Yeni Üyelik
25.
Bölüm

23 | Yarali Pi̇yon

@inviernonoctis


"Bizler birer piyon, birer yangınız. Ailelerimizin yangınında kalmış piyonlarız."


Yıl 2022, Aralık 8


İnsanların anlayamadığı iki ayrı yol vardı.


Aşıyor musun?

Alışıyor musun?


Alıştım, babamın kanattığı yaralara alıştım.Babamın sırtıma sapladığı bıçaklara alıştım.


Baba bıçakları yan yana saplamasan olur mu? Eski yaraların kabuğu soyuluyor.


"Açelya!"İsmimi duymamla korkuyla titremem bir oldu.En azından Umut ve Ilgın evde değildi."Sana ne demiştim! Sen parkta o erkekle ne konuştun? Dua et çocuğu bulamadım yoksa gözünün önünde öldürürdüm." Korkuyla bir adım geriledim.Babam bileğimden tuttuğunda içimden ufak bir çığlık attım.İki gün önce bileklerimi kesmişti, yaralar daha kapanmadan açmıştı."Ama sen varsın.Gel benimle."


"Baba lütfen bileklerimi kesme.Yaralar kabuk daha bağlamadı kesmesen olur mu?"Babamın beni yere fırlatmasıyla kafam koltuğun kenarına değdi.Başımı ovuşturup babama baktım.Mutfaktan getirdiği bıçağı görmemle ayağa kalkmadan geriye sürükledim kendimi."Baba lütfen..."


"Uzat kolunu!" Dudaklarımı birbirine bastırıp bileklerimi uzattım.Bıçağın soğuk ucu tenime değdiğinde yutkundum.Bileğimi kesip kanların yere aktığını görmemle gözyaşlarım düştü, yaralar kapanmayacaktı.Diğer bileğimi de kesip gitmişti.


Sağ bileğim çok acıyordu, bileğimi tutup yerden kalktım.Banyoya girip raftan pansuman için ilk yardım çantasını aldım.Bir kaç dakika yaralara pansuman yapıp sargıyla bağladım.


Sorun değil baba yarala, kanat.Hatta beni öyle bir keski yaşamaktan vazgeçmemi sağladı.Kanatlarımı kırdın baba.


Odama dönüp sandalyeme oturdum.Kalemimi alıp mürekkebimin benim acılarıma ortak olmasına izin verdim.


Sulamadığın çiçektim ben baba.Solması senin suçun, ölmese bile umurunda olmayan kızının kanları senin suçunda baba.


Bana kalbim yokmuş gibi davrandın baba.Kalbimi yangında küle çevirdin.


ŞİMDİKİ ZAMAN


Camın ardından bekledim, çocukluğumda babamın beni sevmesini bekler gibi bekledim babamı.Sandalyeye oturduğunda yutkundum."Neden baba?" Babam sesini bile çıkarmadı, sessizce gözlerime bakıyordu."Neden yaptın bunu?"


"Senden nefret ettiğim için, ölmen için yaptım.Sen benim ilk hatamsın.Seni, kardeşlerini istemiyordum hiçbir zaman."Yere baktım, sen benim ilk hatamsın.Bu kadar nefret edilecek ne yaptım?" Dök baba içini dök ama unutma ben konuşursam bir damla gözyaşı bile akıtamazsın."


"Senin için ağlayacağıma katil olurum daha iyi."Sen zaten katilsin baba, benim yüzümden ölen insanların katili."Sen en güzel duyguların katilisin baba.Sana kızgın değilim baba kırgınım.Keşke öfkeli olsaydım."Babam sandalyesine yaslanıp sırıtarak konuştu."Seni hiç sevmiyorum."


"Sevme baba zaten beceremiyorsun sevmeyi."


Görüşme süresine devam etmek istemediğim için çıktım. Cezaevinden çıkar çıkmaz gözyaşlarım aktı.Ağladım, babam hapishanede diye, ağladım babam benden nefret ettiği için, ağladım çünkü ben ilk hatasıydım. Yürürken ağlıyordum gözyaşlarım durmadı.İnsanlar bana bakarak geçiyordular yanımdan.


Baba sen beni sokak ortasında ağlatacak kadar çok incittin.


Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip gülümsedim.Gülümsemeye çalıştım.Babam canımı öyle yaktı ki kimseler canımı acıtamaz babam benim kanayan yaram.Babam benim yangınım.Ben evin içindeyken babam evi ateşe verdi.


🍂


Umut'u her zaman getirdiğim parka gitmiştim.Park bugün boştu, sallancağa oturup ayaklarımla yavaşça ileri geri sallandım.Gözyaşlarım yüreğindeki kızgın yangını söndürür mü baba?Senin yangınında küle dönmüştüm.Ruhumda yanık izleri vardı, hepsi babamın bıraktığı izler.Babam katildi, müebbet hapis cezası almıştı.


Peki annem ve babamla büyümüş olsaydık nasıl olurdu? Başka bir evrende mutlu olduğumuz evren var mıydı? Hayatım boyunca mutlu olacağım bir evren var mıydı?Yan tarafta hareketlenme olduğunda sağ tarafımdaki sallancağa baktım.Akel gelmişti, sallancağa oturmuş elindeki iki kahveden birini bana uzattı."Teşekkür ederim."Kahve bardağını elinden aldım.


"Nasılsın? Son zamanlarda seni okulda göremedim.Açelya yaşadığın olaylar...kolay değildi.Ne hissediyorsun?"Kahveden yudum alıp bakışlarımı Akel'e çevirdim.Derin bir nefes alıp verdim.Dudaklarımı araladım, ne diyecektim?Gözlerimi onun güneş ışığıyla parlayan gözleriyle buluşturdum.Gülümsedim ama acı hâlâ yerindeydi."Acı Akel sadece acı var."diye mırıldandım.Gözleri hüzünle doldu, işaret parmağıyla dudaklarımı işaret etti.


"Acı çekerken gülümseme Açelya."dedi alçak ve üzgün bir sesle.Kahvemden yudum alıp bakışlarımı kaydırakta oynayan çocuklara çevirdim."Açelya bazen gerçekler çok acıdır.Acının içinde gerçekler vardır bunları unutmamalıyız."Dediklerine anlam verememiştim ama onun ses tonunda anlam veremediğim bir şeyler vardı."Gerçekler ölümdür, gerçeklerin ucunda kan vardır."


"Neden bahsediyorsun Akel Demir?" Akel dediklerinin farkındalığına varmış gibi bakışları değişti."Önemli değil boş yapıyorum." Kahvesinden içip boş plastik bardağı sıktı."Bitirdin mi?" Başımı evet anlamında salladığımda plastik bardağı elimden aldı. Çöpe atıp yanıma geri geldi.Elini uzattığında önce eline sonra gözlerine baktım."Hadi Açelya yani istersen...Beraber-"Elini tutup ayağa kalktım, konuşmasına fırsat vermedim."Şamlar'a gidelim mi?Köfte ekmek yeriz."Bakışları yumuşamıştı.


"Gidelim Açelya."Elimi elinden geri çekip parkın çıkışına doğru yürüdüm.Akel hızlıca beni geçip arabasının ön koltuğunun kapısını açtı. Koltuğa oturduğumda kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçti.Dün Çağrı'nın motorunda uyuya kalmıştım, keşke uyumadaydım.Hayatım boyunca motora binmeyi çok istiyordum Çağrı ile bu hayalimi gerçekleştirdim.


Camın düğmesine basıp camı açtım.Başımı koltuğa yaslayıp dışarıyı izledim. "Açelya."Bakışlarımı Akel'e doğru çevirdim."Efendim?"


"İyi misin?"Çantamdan telefonumu çıkardım."İyiyim."


Çağrı: *Okula gelmediği günlerin ders notlarını gönderir*


Çağrı: Eğer istiyorsan direkt notları sana vereyim.


Çağrı:Mila?


Mila'm:Hayır gerek yok teşekkür ederim.


Çağrı:Ne yapıyorsun?


Mila'm:Şamlar'a gidiyoruz.


Çağrı:Gidiyoruz derken?


Çağrı:Kiminle gidiyorsun?


Mila'm yazıyor...

Mila'm çevrimiçi...


Çağrı:Anlıyorum.


Çağrı:İyi eğlenceler Açelya.


Mila'm:Açelya mı?


Mila'm:Mila'ya ne oldu?


Görüldü


Teyzemin işi çıktığı için gelememişti, bugün geliyordu."Akel Bluetooth bağlanıyor mu?"Akel evet dediğinde telefonumu ona verdim.Bluetoothu bağladığında telefonumu verdi.

