@inviernonoctis
|
" Kor ateş dudaklarımı yaktı, söylenen sözler zehir gibi aktı dudaklardan." Kızıl, birleşmiş ellere bakarak gülümsedi. Adel'in gözleri parlıyordu."Mila seninle arkadaş olmak benim en büyük şansım." Gökyüzüne baktı, güneşten dolayı gözleri kısılmıştı. Kızıl saçları güneşin etkisiyle parlıyordu. Çok güzeldi, iç güzelliği dış güzelliğine yansımış. Adel Mila'nın hediyesi, Allah'ın ona lütuf ettiği bir hediye. "Adel." "Efendim Açelya?"Mila başını iki yana salladı."Mila, sadece Mila." Gülümseyip kolunu Mila'nın omzuna doladı."Beni hiç bırakma olur mu?" Adel gülümseyip yanağını öptü."İnsan hiç kız kardeşini bırakır mı? Sen benim kardeşimsin Açelya Mila." "Adel...ağlatacaksın beni!"Mila başını göğsüne yaslayarak sıkıca sarıldı. Elini saçlarında gezdirdiğinde Mila gözlerini kapattı. Adel Mila'nın şansıydı. Sırıtarak geri çekildiğinde şaşkınlıkla yüzüne baktı Mila." Pamuk şeker!" Peşinden şaşkınlıkla bakakaldı. "Mutluyum." Diye yalan söyledin sen herkese. "İyiyim."dedin. Gülümse Mila, gülümse Acılarını gizle, hiçbir zaman Mila olma. Açelya'sın sen. En güzel duyguların katili Açelya'sın. Hiçbir zaman Mila gibi olamayacaksın, herkesin düşündüğü Mila olamazsın. Peşinden gidip omzuna dokundu. Gülümseyerek sağ elindeki olan pamuk şekeri uzattı."Teşekkür ederim." Pamuk şekeri elinden aldığında kendi pamuk şekerini yemekle meşguldü Adel. Beraber okula doğru yürürken Adel'in gözleri annesiyle gülüp oynayan çocuğa takıldı. Yutkundu, ona baktığını fark ettiğinde gülümsedi."Bana öyle bakma Açelya." Ne zaman mutlu bir aile görse gözleri dolardı, ailesini merak ederdi. Beraber olsaydık nasıl olurdu diye hep düşünüyordu. Mila ise Ilgın ve Umut ile huzur dolu bir hayat istiyordu. "Hadi sınıfa geçelim." Bir kaç ay sonra... Elimdeki kağıda gülümseyerek baktım. Adel gizlice evden çıkmıştı. Adel'in, senin kızılın Hadi ama Mila, bugün benim doğum günüm! Yey, beraber biraz dışarı çıkmayalım mı? Camdan bak Mila. Sadece sana kızıl Odasının camını açıp düşmeyecek şekilde kenarlardan tutunarak aşağıya sarktı. Adel endişeyle bağırdı."Düzgün dur! Sarkma." "Geliyorum!" Dolaptan montunu alıp giydi.Çekmeden hediye paketini çıkarıp cebine sıkıştırdı. Bugün 10 Ocak Adel'imin doğum günü. Adel Mila'nın dışarı çıkmasıyla bileğinden tutup peşinden sürükledi."Doğum günü kızı nereye gidiyoruz?" "Yetimhaneye." "Anlıyorum. Hadi gidelim." Adel doğum günlerinde hep yetimhaneye gidip çocuklarla zaman geçirmek isterdi. Yarım saat sonra yetimhanenin önündeydiler. Adel yutkunarak camlara baktı."Sen olmasaydın ben hâlâ buradaydım." Adel bugün kara bulutları hissediyordu, ölümü hissediyordu. Adel'i bir şeyler rahatsız ediyordu. Günü dolmuş gibiydi.Adel ruhunun emildiğini, çekildiğini hissediyordu. İki kız yüzlerine yalancı, gülümseyen bir maske takıp içeri girdiler. Çocuklar Adel'i görmeleriyle hepsi teker teker sarıldı. "Bakın bu arkadaşım, evim olan kişi Mila.Siz Açelya abla diyebilirsiniz."Mila gülümseyerek çocuklarla ilgilendi. "Doğum günün kutlu olsun, kalbime yıldızları çizdiğin için teşekkür ederim kızılım." Mila cebindeki hediyeyi çıkarıp Adel'e uzattı. Adel dolu gözlerle gülümseyip hediye paketini açtı. Kardelen çiçekli kolye, ve kardelenin üstünde iç içe geçmiş M ve A harfi vardı. Adel dolu gözleriyle arkadaşını kucakladı."Teşekkür ederim." İki arkadaş gün boyunca çocuklarla ilgilendiler. 