorum." diyip dudağına uzandığımda benden önce davranmıştı bile. Ağzımı araladığımda dillerimizde buluşmuştu. Bu sefer üstüne ben çıktığımda elim gömleğinin düğmelerine gitmişti. Onun elleri sırtımda gezerken gömleğini çıkarmıştım bile. Parmaklarım vücudunda gezerken hala öpüşmeye devam ediyorduk. Elbisemin ince askılarını indirdiğinde üstümde elbise kalmamıştı. Üstüne oturduğumda oturduğum yer hiç de iyi değildi. Onu sinir etmek için yavaş bir şekilde kemerini çözüyordum. "Sınıyor musun beni kadın?" diye sızlandığında güldüm. Parmaklarım kasıklarında gezerken iyice gerilmişti. Kafasını geriye attığında ona eğildim. "Sınıyor muyum?" diye fısıldadım. Parmaklarımla bastırdığımda iyice zor durumdaydı. Pantolonun düğmesini de yavaşça açtığımda gerginliği belliydi. O halde onu bırakırken o çoktan beni altına almıştı. Pantolonu da sıyrılıp gittiğinde alt tarafına bakamıyordum bile. Konuşmadan öpmeye başladığında öpmesindeki sertlik bile belliydi. *** Sabaha karşı yıkanıp beni uyuttuğunda akşam olmak üzereydi. Sabahki ağrım kadar olmasa da vardı. İlaç içip aşağı indim. Bir şeyler yedikten sonra laptopumdan bir şeyler izlemeye başladım. Evde olmaya her zaman bayılırdım. Evden çalıştığım içinde ayrı mutluydum. Site için birkaç haber daha yazdığımda saat geç olmuştu bile. Doruk çoktan gelmeliydi diye düşünürken bahçedeki araba sesi bunu onaylamıştı. "Hoş geldin." diyerek kapıyı açtığımda gülümseyerek öpmüştü beni. Uzun öpücüğünün ardından "Hoş buldum." diyip çalışma odasına bir şeyler bıraktı. Üstünü değiştirip salona geldiğinde ben de yanına oturdum. "Gel." diyip beni kucağına çektiğinde ona sarıldım. "Çok ağrın var mı?" diye sorup kasıklarıma masaj yapar gibi dokunuyordu. "Hayır." dedim. Çoktan geçmişti bile. Ona bakıp "Senin ağrın yok tabi." dediğimde güldü. "Kendin kaşındın." dedi. "Bir daha isterim ama." dediğinde yüzüm çoktan kızarmıştı. "Terbiyesiz" diyip ona şakacıktan vurdum. Hiç etki etmemişti. Biraz daha konuştuktan sonra yorgun olduğunu söylediğinde yukarı çıkmıştık. O uyuduğunda etrafı toplayıp ben de yatacaktım ki telefonuma mesaj gelmişti. Gönderen : 053.... Fotoğraf eki* Kocanın nerelere gittiğini iyi öğrenmelisin. Bana bu mesajı atan Özge'den başkası değildi. Doruk gerçekten o evdeydi. Bahçede oturuyordu ama o evdeydi. Başta eskidir diye düşünüp önyargılı olmamaya çalıştım ama dikkatimi bir şey çekmişti. Ona hediye aldığım saat kolundaydı ve bu resim bugüne aitti. Geç gelmesinin nedeni oydu. 8.Bölüm Sonu.
|
0% |