Çağan Şengül, Cem Adrian, Ben Sana Veda Edemem


Çağrı geliyordu bu şarkıda aklıma.Bakışlarımı dışarı doğru çevirip yolları izledim.Bu şarkıya ne zaman Çağrı'yı düşünürsem dinlerdim.Şarkının yeri bende ayrıydı ama Çağrı sayesinde şarkıya daha çok bağlandım.Bakışlarımı şerit çeken polislere çevirdim.Ormanın üst tarafını kapatıyorlardı, ne olmuştu?"Tatilden dolayı mangal yapmasınlar diye şerit çektiler."


Akel arabayı park ettiğinde arabanın kapısını açıp indim.Kapıyı kapatıp oturma yellerine doğru ilerledik. Sandalyeye oturdum, Akel karşıma oturdu."Ne istersiniz?"


"Ben sade köfte ekmek ve ayran istiyorum." Diye yanıt verip Akel'e bakışlarımı çevirdim."Aynısından."Dedikten sonra gözlerime baktı.


"Açelya sana bir şey sorabilir miyim?"


"Sorabilirsin Akel."Akel bir süre derin bir nefes aldı. Bakışları hüzün ve keder doluydu, gözlerini gözlerime çevirdi."Sence başka birisinin hayatını yaşamak nasıl bir şey? Yani yaşadığın hayatın aslında başka birine ait olduğunu öğrensen ne yaparsın?"Nasıl yani? Tam olarak neden bahsediyor ? Akel'in gözlerinde yaşanmışlıklar var.Mavi gözleri acıyla kaplıydı."Neden bahsettiğini anlamıyorum.Ama bu senin hayatın, senin yaşamın.Kararları sen verebilirsin."


"İsmin belirli bir kişinin ismi, büyürken sana öğretilen kişilik belirli bir kişiye ait."Siparişimiz geldiğinde köfte ekmekten ısırık alıp ayranımı çalkalarken sorduğu soruyu cevapladım."İsmin bir kişinin ismi olabilir ama verdiğin yanıtlar, yaptığın hareketler bunları kendin karar veriyorsun."Akel yemeğinden yerken ayranımdan içtim.


"Peki sırf o kişinin bileğinde küçük bir kesik izi olduğu için bana da yapılan iz."Kaşlarım çatıldı, ne yaşamıştı Akel? Elimi bileğine götürdüğümü gördüğünde ellerini masanın altına götürdü."Şu an değil, başka zaman göstereceğim."


"Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim."Akel başını 'hayır' anlamında salladı."Rahatsız değilim, gerçekler ağır Açelya."Gerçekler her zaman ağırdır, gerçekleri taşımak dünyanın ağırlını taşımaktan daha zordur.Gerçekler elbette bir gün tokat gibi gün yüzüne çıkacaktır.


"Buranın köfte ekmeğini beğendin mi?"yemeğim bittiğinde ayranımı içtim."Evet, sen beğendin mi?"


"Evet beğendim."Dedi.

"Gidelim artık istersen."Dememle ayağa kalktı.Telefon kılıfımın arkasından Aslı hanımın acil durumlarda kullanmam için verdiği kartı çıkardım."Açelya hayır ben ödeyeceğim."


"Akel seni buraya davet eden bendim, ben ödeyeceğim."Akel suratını asıp başını tamam anlamında salladı."Temassız."Kartı okutup parayı çektiklerinde kartı geri telefon kılıfıma koydum."O zaman tatlılar benden."Gülümseyip başımı tamam anlamında salladım.


Gece kadar karanlık mavi gözleri aydınlığa çıkmış gibi parlıyordu.


🍂


Tatlı yedikten sonra Akel beni eve bırakmıştı."Mila Umut yok! Kaçırıldı."Korkuyla Aslı hanıma doğru yürüdüm.Yanında bir kadın vardı sanırım teyzem Nil."Neden bahsediyorsun? Kim kaçırdı Umut'u?" Aslı hanım hıçkırarak ağlıyordu, konuşamayacağını anladığında elindeki kağıdı bana uzattı.


Kağıdı elinden alıp okumaya başladım.


"Sevgili Açelya"


Sen benden kocamı aldın, hayatımın anlamını aldın. Kardeşlerin senin hassas noktan, sen benim yaşam sebebimi elimden aldın.