🍂 Tanrı bu gece bir plan yaptı. Yarattığı canı bu gece alacaktı. Adel etrafta gülerek, dans ederek yürüyordu. Mila sırıtarak onu izledi. Adel kolyesine bakarak gülümsedi. Bu gece ikiside çok eğlenmişti, ama sonuçlarına katlanacaklar mı? İkisinin katlanamayacağı kadar kana hazırlar mı? Hayır, ikisi bu gecenin mutlu biteceğinden eminler ama Tanrı'nın farklı planları vardı. "Adel şu adam kadını rahatsız mı ediyor?" Adel Mila'nın işaret ettiği yere baktı. Adam kadının laflarını dinlemeden dokunmaya çalışıyordu. Mila hızlıca o tarafa doğru koşarken Adel korkuyla peşinden gitti."Hey! Kadına dokunma." Adam öfkeli bakışlarla Mila'ya doğru döndü. Kadın bu fırsattan yararlanarak canını korumak için aradan kaçtı. Adam öfkeden sinir krizi geçirecek gibiydi."Sen neden karışıyorsun?" Adel korkuyla arkadaşının koluna dokundu. "Sizin gibi insanlar neden anlamıyor? İnsan demeye utanıyorum, istemiyor lafından veya hayırdan neden anlamıyorsunuz?" Adam cebinden çıkardığı bıçağı Mila'ya doğrulttu."Bana bak! Senin gibi veletlerle uğraşamam." Bıçağın Mila'ya daha fazla yaklaştığını gördüğünde Adel korkuyla titredi. Arkadaşını korumak amaçlı aniden önüne atlayıp onu bıçak darbesinden korudu. Mila çığlık attı, adam bıçağı kalbinden çekip kaçtı. Adel'in bedeni yanıyordu, daha bir saat önce yetimhanede çocuklarla oynarken şu an can çekiyordu.Adel anlamıştı. Ölüyordu. "Mila," diye fısıldadı Adel, boğuk sesi titriyordu. Mila'nın gözlerindeki korku ölümden beterdi. Adel yere düştü.Mila korkuyla titredi, dehşet içinde dizlerinin üstüne düştü.Arkadaşını kollarının arasına çekerken korkusu ağır bastı. "Adel korkuyorum!" Adel hafifçe güldü, elini Mila'nın yanağına götürdü. "Kızılın ölüyor, Mila." diye fısıldadı Tanrı'nın Adel için planladığı son ölümdü. "Gitme," diye fısıldadı. "Beni bırakmayacağına söz vermiştin."Bedeninin rengi soluyordu, Adel'in dudakları titredi. "Sözünü tut!" "Mila," dedi onu susturmak istercesine. "Sözümü tutmam, bir söz ver!" Mila gözyaşlarına teslim oldu, dudakları titredi. "Öleceğim Mila, bunun sonu belli. Senden istediğim beni unutmaman." "Kızıl..." Kalbi, ölümün tadını aldı ve kalbi öfke ve acıyla doldu "Söz" diye mırıldandı."Söz veriyorum, kardeşim." Adel, gözlerini yumdu. Adel öldü, Adel öldürüldü. Mila hem kardeşini hemde can dostunu kaybetti. Adel'in kalbinden akan kanlar Mila'nın eline damladı. Şimdi ki zaman Bazı sözler vardır, sana acı acılarını hatırlatır.Ölüm, ölüm her insanın başına elbette bir kere gelmiştir. Sevdiklerini veya akrabalarının ölümü. Ölüm çok acıdır, ölümün ardında kalan kişilere enkaz oluyor ölüm. Sahiden ölüm kaçış mı? Ölüm kurtuluş mu? Çok fazla ölüm gördüm, bedenlerin can çekişini gördüm.Kollarımda ölen Adel'i gördüm. "Çağrı...sakin ol. Nasıl oldu?"Çağrı sakinleşmek için bir kaç kere nefes alıp verdi."Bilmiyorum...Abim sadece öldürüldü diyor.Mila abim hareket etmiyor, kitlendi kaldı.Üstü kan ve kıyafeti çıkarmıyor." Şoka uğramıştı, bende öyleydim. Adel'in kanı üstümdeydi. Sanki kıyafeti çıkarırsam onu tamamen kaybedecektim, onu benden alacaklar gibiydim. Kolyesi kırılmıştı, ona hediye ettiğim kolye kanlarla kaplıydı bana verdiklerinde."Yanında olmamı ister misin?" "Hayır, isterdim ama olmaz." Bir süre sessiz kaldı. Onu anlıyordum sevdiğin birini kaybetmek çok zor."Mila ben seni sonra arayacağım." Tamam diyip telefonu kapattım. Odamdan çıkıp teyzemlerin yanına indim. Annem işe gitmişti teyzem ise Umut'la ilgileniyordu."Bir şey mi oldu Açelya? Yüzün asık." Ilgın omzuma dokunduğunda ona doğru döndüm. "Çağrı'nın yeğeni öldürülmüş." Ilgın'ın bakışları donuklaştı, bir süre sessiz kaldı. "Onlar için çok ağır." Başımı evet anlamında salladım. Zil sesiyle kapıya ilerledim. Kim gelmişti bu saatte? Hem hafif karanlık çökmüştü. Yaz olduğu için hava geç kararıyor üstelik alışkanlık olduğu için kalın olmayan montları giymeye takıntı yapmıştım.Kapıyı açtığımda yerde bir mektup olduğunu gördüm. Mektubu aldım, üstünde K harfi yazıyordu. Şaşkınlıkla mektubu açıp kağıdı çıkardım. Mektubu okurken dilim tutuldu. K'den M'ye Söylesene Açelya? Öldürdün mü Açelya'yı? Söylesene Mila unutmak bu kadar kolay mı? İntikam arzusu nedir bilir misin? İçinde yanan ateşi bilir misin? Sahi sen yaşamadın nereden bileceksin. Babasının bile sevmediği, ilk hatası olarak gördüğü Mila'yı kim sever? Senin kaderin belli Mila, senin kaderini ben yazıyorum. Ah, merak etme en ince ayrıntısına kadar yazdım. Benden aldığın her saniyemi senden acısıyla koparacağım. Beni tanıma, beni bulma. Çünkü ben istersem beni hatırlarsın. Aptalsın Açelya aptal olduğun için kaybedeceksin. Bu seninle ilk temasım. Daha önce sevdiğin, ya da sevmediğin birisine acı çektirdim. Onu en derin yarasından vurdum Mila. Sen katilsin, ölümsün. Sen var olduğun için o öldü. Seni özledim Mila, sende beni özledin mi? Yoksa unuttun mu? Doğru, sen hep unutacaksın. Sıra sende, acılarınla yüzleşecek misin? Bir oyuna var mısın Mila? Oyun başlıyor...tik tak tik tak. Zamanın dolmadan seçim yapacaksın. Sevgilerimle K Gözyaşlarım süzülürken kimsenin beni görmemesi için koşarak üst kata çıktım. Odama girip kapıyı kilitledim. Çekmeceden defterimi ve kalemimi çıkarıp sandalyeme oturdum. Her günümü ayırdığım defterimi Adel ile konuşmak için kullanıyordum. Hayır, hayır ben katil değilim. Ben kızılımın katili değilim.Benden nefret ediyor musun Adel? Bugün bir mektup geldi K adlı birisi gönderdi. Bana katil olduğumu intikam istediğini söyledi. Ben ölüm müyüm? Babasının bile sevmediği Mila... Sahi sevilmeyi hak etmiyor muyum? Adel herkes unutmaktan bahsediyor, Ilgın bile söylüyor. Unutmak derken neyi kastetti? Ben katil değilim dimi Adel? Kızılımı öldüremem. Seni seviyorum Adel, Seni çok özledi Mila'n. Telefonumun sesini duymamla yataktan telefonumu aldım. Buse arıyordu, neden arıyor ki?"Efendim?" Hıçkırdı, ağlıyordu. "Açelya...parkın olduğu yere