Şimdi soracaksın nasıl kaçırdını diye, anlatayım sevgili kızım.


Bugün sizin eve, evi temizlemek için bir hizmetli gelmişti hatırlıyor musun? O bendim, yüzüm gizliydi.


İçtikleri içeceğe uyku haplarını koydum. Böylece Umut'u kaçırdım. Ah o benim sevgili Umut'um.


Canını öyle yakacağım, öyle canı yanacak ki.


Onun yardım çığlıkları benim zevkim olacak.


Eğer son kez kardeşini görmek istiyorsan, evimizin bodrum katına gel.


Unutma eğer geç kalırsan kardeşinin vücut parçalarını bulursun.


Sevgilerle

Annen


"Ben geleceğim.Ilgın'a dikkat edin."Konuşmalarına fırsat vermeden koşarak Umut'u kurtarmak için çıktım dışarı. Bu yeni ev eski evimiz ile yakındı.Bunu nasıl yapardı? Küçücük çocuğu öldürmeyi düşünüyordu.


Binanın olduğu yere geldiğimde nefes nefese dairenin kapısının açık olduğunu fark ettim.İçeri girip odama doğru koştum. Dolabın kapağını açıp, masadan aldığım iğneyi deliğe batırdım. Dolabın iç tarafı açılmıştı.


Babam zamanında bodrum katına bağlamıştı dolabımdan geçit vardı. Hızlı adımlarla, koşarak merdivenlerden inmeye başladım. Bodrum genişti, babamın yarasını kimse bilmeden duvar yaptırıp kapattırdı.


Üvey annem Umut'un kafasına silahı dayamıştı."Geç şuraya." Ben ellerimi yukarı doğru kaldırıp onun olduğu yere geçerken o kapının olduğu tarafa geçti."Neden bunu yapıyorsun?"


"Senin yüzünden! Kocamı benden aldın." Derin nefes alıp Umut'un gözlerine baktım."Sakin ol ablacığım.Senin kocan bir deli!"Gözleri delirmiş gibi bakıyordu, Umut'a tokat attı.


"Sakin ol! O daha bir çocuk."

"Umrumda değil.Kocamı geri ver bana "

"Umut'u bırak, senin onunla işin yok."


"Sevdiğimi elimden aldın! Bende senin kardeşini öldüreceğim."Umut'un ayağı ile yerdeki ince küçük bıçağı almaya çalıştığını gördüğümde onu oyalamaya çalıştım."Bir şey sorabilir miyim?"


"Sor."

"Neden bunu yaptınız? Neden?"

Umut üvey annem sorduğum soruyu cevaplarken bıçağı alabilmişti.Bakışlarım ile bacağını gösterdiğimde bıçağı üvey annemin bacağına saplayıp yanıma koştu.Umut'u arkama aldığımda üvey annem çığlık attı."Seni küçük velet!"


Silahı kalbime doğru nişan aldığında Umut korkuyla koluma sarıldı.Annemin arkasından ormanın korku dolu çığlıklarına sahip gözleri olan birisi vardı.İşaret parmağını dudaklarına bastırıp susmamı işaret etti."Anne."


"Bana anne deme."

"Yapma..."


Orman gözlü çocuk, iki kolunu ses çıkarmadan üvey annemin yanlarından götürüp silahı tuttu."Siktir, sen kimsin bırak beni!" Umut’u sıkıca tuttum. Üvey annemi kendine bastırıp silahı yukarı doğru tutmasını sağladı.


"Bırak beni!"

"Ona zarar vermeyi aklından geçirmek mi?"


Bir silah sesi patladı,

Umut'un çığlığı,

kurşun yarası.


Yere akan kanlar, kimdi bu kişi?


Silah patlamasıyla çığlık attım.Gözlerimi sıkıca kapattım, bunu görmek istemedim. Kan damlalarını görmek istemedim.Benim yüzümden gelen kişinin yaralandığını görmek istemedim.


Yaralı piyon bu gece kurtulmak istemedi, yaralı piyon kabuklarından arınmak için birini feda etmek istemedi.


Bu gece birinin canı yandı, bu gece birinin kanları aktı.Sadece istediğim kaybolduğum orman gözleri olan kişinin yaşaması.


Loading...
0%