gelir misin?" Bizim gittiğimiz parkı söylüyordu."Geliyorum." Aramayı kapatıp telefonumu yatağa bıraktım. Beyaz sıfır kol bluz altına kahverengi kot şort giyip üstüme kotun renk tonlarına uyumlu oduncu gömleği giydim. Dolaptan beyaz çizmelerimi çıkarıp giydim. Aynadan kendime baktım. Ölümsün. Gözlerimin rengi solmuştu, elalarım sönüktü. Gözlerimin ışığını benden çaldılar. Kahverengi saçlarımı her zamanki gibi salık bırakmıştım. Adel'in verdiği bilekliği hiçbir zaman bileğimden çıkarmıyordum. Telefonumu şortun cebine koyup aşağıya indim." Nereye?" Ilgın'la dün konuşmamızdan sonra aramız açılmış gibiydi ve bu beni üzüyordu. Bu dünyada kardeşlerimden başka kimsem yoktu."Biraz dolaşacağım." "Buse'nin yanına dimi? Aynısının siyahı onda var bir gün aranız bozulursa olur da barışmak isterseniz giyecektiniz." Barışmak için giymedim ama bunu söylemeye gerek yok. Ben kırgın olduğum için giydim."Bunu sonra konuşalım." Ilgın kızgın bakışlarını üstümden ayırmadı. Evden çıkmadan önce Umut'un yanağını öpüp çıktım. 🍂 Gelmiştim, beni bekliyordu. Üstelik çizmeyi giymişti. Ben sana kırgınım Buse, kimseye güvenmediğim kadar sana güvenirdim. Yanına doğru yürüdüğümde ağladığını fark ettim. Yanındaki boş salıncağa oturdum."Neden ağlıyorsun?" Buse dolu gözleriyle çizmeme bakıp daha çok ağladı. "Pişmanım...bu dünyada senden başka kimsem olmadığını fark ettim Açelya." Elindeki günlük benzer eski bir defteri bana uzattığında şaşkınlıkla aldım."Annemin günlüğü lütfen oku." Öl, öl, öl. Her gün Tanrı'ya yalvarıyorum. Seni istemiyorum, oğlum bana yeterken seni istemiyorum. Seni anne karnında bıçakladım Buse. Ölmen için karnımı bıçakladım, ama lanetlisin ölmedin. Oğlum görmüyor diye baban yeni bir varis istedi. Benim oğlum ölmedi yaşıyor ama sen ölü olarak doğacaksın. Buse'nin 5.yaşı... Senden nefret ettiğim kadar kimseden nefret etmiyorum. Senin hiçbir zaman annen olmayacak, senin yaralarını kapatan bir annen olmayacak. Bugün senin yüzünden oğlumun sevdiği bal bu evde yasaklandı. Buse'nin 10. yaşı... Öl bebeğim, öl. Senin iyileşmeni sağlayacak bir annen olmayacak. Gitar çalarken kapıdan seslerin geliyor."Anne, anne seni göreyim.Neden böyle yapıyorsun?" Annen yok senin. Buse'nin 12. Yaşı... Keşke o gün araba durmasaydı, o araba sana çarpsaydı. Buse'nin 13. Yaşı... Abin öldü, keşke sen ölseydin. Senin hiçbir zaman seni sevecek ailen olmayacak. Sen bir kuklasın, sen insanların kuklası olacaksın. Senin seslerin kulaklarımda çınlıyor. Ağlıyor ve beni görmek için yalvarıyorsun.... "Ondan sonrası yok Mila. Annem beni terk edip gittiğinden sonrası yok." Günlüğü ona uzattığımda elimden aldı."Benim tek dostum sendin. Bu saçmalığı nasıl yaptım bilmiyorum. Mila yalvarırım beni tekrar affeder misin?" Gözyaşı aktı, bir gözyaşı akarken baş parmağımla gözyaşı sildim... Bir zamanlar... Buse yine annesiyle kavga etmişti, annesi onu tokatlayıp ondan ne kadar nefret ettiğini açıkladı. Gözyaşları aktı, yanında oturan Mila baş parmağıyla göz yaşını sildi."Gözyaşlarını akıtma gözyaşları elmas gibidir gözleri acıtır." Buse gülümseyip arkadaşına sarıldı. İkisi çocukluktan beri arkadaşlardı. Bir zamanlar 14. Yaş Mila her zaman buluştukları parka gelmişti ama Buse yine ağlıyordu. "Ne oldu?" Buse gözyaşlarını silip gülümsedi."Senin için ağlıyorum aptal!" Mila şaşkınlıkla donmuş şekilde dururken Buse arkadaşına sarıldı."Bileklerin kesik, baban yaptı ve bunu bana söylemedin!" Mila şaşkınlıkla geri çekildi. Buse arkadaşının bileklerini öptü."Yaran yarama Mila." Ve daha nicesi anımız varken sen hepsini bir erkek uğruna harcadın. Diğerlerinden beklerdim senden beklemezdim. Gönlümüz aynı erkeğe varmıştı ama ben senin için o erkekten vazgeçebilirken sen bana ihanet ettin. Hani yaram yaranaydı Buse? Seni affedemem sana o kadar kırgınım ki duygularım kabul görmez. "Buse eskisi gibi olamayız. Çünkü sen bizi öldürdün ama seni affediyorum." Buse ayağa kalktığında bende kalktım, kollarımda ağladı. Pişman olduğunu, onu affetmem için yalvardı."Teşekkür ederim Açelya. Sen benim güvenli yuvamsın." Annemlerle birlikte Doruk beyin evine gelmiştik. Baş sağlığı dilemek için gelmiştik. Ilgın ve Umut gelmek istememişlerdi. Çağrı neredeydi acaba? Doruk beyin gözleri görmüyor gibiydi, ruh olmuştu. Onu hayata bağlayan kızı ölmüştü."Başınız sağ olsun Doruk bey." Dediğimde sessizce gözlerime baktı."Sağ ol." Doruk bey gittiğinde bakışlarımı misafirlerde gezdirdim. Tonlarca insan baş sağlığı için gelmişti. Doruk beyin hayatına kara bulutlar inmişti. Çalışan görevliye lavaboyu sordum üst kattan soldan ikinci kapı dediklerinde merdivenlere yöneldim. Soldan ikinci olan kapının önüne geldiğimde kapı açıldı. Gördüğüm yüzle iliklerime kadar soğuk havayı hissettim. Adam beni tanımamıştı, vücudum titredi. Nefes alamadım, boğazımı sıkan parmaklar vardı. Adam kaşlarını çattı."Neden öyle bakıyorsun?" Hızlıca merdivenlerden inip annemlerin yanına geçtim. Canım yanıyordu, korkularım dönmüştü. Anılarım dönmüştü. Adel'in katili dönmüştü. Adam Doruk beyin yanına geçtiğinde şaşkınlıkla teyzeme döndüm."Bu kim?" "Amcası." Hayatım yıkıldı, üzerime enkaz yıktılar. Mezarın içine Adel değil beni gömdüler. "Ben gidiyorum." Dışarı çıktım, sıcak hava beni üşüttü. Hayatımda hiçbir zaman bu kadar üşümedim. Çığlık atıp ağlamak istedim. Adel'in katili karşımdaydı Çağrı'nın amcası. Gözyaşlarım süzüldü, akan gözyaşlar zehir olarak kalbime aktı. Bunca zamandır katil Çağrı'nın amcası mıydı? Arkamdan ayak sesleri geldi, arkamı dönecek gücüm yoktu."Mila iyi misin?" Sesi endişeyle doluydu. Yalan! Hepsi yalan Mila.Seninle oyun oynuyorlar. "Seni ilgilendirmez." Çağrı'nın sesi çıkmadı."Git." Sesim sert ve duygusuz çıkıyordu. Ses tonum titremediği için ağlamam anlaşılmaz."Gözyaşlarını herkesten gizleyebilirsin ama benden gizleyemezsin Mila." Güvenmek istemiyordum bu yüzden."Gözyaşlarımı hak etmeyecek tek kişisin Çağrı Kandemir." Onu neden suçluyorum bilmiyorum ama birisine patlamak bunca zamandır çektiğim acıyı patlamak istiyorum. "Seni incitecek bir şey mi yaptım?" "Sen beni incittin Çağrı." "Ne yaptım?" Sesi yalvarır tonundaydı. "Adel'imin katili senin amcan." Ses gelmedi sadece yürüyordu. Kafa karışıklığı yaşıyordu."Hayır amcam öyle birisi değildir Mila...hayır." Kahkaha attım, elbette gözün görmediğine gönül inanmaz." O öldürdü! Gözümün önünde." "Senden nefret ediyorum! Amcandan nefret ediyorum! Hayatıma girdiğin günden nefret ediyorum.Keşke o bıçak seni öldürseydi Kandemir." Gözyaşlarım peş peşe aktı. Onun ölmesini isteyecek ne yapmıştı. "Öyle deme Mila-" sözünü kesip bağırır tonda konuştum." Öyle diyorum. O bıçak darbesi kalbini durdursaydı." Atan kalbi dursun istedim benim için atan kalbi. Adel'in öldüğü gibi ölsün istedim.Yaraladım onu kalbinden vurdum.Canı yansın istedim."Benim ne suçum var...? Nereden bilebilirdim Mila?" Ağlar gibiydi sesi, ağlıyor muydu? Ölebilirsin Çağrı. Belki pişman olacağım ama Adel öldürülmüştü."Ölümünü görmek istiyorum.Biliyor musun bugün Buse'yi affettim. Senden ölmeni isteyecek kadar Buse'den nefret etmedim."Hıçkırdı, arkamda bir çocuk gibi ağladı. Bende ağladım ama öfkeden. Onun duygularından, onun amcasından , onun hislerinden ölesiye nefret ediyorum."Ölmemi gerçekten bu kadar çok mu istiyorsun? Sende ufacık bir iz bırakamadım mı?" "Hayır, bende ufacık iz bırakmadın. Kalbimde herkesin izi varken sen boş bir kalbe sahipsin." Kalbim sana karşı boş Çağrı. Kalbim duygularını kabul etmeyecek bir kapı."Yalvarırım öyle söyleme! Karşındayım bakmayacak mısın bana?" "Hayatımdan çık , sana inanmak ve güvenmek istemiyorum." Sert sesim onun canını yakıyordu." Bir kere daha unut, bir kere daha unut ama yalvarırım inan bana." Neden inanayım? Belki plan belki amcasının öldürdüğünü biliyor? "Yüzünü bile görmek istemiyorum Çağrı. İsmin lanetli söylemek istemiyorum." Elimi tuttu, elimi çektim."Bir kere daha acıt, bir kere daha yak ama lütfen yalvarırım inan bana." Hayır Çağrı inanmak benim için zayıflık."Karşındayım beni görmek istiyordun değil mi? Gör." Elimi tutup kendisine döndürdüğünde yere baktım. Kalbinden ittirdim."İstemiyorum! Umrumda değil Çağrı." Dudaklarımdaki zehir onun kalbine ulaştı, yere çöktü. Dizlerime sarıldı. Her gün konuştuğum adam ona inanmam için yalvarıyordu."Mila bilmiyordum! Ben öyle bir insan değilim. Bir katille aynı evde yaşamam. Onun katil olduğunu bilmiyordum." Yalancı. Herkese güvenme, dünya yalancılarla dolu. Kalbinle aklın arasında seçim yapsan bile kalbindeki Çağrı değil. "O bıçağı tam kalbime sapladın." Sessiz kaldım. "Bana neden bir yabancı gibi davranıyorsun?" "Seni sevmiyorum! Seni ölsen bile sevmeyeceğim. Benim duygularım yok benim sana karşı bir kalbim yok." Çağrı kıpırdamadı sadece dizlerime sarılmış şekilde ağladı. Ona inanmam için yüzünü gösterecekti. Hayır görmek istemiyorum. "Bırak beni." "Bırakırsam yaşayamam Mila. Bırakırsam sonsuza kadar benden gidersin." Onu görmeyecek şekilde bakışlarımı yukarıda tutarak kollarından ittirdim."Mila bundan sonra senin için sadece bir ölü." Koşarak uzaklaştım, bağırdı çığlık atarak ağladı sokak ortasında. Ben onu yaralarıyla bıraktım. Kalbinde izleriyle sokak ortasında bırakmıştım.Kalbini bana adayan adamı bırakmıştım. Piyon ağladı, piyon yandı piyon öldü. |
0% |